SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Hüseyin Yorulmaz'la Erdem Beyazıt üzerine...
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
28/01/2013, 18:46
(Bu mesajı son düzenleyen: 28/01/2013, 18:57
Site Yönetimi
.)
Hüseyin Yorulmaz'la Erdem Beyazıt üzerine...
"Bir Neslin Ağabeyi Erdem Bayazıt" kitabının yazarı Hüseyin Yorulmaz'la kitabından hareketle 'Yedi güzeladam'ı konuştuk
Tülay Gökçimen/ Dünya Bülteni
**************************
Yakın dönem edebiyat ve düşünce tarihimizde aynı dünya görüşüne sahip olup da ilk gençlik yıllarından beri birlikte yaşamış, kalıcı dostluklar kurmuş, hayatı ortak paylaşmış sıkı dostlar...
1950'li yılların ortalarında, lisede, gelecekte adından söz ettirecek bir edebi topluluğun aynı sınıfta bir araya gelebileceğini kim bilebilirdi?
Necip Fazıl'dan Nuri Pakdil'e, Sezai Karakoç'tan Özdenören kardeşlere, Cahit Zarifoğlu'ndan nihayet Erdem Bayazıt'ın ele alındığı bir deneme olan "Bir Neslin Ağabeyi Erdem Bayazıt" kitabının yazarı Hüseyin Yorulmaz'la kitabından hareketle bu yedi güzel insanı konuştuk...
Tülay Gökçimen: Şehirler biraz da içinde yaşayanların veya o şehre karşı aidiyet borcu hissedenlerin katkıları ile anılır... Bir edebiyat ortamı olduğuna işaret ettiğiniz Maraş'tan nasıl bahsediyorsunuz kitabınızda?
Hüseyin Yorulmaz: Bugünden geriye dönüp baktığımızda gerçekten de Maraş'ta edebiyat ve kültür ortamının bir dönem yoğun bir şekilde yaşandığını görüyoruz. Kitapta ele aldığımız yazarlar Maraş Lisesi'nde 1950'li yıllarda okudular. Okudukları liseyi bir bakıma edebiyat ekolü haline getirdiler. İlk bakışta bu ekole mensup şair ve yazarları hocalarının yönlendirdiği sanılabilir. Hayır! Hocalarını bu öğrenciler yönlendiriyordu. Onlardan yazı istediklerine göre bir bakıma hocalarına editörlük yapıyorlardı. Dünya görüşü bakımından birbirine yakın bu arkadaş topluluğunun bir arada bulunması önemli. Üzerinde durduğumuz edebiyat dünyasını oluşturmaları da, bir elin nesi var misali bu bir arada bulunmalarından kaynaklanıyor. Birbirlerinin çalışmalarını kıskandılar mı bilmiyorum ama her birinin çalışması, şiir ve hikâye yazması diğerlerini kamçılamıştır diyebiliriz. Liseden elde ettikleri dostluk, mezun olduktan sonraki yıllarda, üniversitede, işve memuriyet hayatlarında da kalıcı birlikteliğe dönüşmüş, bu beraberlikleri ömür boyu sürmüştür.
Aynı liseye sanki seçilip gelmişler gibi...
Evet, seçilip gelmişler gibi duruyor. Rasim Özdenören bir konuşmasında buna kaderin bir sevki diyor. Tesadüf mü dersiniz, tevafuk mu, seçilip gelseler ancak bu kadar olur diye akla geliyor.
Maraş'ta iken bu faaliyetlerini nasıl sürdürdüler?
Kendilerinden önce Nuri Pakdil'in "Hamle" ismiyle bir dergi çıkardığını biliyoruz. Nuri Pakdil, İstanbul'a Hukuk tahsil etmeye gittikten birkaç yıl sonra onun bıraktığı yerden bayrağı kendileri aldılar. Klas duruşlu adamın tek başına çıkardığı dergiyi bu sefer 4-5 kişi birden çıkarıyordu. Hamle Dergisi, 1957 yılından sonra birkaç sayı daha çıktı. Bunun yanında şehirde çıkan günlük gazeteler vardır. Bu gazetelerde kültür, sanat ve edebiyat sayfası hazırlayarak gazeteleri bir bakıma dergi gibi okunur hale getirdiklerini görüyoruz. Ayrıca bu gazetelerde günlük hadiselere de değinerek röportaj yapmışlar ve aktüel olaylara yorum getirmişlerdir.
Okudukları dergi ve kitaplar neler?
O zamanlar Maraş'a günlük gazeteler gecikmeli gelirdi. Haftalık ve aylık dergileri abone olmak suretiyle takip ederlerdi. Bunlar arasında Varlık dergisi başta gelirdi. Onun yanında Büyük Doğu, Serdengeçti, Türk Düşüncesi, Dost, Türk Dili, Hisar, Türk Sanatı, Seçilmiş Hikâyeler, İstanbul, Arayış gibi dergiler sayılabilir. Elbette bu gençlerin hepsi de yazma ile beraber delicesine okuma tutkunu insanlardı. Bu dergileri mümkün olduğunca takip etmeye çalışırlar ve kendi aralarında tartışırlardı. Şunu da belirtelim ki bu öğrenciler bir eli yağda bir eli balda tuzu kuru aile mensubu değiller. İçlerinde durumu en iyi olan Erdem Bayazıt var. O da hep varlık içinde yokluk yaşamıştır. Kendi çabaları ve harçlıklarından artan paralarla bu dergileri getiriyorlar ve okuyorlardı.
Kimdi bu yazarlar?
Genel kabul görmüş olan anlayışa göre "yedi güzel adam" dediğimiz yazarlar bunlar: Erdem Bayazıt, Rasim ve Alaeddin Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan vesaire. Bu vesairelerin içinde Cahit Zarifoğlu'nun büyük kardeşi Sait Zarifoğlu, o zamanlar yazıp çizdiklerine bakarsak yetenekli gençler oldukları gözlenen Ali ve Ahmet Kutlay kardeşler de bunlar arasında sayılabilir. Yalnız şunu da belirtelim: Ana tarafından Maraşlı olan Akif İnan bu gençlerin arasına aynı lisenin son sınıfında karışır. Akif İnan başlarda uyum sağlayamaz ama sonraları birlikte hareket ederler.
O zaman bu kitap sadece bir Erdem Bayazıt biyografisi değil, öyle mi?
Bunu ilk söyleyen siz değilsiniz. Salt bir Erdem Bayazıt biyografisi değil elbette. Bir edebiyat ortamı olarak bir şehrin varlığı (Maraş) bu kitapta gözle görülür derecede öne çıkmakta. Maraş'ın nasıl bir özelliği var ki buradan yetişen gençlerin çoğunun eli kalem tutuyor. Kitapta bu sorunun cevabını buluyoruz aynı zamanda. Erdem Bayazıt arkadaşları ile birlikte yer alıyor bu kitapta. Aslında başlığa Rasim Özdenören veya Cahit Zarifoğlu'nu da alsak, Nuri Pakdil'i de çalışma konusu olarak seçsek, ortak çok noktaları var. Biri için söyleyeceğimizi diğerleri için de söylemek gerek. Bu bakımdan, hayatı ortaklaşa yaşamış, ömür boyu birlikte olmuş, aynı dünya görüşünü paylaşmış bu yazarlar kadar dünyada örnek gösterebileceğimiz bir ekol çok azdır, belki de yoktur. Diyalogları, kavgaları, kıskançlıkları, ilişkileri, dayanışmaları, mücadele azimleri, direnişleri, başarıları vb. ile birlikte "yedi güzel adam" var bu kitapta. Güzel adamlar var.
Nuri Pakdil'i onlar arasında nereye koyabiliriz?
Nuri Pakdil, biraz önce isimlerini saydığımız çekirdek kadronun hem içinde hem dışında. Aynı sınıfta değiller. Oturdukları sıralardan üç dört sene önce geçmiş. Büyümüş de küçülmüş adam gözüyle bakarlar ona. Ama hepsi de Nuri Pakdil'i bir ağabey ve bir aktör olarak çok seviyorlar. Erdem Bayazıt onu kendisi için seçtiği bir "idol" olarak görür. Duruşuyla, hareketleriyle, okuduklarıyla onu örnek alır. Sadece Erdem Bayazıt değil, diğerleri de her platformda Nuri Pakdil'i sevdiklerini söylemekten çekinmezler.
Kendine özgü bir kişilik...
Nuri Pakdil... Dün de, bugün de kendine özgü bir şahsiyet Nuri Pakdil. Yahya Kemal, kendi döneminin bir siması olan İbnülemin Mahmut Kemal İnal'ı anlatırken,"Hezar gıbta o devr-i kadim efendisine/Ne kendi kimseye benzer ne kimse kendisine" dizelerini söyler. Gerçekten de Nuri Pakdil kendi döneminin İbnülemin'idir. Nevi şahsına münhasırdır. Bunu hayatının her noktasında, çalışmalarında da görmek mümkün. Yaygın ifadeyle klas duruşu olan bir adam. Bu duruşu yazılarıyla, yaşayışıyla, hayatıyla gösteren bir kültür adamı.
Çalışmanızda asıl dayanak noktanız neler?
Çalışmamda asıl dayanak noktası, bu yazarların çalışmaları, kendileriyle yapılan konuşmalar, yazıp çizdikleri ve geride kalan hoş sadaları... Kimlerle konuşsak onlardan yedi güzel adam diye bahsediyor. Bu arada şunu da belirtelim: Rasim Özdenören son bir dergiye yaptığı konuşmada bu yedi güzel adam ifadesine bir açıklık getiriyor ve yedi güzel adamı Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Akif İnan olarak sınırlandırıyor. Bu bizi rahatlattı çünkü yedi güzel adamı bazen sayarken bir düzineye kadar ulaşabiliyoruz.
Sizce bu yedi güzel adam(lar)a edebiyatı kim aşıladı?
Kendi kendine aşılandılar dersek bilmem abartı mı sayılır. Elbet beslendikleri bir kaynak vardır. Yukarıda da kısmen değindik: Bu büyümüş de küçülmüş adamlar bir bakıma kendi kendilere aşı yaptılar. Mutlaka bir Nuri Pakdil'in, daha sonraki yıllarda Necip Fazıl'ın, Sezai Karakoç'un etkisi olmuştur. Bunu Rasim Özdenören de konuşmalarında çok sık vurgular. Maraş'ın bu genç şair ve yazarlar üzerinde etkisi vardır. Şehrin kendine has coğrafyasında ve atmosferinde bu insanlar bir dayanışma içerisinde iyi bir iş çıkarmışlardır. Bunu kendileri ve etrafı ile paylaşarak yaptıklarını görüyoruz. Küçük bir kıvılcım, aynen Kurtuluş savaşındaki Sütçü İmam'ın yaptığı gibi, küçük bir kıvılcımın büyük bir çıngıya dönüştüğünü görüyoruz. Bu çıngı aynı zamanda Maraş kurtuluşunun yolunu açmıştır. Bunu 1950'li yıllarda, sözü edilen edebiyatçı gençlerin yaptıklarına uyarlarsak, bu birlikteliklerinden hayır ve kurtuluş doğmuştur. Maraş'tan ayrıldıktan sonra İstanbul ve Ankara'da Necip Fazıl'la, Sezai Karakoç'la buluşmaları edebiyat ve sanatla iştigalleri dolayısıyla olmuştur.
Necip Fazıl ve Sezai Karakoç'un etkisi sonraki yıllarda mı olmuştur?
Evet diyebiliriz bu sorunuza. Gerçi Sezai Karakoç'un şiir kitaplarını lise son sınıfta okumuşlardır ama asıl tanışmaları, diyalogları, birliktelikleri İstanbul'a gittikten sonradır. Salt edebiyatla uğraşan bu gençlere yol gösteren, asıl aşıyı yapan Sezai Karakoç ve Necip Fazıl'dır. Lisedeyken sağ sol ayrımı yoktu. Onları yol ayrımına getiren, İslam'la buluşmalarını sağlayan bu iki kişidir. Sezai Karakoç Maraş'ta ortaokulu okumuş, Necip Fazıl Maraşlı bir aileden gelmektedir. Üstad, hemşehrilerine her zaman kapısını açık tutmuş, onlarla ilgilenmiştir. Ankara'ya geldiğinde onlarla buluşur, sohbet ederdi.
Bildiğimiz kadarıyla Bayazıtlılar Maraş'ın en eski ve tanınmış sülalelerinden biri. Erdem Bayazıt'ın da soyadı oradan geliyor. Niçin Bayazıtlılar denmiş bu sülaleye?
Bilindiği gibi Maraş'ta Dülkadiroğulları beyliği vardı. Yavuz Sultan Selim, Doğu seferine çıkarken, Maraşlı beylerin kendisine ayak bağı olması karşısında Dülkadirlileri tarihten silmeye karar verir. Dediğini de yapar. Doğu Bayazıt beylerinden bir grubu beraberinde getirerek Maraş'ta iskân ettirir. Dülkadirliler'e bir bakıma değnekçi, rakip olarak gelir. Bu yüzden Maraş'ta iki aile arasında yüzyıllar boyu kavga ve cidal eksik olmamıştır. Şehrin ortasından akan Kanlıdere'nin adının bu kavgadan geldiği rivayet edilir. İşte Erdem Bayazıt'ın sülalesi de, Yavuz'un beraberinde getirdiği bu ailedendir. Soyadı kanunu çıktıktan sonra "Bayazıt" ismini alırlar.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında çocukluğunu yaşayan Erdem Bayazıt nasıl bir çocuktu?
Erdem Bayazıt 1939 doğumlu. İlk, orta ve liseyi Maraş'ta okudu. Okuduklarımdan şunu çıkarabilirim: Ne fazlasıyla atak, ne de içine kapanık bir çocuk. Dersten çok gözü arkadaşları ile oyundadır. Eve geldikten sonra çantasını kapıdan atarak soluğu dışarıda alır. Çok sık kalem ve silgi kaybeder. Çocukluğunun yazları bağ bahçede geçmiştir. Paranın kıymetini bilmez ve paraya önem vermez. Bu alışanlığını ömrünün sonuna kadar sürdürür. Bunu hayattayken ev sahibi olmayışından da anlayabiliriz.
Şiir yazmaya ne zaman başladı?
Şiir yazmaya ortaokul yıllarında başladığını söyler. Ama bu kendinden menkul. Yazdığı şiirleri lisede yayımlar. Arkadaşları ile paylaşır. Dergi ve gazete çıkarırlar. Bu gazetede edebiyat ve sanat sayfası hazırlarlar. Erdem Bayazıt şair olmanın melonkolisini yaşar. Bunu arkadaşlarıyla paylaşmayı çok severdi. Onların da şiir yazmasını söylerdi. Şiir yazmak için mi aşık olurlardı, yoksa aşık oldukları için mi şiir yazarlardı bilmiyoruz. Ama hem şiir yazdıklarını biliyoruz, hem de aşık olduklarını kendileri söylüyor. Demek ki onlar açısından şiir yazmakla aşık olmak arasında bir ilgi var. Erdem Bayazıt'ın okula başladığı ilk yıllarda dalgın olduğunu görüyoruz. Okul yolunun üzerindeki un değirmeninin önünde hayvanlarıyla gelip yük indiren ve bindiren adamları seyreder ve buna bayılırdı. Değirmen tekerinin buğday öğütürken çıkardığı ses ve dereden gelen o maverai su sesine hep kulak verirdi. Egzotik bir hava verirdi burası ona. Alıp kendini bir yerlere götürürdü.
1960 İhtilali'nde Erdem Bayazıt nerededir?
1960'ta Erdem Bayazıt İstanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrencidir. Ama öğrencilikten başka her şey yapmaktadır. Bu yüzden bitiremez ve naklini Ankara'ya alır. Orada da okuyamaz askere gider. Nuri Pakdil'le birlikte eylem gerçekleştirir. İhtilal sonrasında olayların içinde yer alır. Menderes'in mahkemesini bir gazeteci sıfatıyla takip eder ve idamını bir gazeteci olarak izler. Maraş'ta lisede öğrenci iken Cumhuriyet Gazetesi'nin Maraş temsilciliğini yapıyordu. 1960 İhtilali'nin kıvılcımı okuduğu anfide patlar. Gazetelerde çok abartılır. Öğrencilerle tartışır. İhtilalle birlikte fakülte tatil edildikten sonra Maraş'a gider. Durumun hiç de gazetelerde yazıldığı gibi olmadığını anlatır ama bunu kimseye inandıramaz.
Politika'ya bulaştı ama bildiğimiz kadarıyla birkaç yazı haricinde'poetika'dan uzak durdu Erdem Bayazıt. Şiir üzerine yazmamak, bir tercih miydi?
Çok az şair poetikasını yazmıştır. Erdem Bayazıt öncelikle bir şairdir ve şair olarak anılacaktır. Düz yazılarında daha çok sosyal ve siyasi konularda kalem oynattığını görüyoruz. Yeni İstanbul, Milli Gazete, Yeni Devir, Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde yazdıklarını göz önünde bulundurursak bunu açıkça görürüz. Aktüel hayatın anaforlarıdır bunlar. Erdem Bayazıt'a klasik bir politikacı diyemeyiz. Eğer öyle olsaydı, bir iki dönem daha mecliste bulunmayı arzu etseydi, Özal'dan sonra Mesut Yılmaz'ın yanında yer alırdı. Oysa Mesut Yılmaz'a ilk bayrak açanlardan biridir Erdem Bayazıt. Ona ANAP'lı demekten ziyade Özalcı diyebiliriz. Özal'a farklı bir fonksiyon yükler. Özal'ın kendi döneminde yaşamış bir İkinci Abdülhamid olduğunu iddia eder.
Erdem Bayazıt'ın "şiir nedir?" sorusuna verdiği cevap neydi?
Erdem Bayazıt şiire mesaj yükler. Şiirini bazen kurşun gibi kullanır. Bu yüzden İslam dünyasının sorunlarına şiirlerinde el atar ve Müslümanların acılarını gündeme getirir. Bu yönüyle arkadaşlarının hep önünde yer alır. Mesela Cahit Zarifoğlu'nun şiirleri gibi kapalı değildir onun şiiri. Mesajını açık ve net bir şekilde verir. O, "Dünyanın kalbini dinle geliyor adım adım/Dallar meyvaya dursun toprak tohuma dursun/İnsan barışa dursun selama dursun zaman/Sabır savaş zafer! Adım:MÜSLÜMAN!" diyen bir şairdir. "Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü/Çatlayacak yalanın çelik kabuğu/Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu" diyerek yıllar öncesinden müjdeyi vermiş bir şair. "Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı/Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında/Direnen insanlığın" diyen de odur.
Arkadaşları arasında Cahit Zarifoğu'nun yeri nedir?
Erdem Bayazıt bir "bey"oğludur. Rasim Özdenören bu ekibin teorisyeni ve bir bakıma filozofudur. Önemli kararları o alır ve uygulama alnına konur. Alaeddin Özdenören'in rind meşrep bir yapısı vardır. Akif İnan da Erdem Bayazıt'ın Urfa'daki izdüşümüdür. Cahit Zarifoğlu'nun onlar arasındaki yeri ve ismi "prens"tir. İsmi ile müsemma zarafet ve nezaket timsali olarak görülür. Çocuklarla ilgilenir, onlar için şiir ve hikâyeler yazar. Diğerleri gibi İslami hassasiyet onda da vardır, dünyanın her tarafındaki Müslümanlarla ilgilenir. Yüreğini geniş bir İslam coğrafyasına harmanlayan bir şairdir."Sofran açılsın elin şehit ballarından alsın"der.
Ya Alaeddin Özdenören...
Alaeddin Özdenören yukarıda da değindiğimiz gibi rind meşrep bir yapısı vardır. Düzenli, tertipli ve temkinli olan ikiz kardeşi Rasim Özdenören'in aksine, dağınık ve savruk bir insan. Aynı ananın karnında dokuz ay birlikte kalıp da bu kadar farklı bir karaktere sahip olmaları inanılır gibi değil. Alaeddin Özdenören sokakta oyun oynarken evin yolunu yitirir, gece yarılarına kadar eve gelmezdi. Ama kardeşi arada sırada eve uğrayarak kendini belli ederdi ve dayak yemekten kurtulurdu. Alaeddin Özdenören kâh kale taşı yaptığı ceketini oyun yerinde unutur, kâh okul kitaplarını ve defterlerini eve gelene kadar kaybederdi. Bu yüzden babası ona her gün kalem almak zorunda kalırmış. Çocukluğunda edindiği bu huyu ömrünün sonuna kadar sürmüş. Diğer arkadaşlarındaki duyarlık ve bilinç onda da vardır. Bilal Davut takma adıyla yazdığı yüzlerce ve binlerce günlük yazılarında bunu görmek mümkün.
Bir beyzade olarak Akif İnan'ın yeri nedir Maraşlı bu şair ve yazarlar arsında?
Akif İnan, bilindiği gibi baba tarafından Urfalı, ana tarafından Maraşlı bir aileden gelir. Başlangıçta Maraşlı yazarlara ayak uydurmakta zorlanır. Aruz vezni ile klasik tarzda şiirler yazar. Bu yüzden diğer arkadaşlarının yazdıklarını da beğenmez. Kendi yazdıklarının yanında onları bir hiç olarak görür. Hatta sonraki yıllarda Sezai Karakoç'a şiirin nasıl yazılacağı konusunda tavsiyelerde bulunur. Sonraları, biraz da Nuri Pakdil'in telkinleri ile farklı bir şiir yolu takip eder Akif İnan. Klasik konuları yeni formda anlatır ve bunda da başarı gösterir. Erdem Bayazıt onun için "bir medeni adam" der. Hitabet ve diksiyon ustasıdır. Hilal dergisini arkadaşları ve hocalarının buluşma yeri haline getirir. Üstad Necip Fazıl Ankara'ya geldiğinde onun yanında kalır. Arkadaşları arasında belki de en sosyal insandır.
Son olarak şunu sormak istiyorum: Bu ekibin lideri kim?
Lideri olmayan bir ekip olmaz. Yukarıda sözünü ettiğimiz yazar ve şairlerin hepsinin ayrı ayrı özellikleri vardır. Teorisyen olarak Rasim Özdenören'i bu ekibin lideri olarak görebiliriz. Allah uzun ömür versin, Rasim Abi, söz konusu ettiğimiz bu yazarlar arasında"sakin bir güç" olarak belirir ve öylece devam eder. İkna edici ve uzlaştırıcı bir kişiliği vardır. Bunu gerek fakülte yıllarında, gerekse dergi çıkardığı yıllarda oynadığı rolle de göstermiştir.
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Ahmet Özdemir’le edebî eserleri üzerine hasbihal
Site Yönetimi
0
3,871
17/11/2008, 07:23
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
ALİ RIZA ATASOY İLE EDEBİYAT VE ŞİİR ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ
Site Yönetimi
0
2,496
28/09/2008, 04:29
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder