• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Karakuşî
Dışarıda Ahmet Özdemir
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2013
Mesaj Sayısı: 593
Konu Sayısı: 593
 
#1
23/11/2013, 10:19
Karakuşî

Ahmet ÖZDEMİR
**************

Karakuşî kim diye sorarsanız, her ne kadar başlangıçta Nasrettin Hoca gibi bir kişi varsa da Karakuşî'yi sanal olarak bizim halkımız var ediyor. Ederken de, "Bu bir fıkradır, amma ve lâkin ateş olmayan yerden duman çıkmaz" demek istiyor.
Rivayetlere göre, Bahaddin b.Abdullah el Esadi adlı Anadolulu hadım köle, Selahaddin Eyyübi'nin zamanında, özgürlüğe kavuşurmuş. Devlet kademesinde yükselerek önemli görevlere getirilmiş. Asıl lakabı Karakuş'muş. Verdiği hükümlerle ünlenmiş, halk arasında "Karakuşi hüküm" deyimi çıkmış. "Kitabu'ul-Faşuş fi Ahkami Karakuş" adlı eserde anılan saçma hükümler toplanmış.
Sözü uzatmayım. Bazıları "21 Ağustos 2005 Pazar günkü Milliyet gazetesinde Hasan Pulur'un yazısında yer alan birkaç Karakuşî Kararı örneği aktarayım:
* * *
BİR adam Karakuşî'ye çıkıp birinden şikâyetçi olmuş:
"Bu adam, hem beni hem karımı dövdü, karım dokuz aylık hamileydi, çocuğunu düşürdü..."
Karakuşî, döven adama dönmüş:
"Al bu kadını, git, yedir, içir, yat; hamile kalınca dokuz ay sonra kocasına teslim edersin!"
Koca, davasından vazgeçmiş, karısını alıp gitmiş...
* * *
BİR adam Karakuşî'ye gitmiş, ona borçlu olan adamı şikâyet etmiş, Karakuşî borçluyu çağırmış:
"Evet buna borcum olduğu doğru, ben fakir bir adamım, borcumu ödemek için para biriktiririm, ama bu ortadan kaybolur, ben de borcumu ödeyemem, parayı yerim. Birkaç gün sonra da çıkagelir, borcunu öde diye yakama yapışır..."
Karakuşî hükmünü vermiş:
"Alacaklıyı hapsedin, borçlu onun nerede olduğunu bilsin ki parayı biriktirince gidip versin!"
* * *
Karakuşî'nin huzuruna iki adam gelmiş, biri şikâyetçi:
"Bu adam benim kulağımı ısırıp kopardı."
Öbürü itiraz etmiş:
"Hayır, asıl ben şikâyetçiyim... Bu adam, kendi kulağını kendisi ısırıp kopardı, beni de şikâyet ediyor."
Karakuş arkadaki odaya girmiş, bir sandalyenin üzerine çıkıp, kendi kulağını ısırmaya çalışırken düşmüş kolunu kırmış...
O hırsla içeri dönüp "Ben onun kulağını ısırmadım!" diyen adamı gösterip "Atın bunu içeri!" demiş:
"Adamın kulağını sen ısırdın, beni de aldattın, kulağımı ısırayım derken düşüp kolumu kırdım!"
Birkaç Karakuşî fıkrası daha aktararak konuyu kapatmak istiyorum:
BİR adamı öldüren katili yakalayıp getirmişler, Karakuşî "Asın!" demiş, uyarmışlar:
"Efendim, bu adam çok iyi bir nalbanttır, onu asarsak, sizin atları nallayacak kimse kalmaz!"
Karakuş'un aklı yatmış:
"Kale kapısının yanındaki kafesçiyle bir alışverişimiz var mı?"
"Hayır efendim!"
"O halde nalbant kalsın, kafesçiyi asın!"
* * *
Bir ülkede çok zengin bir adam kendine bir köşk yaptırmak istemiş. Bunun için bir kalfa ile anlaşmış. Kalfa, köşkü bitirmiş balkondaki son tahtayı çakarken sokaktan geçen şuh bir kadına gözü takılmış. Tahtaya bir iki eksik çivi çakmış. Kimi rivayete göre köşkün sahibi, kimine göre bir hırsız balkondayken çivisiz tahta ayağının altından kayınca, düşerek ayağını kırmış. Balkonu sağlam yapmayan kalfayı Karakuşi'ye şikâyet etmişler. Mahkemeye çağırılan kalfa:
"Ben suçsuzum. Bütün suç, dikkatimi dağıtan kadında" demiş. Kadın mahkemeye çağırılmış. O da:
"Bir suçum yoktur, suç kullandığım boya ve o boyanın kokusunundur", demiş. Kadının boya ve kokuları aldığı dükkân sahibini duruşmaya çağırmışlar. Onlar:
"Biz satıcıyız. Aldığımız malı satarız. Bir suçlu varsa onun üreticisinindir," demişler.
Sonunda boya ve kokuyu üreten kişi bulunmuş. Ürettiği boyadan bir hanımın kullandığını, o hanıma bakan ustanın yaptığı işi tam yapamadığını ve de bir kişinin ayağının kırılmasına neden olduğu gerekçesiyle üreticiye idam cezası verilmiş
Meğer duruşma devam ederken kolluk kuvvetleri, köşk inşaatının bulunduğu yerde idam sehpasını hazırlamışlar. Asılacak olan kişiyi idam sehpasının altına getirmişler. Adamın boyu sehpaya göre çok uzun olduğu için sallandırmaları mümkün olmamış. Durumu hakim Karakuşî'ye bildirmişler. Karakuşî şu kararı vermiş:
"Sehpaya göre bir üretici bulun ve asın! Yeter ki suç cezasız kalmasın."
Görevliler hazırlanan sehpaya göre kısa boylu bir adam bulup, infaz etmişler.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder