“İKİ KARILI BİTTEN, İKİ ANALI SÜTTEN ÖLÜR”


Coşkun KARABULUT
*****************

Aslında bu yazımda dilimizde yerleşik çok güzel deyimlerden söz edecektim.Ama 10 günden ne telefon var ne de internet. Cep telefonlarından internete girerek bu yazımı sizlere gönderme becerisini gösteriyorum(1)
Fethiye’de her taraf kazılmış durumda. Evlerimizin olduğu Babataşı Mahallesi’nde her sokakta en az 4 çukur var. Kazanlar ne için kazıyor bilmiyoruz. Her kepçe vuruşlarında telefonlar gidiyor, internet kesiliyor. Kabloları öyle bir kopartıyorlar ki sanki düşmana saldırıyorlar. Muhtara soruyoruz kazan kim diye, bilmiyor. Fethiye Belediyesini arıyoruz. Bizi Muğla Büyükşehir’e yönlendiriyor. Muğla’yı arıyoruz. Ahmet Bey her kimse artık bize soruyor: “Kim kazdı?” Musti mi, fitsi mi, hosti mi diye. Biz ne bilelim Ahmet Bey. Kimin nereyi kazdığından haberiniz yoksa biz nereden bilelim?
Baktık ki Fethiyeyi kimin niye kazdığından kimsenin haberi yok. Acaba tarihi eser kaçakçıları mı kazıyor yoksa define arayıcıları mı diye şüphelenmeye başladım. Hemen polise haber verelim deyince, hanım belediyeye kendim gideyim sorayım dedi. Eşim daha eve dönmeden, Fethiye Belediyesi’nden 2 görevli geldi. Fen İşleri’nden Cemile Hanım’ın kendilerini gönderdiğini söylediler. Öncelikle Cemile Hanım’a bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum. Görevliler yaptıkları açıklamalarda sokakları Muğla Büyükşehir Belerdiyesi’nin kazdığını ve bu işler için anlaştığı taşeron firma işçilerinin kazı yaparken kabloları koparttığını söyledi. Bunun çözümü için de Telekom’a başvurmamız gerektiğini söyleyip gittiler. Ama ez azından rahatlamış oldum. Yoksa Allah korusun tarihi ese kaçakçıları şehri talan ederlerdi.
AH TELEKOM VAH TELEKOM!
Komşum Mustafa ile birlikte hemen Telekom’a gittik. Gitmeden önce diğer komşulardan gerekli bilgileri de aldık. Kazı yapan işçilerin dediğine göre kazıya başlarken yanlarında Telekom’dan bir görevli olurmuş ve kablo kopması gibi durumlarda hemen müdahale ederlermiş. Ancak bu kez Telekom’a haber verdiklerinde , Telekom’un işçi değiştirdiğini ve eski işçilere mi yoksa yeni gelecek işçilere mi bu görevi vereceği konusunda kararsız kaldığını belirten Telekom yetkilileri eleman göndermemiş. Bu yüzden de 10 günden beri kopan kabloları tamir için kimse gelmiyormuş
Telekom’a gittiğimizde müdürün gelmediğini söyledi danışmadaki görevli. Biraz bekledikten sonra hemen girişteki Fatma Hanım’ın odasına girerek konuyu anlattık. Fatma Hanım daha önce başka bir komşumuzun kendisine gelerek şikayette bulunduğunu ve konuyla ilgilendiklerini söyledi. Baktık ki konu uzayacak bir müdüre çıkacağımızı söyledik. Odadaki gençten bir bey kendisinin kurumun müdürü olduğunu ve konudan haberdar olduğunu söyledi. Önce şaşırdık. Kapıdaki görevli müdürün gelmediğini söyleyerek bizi bekletmişti. Adının Hüseyin Gülcü olduğunu öğrendiğimiz Telekom müdürü 1 hafta 10 gün kadar daha beklememiz gerektiğini, “prosedürün” devam ettiğini söyledi.
Gazeteci olduğumuzu, yazı yazdığımızı ve işimizin internetle olduğunu söylesek de durumun değişmeyeceğini ve bir süre daha beklememiz gerektiğini söyleyince umutsuz bir şekilde odadan dışarı çıktık.
Tam da başlıkta olduğu gibi anladık ki “ İki karılı bitten, iki analı sütten ölür” müş. Küçükşehir büyükşehir derken karşımızda sorumlu da bulamayacağız ve olan Fethiye’de yaşayanlara olacak.
Bir şiirimle bitirelim yazıyı:

TERCİH
ikisinin de ölmesine
gönlüm razı gelmez elbette

ama
ölümlerden ölüm beğen
derlerse

horoz ölüp
gözü çöplükte
kalacağına

atın ölümü
arpadan olsun
derim