• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
İçimde Bitmeyen Yolculuk TANRI; Korku mu, Sevgi mi? (2)
Dışarıda RefikaDogan
RefikaDoğan
******
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesaj Sayısı: 2,701
Konu Sayısı: 1,516
   
#1
13/01/2013, 03:36 (Bu mesajı son düzenleyen: 26/01/2013, 01:10 RefikaDogan.)
Ankara’ daki yaşantımızda, babamın ve annemin bu bâkir değerleri genelde ailemizi, özelde beni daha da yaklaştırmıştı Tanrı’ ya. Yapmacıksız yalın inanç halkamız içinde Tanrı’ ya duyduğumuz o masumane sevgi dolayısıyla attığımız adımlarda sorumluluklarımızı ve haddimizi bildik daima. En azından bunun çabasında olduk. Şüphesiz, karşımıza çıkan doğru insanların katkısı da büyüktü.

Aile içinde sevginin -olmazsa olmaz- bir yaşam biçimine dönüşmesi yoksulluk karşısında yenik düşmemizi engelleyen güç olarak, bizi dipdiri ayakta tutmakta, bağlarımızı güçlendirmekteydi. Sevgiden aldığımız güç ve bu gücün maneviyatımıza olumlu etkileri çocukluğumun mutlu ve erinç yanını oluştururken, kişiliğimin temelini de sağlam bir şekilde yapılandırmaktaydı.

Aile içi şiddetle bizleri tanış kılmayan merhum babamı ve sevgili annemi bir kez daha saygıyla anıyor; bu bağlamda bizi şanslı kılan Tanrı’ mıza şükran duygularımı iletiyorum bütün kalbimle.
Hiçbir koşul ve gerekçeyle ödün vermedim, vazgeçmedim; kalbimin, başımın üstündeki göğüme uzanan ve gönül gözümle gördüğüm bu Hak merdiveniyle yolculuğumdan!

Bu gerçek ve aidiyetlik duygularıyla bağlı kalırken yerel, ulusal ve evrensel değerlerime; bu çerçevedeki rengim, konumum ne / nasıl olursa olsun; her birimiz –kadın ve erkek- Tanrı’ nın tek’ten yaratıp çoğalttığı vazgeçilmez ve tamamlayıcı bir bütünüydük diyor, asla ayrıştırmıyordum insanları. Evrenin sahibi -içindeki canlı /cansız her bir şeyiyle- Tanrı idi bana göre ve bu içindekileri ayrıştırarak, birini diğerine üstün kılarak, hor görerek, kıyım ve zulüm uygulayarak bu gerçeğe ters düşmek Tanrı’ ya karşı gelmekle eş değerdi. Evrendeki her bir canlının yaşama hakkına saygı duymak ancak benim Tanrı’ ya sevgimle mümkün olabilirdi diye düşünüyordum. Sevgi böyle bir dayanağa tutununca, Yaratan’ ın yarattığına saygı da kaçınılmaz oluyordu. Çünkü bu başın içinde yer kaplayan minicik beyazlık (beyin) ile göğüs kafesinin içinde yer kaplayan minicik kesecik o’ nun eseriydi ve benim böyle düşünmemi sağlamak için kurgulanmıştı bu biyolojik düzenek. O halde, ben bu düzeneğin işaret ettiği gerçeğe ayrıştırmalarla, kıyım ve zulümlerle nasıl ihanet edebilirdim? Bu her şeyden önce Tanrı’ ya ve o’ nun kurduğu bu olağanüstü düzeneğe aykırı olurdu! Tanrı adına / Tanrı için insana kıyım, zulüm uygulayanları bu yüzden anlamakta zorlanıyordum!

Bu evren minicik bir karıncaya da, -bir toplu iğne başı kadar cürümüyle - biz insanlara da yetebiliyorken; tabiatın dengesini bozarak mı Tanrı’ yı sevecek, yarattıklarına saygı duyacaktık? İçimizdeki bu tahammülsüzlüğün faturasını aslında yine kendimize ödetiyor olmayacak mıydık?
Tanrı’ ya olan bu yoğun sevgi ve bağlılığın yansımaları, hayatıma -zaman zaman- o kadar farklı yansıdı ki…

***

Sene, 1971 – 72 eğitim öğretim yılı…
Akdere Ortaokulu’ nda okuyordum. O dönemlerde birinci sınıftan son sınıfa değin dersimize giren ve aynı zamanda hem sınıf öğretmenimiz hem de müdür yardımcımız olan bir Din Bilgisi öğretmenimiz vardı. Adı “ Sinan Doğru” idi. Soyadı gibi bir öğretmendi. İnanılmaz derecede temiz, tertipli, disiplinli ve çalışkan… Çok uyumlu, şık giyimli, sert görünümüne karşın merhametli, halden anlar ve yardımsever biriydi. Bu sert görünümü sadece görevinin gereğiydi. Bu görünümünün ardındaki kişiliği, özü cezberderdi beni.

Öğretmenimizin muhteşem bir Türkçe’ si vardı; akıcı ve tek tek telaffuz ettiği… Dile ve diyaloğa çok önem verirdi. O günün koşullarında oldukça ileri düzeyde yetişmiş, aydın olduğu kadar değerlerine, ananelerine bağlı, hoşgörüye dayalı bir muhafazakarlığı vardı. Çok seviyordum öğretmenimi. Sanki ruhumun içinde akan bir su idi. Sinan Doğru dendi mi, çocuklar hem korku hem de sevgiden şöyle bir irkilir, kendilerine çeki düzen verirlerdi. Verdiği ödevleri sıkı kontrol ederdi. Öğrenci isterse ödevini yapmadan gelsin! Cetvelin tersinden tırnaklar okşanırdı(! ).

Derse çok önem verir, öğrenci ile birebir diyalog kurardı. Din dersi seçmeli olmasına rağmen, ailem hiçbir zaman engel olmadı, bana seçme hakkı tanıyarak saygı duydular verdiğim karara. Bu nedenle ben hep katılırdım din dersine, seviyordum bu dersi Sinan öğretmenden dinleyip öğrenmeyi. Belki de şanslı olduğumuz dönemlerdi o dönemler! …

Gerçek bir dindar olan, Hak aşkını ve kulluk sorumluluğunu yüreğinin derinlerinde taşımasını ve hayata yansıtmasını bilen Sinan öğretmen; her Ramazan Bayramı öncesi yoksul öğrencileri sessizce tespit eder, yine sessizce toplu halde müdüriyet odasına çağırtarak, nakdî veya maddî yardım cinsinden fitre’ sini verirdi -devletten ayrı- kendi adına. En az beş on öğrenci vardık böyle… Ortaokul boyunca bu yardımlar devam etti.
Okulumuzla evimiz arasında epey bir mesafe vardı. Okula giderken Eski Sondurak (kısaca ESKİ) olarak bilinen kavşaktan geçiyordum. Kırmızıtepe İlkokulu’ nun hemen üst kısmı...

Okulumuz iki postaydı; sabahçı ve öğlenci. Ben orta birinci sınıfta, öğlenciydim. Yaşım aşağı yukarı on bir idi. Yanılmıyorsam, İlkyazdı. Sabah uyandığımda ürkü dolu ses tonuyla gördüğüm rüyâyı anlattım anneme. Rüyam şöyleydi:

Ben okula giderken, tam da o eski durakta sarı bir kamyon çarpıyor bana ve ben ölüyorum. Saat aşağı yukarı öğlen on bir, on bir buçuk suları…
Etrafıma kalabalık toplanıyor. Bedenim yerde, üzerimi gazeteyle örtmüşler. Fakat ben yukarıdan aşağıdaki kalabalığa bakarak herkesi görüyor, kendi cansız bedenimi seyrediyorum. Annem olan kadın hafif aksak (oysaki benim gerçek hayattaki annem aksak değildi) ve orta yaşı geçkin, çaresiz, üzgün bir şekilde ha bire ağlamaktaydı. Etrafındaki kalabalık annemi teselli etmeye çalışıyor ama o, dövünerek ağıtlar yakıyordu bana.
O esnada sarı kamyonun şoförünü tutukluyorlar tabii… Ve bir sesle uyanıyorum! Annem: “Kalk kahvaltını yap, okula geç kalacaksın kızım!” diyerek beni kaldırıyor, rüyâdan bu şekilde uyanıyorum.

Rüyâmı anneme anlattıktan sonra annem; rüyâda başkasını görünce kendimize, kendimizi görünce de başkasına çıkacağını, bu yüzden de endişelenmememi söyledi. Ne de olsa çocuktum ve tam olarak rüyânın derinine inemiyordum. Üzerinde durmadım, hoplaya zıplaya okula gittim, rüyâyı da unuttum tabii.

Akşam okuldan eve geldiğimde annem, heyecanlı ve kederli bir yüz ifadesiyle karşıladı beni ve sabah gördüğüm rüyânın aynısının adı geçen durakta gerçekleştiğini; sarı renkli bir kamyonun benim yaşlarımda bir kız çocuğuna çarptığını, topallayan orta yaşı biraz geçkin annesinin feryat fiğan başında ağladığını, kamyon şoförünün de tutuklandığını söyleyerek sarıldı bana. Tabii ben olayın derinine giremiyordum. Çocuk duruluğu; üzülmüş olmakla birlikte, dinleyip geçtim annemi…

Günler, haftalar hızla geçmekteydi…
Okul bitmekte, tatil zamanı yaklaşmaktaydı. Nihayet Haziran geldi ve biz karnelerimizi alarak yaz tatiline girdik. Evimiz o dönemlerin karakol binasına yakındı. Odun ardiyesinin bulunduğu aşağı caddeden yukarıya -sağlı sollu ve kimi iki katlı kimi tek katlı, balkonlu ve hemen hemen çoğu bahçeli gecekondu evlerine - dar bir koridor şeklinde yer alan yüksek beton merdiven basamakların tek tek çıkılmasıyla varılırdı.

Bizim evin üst kısımlarında oturan birkaç çocukla birlikte yaşıtım olan bir kız çocuğu daha vardı. Bunlar toplu olarak mahallemize yakın Sondurak’taki Yeşil Camii ‘ ye, Kur’an Kursu’ na giderlerdi. Akranım olan bu çocukların, her gün öğlene doğru ellerinde birer kitapla güle oynaya camiye gidişlerine gıpta ile bakardım. Bir sabah kalktım, annemlerle birlikte kahvaltımı yaptıktan sonra epeyce düşündüm kendi kendime ve kafama koydum! Evet, kesinlikle gitmeliydim o çocukların gittikleri camiye, ama nasıl?

Devam Edecek…

Refika Doğan / Antalya- 10 Ocak 2013

Her nefeste Gülce...
Alıntı  
Dışarıda osman7159
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesaj Sayısı: 1,772
Konu Sayısı: 555
   
#2
13/01/2013, 04:06
İmrenilecek bir aile, Tanrı'ya vurgun bir küçük yürek. Su gibi akan bir yazı. Kutlarım.

http://vk.com/club35666845


hizliresimyukle.com - Resmin Tam Görünümü













Alıntı  
Dışarıda RefikaDogan
RefikaDoğan
******
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesaj Sayısı: 2,701
Konu Sayısı: 1,516
   
#3
01/02/2013, 03:10
Teşekkürler hocam, sağolun! Saygı ve dostlukla...

Her nefeste Gülce...
Alıntı  
Dışarıda HarunYigit
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesaj Sayısı: 208
Konu Sayısı: 154
 
#4
02/02/2013, 15:09
Açıkcası duygulanarak okudum...
Bu güzellik ve analtım karşısında ne desem azdır.
O güzel yüreğinden öperim
selam ve saygılarımla.
Sevgi doğrudu
Umut yaşattı
Zulüm öldürdü beni...
Harun Yiğit
Alıntı  
Dışarıda RefikaDogan
RefikaDoğan
******
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesaj Sayısı: 2,701
Konu Sayısı: 1,516
   
#5
02/02/2013, 20:55
Teşekkürler Harun can...
Her dem saygı ve dostlukla...

Her nefeste Gülce...
Alıntı  
Dışarıda Mustafa Ceylan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesaj Sayısı: 2,007
Konu Sayısı: 1,502
 
#6
03/02/2013, 00:41
Deli rüzgâr gibi gençliğimin geçtiği sokaklarda gezdirdi bu yazı beni...
Müthişti...
Teşekkürler, tebrikler, alkışlıyorum....
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
Shy Taziye ve Zamana Yolculuk… RefikaDogan 0 956 30/12/2018, 18:32
Son Mesaj: RefikaDogan
  İçimde Bitmeyen Yolculuk, Tanrı; Korku mu, Sevgi mi? (3) RefikaDogan 2 1,686 07/03/2013, 20:53
Son Mesaj: RefikaDogan
Shy İçimde Bitmeyen Yolculuk TANRI; Korku mu, Sevgi mi? (1) RefikaDogan 5 2,360 02/12/2012, 15:46
Son Mesaj: RefikaDogan
  Derin Korku/m ; Yorumum RefikaDogan 0 1,178 05/03/2012, 04:35
Son Mesaj: RefikaDogan
  Deli Bir Tanrı/ydı Gönlüm...; Yorumum RefikaDogan 0 1,081 05/03/2012, 03:28
Son Mesaj: RefikaDogan

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder