• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
İşte size hakikat
Dışarıda Ahmet Özdemir
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2013
Mesaj Sayısı: 593
Konu Sayısı: 593
 
#1
18/11/2014, 00:53 (Bu mesajı son düzenleyen: 18/11/2014, 00:55 Ahmet Özdemir.)
İşte size hakikat

17 Kasım 2014 Pazartesi 00:10:02

Ahmet ÖZDEMİR

Atatürk, 1932 yılının Ekim ayı ortalarında İstanbul Valikonağı''nda düzenlenen bir sünnet törenindeydi. Sekiz ay kadar önce başka toplantıda "edebiyat nedir?" sorusunu, sınava çekilmek gibi değerlendirerek "bilmiyorum" diye cevap veren İsmail Habib Sevük de davetliler arasındaydı.

Atatürk, Sevük''ü masasına çağırdı. Sohbette dil konusu da açıldı.  Atatürk, Sevük''e, içinde Arapça ve Acemce olmayan bir konuşma yapmasını önerdi. Sevük de genç şairlerden birine ait Tuna hakkındaki şiirin bazı kelimelerini değiştirerek okudu:

 Yelesi kabarmış atlarla değil
Kötü bir trenle geçtim Tuna''dan
Tuna''dan döneli bizim ordular
Akmıyor, yerinde duruyor sular.

Atatürk, ''Tuna'' deyince minik mısralarla yetinmedi:

"Bak Habib, darılmaca, marılmaca yok; bu şiir olmamış," dedi.

"Evet efendim, olmamış."

"Yoksa bu şiir senin değil mi"

"Hayır efendim"

Gazi ferahlamış gibi güldü:

"Buna ayrıca memnun oldum."

Bir süre durdu. Sonra:

"Al eline kalemi; Tuna'yı ben dikte edeceğim," dedi. 

Ağır ağır yazdırmaya başladı. Hazırlıksız söylediği bu sözler "nazım şeklinde, nazımla nesir arası, bazı mısraları aruza bile uygun düşen, kafiyeler bazen tam, bazen yarım, bazen serbest ve kafiyesiz bir tarzdaydı..

Dikte işi bittikten sonra Gazi, Sevük''e şöyle dedi:

"Bunların şimdi veznine kafiyesine filan bakma; onları sen bir şekle koy. Ben yalnız fikri dikte ettirdim. Sen bunu yarın akşama kadar bir eser yapacaksın."

İsmail Habib, "Şimdi ne yapacağım?" der gibi Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey''in yüzüne baktı. Reşit Galip de Atatürk'e:

"Paşam, İsmail Habib Bey''in nazımda pek melekesi yoktur," dedi.

Gazi ısrar etti:

"Ben İsmail Habib''i bilirim. Nazım, nesir, yahut ikisi ortası; bunu istediği gibi çerçeveleyerek bir eser yapacak," diye karşılık verdi.

İsmail Habib çaresizlik karşısında hemen işe koyuldu ve "Tuna Üstündeki Ses" başlığı altında Atatürk''ün dikte ettirdiği fikirlerle bir şiir meydana getirdi.

Atatürk, ne yazık ki bu taslağı görmemişti. İsmail Habib Bey, defalarca Atatürk''ün makamında bulunmasına rağmen, devlet işleri görüşüldüğü için şiiri sunma imkânı bulamamıştı. Fakat sonradan ihtiyaten ikinci bir taslak daha yazmıştı. Sevük:

"Yazılar benimdir, fakat ona üflenen nefes O''nun. Burada yazıya değil, O''nun aziz nefesinden sinen hatıranın vecdine bakmalı" demişti.

Şiirin son şeklini Arif Kaptan, Türk Dili dergisinde "Atatürk ve Sanat" başlıklı yazısında yayınlamıştı. Sevük''ün ilk taslağı ile son şiir arasında fikir açısından fark yoktu. İkinci şiir daha derli topluydu: 

 Gafil, hangi üç asır, hangi on asır?
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu.
Kalkıyor örtüler; örtülen doğacak

Dinleyin sesini doğan tarihin:
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi görüp, doğru tarihe giden.
Asya''nın ortasında Oğuz oğulları
Avrupa''nın Alplerinde Oğuz oğulları
Doğu''dan çıkan biz, Batı''da yine biz,
Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendilerini bilseler
Bilinir o zaman ki hep biriz.

Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri,

Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde
Dünya o zaman görecek, hakikat nerede,
Hakikat nerede?

Oğuz Kağan''ın, Bilge Kağan''ın, Türk destanlarının ve yazıtlarının, dolayısıyla Ötüken adlı Göktürk başkentinin verdiği birlik mesajının, Türk çocuklarına öğretilmesini isteyen, bu doğrultuda milli eğitim politikasını belirleyen, Atatürk''tü. Türk çocuklarının birer "Yavrukurt" olarak yetiştirilmesini isteyen de Atatürk''tü.

Atatürk Türk tarihinin ana hatlarını ortaya çıkaran, "tarihten önce de vardık" diyen ve çarpıtılmış insanlık tarihinin bütün gerçekleri ile tespit edilmesi halinde, Türk Milleti'nin mukadderatının değişeceğine inanıyordu.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2022 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder