• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
KERİZİN SON MEKTUBU
Dışarıda Mustafa Ceylan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesaj Sayısı: 2,007
Konu Sayısı: 1,502
 
#1
28/02/2015, 18:37
KERİZİN SON MEKTUBU



Şiirin Hikayesi

Şiirin tahliline dair isimlerin karşılığı

Göçeden Ceylan; Sincan’da DYP kanadının önemli ismi şair-yazar Mustafa Ceylan (Antalya’ya göçtü) 
Yıldız’ın suçu ne; Bekir Yıldız: Sincan’ın 94-97 arası Belediye Başkanı ve Kudüs Çadırı Mimarı.
Aziz’le Bedran’ı; Aziz Gürsoy: Sincan’ın 89-94 arası Belediye Başkanı, Sincan’ı terk etti.
Bedran Yalçın; Belediyecilikten iş adamlığına dönüp iflası çeken adam. O da Sincan’ı terk etti. 
Baştimur; Sincan CHP eski Başkanı. Çok zeki birisi.
Fahri, Demir, Osman göçtü; Fahri İnan: ANAP’ın Sincan’daki en etkin İlçe Başkanı (rahmete erdi). Demir Ünsal: DSP’nin en etkili ismi (Rahmete erdi), Osman Erkmen: RPli Yıldız dönemi Belediye Meclis üyesi ve yazar
Karakuş Arı’yla; Cemal Karakuş: ANAPlı ekabir, İlçe Başkanı ve 1 Nolu Sincan Belediye 84-89 dönemi Başkanı Ali Rıza Acar muhalifi.
Süleymangâh’ta Remzi’yi; Çok büyük bir Süleyman Demirel sevdalısı, Gazeteci dostumuz (Rahmete erdi)
Altın’ın rengini sorma; Hasan Altın: Sincan’ın 2004-2009 arası Belediye Başkanı. Başbakan Erdoğan’ın gözünden düştükten sonra, tavukçuluğa başladı.




Kağıda kaleme lüzum kalmadı
Mektubun deviri geçti postacı
Göçeden Ceylan’lar selâm salmadı
Dünün tadı tuzu kaçtı postacı

Yıldız’ın suçu ne? “Ya Allah!” demek
Bir gecede yitti biriken Emek
Aziz’le Bedran’ı görmüyorsan pek
Dar gelen Sincan’dan göçtü postacı

Baştimur ihtiyar biz ihtiyarız
Zamanın en köhne yerinde varız
Bir çeşme olduk ki kurnası keriz
Her gelen her giden içti postacı

Fahri, Demir, Osman göçtü diyorsan
Ecel şerbetinden içti diyorsan
Karakuş Arı’yla uçtu diyorsan
Vallahi doğrudur, uçtu postacı

Ufaklar büyüdü elde satırla
Süleymangâh’ta Remzi’yi hatırla
Sevabımız vardı, çeksen katırla
Mum dibine ışık saçtı postacı

Altın’ın rengini sorma unuttuk
Vefa sayfasını Su’da kuruttuk
Pişmiş kelle gibi dostta sırıttık 
Dostluğun mevsimi geçti postacı

Mecnun’u olmuşuz Dünya çölünün 
Kırk yılda anladık, hatır; ölünün
Büyüdüğüm Isparta’mın Gülü’nün
Kaçı soldu, kaçı açtı postacı
Sincan: 17 Kasım 2008




Aleykümselâm....
Şu an elim ayağıma dolaşmış durumda...
İçimde anlaşılmaz ve tarifi mümkün ollmayan duygular güvercin kanadı şakırtısında, bir yanım hüzün çeşmesi, öte yanım anılar şadırvanı. Zaman makinası beynimin makina dairesinde büyük gürültülerle çalışıp, önce şiirin üst kısmında ak saçlı-ben gibi ihtiyarlamış-iki dede korkutu görünce; sonra da şiiri ilk mısraından okuyup son mısraına kadar bir kaç kez pır pır eden yüreğimle okuyup; şaşkına dönmüş halimi düşünün ve arkasından şiirin öyküsü... DOĞRU DÜRÜST CÜMLE BİLE KURAMAZ DURUMDAYIMMMMMMMMM.... Şiirin öyküsü... Evet... Asıl haber orada.. Mektubun esası orada.. Şiirin ayak izi, ses nakışı, mısraların ritmİ VE GETİRDİĞİ HABERLER, koparıp almıştı dalımdan beni zaten... 

Of ki offffffffffffff.....
Saygıdeğer üstadım;
Sana ne kadar teşekkür etsem azdır...

**
Remzi Uydum mu vefat eden?
Eğer öyleyse, Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun...
Ecel şerbetini içen diğer SİNCANLI simalara da dualar gönderiyorum. Kabirleri nur dolsun...

***
Hayat bir iki nefes işte...
Dünya, boş ve yalan.. Sadece gölgeler mağarası bu taraf. Bir ucu ana karnı, öteki ucu toprağın karnı. Ortasında çocuk oyuncaklarıyla oynayıp duran bizler...
Zaman zaman da biberonların kavgasını yaparız, yaptık, yapageldik. Biberonlarımızda memleket aşkı vardı, ancak, herkes kendince haklıydı. Haksız olan bu pençereden bakıp benim gördüklerimi göremeyendi. Böyle düşündük ve düşlerimizi kendi ufkumuzun ötesine nakışladık. Bir başkalarının da baktığı pençereler ve içi yurt sevgisi dolu biberonları olabileceğini aklımıza getirmedik. oysa, ufkun öte yakasına kurduğumuz dünyada hepimiz beraberdik. Biberonunda Marks-Lenin ve bölücülük sütü olan ağızlar, hiç dostumuz olamadı. 
**
Dün çocuktuk..
Dün içimizdeki çocuk bizimle yürüyordu. O koştukça biz coşuyorduk.
Bugün içimizdeki çocuk yorgun , üzgün ve elemli be üstad...
Zaman mı dersin, zamanı gebe bırakan hainler mi dersin, tek kutuplu dünyanın dengesizliği ve yanlış türküleri mi dersin. ne dersen de işte, içimizde yokuşlarda ağlayan bir çocuk var...

*
Gene sevdamız, gene büyük aşkımız vatan, bayrak...
İçimizdeki çocuk veya dışımızdaki bizim bebeler; her ikisi de, elin geometrisinin çizgilerine isyandalar... Bütün olumsuzluklara rağmen ve inadına...
**
Şu fotoğrafa bakın, şu fotoğrafa... 
Ali Rıza başkan'ın ve Bekir üstadın ağaran şakaklarına zamanın acımasız rüzgârı un elemiş...
Ama, duruşta, bakışta bir huzur ve bir "görev yapmışlığın" havası var. Çizgiler, çizgiler üstünde veya yanyana.. Varsın olsun.. Zaman oynaştı zamanla. Parçalandı zaman, zamanın elinde. Bir sıcak merhaba, bir yürek sesi, yağmur berraklığınca bir tebessüm... hepsi bu işte...

**
Bu şiire, bu güzel mısralara şiirle cevap vermek isterdim. Kalemim sustu. İçim bir hoş oldu. Parmaklarımın anıların tazeliğinden titremesini durduramadım ki, dörtlüğe dörtlükle cevap vereyim. Seriliverdim boylu boyunca bu sayfaya, nesir olup yayıldım işte...

**
Özellikle genç şairlere ŞİİR KONUSUNDA düşüncelerimi söylerken, "ŞİİRDE BİRİNCİLİK MÜNHALDİR ve YAZDIĞINIZ ŞİİR SAMİMİ OLSUN" demişimdir hep. ELMAYI TARİF EDERKEN, ELMAYI ANLATIRKEN okuyucu, kırmızı, sulu, tatlı bir elmaya dişlerini (((hart))) diye geçirmiş, dudaklarının kenarından elmanın tatlı suyunun aktığını hissetmeli,,, YANİ, MISRALAR öylesine ETKİLİ OLMALI Kİ, ŞAİR, ŞİİRİYLE OKUYANI ALIP ŞİİRİN DÜNYASINDA YOĞURMALI... OKUYUCU ŞİİRİN ETKİSİNDEN GÜNLERCE GEREKİRSE AYLARCA KURTULAMAMALI demişimdir. Şiirde SAMİMİYET ifademin özeti budur.

**
Üstad'ın zamanı filim şeridi misalince geriye sardıran, mısralarının geçidini HAYRANLIKLA izlemekteyim. Mısralar, fotoğraflarla daha bir bütünleşmekte...

Başarılı şair ve başarılı şiir de böyledir işte.
Etki edendir.
Alıp götürendir.
Yılları silip süpürendir...
**
of ki offffffffffffffffffff.....
Dayanamayacağım....

**

Bu harika şiir için üstadıma ÇOK TEŞEKKÜR EDİYOR,
KALBİ ŞÜKRANLARIMI, SELAM VE SAYGILARIMI GÖNDERİYORUM...

İLK KAÇAK=CEYLAN
Mustafa CEYLAN
ANTALYA

. 

MustafaCeylan tarafından 11/21/2009 10:45:57 PM zamanında düzenlenmiştir. 
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder