• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 1 Oy - 5 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
İYİKİ KİMSE YOK ARAMIZDA
Dışarıda asuman soydan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesaj Sayısı: 260
Konu Sayısı: 98
   
#1
03/01/2014, 13:39
İYİKİ KİMSE YOK ARAMIZDA

Açık renkli giysiler giymiş hanımların çoğunlukta olduğu bu toplantı hocanın dikkatine tkıldı. Onlara tek tek baktı önce, ardından gayet tatlı bir üslûpla;
“Allahü Teala, kutsal kitabında Nisa suresinde buyurdukları tesettür ayetinin gizli şifresinde,kadınların kara kargalara benzemelerini istiyor. Böyle renkli giysilerle tesettür kabul olmaz hanımlar. Siz örtündüğünüzü zannetmeyin. Bakın, yeryüzünün en hayâlı hayvanı olan kargalar bize örnek gönderilmiştir Hak teala tarafından. Çiftleşmek için tenha yerleri seçer o mübarekler. Siyah renkli olmaları onların haya ve edep duygularının göstergesi. O yüzden iffetin temsilcisi olan kadınların da kara kargalara benzemesi gerekiyor ayeti kerimeye göre..”
Bunları söyleyen, mevlûd için gelen kadınların saygısını kazanmış, eli eteği öpülen, her sözü kanun sayılan, simsiyah giysiler içinde “Halise Hoca” diye hitap edilen genç bir bayandı. Etekleri tırnağında, peçesi kafasının arkasına atmış, başörtüsüyle çenesini bile içine alacak kadar sarmıştı başının dört bir yanını. Siyah çarşafının içinde arada bir görünen kınalı elleriyle konuşurken çenesinin açılmasını engellemeye çalışıyordu… Salondaki koltuk ve sandalyeler yeterli olmayınca oturacak yer bulamayanlar, halının üzerine diz çökerek onu huşû ile dinlemeye hazırdılar. Manevi açlıklarını manevi söylemler dinleyerek giderecek, Yaratıcıya olan borçlarını eda edeceklerdi. Halise Hoca, konuştukça kendine çekidüzen vererek “estağfurullah” çekenlerin hışırtılı sesleri artıyordu salonda.
“Terlik ve pabuçlarınızı çıkartın hanımlar! Başörtünüzden saçlarınızdan bir kıl bile gözükmesin! Ellerinizi göğsünüze bağlamadan oturun! Allah muhafaza melekler inemez, kanatları yorulur ve okumalarımız mekruh olur! Allahü taâla hazretleri meleklere saygı gösterilmesini emrediyor. Bilirsiniz yüce dinimiz kıldan ince kılıçtan keskindir…”
Komşusunun daveti üzerine orada bulunan Ayşe ilk defa katılıyordu böyle bir toplantıya. Halise Hoca’nın bu sözlerini duyunca gözlerini onun üzerine dikerek düşünmeye başladı. “Pabuçların ve saç telinin gücü neymiş meğer; uçak savar gibi meleklerin inmesini önlüyor, vay bee!” dedi içinden. “Ne güçlü şeylerimiz varmış da haberimiz yokmuş.” Diye alaylı bir bakış fırlattı. Ayşe’ye göre Halise Hoca’yı saygı ile dinlemeye hazırlanan bu hanımlar bankaya hesap yatırıyor gibiydiler . Ahiretlerine yatırım yapma planı ile hayaller kuran hanımlar terliklerini çıkartarak, saçlarını örtünün altına saklayarak, mevlüd ritüellerini yerine getirerek neler hayal ediyorlardı kimbilir... Altlarından şırıl şırıl akan ırmaklar, huriler, periler, gılmanlar, altın tas ve tabakla sunulan cennet yemişleri ve daha neler… Söylenilenleri yapmazlarsa cayır cayır atılacakları alevlerin arasında bedenlerinin lime lime eriyişleri gelince gözlerinin önüne, derinden “estağfurullah!” çekiyorlardı. İnsanların bir kısmının düşünme ve mukayese etme yeteneklerinin olmaması sonucu ortaya çıkan acınası vahim tabloydu bunlar Ayşe’nin nazarında; ve sessizce seyretti onları. “Akıl ne için yaratıldı?” diye düşündü.
Ayaklarına giydikleri terlik veya ayakkabıları bir komut üzerine birer suçlu edasıyla çıkartan hanımlar, büyük bir mahcubiyet içinde, kendilerine çeki düzen verdiler. . Büyük bir günahtan kurtulmuşçasına ayaklarını çıplaklaştırrıp saçlarınını sıkısıkıya sakladıktan sonra el pençe Kuran ve ilahi dinlemeye hazırdılar. Kadınların kabul günlerine giderken, elbiselerinin estetiğini tamamlamak amacıyla çantalarında taşıdıkları ayakkabı ve terlikleri, bugün günah listesine alınmıştı Halise Hoca tarafından. Ayşe’nin ayağındaki terliği çıkartmadığını gören Halise Hoca, elindeki kitaba başlamak üzereyken, ona ayaklarını işaret ederek uyardı ve çıkarmasını istedi. Bu uyarıya başkaldırı edasıyla Ayşe cevap verdi:
“Ben çıkartmak istemiyorum. Günahı varsa yazılsın kabul ediyorum.”Dedi.
İsyankâr tavrın karşısında kendisini ikna memuru olarak hisseden Halise Hoca:
“Allahın huzurunda, onun kutsal kitabının ve sözlerinin yâd edildiği yerde sizi saygıya davet ediyorum!” Dedi.
Ayşe sakin ve alaylı bir ses tonuyla;
“Yani siz, okumalarınız bittikten sonra Allah’ın uzurundan çıkıyor musunuz?” dedi. "Ben Allah’ı sadece burada değil, yirmi dört saatin içinde her anımda Yâd ediyorum. Onu anmak için özel tören beklemem ben. Her tür kıyafetin, hareketin, zamanın, mekanın içinde onu saygıyla, hürmetle, tefekkürle anmayı beceriyorum. Ev ayakkabımı çıkartarak değil, kalbimi açarak ona ulaşıyorum” deyince, Ayşe’nin annesi ters ters baktı ve kızının oturduğu yere doğru uzanarak:
“Gene profesörlüğe başlama Ayşe! Bunlar Allah’ın emri, onun dediği yapılır. Çıkar terliğini!” Diye çıkıştı kızına.
Ayşe annesine aldırmadan devam etti:
“Eğer, dışarıda giydiğiniz ayakkabılar eve mikrop taşıyabilir, sağlığımız için zararlıdır deseydiniz; sağlığa zararlı olan şeyler dinimizce haramdır deseydiniz veya hem içeriye hem dışarıya ayrı ayrı ayakkabı taşımak israftır deseydiniz hemen çıkartırdım. Beni meleklerle tehdit ettiğiniz için çıkartmıyorum” dedi.
Ayşe, çevresinde oturanların onun daha fazla günah işlemesini önlemek istercesine gizli gizli dürtmelerine aldırış etmeden devam etti;
“Hem melekler insan üstü varlıklar ve cinsiyetleri yok diyorsunuz hem de onları yormamak için ayakkabılarımızı çıkarıyoruz; şehvetlerinden korunmak için saçımızın bir telini bile onlara kapatıyoruz. Bu çelişki ne ya? Benim Allah’ım bunları emretmiyor” diye itiraz etti.
Salonda fısıltılı bir sessizliğin ardından başlayan tartışmalar uzadıkça uzadı. Herkes Hoca’nın tarafını tutarak günah işlememe gayretindeydiler. Ayşe yavaşça kalkarak odayı terk etti. O ayrıldıktan sonra, Halise Hoca pişkin bir tavırla, tatlı tebessümünü bozmadan diğerlerinin gözlerine teker teker baktı. Başını sallayarak “Allah ıslah etsin, kör nefis kör şeytanın tuzağında maalesef!” Dedikten sonra duasına başladı.
Ayşe, hızla merdivenlerden inerek kendi daire kapısından içeriye girince derin bir nefes aldı. Doğruca banyoya girdi. Lavabo önünde durup aynaya baktı. Gözlerinin içi kızarmış, yanakları alev alev yanıyordu.
“Allah’ım, şükürler olsun ki, aklım ve muhakeme gücüm var ve seninle kendi dahili yürek hattımdan direk konuşuyorum. Aramızda ne bir kimse ne bir pabuç ne de bir çaput var şükür ki… Bu insanlar niçin taassuplara, hurafelere, üfürüklere, uyduruklara çabucak kapılıyorlar? Dinin içini uyduruklarla doldurmak bir ihtiyaç mı Ya Rabbi? Uyanık ve hayalperest birisi çıkıyor din adına şekiller çiziyor. Evcilik oynayan çocukların türettikleri oyunlar gibi. Kendini hacı hoca zannedenler ha bire bir şeyler uyduruyorlar; uydurduklarına da dönüp önce kendileri inanıyorlar. Bir tür şizofren mi bunlar yoksa? Eğer bunlar şizofrenseler, bunlara inananlara ne demeli?” diyerek hem söylendi hem de gerginliğini atabilmek için yüzüne suları çarpa çarpa yıkadı..
***
Asuman Soydan Atasayar
Alıntı  
Dışarıda osman7159
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesaj Sayısı: 1,772
Konu Sayısı: 555
   
#2
03/01/2014, 21:53
Akıl yok ise başta neylesin fikir
Abdi karıyı boşamış neylesin Bekir.

http://vk.com/club35666845


hizliresimyukle.com - Resmin Tam Görünümü













Alıntı  
Dışarıda RefikaDogan
RefikaDoğan
******
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesaj Sayısı: 2,701
Konu Sayısı: 1,516
   
#3
15/01/2014, 02:09
Muazzam bir "Kıssadan hisse"...

Bu konuda o kadar çok halk deyişlerimiz var ki...

Şah HATAYİ' den şu dörtlükler meselâ:

"Akıl beru gel beru
Gir gönüle nazar eyle
Görür göz işidir kulak
Söyler dile nazar eyle

Baştır gövdeyi götüren
Ayak menzile yetüren
Türlü maslahat bitüren
İki ele nazar eyle

Sofi isen alub satma
Helaline haram katma
Yolun eğrisine gitme
Doğru yola nazar eyle

İki elim kızılkanda
Çok günahlar vardır bende
Ya ilahi kerem sende
Düşkün kula nazar eyle

Hatai eydür ya gani
Veren Mevla alur canu
Evvel kendi kendin tanı
Sonra ele nazar eyle "


Muhteşem yazının güçlü kalemine saygı ve dostlukla...

Her nefeste Gülce...
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2025 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder