SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
KUR’AN TEFSİRLERİNDEKİ AYRICALIKLARIN SEBEBİ
ali_gozutok
Yetkili Şair
Üyelik tarihi:
Sep 2011
Mesaj Sayısı:
248
Konu Sayısı:
222
#1
23/01/2018, 19:40
KUR’AN TEFSİRLERİNDEKİ AYRICALIKLARIN SEBEBİ
GİRİŞ
Allah’ın rahmeti bereketi selâmı üzerinize olsun sevgili dostlarım.
Sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
Bu gün Kur’an’dan, Kur’an tefsirlerindeki ayrıcalıklardan söz edeceğiz.
Sevgili dostlar!
Secde suresinde Yüce Rabbim şöyle buyuruyor.
“Allah’a davet edip salâh ile çalışan ve ben muhakkak Müslümanlardanım diyen kimseden daha güzel sözlü, kim olabilir?”
Buyuruyor.
Böyle bir hitabın muhatabı oluruz inşallah. Müslüman çocukları, Kur’an’ın sesi ile doğarlar, Kur’an sesi ile büyürler.
İslam ufkunun parlak şafağının sökmeye başladığı devirlere şöyle bir bakacak olursak, Araplar, cahiliyet devrinde tamamıyla maddiyata dayalı, geri bir yaşayışın içindeydiler. Kâbe’nin içini putlarla ağaç ve taş parçaları ile doldurmuşlardı. Çünkü onlara tapıyorlardı.
Onları bu sapıklıktan kurtarmak için Yüce Allah, Hz. Muhammed s.a.s mı peygamber olarak gönderdi. Kur’an’ı Kerim gibi İlahi bir kitabı da ona indirdi.
Bundaki amaç:
DİN-İ İSLAMI, TEVHİT AKİDESİNİ anlatmak,
Allah’ın varlığını ve birliğini, kâinatın Rabbinin yalnız Allah olduğunu, onun kudretinin sınırsız olduğunu beyan etmek,
Hayırlı ve güzel şeylere faydalı olan amellere, sevgiye davet etmek,
İnsanlar arsındaki münasebetleri, nizama sokmak, insanın kalbine iman vicdanına emniyet ve huzur doldurmak,
Gönül rahatlığı ve kalp huzuru içinde ibadetlerini yerine getirmek için rehber olarak gönderdi.
Resulullah göreve başlayınca, dini tebliğ etmeye önce en yakınında olanlardan başladı. Daha sonra Arapları akıl hikmet ve mantık dairesinde, Tevhit dinine davete başladı. Fakat koyu dalalet, sapıklık içinde yüzenler buna arka çevirdiler. Kulak vermediler, gözlerini gerçeklere kapattılar.
Hal bu ki Kur’an’ın daveti o kadar açık ve sade idi ki; Onun içinde şüpheli bir şeyin olmadığını görmezden geldiler.
Onun getirdiği mefhumların sadeliğini, akla havsalaya sığmayan bir şeyin olmadığını anlamak istemediler.
Anlaşılsın diye kendi dilinde nazil olduğu halde, cahiliyet devri tesirinden kendini kurtaramayan bazı Araplar, Kur’an’ı Kerimi layığı ile anlamayarak ona karşı gelmişlerdi. Çünkü onların anlayışları geri idi. Kur’an yepyeni anlamlar getiriyordu. Bunları anlayabilmek için Risalet güneşinin mihrakından nur almak, Nübüvvet kaynağının feyzinden içmek lâzımdı.
İşte Ashabın uluları bu bahtiyar zümredendiler. Çünkü onların hocası Hz. Muhammed di. Kur’an’ın ilk tefsiri onun tarafından yapılmakta idi.
Arapların çoğu Kur’an’ı aynı derecede anlayamıyorlardı. Çünkü bir dil bilmekle o dildeki kitabın her yerini anlamak her kes için mümkün değildi.
Bir kitabı anlamak için akıl, zekâ, idrak, ilim de gereklidir. Sahabe anlayamadıkları şeyleri Peygambere sorarak öğrenirlerdi. Onlar kelimeler üzerinde, şekil ve irap üzerinde durmazlardı. Onların buna ihtiyaçları yoktu. Onlar Kur’an’ın ruhunu anlayıp, İslâm’ın temiz ve yüce gayelerini kendilerine mefkûre edinerek yürümüşlerdi.
Fütuhat devrinden sonra çeşitli milletler Müslüman olup İslam’ın nurlu dairesinin genişlemesiyle Arap olmayan unsurların Araplara karışması, Müslümanların servetinin artması, harp hayatının biraz sona ermesi üzerine Müslümanlar ilim meseleleriyle bol bol uğraşmaya vakit buluyorlardı.
Bu işi bilhassa Arap olmayanlar yapıyordu. Çünkü onların Atalarından kalma, eski devletlerinden gelen bir kültürleri vardı. Müslüman olmakla beraber eski felsefi fikirlerini, ilmi görüşlerini yeni sahada kullanarak işe başladılar.
Arap’ın ruhu sade ve basit şeyleri severdi. Arap olmayan unsurlardan olan Müslümanlar, felsefe ve mantık ile derine daldılar. Âlimlerin çoğunun (mevaliden) yani Arap olmayanlardan olduğu tarihi hakikattir. Bunlar Kur’an’ın ayet ve kelimelerini incelemeğe koyuldular. Akla gelebilen her şeyi daha hür bir düşünce ile sordular. Kelimelerin müfredatı üzerinde, gramer kuralları (irap) üzerinde, manası üzerinde durdular. Bir kelimenin manasını, kullanıldığı yeri izah için, eski edebiyattan şahit getirdiler. Kur’an’ın bir lâfzının manasını tefsir için, İMR-ÜL KAYS’ın bir kasidesinden bir beyit alıp gösterdiler. Böylelikle Kur’an tefsir olunurken Arap edebiyatı da nakil ve tespit edilmiş oldu.
İmr-ul Kays: Hz. Muhammed’den önceki dönemde yaşamış olan en büyük Arap şairlerinden biriydi. Miladi 530 yıllarında öldüğü rivayet edilmektedir. Onun kasidelerinden biri Muallakat denilen ve Kâbe duvarına asılan şiirler arasında bulunmaktadır. Malumunuz olduğu üzere seçilmiş önemli kasideler kâbenin duvarına asılıyordu. İmr-ul Kays’ın kasideleri Dünya dillerine çevrilmiş olarak halâ yaşamaktadır.
Bu tarzda başlayan ilim cereyanı başlangıçta faydalı bir şeydi. Fakat bu incelemeler, derinleşmeler ayrılıklara ihtilaflara sebep oldu. Görüşler çoğaldı.
ŞİA ve Ehl-i Sünnet ayrılıkları, hele Batıniyye mezhebinin batıl sözleri ortalığı iyice karıştırdı. Her meselede olduğu gibi Ehl-i Sünnet orta yoldan yürüdü. Büyük Bilginler, konularının uzmanları, üzerlerine düşeni yaptılar.
Kur’an’ın tefsirine çeşitli yollardan katılmak istenen yanlış tevilleri önlediler.
Kur’an’a ve Kur’an ilmine canla başla hizmet ettiler. Sayısız eserler meydana getirdiler.
ESKİ ESERLER HUSUSUNDA ÇOK KIYMETLİ BİR KAYNAK OLAN ; İBN-İ NEDİM fihristine bakıldığında görülür ki; Hicri 377-Miladi 958 seneleri arasında yüzlerce eserin yazıldığını neşredildiğini görüyoruz. Bunları saymaya kalksak günümüz yetmez.
Ancak şunu belirtelim ki, Türkiye de, Musa Kâzım’ın bir cildi, neşr olunan Türkçe tefsiri, Abdülaziz Çavuş’un Arapça çıkan bir ciltlik “ Esrar-ı Kur’an” adlı tefsirini, daha sonra Mehmet Vehbi’nin 15 ciltlik “Hulasat-ül Beyanı”nı zikredebiliriz.
Diyanet İşleri Başkanlığının iki mühim teşebbüsünü de kaydedelim.
Atatürk’ün önderliğinde B.M.Meclisi nin kararı ile D.İ.Başkanlığı Kur’an-ı Kerimi tercüme ve tefsiri meselesini ele aldı. Ahmet Hamdi Yazır tarafından tefsir işi gerçekleştirildi. Son yıllarda Ömer Rıza Doğrul’un Kur’an tercümesinden sonra, Hasan Basri Çantay’ın tefsir ve tercümesi neşredilmiştir.
Doğuda Kur’an ilmi hareketliliği devam ederken, Batıda da yepyeni bir hareket başlamıştır. Müsteşrikler, Kur’an ilmine büyük bir ehemmiyet vermekte, kendi gözleri ve görüşleri doğrultusunda araştırmalar yapmakta, eski eserleri mükemmel bir tarzda basmakta ve yaymaktadırlar. İslâm’a dair hüküm verirken gerçek yoldan saptılar, ilme ve hakka bühtan ettiler.
“Bu kitap yeryüzünden kalkmadıkça beşeriyete rahat yoktur.” Demekten çekinmediler.
Şu kadarını söyleyerek bu konuyu kapatmak istiyorum. Gönül isterdi ki,
Müsteşriklerin neşrettiği eski eserleri İslam uleması yapsaydı, içindeki hurafe bilgilerden temizleseydi, hatta üzerine bir şeyler koyarak yayınlasaydı daha iyi olmaz mıydı?
Peygamberler tarihine şöyle bir bakacak olursak Hz. Muhammed ile diğer peygamberler arasında büyük bir fark görürüz.
Evvelki peygamberler, peygamberliklerini ispat için maddi mucizelere sahiptiler. Kur’an’ı Kerim onların birçok mucizesini, harikulade hallerini, tabiat kanunlarını yıkıp meydana gelen vakalarından bahsediyor.
Hz. Musa’nın, Hz. İsa’nın, Hz. Nuh’un ve diğer peygamberlerin mucizeleri gibi!
Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa s.a.s mın en büyük mucizesi KUR’ANDIR. Kur’an ebediyen payidar olan bir mucizedir.
Peygamberimiz ümmi idi. Okuması yazması yoktu. Öyle olmasaydı, “Kur’an’ı kendi yazıp, sonra da çıkıp okuyor.” Derlerdi.
Kur’an’ı Kerim Peygamber Efendimiz hakkında ümmi tabirini şöyle kullanmaktadır.
Tövbe 156 da: “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları ümmi Nebi olan peygambere tabi olurlar.”
Yüksek İslami ilimler, başlıca Kur’an, Tefsir, Tevil, Hadis, Fıkıh, Kelam, Ahlak gibi konuları içermektedir.
TEFSİR, örtülü bir nesneyi ortaya çıkarmak aydınlatmak anlamındadır.
TEVİL, Bir nesneyi bir nesneye dönüştürmek anlamına gelir. Bir ayeti Kerimenin manasını bir nesneye dönüştürerek izah etmektir.
Kur’an’ı Kerimde Tevrat ve İncil’deki şeylere işaret olunan şeyleri anlamak için Tevrat’ı ve İncil’i bilmek gerekiyor. Bunları bilenler Ehl-i Kitap olan Yahudilerdi.
Kur’an’ı tefsir edenler onlara sormak lüzumu duyuyorlardı. Onlar da bildikleri gibi söylüyorlardı.
İbn-i Haldun diyor ki; Araplar bedevi bir milletti. Kitap ehli ve ilim sahibi değillerdi. Kâinatın hakikatine, yaratılışın sebebi hikmetine, sırların açıklanmasına dair merak ettikleri şeyleri öğrenmek istedikleri zaman, kendilerinden önce kitap sahibi olanlara sorarlardı. Onlar da Yahudi ve Hristiyanlardı. Onların ilim sahibi olduklarını kabullendiklerinden ne söylüyorlarsa kabul ediyorlardı. Sorulan şeyler hükümle ilgili olmadığından fazla irdelemeden hikâye gibi dinleyip geçiyorlardı.
Fakat ilimle uğraşan kişiler işin doğrusunu araştırıyorlardı. Sağlıklı olmayanlarını ayıklamaya çalışıyorlardı.
İşte tefsirle uğraşanlar, manâ ve gaye ile alâkası olmayan bu şeyleri
sırf meraklarını gidermek için tefsire karıştırdılar.
Meselâ: Ye’cuc Me’cuc kavmi hakkında, zelzelenin sebebi hususunda
Ashabı Kehfin köpeğinin rengi ve ismi hakkında, Nuh’un gemisinin büyüklüğü ve tahtalarının nevi hakkında, Hızır a.s. la Musa a.s .kıssasında öldürülen gencin ismi ve yaşı hakkında, Yusuf a.s mın rüyasında gördüğü yıldızların hangi yıldızlar olduğu konusunda, Musa aleyhisselam, Şuayp a.selamın küçük kızını mı aldı? Büyük kızını mı? Gibi konuları kurcaladılar. Hal bu ki, bu konuların teferruatı Kur’an’ı kerimde yoktur. Bu gibi konuların tefsirle de alâkası yoktur.
Kur’an’da bunlar ibret için zikrolunmuştur. Kıssadan hisse çıkararak bununla yetinileceği yerde tafsilata ve teferruata daldılar. Bu tafsilat Tevrat ve İncil de vardı. Böylece İsrailiyat hikâyeleri Tefsirlere karışmış oldu.
Bunlar tefsirlere nasıl karıştı?
Şöyle özetleyebiliriz.
İslam düşmanları kasıtlı olarak gizlice kattılar.
Zındıklar, Karamitalar, Batıniyye ye tabi olanlar, İslam’ın ruhunu kirletmek için kasıtlı olarak yapıyorlardı.
Bazı hikâyeciler, halkı oyalamak ve hoşa gitmek için uyduruyorlardı.
Sonraları Ehl-i Sünnete karşı cephe alan ŞİA, HAVARİÇ ve diğer sapıtık fırkalar siyasi maksatlarla bunları orta attılar.
İsrailiyat adı verilen şeylerin bir kısmı da, bir şeyi izah etmek amacıyla karışmıştır. İşte bu gibi yollarla tefsirden olmayan şeyler tefsire karışmıştır.
Tefsir konusunda rastgele söz söylemek her bir Müslümanın kârı değildir.
Nasıl ki Hz. Ebubekir “ Kur’an hakkında bilmediğim bir şeyi söylersem, beni hangi gök gölgelendirir. Hangi yer barındırır.” Demiştir.
Maalesef sonraları çeşitli sebeplerle bu işte eski titizlik gösterilmemiştir. Bilerek bilmeyerek nice garip rivayetler, acayip şeyler, Kur’an’la hiç alakası olmadığı halde tefsire karıştırılmıştır.
BUNLARI ŞÖYLE ÖZETLEYEBİLİRİZ:
Bazı tefsir adı ile neşredilmiş eserler vardır ki; Bunlara eser denmez birer yüz karasıdırlar.
Meselâ, Rafizilerin şu tefsirine bakın!
Bunları İbn-i Kuteybe “ Tevil-i Muhteliful Hadis” adlı kitabında nakleder.
“ innellahe ye’muruküm en tezbuhu bakaraten” ayetindeki bakara ile murat
Mü’minlerin annesi hz. Aişe imiş.
“ İnnel hamru vel meysiru” dan murat, HZ. Ebubekir ve HZ. Ömer imiş.
“Kulnet-rubuhu bibadiha” dan murat Talha ve Zübeyr imiş.
Buna benzer nicelerini zikretmek mümkün.
İşte siyasi kin ve garazlarla yapılan bu gibi tefsirler Müslüman adını taşıyanlardan çıkıyor. Rabbim bunların şerrinden din-i İslam’ı ve Müslümanları korusun.
Kur’an’ı Kerim’i yalnız okumak kâfi değildir. Okumak sevaptır. Fakat o hazinenin anahtarı tefsirdir. Tefsir Kur’an’ın anlaşılmasına yarar. İşin en mühim olanı Kur’an’ı anlayarak okumaktır. Meselenin sıklet merkezi buradadır. Hafız dolu, Kur’an çok, fakat anlayan olmadıktan sonra neye yarar? Kur’an anlaşılsın diye indirilmiştir.
Bizzat Kur’an, anlamayanlara bakın nasıl hitap ediyor.
“Kendilerine indirilen şeyi insanlara beyan edesin diye, sana zikri, Kur’an’ı indirdik. Umulur ki bunu düşünürler.”
“Öyle bir kitap ki; onu sana mübarek olarak indirdik. Ta ki aklı olanlar onun ayetlerini düşünsünler anlasınlar ve tedbirli olsunlar.”
“Tedbirli olmuyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var.
İşte tarihte harikalar yaratan millet, Kur’an’ı anlayıp onun ruhundan kuvvet almıştır.
Bu günkü Müslümanlar Kur’an’ı okuyorlar, ama hançerelerinden aşağı geçmiyor. Matem günlerinde, mezarlıklarda okunuyor. Sanki Kur’an ölüler kitabıdır.
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
KUR’AN TEFSİRLERİNDEKİ AYRICALIKLARIN SEBEBİ
ali_gozutok
0
912
23/01/2018, 19:40
Son Mesaj
:
ali_gozutok
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2025
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder