Kelimelerle Dans

Mustafa Ceylan


Bugün 23 Temmuz... Antalya'nın Temmuz sıcağında buram buram terlerken birazcık serinlik olsun yeter diyorum. Evet serinlik...

Serinlik, ya gölgede, ya da derinliklerde.

Gölgeler aydınlandı. Gün güneş gayri. Bütün umutlular umutsuzluğa, gölgenin siyahi rengine büründüler. Gölgede serinlik bulamayız.

Derinliklere dalsak, seçim hileleri, seçim öncesi yapılan promosyonlara takılırız. Sermaye ve uluslararası güç'e sahip partiler demokrasisinin ayak oyunlarında kayboluruz.

En iyisi mi; ne gölgede gidelim, ne derinlere dalıp kulaç atalım. Kelimelerle bir dans denemesi yapalım.

Kelimelerle dans yaparken umarım serinleriz.

Öyleyse buyurun dansımıza :

SEÇİM: Bu kelime 5 harften, iki heceden meydana gelmekte : SE-ÇİM... Zaten "se çizmekten" büküldü kaldı anketörler, köşe yazarları.. Sevsinler hepsini de.. Çok bilmiş cahiller sizi... Çim' mi? Parti liderlerinin yaptıkları listeler "çim" misali... Yerlerde serili. Lider ne derse o olur. Millet, noter. "Ben yazdım, sen onayla" taktiği çim olmaktan başka ne ki? Kokteyl yap listeni kokteyl, karıştır iyice, sağ-sol-cart-curt hiç mühim değil. Ohhh, ver elini "se" çizmeden çim'lik bir alanda dans ederek koşalım; "çimdik at" da şu solundakine çimlikte üç koyunu kaybeden çoban gibi uyumasın, uyansın artık...Ömr-ü hayatında iktidar olamayacakları belli olanların birer siyasi parti levhasını göğüslerine asmaları da çimlik alanın yapısından. Gülmemek için kendimi zor tutuyorum.

ADAYLIK: A-klasında dayı'lık demektir. Dokunulmazlık zırhı. Ye, çal, kazan, seçim öncesi harcadıklarını misli misli çıkarmaya talip olmak demektir.

SANDIK: Bizim aslan sosyal demokratlar bu kelimeyi "sanmak" la karıştırırlar. Bu seçimlerde de öyle oldu. Nerde Çağlayan'da Tandoğan'da esen rüzgâr? İktidar olacak sanırlar kendilerini, bilmezler ki; "muhalefet olmak için muhalefet etmeyi" bu millet sevmedi oldum olası. En iyisi mi, şu MHP' ye gidip söylemeli. Bakın siz de bundan sonra "sağ-sosyal demokrat" olun demeli. Olur mu olur, olmaz demeyin. Bu sandık, dibine çok kişiyi gömdü de gömülenler sandığın dibini halâ çim halı saha sanmaktalar.

Bay-kal'mış... Sınıfta kalmış. İşte belli, ayan-beyan ortada. Bay-kalmış... Baykal: Bay-kalmış... Sandığın dibinde kalmakta bu kadar başarılı olan birisine neden Bay-kal derler de Bay-Git diyemezler bende buna şaşarım. Baykal, hadi gayri bay git!...

Sandık, hep sananları şaşırtır. Noterlik yapan bu millet; ham hayâllerini olgun gerçek sananlara bu "dört tahta, dar ağız"la tokat atar da yüzleri bile kızarmaz.

Şimdi diyecekler ki; bu millete ne oluyor? Yolda gördüğün her iki kişiden birisi AK Partili ha? Evet! Aynen öyle yavrucuğum. İtirazın mı var? Sandık bu, senin sendika-sandukan hiç değil. İşçi haklarını yada garib-gurabanın haklarını doldurup cukkaladığın sanduka değil...

OY: Kimilerinin "yandım anam "oy! Oy! Oyyy!" diye ağıt-figânlarının ak kâğıt ve çift mühürlü sarı zarf üstünden yükselttiği millet kararı. Noterliğin değişmez evrağı. Değişmez evrağı, silâhlı güçle yada sermaye ile değiştirmeye kalkmak ise anti-demokrasi. İhti-lâl, hemde ihtimalsiz kıpkırmızı-lâl renkli bir ihtimal... %50' ye yakın oy alanların "oh! Ohh! " dediği, bütün ötekilerin "oy! Oyyy!" çektiği bir vesaik...

MİLLETVEKİLİ: Eskiden bizim köyde iki türlü "kil" vardı. Baş kili, esvap kili. Baş kili sabun yerine, insan vücudunu yıkamakta; esvap kili deterjan yerine, çamaşır yıkamakta kullanılırdı. Millet asıl, asil... Vekil, vekâletten türemiş. Biri aslı, ötekisi fotokopisi. Bu böyle olmalı, ne var ki, hiç de böyle olmadı. Ceylan derisi koltuklarda oturması için parti liderlerinin seçtiği, cebi dolu, tuzu kuru, mesleki formasyonu ve ekonomik entegrasyonu tamamlanmış, "yakın takım arkadaşı" demek bir bakıma.

ERDOĞAN : Erken doğan... "Yola devam" dedi, devam edecek elbette. Göreceğiz bakalım kervanı hangi menzillere ulaştıracak? Tabii ki, kervanı kaza geçirmezse. Erken doğan'da ümitvardır biraz. Ümitleri suya atmazsa 15 -20 yıl sonrasını da hesaplarsa yanılmaz. Ancak, bay-kal'ların ve bay-kel'lerin pusularına daha da dikkat etmeli.

BAYKAL: Dedik ya, mutlaka Bay-git-byy pass olması gereken sınıfta çakma şampiyonu.

MUMCU: Mum'u daha dünden sönmüş, parti başkanı hüviyetinde, benim gibi sade vatandaş.

AĞAR: ağ'ıp, ar'ından istifayı basan eski emniyetçimiz.

DEVLET BAHÇELİ: Bahçesine diktiği ağaçların çiçek açmasına sevinemeyen,... O ağaçları Erciyes'in sert esen rüzgârına bırakırsa devletlü olamaz. Bahçesiz devlet olmaz dediler de, devletsiz bahçe olur mu düşünemediler hiç.

BAĞIMSIZ: Aslında "ölümüne bağımlı" demektir. Sistem bu şekilde doğuruyor. Şaşarım hukuk yorumcularına. Bağ'ı-bahçesi belli o zevatın gelişleri şimdi gerçekten bağımsız'lık mı oluyor? Manzara ortada, birileri bebek katilinin yardakçıları, ötekiler de siyaset cambazları.

PARLAMENTO: Şimdi 3 partili, çok kısa zamanda 7 veya 8 partili.. Ceylan derisi koltuklarla "vip" sayılmak.. Ebedi refah, yedi ceddin kurtuluşu... Oysa, "düz ayna" metoduyla seçim olsa, manzarası çok başka olacak, benim üstün halk gücüm...

Severim, kelimelerle dansı... Hele hele seçim otobüslerinin sokaktan bangır bangır bağırarak geçtiği bir vakitte dans etmeye bayılırım.. Kelimeleri kırk parçaya, harf harf-hece hece bölerim de, ballı kaymak yaparım...

Durmak yok! Yola devam!

Pardon !

Dansa devam...!