Elnure Ağazade-Susuzluk
(hikaye)
Yayın sıcak günlerinde insan sadece susuzluğunu sağlamak istiyor.
Sokakta rastlaşdığım insanların elinde ve ya tuttuğu çantasında mutlaka ferahlatıcı
suları görmek olur.Kimisi güneşin kavurucu sıcağını bertaraf etmek için çevresindekileri
bile unutarak serin içki şişesini başına çekiyor, kimisi serin su şişesini yüzüne
dayayaraq sanki güneşten yanar derisini serin şüşeyle soğutmak istiyor.
Ben de soğuk su almak için markete giriş oldum.Marketdə çoklu alıcı vardı.
Aldıkları yiyecekleriniin da yanında serin su.Ben narenciye sevdiğim için
işte o meyvelerden hazırlanan şireni almak istiyordum.
Şu zaman markete bir kadın dahil oldu.Bir omuzunda çanta, şu
elini açarak dilənirdi.O, bir eliyle ise bir oğlan çocuğunun elinden tutmuştu.
Siyah, uzun boylu, şişman o dilenci kadın alıcılara yaklaşarak çeşitli yakarış,
dualarla nezir istiyordu.Eliylə tuttuğu oğlan çocuğunun sırtında kirli yırtık beyaz Mayk,
parğalanmış lastik ayakkabı vardı.Ayaqqabının dabanları dolaşmaktan tamam yeyilmişdi.
Esmer yedi-sekiz yaşındaki bu oğlan çocuğunun masum sıfatı vardı.
Alıcılardan kimisi dilenci kadına kuruş para veriyor, kimisi ise yok diyerek soğukkanlı ret ediyorlardı.
Satıcı ise öfkeyle:-ay avrat, çık burdan koysana çalışak.Redd ol.
Kadın sanki eşitmeyerek, alıcılara yaklaşarak:-Balam açtır.
Rehminiz gelsin.
Satıcı daha da gür sesle: _redd ol ay kadın.Öyle yapma polis çağırım.Piştaxtanın o tarafından adeta kadının üstüne cumacaqdı.
Satıcı yüzünü alıcılardan birine tutarak:-ne sırtıq şeydi.
Ağzında altın dişi, utanmıyor dilenir.
Yaşlı bir alıcı kadın:- şunlarda utanmak yırtıklık ismet ne dolaşıyor?. -diyerek ağzını büzdü.
Bu gürültü içinde ben ancak küçük oğlana bakıyordum.
Onun dudakları kurumuş, patlamış toprağa benziyordu.
Patlayan dudaklarda kan lekesi vardı.Yazıq oğlan ...
Onu o tarafa şu tarafa sürükleyen annesinin arkasından adeta yerimirdi, sürünürdü ...
Gözlerinin içi güneşte gezmekten yaşlı ihtiyarların gözleri gibi yorgun idi.O ancak soğuk sulara bakıyordu.

Maqazada valideyinləriylə gelen onunla yaşıt kız ve oğlan yaşıtları da vardı.
Bu bebeklerin güzel giyimi, kırmızı yanakları, dudakları vardı.Həmin çocukların elleri su ve şirniyyatla doluydu.
Ben kendimi unutarak birkaç tür şekerleme ve serin su alarak ona yaklaştım.
Onun beraberinde düşük eğilerek aldıqlarımı ona uzattım.
Erkek təəcüb dolu bakışlarla kah bana, kah annesine bakıyordu.
Ben ise onun gözlerinde talehinin yazısı olan zorlukları görüyordum.
Onun yüzü bir anda tebessümle örtüldü.Lakin o benim ona verdiklərim içerisinde
serin suyu sık alarak açmak istəyirdi.Mən sık suyu açarak ona verdim.
O, suyu başına çəkdi.Mənim ise o an gözüm önünden neler geçirdi.
Gözüm önüne dünyada susuzluktan eziyet çekenler geldi.

Afrika, Somali vilayetinde günde ne kadar uğağın susuzluktan, açlıktan ölmesi,
göz önümden keçirdi.Xocalıda öldürülen bebekler ormanda aç,
susuz can verənər, dünyadaki tüm insanlar su için zorlukları göz
önümden keçirdi.Su ... susuzluk ... Sonuncu peygamberim, dinimde
babam Muhammed (sa) peygamber torunu İmam Hüseyin dönemindeki susuzluk ...
Ben alıyırdım.Gözümdəki yaşlar yüzü aşağı akırdı.Uşaq boş su şişesini
elinde tutarak şaşkınlıkla baxırdı.Amma gözleri gülüyordu.
Oradaki çocuklar gibi ... Sevinçle bana eyvallah dedi.Anası ise dualar ediyordu.
Oradakilerin tuhaf bakışı altında ayağa kalktım ... sanki yerimirdim ... Sürünürdüm.