• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Mehmet Âkif Ersoy'un Safahatı
Dışarıda Ahmet Özdemir
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2013
Mesaj Sayısı: 593
Konu Sayısı: 593
 
#1
28/12/2014, 12:47


Mehmet Âkif Ersoy'un Safahatı


Ahmet ÖZDEMİR




Akif'e göre, insanları kötüleştiren ihtiraslardır. 1908 hürriyetinin ihtirasları nasıl başıboş bıraktığını ve cemiyeti nasıl korkunç bir anarşiye sürüklediğini tasvir ediyor. Galeyanı hürriyet sananlar, sarhoş veya deli gibi ne yaptıklarını bilmiyorlar. Akıl ve mantık tanımayan kalabalık, anarşik bir halde sokaklara dökülüyor. Neyin takdir olunduğu bilinmeyen bir alkıştır gidiyor. Şuursuzluk, cemiyetin en hayati sahalarına, hükümet dairelerine, mekteplere kadar yayılıyor. Matbuat sosyal birliği parçalamaktan çekinmiyor. Cinsi duygular istismar ediliyor. Dine hücum etmek, vicdan hürriyeti sayılıyor. Eğlenmek için borç alarak Avrupa'ya koşuluyor...

Realist bir tablo gibi görünmesine rağmen, şairin, tasvir ettiği manzara karşısında tarafsız kalmadığı, heyecanlı bir tavır aldığı besbellidir. Bu tavır, hiddet, hiciv, alay kelimeleri ile hülasa olunabilir. Hürriyeti çok yanlış anlayan, aklı, mantığı, nizamı unutan şuursuz kalabalığa karşı şair, son derece kızıyor. Bu kızgınlık dolayısıyla onun hareketlerini kötü ve gülünç gösteriyor. Manzumenin komikliği ile bu davranış arasında yakın bir münasebet vardır. Şairin kullanmış olduğu dil ve üslup da esas gayesine ve parçanın muhtevasına uygundur. Şair (burada vaiz) kalabalığa hitap ediyor. Kalabalığa hitap etmek için onun dilini, üslubunu, hatta düşüncesini benimsemek lazımdır.  Akif, bütün eserlerinde olduğu gibi burada da kalabalığın dilini, üslubunu ve zihniyetini benimsiyor.    

Bir de İstanbul'a geldim ki; bütün çarşı, pazar

Naradan çalkanıyor, öyle ya... Hürriyet var!

Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru

Kimse farkıdan değil anlaşılan yaptığının

Çamlıbel sanki şehir; zabıta yok, rabıta yok.

Aksa kan sel gibi, bir dindirecek vasıta yok.

örneklerinde ve daha başkalarında, Akif'in konuşma dilini, bütün unsurlarıyla nasıl benimsediği görülüyor. Şaşılacak taraf, onun üslubunun herkese benzemekle beraber, yine de çok şahsi olmasıdır. Akif, bütün mısralarında kendi damgasını vurmasını biliyor.

Mehmet Akif'in şiirlerinin toplandığı Safahat, yedi cilttir. Her cilt, bir kitap özelliğini taşır; Bunlar sırayla "Safahat", "Süleymaniye Kürsüsü'nde", "Hakk'ın Sesleri", "Fatih Kürsüsü'nde", "Hatıralar", "Asım" ve "Gölgeler"dir.

Şair, sonradan bunları "Safahat" adı altında 7 cilt tek kitapta toplamıştır. Akif'in Çanakkale Şehitleri için yazdığı şiirle bitirelim.

 

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...

O, rukü olmasa, dünyada eğilmez başlar,

 

Vurulmuş temiz alnından uzanmış yatıyor;

Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!

 

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

 

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...

Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

 

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

"gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.

 

Herc u merc ettiğin edvara ya yetmez o kitab...

Seni ancak ebediyyetler eder istiab.

 

"Bu, taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına;

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

 

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,

Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;

 

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;

Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;

 

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,

Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,

 

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

 

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

 

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin'i,

 

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...

Sen ki İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

 

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

 

Sen ki; a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

 

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

 
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Mehmet Âkif Ersoy'un Edebî Kişiliği Ahmet Özdemir 0 1,200 28/12/2014, 12:45
Son Mesaj: Ahmet Özdemir
  Mehmet Akif İlericiydi Ahmet Özdemir 0 717 26/12/2014, 13:20
Son Mesaj: Ahmet Özdemir
  Mehmet Akif İlerici mi Gerici mi? Ahmet Özdemir 1 942 26/12/2014, 01:41
Son Mesaj: RefikaDogan
  Ahlâk Anıtı Mehmet Akif Ersoy Ahmet Özdemir 0 908 24/12/2014, 23:58
Son Mesaj: Ahmet Özdemir
  Mehmet Akif'in Hayatı Ahmet Özdemir 0 724 24/12/2014, 23:55
Son Mesaj: Ahmet Özdemir
  Mehmet Çakırtaş Ahmet Özdemir 0 1,143 29/09/2013, 09:40
Son Mesaj: Ahmet Özdemir

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder