• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
KARDEŞİM DÜŞTÜ! BİLLİNAN DÜŞTÜ! (anı)
Dışarıda asuman soydan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesaj Sayısı: 260
Konu Sayısı: 98
   
#1
09/02/2012, 22:43 (Bu mesajı son düzenleyen: 13/01/2014, 21:43 asuman soydan.)
KARDEŞİM DÜŞTÜ! BİLLİNAN DÜŞTÜ! (anı)
Söylendiğine göre üç ila üç buçuk yaşlarındaymışım o eve taşındığımızda. Yaşam, belleğime iz bırakmaya bu yaşımda başlamış olmalı ki; daha önceye ait pek bir şey hatırlamıyorum. Hafızamda yer alan ilk sahneler, Ceyhan Nehri kenarında oturduğumuz o eve ait. Hayalimde kalan bazı görüntü ve sahneleri hayal meyâl hatırlamaya çalıştığımda, içimi burkan bir olay geliyor hemen gözümün önüne.
Billinan’ın suya düşüşü!
Billinan benden birbuçuk yaş küçük kızkardeşim. O doğduğunda ben yeni dilleniyormuşum ve ‘Perihan’ diyemediğim için, bebekçe dilimle 'Billinan' demişim ona. Annemle Babamın hoşuna gitmiş olmalı ki; onlar da Perihan'a 'Billinan' derlerdi benim dilimce. Billinan, o evin anılarını hatırlayamaz. Ama ben, biraz daha büyük olduğum için hatırlıyorum bazı sahneleri. Cadde kenarında, nehir boyunca yan yana dizilmiş ahşap evlerin biriydi bizim ev. Çift kanatlı, kocaman bir kapıdan; küçük loş bir avluya giriyorduk. Avludan yukarıya tahta merdivenle bizim eve çıkılırdı. Merdivenin önünden geçerek avlunun en iç kısmından ev sahibimizin evine gidilirdi. Ama onların evinin içine ait hafızamda kalan hiçbir şey yok. Avludan geçerek girdiğimizi hatırlıyorum sadece… Eski bir evmiş, teferruatını bilmiyorum. Kaç basamaklı olduğunu da bilemem ama tahta merdivenden çıkınca küçük bir sofa, sofanın sağ tarafında mutfak ve sol tarafında bir oda vardı. Kapısı sofaya açılan mutfağımızın içini de hatırlayamıyorum. Oturma odasının şeklini hatırlasam bile eşyalarını hatırlamıyorum. Sadece plastik beyaz oyuncak atımı ve bebeğimi hatırlıyorum. Billinan’ın uzun siyah saçları vardı. İki omzundan dökülen kalın örgülü melikleri ve aynı hizada kesilmiş kâkülünün altında parlayan kara gözleriyle esmer tenli olduğu için çoğunlukla ”Kara kız” diye sevilirdi. İkinci kardeşim Rüyan da o evde doğmuştu. Onun doğduğu gün annemin 'ebe' dediği babaannesi ve doğum yaptıracak olan ev ebesinin annemin başında oturuşları da kalmış hafızamın siyah beyaz karelerinde… Yer yatağında, koynunda bir bebekle halsiz yatan annemin başucuna oturup ağlaştıklarımızı, ikindi vakti ceviz büyüklüğünde dolu yağarken, insanların başlarını tutarak kaçışmalarını ve balkonumsu bir çıkıntıdan, dolu toplarken annemin bizi içeriye çağırışı da hatırladıklarım arasında.
Babam şoför olduğu için iki günde bir evimize özlem dolu bir yürekle öyle bir girerdi ki; onun boynuna atılışımdan aldığım lezzetin bir benzeri yok hâlâ… Onun neşeyle merdivenden çıkarken ki gülüşü, çok şey anlatırdı çocuk ruhuma. Bize kavuşmanın verdiği heyecanı, âşıkla mâşuğun birbirini anladığı gibi biliyordu baba delisi yüreğim… Annemin çeyizi olan ceviz oymalı sandalyeler evimizin en lüks eşyasıydı belki de. Babam küçük bir masa başında sandalye de otururdu evde kaldığı kısacık sürede. Onun bacaklarının arasında bizi oynatışı, istediği gibi konuşana veya şarkı söyleyene tebessümle cebinden çıkardığı şekerler, dünyalara bedeldi… (Bu şekerler yaşımız büyüdükçe paraya dönüşecekti ileriki yıllarımızda)
Babam evden giderken anneme tembihlermiş: “aman çocukları dışarı gönderme, aşağı kapıyı açık bırakma!” diye. Nehre düşmemizden korkuyor olmalıydı. Fakat annem, babamı evhamlı bulduğu için, o yokken bizi kapı önüne çıkartır, kendisi de pencereden bakarmış. Biz kapı önünde abla-kardeş elele oynarmışız. Bazen de ev sahibimiz Nesibe Babaanne’nin gözetimine emanet edermiş annem bizi. Güneşe sırtını vererek oturan ev sahibemiz Nesibe Babaanne'nin etrafında oynarmışız. Nesibe Hanım, şişman ve konuşkan bir kadındı. Kilosundan dolayı yürüme zorluğu çekerdi. Cam bir kavanozun içinden çıkarttığı sülükleri, bacaklarına, kollarına, omzuna yapıştırmış haliyle kahkaha ve kızgınlıkların birbirine karıştığı tiz sesiyle konuşuşunu da hatırlıyorum.
Halkın “Cahan” da dediği Ceyhan Nehri, çağlayarak, gürleyerek akıyordu evimizin önünden geçen cadde boyunca. Şimdiki gibi sakin değildi o vakit. Çocuk gözümde kocaman bir denizdi belki de. Derin ve eğimli olmalı ki, genç bir delikanlı gibi astığı astık, kestiği kestik, gürül gürül haşmet ve azametle akardı. Gece üzerinden geçerken köprü altından çağlayarak akan suyun sesi ve sulardan yükselen sis bulutlarının bizi sarmalayışı var hatırımda.
Nesibe Hanım’ın evde olmadığı bir günmüş galiba, pembe simli elbiselerimizi giydirip kapı önüne oynamamız için izin vermiş annem. Benim söz dinleyen uslu bir abla oluşuma güvenerek: “Üzerini kirletme, kardeşine iyi bak, düşmesin!“ diye tembihleyip yukarıya çıkmış. Ne oynadık, ne kadar süre kaldık bilmiyorum. Bir ara kardeşimin ayağının takılıp yere düşüşünü, elleri ve üzeri kirlendiği için ağladığını ve elinden tutarak nehrin kenarına götürüşümü rüya gibi hatırlıyorum. Cesaretimin atağa geçtiği bir andı galiba. Mahalle çocuklarının ayaklarını sokarak oynadıkları nehrin sığ bir yerinde, eğilerek kardeşimin elini yıkamaya çalışırken onun suyun akışına kapılışını da hatırlıyorum. Caddeye koşarak gelen geçenlere:
”Kardeşim düştü! Billinan düştü! ” diye ağlayarak onun suda akan bedenini gösteriyormuşum. Beni gören takım elbiseli bir adamın, ceketini çıkartarak balık gibi nehre atlayışını,(Bu kişinin Nizamların İsmet olduğunu söyler annem) evimizin önüne annemi teselli için biriken kalabalığı ve adamın kucağında sularını akıtarak kardeşimi getirişini, Billinan'ın yaşadığı için anneme gözaydın edenleri, benim başımı okşayarak “akıllı kızım kardeşini kurtardı” diyenleri puslu bir sinema şeridi gibi kesik kesik hatırlıyorum.
Kalabalık çekildikten sonra, babamın tembihini tutmadığı için kendini suçlu hisseden annem, “Billinan’ın suya düştüğünü babana söyleme emi kızım! ” diye bana sık sık tembihliyormuş. Ömrünün çoğu yollarda geçen babama, olaydan bir süre sonra, komşulardan birisi (Eczacı Lütfü): “Suya düşen çocuk nasıl oldu? ”diye sorduğunda, babamın “Ne çocuğu? Ne suya düşmesi? ” diye şaşırdığını görünce, olaydan habersiz olduğunu anlayarak lafını çevirmiş... Babamın anneme "suya kim düştü?" diye israrlı sorusuna annem:”o adam komşunun çocuğuyla karıştırmış bizimkiler değil” diye inkar etmiş ama babam inanmamış. Annem mutfaktayken babamın beni konuşturmaya çalıştığını yine hayal meyal hatırlıyorum. Sandalyede bacaklarının üzerine “ oturtarak “kim suya düştü, kardeşin mi, sen mi? ” gibi sorularına önce “bilmiyorum” diyerek direnmiş sonra dökülmüş hepsini anlatmışım. ”Baban olmam doğruyu söylemezsen! ” tehdidine dayanamamışımdır mutlaka!
CEYHAN DENİNCE

Hayal gibi şeyler kalmış geriye,
Bakınca, buğulanmış maziye...

Neler düştü yâdıma; allı morlu, bazan pembe
Annem telâş içinde, kardeşlerim beşikte...
Üç beş yaşlarımın anısı, gözlerimde belirdi
“Ah çocukluğum!”dedim, hatıralar serildi.

Ceyhan kenarında, bir evimiz var idi
Aklıma düşen çılgın nehir,
Coşup köpürüp çağlarken,
Üzeri buğum buğum tüterdi...

Üst kattaydı evimiz, kerpiçten miydi neydi?
Avlusu karanlıktı, hatırımda kalmamış pek fazla yeri.
Bazan kapı önünde kardeşimle oynarken,
Aklıma babam düşer, çok göresim gelirdi.

Karşıda çılgın nehir, korkulacak bir yerdi
Kapımızın önünden, kocaman yol geçerdi
Babam:”yolda gezersen, kaçıracaklar”derdi.

Ceyhan kenarında, bir evimiz var idi
Yâdıma düşen çılgın nehir
Coşup, köpürüp, çağlarken
Üzeri buğum buğum tüterdi.

Asuman Soydan Atasayar
Alıntı  
Dışarıda Ozan İLHANİ
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Nov 2011
Mesaj Sayısı: 117
Konu Sayısı: 30
 
#2
10/02/2012, 21:28
Hayatın içinden gerçek bir kesit. Sonu güzel bitsede, sürükledi aldı beni yıllar öncesine götürdü. Bir yanda hasret bir yanda özlem diğer yanda Ceyhan misali akıp giden bir hayat...

Yüreği güzel ablam, çok etkileyici bir şekilde kaleme almışsın. Billinan bir anda yüreğimi koparsada devamında teselli buldum. Selam, saygılarımla,
Alıntı  
Dışarıda RefikaDogan
RefikaDoğan
******
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesaj Sayısı: 2,701
Konu Sayısı: 1,516
   
#3
11/02/2012, 01:19
Hüzünle birlikte bir dönemin saf, tertemiz aile ve dostluk ilişkileri, hayata karşı tebessüm ve umutla dolu insanlarını da içeren güzel bir anı paylaşımı. Allah' tan Billinan(Perihan) ın şansı yaver gitmiş; yoksa yıllar da geçse bu acı içselleştirilerek hayatın güzelliklerini gölgelerdi.

Anlamlı, hüzünlü ve de sıcacık yaşanmışlık öyküsü...Saygı ve sevgim dost kaleme.

Her nefeste Gülce...
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder