• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
İskender Pala /Nerdesin Ey Şiir?
Dışarıda Site Yönetimi
Admin
*******
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesaj Sayısı: 12,518
Konu Sayısı: 11,588
 
#1
17/07/2008, 07:02
Nerdesin Ey Şiir?

İskender Pala

Doğu geleneğidir, hükümdarlar başta olmak üzere vezirler, şeyhülislamlar, paşalar vb. devlet erkanı çoklukla şair olurlardı. Çünkü o vakitlerin eğitim süreci şiirle yoğrulurdu.

Mamafih doğu medreselerinde şiirin usul ve yöntemi, hiçbir zaman bir dersin adı veya konusu olmamıştır. Aruz gibi ritm ve ahenk unsurları ile ilm-i kafiye gibi bazı dersler ise hocasının bulunup bulunamamasına bağlı olarak zaman zaman müfredata konulmuştur. Bu dersler şiirin nasıl söylendiğini öğretmezlerdi. Ancak medreseden mezun olan öğrenciler daima şiirle içli dışlı olur, şiir yazmasalar bile iyi bir şiir okuyucusu ve şair hamisi konumunda ömürlerini sürdürürlerdi.

Osmanlı medreselerinde yabancı dil (Arapça ve Farsça) eğitimi genelde manzum parçalar içeren metinler üzerinden (msl. Gülistan) yürütülür ve manzum Türkçe-Farsça (Mesela Tuhfe-i Vehbî) veya Türkçe-Arapça sözlükler (msl. Nuhbe-i Vehbî) kullanılırdı. Birer kolej statüsündeki medrese başlangıç sınıflarında manzum sözlükler çok pratik dil öğrenme vasıtaları idi. Bunlarda her beyit 5-6 kelimenin iki dildeki karşılıklarını ihtiva eder, sözgelimi bir beyit ezberlediğinizde yabancı dilden beş kelimeyi birden ezberlemiş olurdunuz. Manzum (vezinli ve kafiyeli) sözlerin ezberlenmeye elverişli oluşu dildeki kelime öğrenimini kolaylaştırır ve öğrencinin daha küçük yaştan itibaren kulağının şiirle dolmasını sağlardı. Ayrıca eskiden şiir çok yüksekte durduğu ve şairler de toplumun itibarlı kişileri arasında sayıldığı için öğrenciler şiir ezberlemeyi ve konuşmalarını beyitlerle süslemeyi tercih ederlerdi.

Devlet hizmetine yönelik eğitim veren saray mektebi Enderun'da da keza sözü güzel söyleme amacıyla şiir dersleri müfredata alınırdı. Padişahların sabah kahvaltılarından sonra Enderun'daki Hasoda'da bazı hattat, musıkîşinas, şair, bilgin ve nakkaşlarla sohbette bulunma geleneği olsun, divan toplantılarında incelikli söz ve derin nüktelerle siyaset ve politika tatbiki olsun, devletluların da şiire aşina bulunmalarını gerektirir, belki bu görevler için entelektüel kimlik ile şair kimliğini birbiri içinde mezc eden kişiler tercih olunurdu.

Osmanlı'da devlet adamlarının şiire bu derece ya(t)kın olmalarıdır ki divan şiirinin sanki bir üst zümre edebiyatı gibi gösterilmesine fırsat vermiş, birilerinin onu halktan uzak göstermelerine delil olarak kullanılmıştır. Oysa divan şairleri içinde sarayı bütün ömrü boyunca hiç görmeyen nice bezzaz, demirci, ipekçi, çakşırcı, şekerci, çiftçi, tüccar vs. vardır. Zaten Divan şairleri istatistiğinde saraylılar % 2 etmiyor, sarayla ilişkide olanlar da %12'den ziyade değil. Ancak şu kadarını söylemeliyiz; eski toplumumuzda mürekkep yalamış olan hemen herkes şiiri bilirdi ve o vakitler "Çocuklarınıza şiir öğretiniz. Muhakkak ki şiir, lisanı geliştirir ve cesaret verir." düsturu geçerliliğini korurdu. Nitekim Tanzimat döneminden itibaren de bu gelenek revaçta olmuş, Osmanlı'nın hatırı sayılır sadrazamlarından çoğu gazel veya kasideler yazan şairler arasında sayılagelmişlerdir. Koca Ragıp Paşa, Kemalpaşazade, Rami Mehmet Paşa veya Şemsi Paşa gibi divan sahibi eski sadrazamların ise sayısına bereket. Devlet kapısında başka görevlerde bulunan şairleri ise saymaya güç yetmez.

Merak etmedeyim, acaba TBMM çatısı altında şimdi kaç şairimiz var?!..


TEFERRUATI ADAMLARIMIZ KONUŞSUN

Eski zamanlarda doğunun hükümdarları, vezirleri, elçileri vs. görüşmelerinde söze şiirle başlar, şiirle bitirirlermiş. Bu, hoş geldin makamında bir şiirden, maksat ve meramı mecazen ifade eden manzumelere, olup bitenleri sembollerle anlatan beyitlerden, "artık gidiniz" manasına gelebilecek imalı mısralara kadar iki tarafın müktesebatındaki söz varlığını gösterir ve asıl politik mücadele bu entelektüel alanda meydana gelirmiş. Şimdi anlatacağım anekdot, edebiyat muhitlerinde tekrarlanıp duran hikâyelerdendir. Maalesef kaynağını bilen yok. Ben de aradım, ama bulamadım. Buna rağmen uydurma olduğunu da zannetmiyorum.

Efendim, vaktiyle Tebriz'de İran elçisiyle Türk elçisi mühim devlet işlerini görüşmek üzere bir otağda buluşmuşlar. Söze şiirle başlayan İran elçisine inat Türk elçisi daha müstesna şiirlerle cevaplar vermiş. Konuşma ve sohbet o hale gelmiş ki iki taraftan hiçbiri şiir dışında bir söz tekellüm etmemiş. Maksat ve merama uygun beyitleri, resmî bir görüşme ortamında, hale uygun düşecek ve konunun akışını bozmayacak şekilde ardı ardına sıralamak öyle her babayiğit şairin de işi değildir üstelik. Halk şairlerinin atışmaları veya lebdeğmezleri bunun yanında muhallebi çocuklarına oyuncak olabilir. Düşünsenize, politik görüşlerinizi, muhataba itirazlarınızı, anlaşma veya sulh konusunu beyitlerle ima ederek toplantıyı kırıp dökmeden sonuçlandıracaksınız. İşte bu iki elçi tam üç saat kendi heyetlerinin huzurunda müzakereyi Acem dilinden şiirlerle yapmışlar ve en sonda, toplantının tek nesir cümlesini İran elçisi söylemiş. Tercümesi şöyle:

- Teşekkür ederim sayın elçi, teferruatı adamlarımız kayda geçirsinler artık!.


BERCESTE
Eski eş'ârda durbîn ile ma'nâ görülür

Yeni eş'ârda ma'nâ diye külfet yoktur

(Eski şairlerin beyitlerinde mânâ çoook derinlerde, ancak dürbün ile görülebilir. Yeni şiirlerde ise mânâ diye bir kaygı hiç kalmamış. )

Şair Eşref
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Arzûlar ve Hû’lar / İskender Pala Site Yönetimi 0 1,205 17/07/2008, 06:56
Son Mesaj: Site Yönetimi

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2021 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder