ŞEHR-İ İSTANBUL

Cafelerde, barlarda, dövmeli kızlar, oğlanlar
Beyoğlu'nda mal pazarlar, köşelerde duranlar
Kimin eli kimin cebinde, belli değil burada
Zengini fakir olur, bir gecelik kumarda.

Caddelerde tur atar, esmer, kumral güzeller
Şan, şöhret uğruna, bozulur tüm düzenler.
Pişmanlık sabah akşam, akar durur gözlerde
Bir buruk acı kalır, yıllar sonra yüzlerde.

Kimi bir ömür sefasını sürer, kara paranın
Kimisi derdini çeker, iflah olmaz yaranın
Bazısı bir ekmek uğruna, köşe bucak sürünür
Bazısı dostuna attığı, kazık ile övünür.

Birbirine benzemez, Boğaz'ın iki yakası
Her Cennet köşenin, Cehennemdir arkası.
Bir tarafta cenaze, bir yanda oyun havası
Gün be gün büyür gider, İstanbul haritası.

Ummadığın zamanda, kim vurduya gidersin
Hayatın bedelini, faiziyle ödersin.
Bir namlunun ucunda,bıçağın sırtındasın
Sen de her insan gibi, kaderin çarkındasın.

Sanma ki bu kentin, her taşı toprağı altın
Er geç musalla taşı olur, senin de saltanatın.
Sultan Süleyman'a kalmamış bu yalan dünya
Yine de şehr_i İstanbul, rüya içinde rüya.

İLKAN SAN