Devletler, yönetimler, rejimler muhalefet istemezler. Bunlar dünyanın her yerinde ve demokrasiye uzaklıkları oranında muhalefeti yok etmeye çalışırlar. Bu durum demokrasi havarisi kesilen Batılı ülkelerde dahi, diğerlerinden çok farklı değildir. Ama onlar bunu açıkça ve kaba bir şekilde değil de kurallarına uygun, kitabına uydura




Şiraz’da Narenciye müzesi
 
Örneğin pasaportunda İran damgası olana Batılıların farklı davranmaları, ne kadar insani ve ne kadar demokratiktir? Türkiye’de devlete, yönetime ve rejime muhalefet edenlerin seksenlerde çektiği çileleri, gördüğü işkenceleri ve Ergenekon davasında bugünkü muhaliflerin suçu sabit olmadan yıllarca tutuklu yatması ne kadar insani ve demokratiktir?
Yani Balyoz, Ergenekon ve benzeri davaların yaşandığı bir Türkiye’yi, İran’dan daha demokratik ve daha hukuka bağlı bir devlet olarak kabul edebilir misiniz?
Ve yine uygar ve demokrat görünümlü Batılı devletlerin en küçük çıkarları için, üçüncü dünya ülkelerinde çıkardıkları savaşlarda milyonlarca çocuk, kadın ve sivilin ölmesi vahşet değil midir?
Bunları düşündüğünüz zaman, İran’da veya başka bir yerde, iyi veya kötü her rejimin kendisini savunmak adına yaptıklarını fazla yadırgamamak gerektiğini düşünüyorum. Yani rejim olarak bizim anlayışımıza ne kadar ters düşerse düşsün, her rejim kendini dayatır ve sonuna dek savunur. Bu haktır ve ya değildir, ama dünyanın şu anda yaşanan gerçeğidir.
Çünkü insanlara hükmetmek devlet olmanın gereğidir. Hatta bana kalırsa devlet tüm kötülüklerin sebebi ve sonucudur. Ve yine bana göre dünyadaki her insanın birinci düşmanı kendi devletidir. İnsanlığın en büyük düşmanı da, bugünkü devletler sistemidir. Dünya ayrı ayrı devletlere bölünmemiş olsa, savaşlar olmaz ve savunmaya harcanan paralarla insanlar mutlu ve refah içinde yaşayabilirdi.
Ayrıca İran’ın rejiminden bana ne? Ben bir gezginim. İran’a, rejimiyle mücadeleye değil, gezmeye gidiyorum. Coğrafyasını, tarihini, kültürünü ve insanlarını tanımaya çalışacağım.
Burada rejimin beni ilgilendiren tarafı, gezeceğim yerleri güvenlik içinde rahatça gezebilmemdir ki, İran’da bu çok, ama çok fazlasıyla mevcut.
 

Kum’da devasa büyüklükteki Hz. Masume Mescidinden bir gece görüntüsü.
 
Olaya bu açıdan baktığınız zaman İran’da gezmek, gerçekten çok harika bir şey. İran insanı, saflık derecesinde dürüst, fevkalade konuksever ve her konuda her zaman yabancıya yardımdan zevk alan bir yapıya sahip. Ayrıca İran insanının bizim gibi önyargıları yok, onlar oldukça hoşgörülü. Ve tüm yabancıları ve özellikle de, Türkleri çok seviyorlar.
Nitekim gezimin daha ilk günlerinde Rejimle takışmak ve can güvenliği gibi Türkiye’deki kaygılarımın, tamamen yersiz olduğunu anladım. Dünyanın her yerinde suç sayılabilecek bir suçu işlemediğim takdirde, rejimin bana karışmayacağı, beni koruyup yardımcı olacağını kavradım. Ve en önemlisi can güvenliği konusunda İran, Türkiye’den ve hatta Batılı ülkelerden bile çok daha güvenli bir ülkeydi.
Bunları iki aydan fazla bir süre İran’ın kentlerinde, kırsalında ve hatta gece yarısı ara sokaklarında tek başına dolaşmış biri olarak yazıyorum.
Ayrıca kaybolursam, anlaşamazsam gibi korkulara kapılarak,  turları falan da beklemeyin. Alın sırt çantanızı, bir başınıza girin İran’a, herhangi bir yerinden. İnsanlar sizi sahiplenecek yol gösterecektir.
Dahası, İran’ın hemen her yerinde az çok Türk vardır. Unutmayın ki, İran’da 924’lerden 1924’lere dek geçen bin yıllık sürede kurulan devletlerin büyük çoğunluğu Türk devletleriydi.
Şu anda da İran nüfusunun en büyük bölümünü Türkler ve Farslar oluşturmaktadır. Devlet yönetiminin bir numaralı ismi Ayetullah Hamaney de bir Türk. Türkçenin yetmediği yerde Farsça da bize yabancı değil. Türkçede 6000’den fazla Farsça sözcük var.
 

Tus’da Ferdosi’nin anıtmezarı
 
Örneğin yeni gittiğim bir şehrin otogarında “Şehir merkezinde ucuz, temiz bir otele gitmek istiyorum” cümlesini “Şehr merkez, temiz, erzan hotel” şeklinde söylediğim zaman, Türkçe bilmeyen Farisi bir taksici beni hemen anlıyordu.
Çünkü görüldüğü gibi burada Şehir, merkez, temiz ve hotel sözcükleri Türkçede de var. Tek farklı sözcük, ucuz anlamındaki erzan sözcüğü. Ayrıca Farisilerin de Türklere bakışı oldukça sıcak. Ve yönetimler arasında Türkiye İran ilişkileri her ne kadar tarih boyunca birbirine mesafeli durmuşlarsa da, halklar bundan fazla etkilenmemiş.
 

Kazvin’de Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi
 
Yani ön yargılarınızdan bir an için sıyrılabilirseniz, İran’a korkusuzca gidebilirsiniz. Ve İran tarihi, kültürü, sosyal yapısı, fiziki ve beşeri yapısıyla dünyada görülmesi gereken en önemli ülkelerden biridir.
Ayrıca orta tabakadan biri veya orta gelirli bir devlet memurunun gezebileceği, ucuz bir ülkedir. Üç günlük bir Prag turuna vereceğiniz para ile burada bir aya yakın bir süre gezebilirsiniz. Gereksiz korku ve önyargılar yüzünden böyle bir fırsatı kaçırmamanızı tavsiye ederim.
 

Kesin bir fırsatını bulup gitmem gerektiğini adeta teşvik eden, durma diyen bir yazıydı.
Nazmi Hocamıza teşekkürler...
Selamlar, saygılar...