SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
HIZIR ALEYHİSSELÂM
ali_gozutok
Yetkili Şair
Üyelik tarihi:
Sep 2011
Mesaj Sayısı:
248
Konu Sayısı:
222
#1
03/10/2011, 20:33
HIZIR ALEYHİSSELÂM
Rivayet edilir ki:
O,
Ulu,
O arif,
Çok da dürüst,
Doğru mu doğru,
Elleri şifada,
Ağzı duada,
Her tuttuğu altın olan,
Kimler ne dilerse dilesin,
Her an yanında olan!.
Her hıdrellez bayram gününde,
Deniz kenarında, bağda bahçede,
Yapılan dualarda, telde duvakta,
Adanan adakta var olan, Ulu bir kişi.
Delikanlı çağına gelince babası;
-Ey oğlum Hızır!
Gel seni evlendireyim,
Soyumuz sopumuz,
Nesebimiz senden üresin!
Görüp bilen el alem,
Bana da işte bu,
Hızır’ın babası desin!
Hızır!
Babasının bu sonu gelmez teklifinden,
Bıkmış, Usanmış….
Memleket, memleket dolaşmak için,
Gurbetin yolunu tutmuş!
Baba ocağından ayrılmış!
Rab-bil Alem’in de,
Sevenlerini mükâfatsız bırakmamak için,
Ona Hayat suyu içirmiş,
Uzun ömür senin olsun! Demiş.
O günden sonra,
Allah’ın ihsanı ile,
Adım attığı yer,
Ayak bastığı toprak, yeşillere bürünmüş,
Sonsuz ömür sürer,
Halâ aramızda yaşar olmuş!
Onun ölü veya diriliği,
Tartışılır olmuş.
Ağır basan görüş, halâ yaşadığı yönündedir.
Bu görüş sahipleri;
Kıyamet’e yakın zamanda,
Kur’an kaldırılacaktır.
İşte o zaman Hızır da ölecektir.
Hızır Aleyhisselâm’ın,
Nebi mi ?
Yoksa Veli mi?
Olduğu hakkında çeşitli görüşler vardır.
Alimlerden çoğu,
Onun,
İsrail oğullarından bir peygamber,
Olduğu konusunda hem fikir olmuşlardır.
Tasavvuf ehlinden bazıları,
Bazı zamanda,
Onunla karşılaştığını söyler.
Şeyh Sadi’den bir rivayet şöyledir.
Eski Meliklerden biri,
Hızır Aleyhisselâm’ın ölü yada diri,
Olduğu hakkında bir delil ister.
Bunun üzerine vezirini çağırır ve sorar!
--Hızır ölü mü? Diri midir?
Vezir,
--Diridir efendim!
Melik,
--O halde davet et, gelsin, görüşelim.
Vezir,
--Onun nerede olduğunu bilmiyorum.
Onu hiç görmedim.
O aranmakla bulunmaz, der!
Melik,
--O, İslâm diyarındadır.
Emir sahibi sultanlara itaat eder.
Ben de emir sahibiyim.
Elbette bana itaat etmesi gerekir.
Muhakkak buldurmalısın!
Vezir,
--Bu iş benim elimle olmaz sultanım.
Onlar peygamberlerin varisleridir.
Bizden türlü zulüm ve eziyet,
Zuhur etmektedir.
Onun bulunmasını,
Şeyh ül islâmdan iste.
Bulursa ancak o bulur. Der.
Bunun üzerine,
Melik,
Şeyh-ül İslâm’ı davet etti.
Ona sordu:
--Hızır kimdir?
Şeyh/ül İslâm,
--Kabul edilen görüşe göre,
Şanlı peygamberlerdendir.
Melik,
--Peki o diri midir?
Şeyh-ül İslâm,
--Evet diridir.
Melik,
--Sen ulemanın reisisin.
İslâm ehlinin de şeyhisin.!
Onu bulup bana getir!.
Şeyh-ül İslâm,
--Ben onunla hiç görüşmedim.
Nereden bulayım onu!
Melik,
Sözünde ısrar etti,
--Mutlaka bulmalısın!
Şeyh-ül İslâm,
--Ey padişahım,
Bana mehil ver.
İlmi ile amil, fazilet sahibi,
Ehli tâkva olanları bulayım.
Onlarla görüşeyim,
.Bulurlarsa onlar bulur.
Melik,
Tamam dedi
Git görüş!
Şeyh-ül İslâm,
İlmi ile amil olanlardan,
Biri ile görüştü.
Bu zat çok fakir,
İhtiyaç içinde kıvranan biri idi.
--Beni padişahla görüştür.
Hızır A.S.mı ben bulurum dedi.
Şeyh-ül İslâm,
Aldı onu Melik’e getirdi.
--Bu Efendi Hızır A.S. mı bulacak.
Melik döndü adama,
--Ey efendi,
Hızır’ı ne zaman bulup getireceksin?
Efendi adam,
--Bu iş, zamana muhtaç,
Bana kırk gün mühlet ver!
Yiyeceğimi de tayin eyle,
Hiçbir şeye de ihtiyacım kalmasın!
Ben,
Boş kalınca, dua edeyim,
İçten ihlâsla ibadet edeyim!
O zaman onu size,
Getirebilirim! Dedi.
Melik,
Kendi yediklerinden yedirdi.
İçtiklerinden içirdi,
İhsanda bulundu.
Tüm ihtiyaçlarını giderdi.
Efendinin eli bolardı,
Rahatı yerine geldi.
Geldi gelmesine de,
Günler yaklaştıkça,
Tedirginliği arttı.
Kırkıncı günün sonunda,
Korkmaya başladı!
Hızır’ı nerede nasıl bulacaktı!
Uykuyu tüneği kaçırdı!
O gece kaçmayı düşündü.
Kendi kendine mücadele etmekten yoruldu.
Uyuya kaldı…
Sabah olunca,
Melik’in adamları, devlet erkânı,
Saltanat Âyanı, hep birden,
Hızır’ı görelim diyerek,
Melik’in huzurunda toplandılar.
Hızır’ı davet ve tâzim için,
İki süslü bineği,
Efendiye götürüp kapısını çaldılar.
Eyvah dedi!
Ah etti!
Yakayı ele verdik diye üzüldü.
Umutsuz bir şekilde,
Hemen abdest aldı,
İki rekat namaz kıldı.
Açtı elini Rabbine….
Yalvarmaya başladı.
Ya Rabbi!
--Bu dertten beni,
Ancak sen kurtarırsın.
Sen güçlüsün hakimsin.
Bense aciz bir kul’um.
Bu dertten kurtar beni! Dedi.
Çaresizce getirilen ata bindi.
Melik’in yolunu tuttular.
Melik Onu yollarda karşıladı.
İzzet-i ikram gösterdi.
Karşısında bir yere oturttu.
O zaman,
Oturduğu yer’in arkasında,
Masum bir çocuk belirdi.
Sağ yanına gelip durdu!..
Melik,
--Hızır ne zaman gelecek?
Diye sordu.
Şeyh Efendi,
Padişah’ım ben onu hiç görmedim!
Lâkin fakirliğimden dolayı,
Devleti aliniz sayesinde,
Birkaç gün rahat yaşadım.
Hızır ihtiyaç halinde insanları kurtarır.
Onları huzura kavuşturur!
Şu anda beni sen kurtardın.
Bana göre,
Hızır sensin! Dedi.
Melik,
Öyle öfkelendi, öyle öfkelendi ki,
Kendini zor tutuyordu!
Gazaba geldi.
Şöyle dedi!
Be adam!
--Eğer fakirliğin var ise,
Niye baştan söylemedin.
Ben sana yine yardım ederdim!
Bana, Hızır’ı bulurum diye yalan söyledin!
Kırk gün beklettin!
Şimdi gelip özür diliyorsun!
Olmaz böyle şey!...
Döndü baş vezirine,
Sordu;
--Buna şimdi ne ceza verelim?
Baş vezir,
-- Emir verin,
Onu, parça, parça doğrayalım!
Her parçasını, sokak başlarına asalım!
Asalım ki,
Aleme ibret olsun!
Hiç kimse Melik’e yalan söylemesin! Deyince;
Orada duran çocuk:
--“Her şey aslına dönecektir.” Dedi!...
Bu söz Melik’e tesir etti.
Aynı soruyu,
İkinci vezirine sordu;
Sen ne dersin?
İkinci vezir,
--Bunu dibeğe koyup,
Döve döve keşkek gibi ezelim.
Şu sokağın köşesine koyalım.
Aleme ibret olsun.
Bundan sonra hiç kimse,
Melik’in huzurunda yalan söylemesin!...
Yine o masum çocuk;
--“Her şey aslına rücu edecektir,” Dedi.
Vezir yine etkilendi.
Aynı soruyu.
Üçüncü vezirine sondu.
O da;
--Sadrazam gardaşımız,
Paşa karındaşımız güzel söylediler.
O böyle cezalara lâyıktır.
Ancak!
Bu adamın ihtiyacı olmasaydı,
Açlıktan ızdırap çekmeseydi,
Kendini böyle bir tehlikeye atmazdı!
Devletli padişaha yakışan,
Af ile muamele etmektir.
Emir ve ferman, padişahımızındır.
Yine o masum çocuk,
Tam bu sırada
Şöyle araya girdi.
--“Her şey aslına rücu edecektir,” Dedi.
Padişah yine etkilendi bu söze!
Döndü şeyhe sordu?
-Bu çocuk senin neyin olur?
Şeyh Efendi;
--Bu çocuk benim tanıdığım değildir.
Buraya geldiğimde gördüm Onu.
Sandım ki,
Sizin hizmetçilerinizden biridir!
Gelip yanımda durdu.
Ben onu sizden biri sanmıştım!
Melik
O zaman bu masum çocuğa,
Şöyle dedi:
--Sen kimsin?
Bunlar birbirine benzemeyen cevaplar verdi.
Sen üçüne de aynı şeyi söyledin.
Masum çocuk,
Melik’e;
--Bu şeyh efendi sana kimi getirecekti?
Melik,
--Hızır Aleyhisselâm’ı…
Masum çocuk;
--Ey padişah’ım!
Senin bu baş vezirin, kasap oğludur.
Halkı kırmaktan başka işe yaramaz!
İkinci vezirin, aşçı oğludur.
Halkı dövmekten başka işe yaramaz!
Üçüncü vezirin ise,
Vezir oğludur!
Aslına çekip, suçluları affeder.
Yiyecek içecek ve ihsanda bulunur.
İşte HIZIR benim! Dedi.
Hızır la buluşmaktan maksat nasihattir!
Eğer nasihat istersen;
Baş vezirini çıkarıp, kasap başı eyle!
Varsın hayvanları kırmaya devam etsin!
İkinci vezirini çıkarıp, aşçı başı eyle!
Keşkek döve dursun!
Üçüncü vezirini de baş vezir eyle!
Bunu azletme!
Bu şeyh efendiye bahşettiklerini de geri alma!
Deyip kayboldu gözden!
Onu aradılar bulamadılar.
Şeyh Efendiden sordular!
Ben onu hiç görmemiştim.
Burada gördüm dedi.
Padişah ona verdiklerini kesmedi.
Onu affetti!....
Her kim,
Geçilmez dar geçitlere,
Aşılmaz sıkıntılara,
Çaresiz yaşantıya düşerse,
İmdadına yetişir,
Onu bu sıkıntılardan kurtarır olmuş!...
Her yıl hac mevsiminde,
İlyas a.s. ile,
Kâbe’de buluşur,
Onunla gizli, gizli görüşür,
Onların bu mucizesi,
Dilden dile dolaşıp efsaneye dönüşür olmuş!...
Nitekim!...
Bir gün deniz kenarında gezerken,
Avuç açan bir dilenciye rastlar!
Dilenci:
-Allah rızası için bana yardım et der!
Gönlü zengin, amma,
Elinde dünya akçesi olmayan Hızır,
Yardım yapamayınca,
Kederlenir, hem öyle kederlenir ki,
Düşüp bayılır!..
Ayılınca;
-Ey yoksul kişi,
Benim bu dar dünyada, kendi nefsimden başka,
Hiçbir şeyim yok!
Allah’ın adını andığın için,
Kendimi senin kulluğuna bağışladım!
Beni al,
Kim alıyorsa, ona sat!
Kazandığın akçeyle,
Bir ömür rahat, rahat geçin dur! Der.
Dilenci!
-Peki öyleyse düş önüme der.
Alır onu şehrin esir pazarına,
Zengin birine satar!
O da, bu yeni köleyi alır köşküne götürür.
Köşkün karşısı dağ bayırdır.
Efendi,
Hızır’ın eline bir balta verir,
Ey benim kölem!
Şu baltayı al,
Karşıdaki dağa çık,
Oradaki taşlardan kır,
Al getir.
Köşkün bahçe yollarına dök!
Tamam, der Hızır,
Alır baltayı omzuna, tutar dağın yolunu!..
Akşama doğru efendi,
Kontrol etmek için gelir bahçeye.
O da ne?
Dağ yerinde yok!
Şaşırır kalır…..
Döner köleye,
Sen kimsin?
Nesin sen!
Yalanı bilmeyen köle doğruyu söyler,
Ben Adem oğullarından bir insanım.
-Ben Allah’ın Nebi kulu.
Hızırım!
Bu sefer efendisi,
Hızır’a yalvarışa geçer!
Beni affet!
Bana doğruyu öğret!
Hak yolunu göster bana,
Sana ve senin Allah’ına inanayım der!
Hızır Nebi a.s.
Ona Hak dinini anlattı.
O kişi de put perestliği bıraktı.
Tek Allah’a inanıp Müslüman oldu!...
Yine bir gün;
Musa a.s.;
Ona inanlara öğüt veriyordu.
Diyordu ki:
-Ey İsrail oğulları!
Allah’ınıza şükrediniz.
O Allah ki, Firavunu suda boğdu!
İnananları kurtardı.
Sizleri horlanmaktan, hakir görülmekten,
Kurtardı.
Sizleri aziz kıldı.
İyi amellerde bulunasınız diye,
Tevrat’ı lütfetti.
Her birinizi daha faziletli kıldı.
Diyordu.
İçlerinden biri ayağa kalktı,
-Ya Musa!
Şu dünyada senden daha bilgin,
Senden daha üstün kişi var mı?
Diye sordu.
Hazreti Musa a.s. da,
-Benden daha üstün kişiyi bilmiyorum.
Diyordu ki! gökten bir nida erişti!
-Ey Musaaaa!
Benim dünyada bir kul’um var ki,
Senden daha bilgin!
Onun adı Hızır dedi.
İşte yukarıda söz konusu ettiğimiz,
Musa Hızır buluşması,
Bundan sonra gerçekleşmiştir.
Hızır a.s. mın,
Mağrip (Batı ) Denizi adalarında oturduğu,
Orada yaşadığı,
Rabbine ibadetle vakit geçirdiği rivayet edilir.
Yine rivayet edilir ki:
Batı Denizi adaları,
Bu gün Atlas Okyanusu denilen,
Bir engin denizdir.
Güneşin battığı deniz burasıdır.
Libya’dan başlar,
Fas, Tunus Cezayir’in Atlas Okyanusunun,
Doğu sahilindeki,
Marakeş’e kadar uzanır.
Bu gün Küba Adası ve Antil Denizi,
Batısına uzanan şeytan üçgeninin sırrı,
Halâ çözülmüş değildir.
Bu üçgenden geçen uçaklar düşmekte,
Gemiler batmakta,
Sonuçlarından haber alınamamaktadır!...
Rivayetler o yöndedir ki;
Bu denizin altında,
Hayat devam etmekte,
Dünya insanlarından ayrı bir yaşantı vardır.
Acaba burada yaşayanlar!
Hızır Aleyhisselâm’ın halkı mıdır?
Bilen yok!.....
Bilinen bir şey var!
Denizciler,
Dalgalı sularda yol alırken,
Dara düşünce;
-Yetiş ya Hızır!..
Deyip yardım umarlar!...
Ya da, sıcak beldelerde, kızgın çöllerde,
Yolunu kaybeden yolcular,
Yetiş yaaaa HIZIR!
Yetiş imdadımıza bize yol göster!...
Diye ondan medet umarlar…
Rivayet odur ki:
Ölümleri gerçekleşmemiş,
Halâ yaşayan Peygamberler vardır!
O Peygamberler şunlardır.
İdris Peygamber. O semada, cenettedir.
İsa Peygamber. Dördüncü kat semada.
İlyas Peygamber. Yerde denizlerdedir.
Hızır Peygamber. Yerde karadadır.
…….İşte şimdi geldi, selâm sabah sırası,
………..Çok açıldı gitti, başlangıçla arası.
……………Söylenecek son söz, artık burası,
……………….Dinleyin dostlarım, beni dinleyin.
……..Ey saba yeli,
………….…Başın alıp nereye,
…………………Gidersin böyle,
……………………….Eğer yolun düşerse,
………………………………Kutsal toprağa,
……………………………………Ademden son resule,
…………………………… Selâmım söyle!...
ALİ GÖZÜTOK
Alıntı
Tweet
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2023
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder