• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Milli İradeye Bakış…
Dışarıda Gazanfer Eryüksel
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesaj Sayısı: 180
Konu Sayısı: 179
 
#1
27/07/2015, 22:16
Milli İradeye Bakış…

Gazanfer ERYÜKSEL

İnsanlar, kutsalları adına mücadele eder ve savaşırlar. Bunu görmek için tarihe bakmak yeterlidir.

İşte bu gerçeği iyi bilen egemenler, kendi çıkarları ile halkın kutsallarını özdeş göstererek kitleleri yönlendirmişlerdir. Zaman ve mekân değişse de bu strateji hiç değişmemiştir.

Kendi tarihimize bakınız. Kurtuluş Savaşı (1919-1922) boyunca ve Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra 1923-1938 arasında çıkartılan isyanlarda kitleler, kutsalları kullanılarak sokağa dökülmüşlerdir. Yani emperyalizm, Müslüman mahallesinde papaz külahı ile gezilmeyeceğini çok, ama çok iyi bilir.

İslâm tarihine dördüncü mezhebi kazandıran emperyalizmdir. Vahabi mezhebi, İngiliz Müstemlekeler Bakanı’nın emriyle kurdurulmuştur. Amaç, Osmanlı Devleti’nin parçalanması ve yıkılmasıdır. Müslüman, Müslüman’ı kırarken kazanan emperyalizm olmuştur.

Son birkaç yıl içinde Suriye’de yaşananlara bakınız. Müslüman olduğunu ileri süren terör örgütleri Müslüman halka zulmederek, katliamlar yaparak emperyalizme hizmet etmektedirler.

“Milli irade” kavramı da emperyalizme karşı Bağımsızlık Savaşı verilerek kurulan Türkiye için kutsaldır. Çünkü Türkiye kanla, irfanla, devrimle kurulan bir ulus devlettir.

Emperyalizm, işbirlikçileri eliyle “milli irade” kavramını, Türk milletinin kutsalını dönüştürerek kendi çıkarları için kullanmış ve kullanmaktadır.

“Milli irade” kavramı Cumhuriyet döneminde çok partili demokrasi teranesiyle emperyalizmin işbirlikçisi yapılar tarafından bir sandık müsameresi olarak halka ezberletilmiştir.

Milleti kutsallarıyla kandıranlar tarafından “Biz sandıktan çıktık… Ne istersek yaparız…” algısı yaratılmıştır. Burada amaç, toplumun bir başka kutsalı olan ulus devleti parçalamak için yapılanların halk tarafından görülmesinin engellenmesidir. Kutsalı kutsalla kırmak… Böl, parçala, yönet…

Emperyalizmin hamlelerine karşı direnmenin en önemli halkası “milli” kavramıdır. “Milli” kavramı toplumun bir kesimde din kutsalıyla ötelenip, önemsizleştirilmiştir. Bir diğer kesimde ise çağdaşlık, modernlik, enternasyonalizm, çok kültürlülük gibi tuzak ifadelerle “milli” kavramı öteletilip, önemsizleştirilmiştir. Toplumun bir kesimi milliyetçilik kutsalıyla avutulurken bir başka kesim için milliyetçilik faşistlikle özdeşleştirilmiştir. Halka kendilerini “milliyetçi” olarak gösterenler emperyalizme hizmette yarışmışlardır.

Bu iki kesim arasına atılan set ise “laiklik” kavramıdır. Laiklik, inanç kutsalıyla yönlendirilen kesime dinsizlik olarak ezberletilirken diğer kesime de inançlı herkesin gerici, yobaz olduğu önyargısı yerleştirilmiştir. Emperyalizmin, Cumhuriyeti şehir devletlerine bölerek yıkma tertibine karşı bir cephede mücadele edecek yapılar birbirine düşman edilmiştir.

Küresel çeteler, kültür emperyalizminin her türlü aracını kullanarak kitlelerin algılarını yönetmektedirler.

Emperyalizmin hâlâ çözemediği şey ise Türk milletinin sosyokültürel genleridir. Türk Bağımsızlık Savaşı yenilgisi sömürgelerde ezilen uluslar için de örnek teşkil ettiğinden emperyalizm dersine çok çalışarak “kazan-kazan” peşindedir.

Emperyalizm, kendisine karşı mücadele edecek yapılar üzerinden de projeler üreterek onları denetim altına almaya çalışmış ve çalışmaktadır. Küresel çeteler için önemli olan son tahlilde kendi çıkarlarının sürekliliğidir.

Bin bir surat emperyalizm, adı “milli” kendi proje yapılar kurarak ve kurdurarak günü kurtarmaya, tam bağımsız Türkiye’nin yeniden inşasını engellemeye çalışmaktadır. Amaç, ağdan kaçan balıkların yeni bir dalyana kapatılarak denetim altına alınmasıdır.

Yapar gibi görünen, ama konuşmaktan öteye geçmeyen bu proje yapılar bir taraftan kendi aralarında çatışarak dağınıklığı sağlarken bir taraftan da insanları yılgınlığa düşürerek etkisizleştirmenin peşindedirler.

Kitleler, örneğin milli bayramlarda ve 10 Kasımlarda hareketlendirilerek emperyalizm karşıtı enerji boşaltılmaktadır. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim… Bayramdan bayrama ziyaret edilen bazı akrabalar vardır ya aynen öyle…

Proje yapıların hedef kitlesi sosyoekonomik ve sosyokültürel ölçekte sınıfsal bir dinamiğe sahip olmayan, giderek yoksullaştığını fark eden küçük burjuvazidir. Yaygın deyimiyle orta direk…

Küçük burjuvazinin bir nitemi de kendilerini aydın olarak ifade etmeleridir. Aydın sıfatını mercek altına aldığımızda, olguları sebep-sonuç bağlamında irdelemek yerine, slogan ifadelerin takipçisi oldukları görülecektir. Ayrıca toplumdaki egemen yarı feodal yapının uzantısı olarak biat kültüründen etkilendikleri de açıktır. İnançları üzerinden yönlendirilen kitleler şeyhlere, cemaatlere biat ettiklerini söylerken kendileri de içinde bulundukları yapıları derinlemesine analiz etmeden “kanaat önderi” dedikleri örtülü şeyhlerine biat etmektirler. Nasıl her tarikat mensubu kendi şeyhinin ve tarikatının en üstün diğerinin önemsiz olduğunu düşünürse, küçük burjuva kesimi de tek kurtarıcının mensubu olduğu grup, diğerlerinin ise önemsiz ve hatta bölücü olduğunu düşünmektedir. Daha doğrusu düşündürülmektedir.

Bu durumda, söz konusu duruşun rahatlıkla “yarı aydın” tavrı olduğunu söylememiz mümkündür. Önyargılı, “her şeyi ben bilirim” diyen bu yapısallığın kendisiyle yüzleşmesini sağlamak atomu parçalamaktan da zordur. Söz konusu zafiyet bu kesimin proje yapılara katılmasını kolaylaştırmaktadır. Tek başına bir sosyoekonomik değişimin dinamiği olmayan küçük burjuvazi, aydın özelliği ile toplumsal bilinçlenmeyi hızlandırma (katalizör) görevini de bu nedenle yapamamaktadır. Kibir ve şişkin ego, bırakınız geniş halk kitleleriyle iletişime girmeyi kendi aralarında bile ilişkiyi engellemektedir. “Ben bilirim, benim olduğum yer en doğrusudur… Filanca mı? O bir şey bilemez…” anlayışı ister istemez antiemperyalist milli birleşik cephe için gereken ittifaklar stratejisini de görmezden gelerek, ötelemektedir. Bu zaaf, proje sahipleri tarafından özenle kullanılmaktadır.

Burada turnusol kâğıdı, “milli irade”nin asli sahibi Türk milletinin duruşudur. “Milli” olduğunu söyleyen yapıların milletin iltifatına mazhar olamamalarının sebebi halkın sağduyusudur.

Yüzlerce yıl “Padişahım çok yaşa…” diyen bir halk onun iradesini egemen kılan bir önderlik olduğunda emperyalizmi denize dökmüşse tarih yine tekerrür edecektir. Emperyalizmin en büyük korkusu budur. Kendi çıkarlarını savunma amacıyla antiemperyalist oluşumu engellemeye çalışmaktadır.

Yeter ki Türk milleti sizin içtenliğinizi hissetsin… Önderliğin ve teşkilatlanmanın olmadığı yapılar aydın gevezeliği ile ancak aydın küçük burjuvaları etkileyebilirler ki o etki de geçicidir. Arpa boyu yol alınmadığını görenler yılgınlığa düşerek kendi köşelerine çekilirler. Önce topla, sonra oyala, yıldır ve dağıt…

Milli iradenin asli sahibi ise devekuşunun uçamayacağını da yük taşıyamayacağını da o engin sağduyusuyla hisseder. İşte burada halk için, “Bilmiyorlar ama yapıyorlar” tanımı hatırlanmalıdır. Milletin, adı “milli” kendi proje yapılara iltifat etmemesinin temel sebebi budur.

Projelerin turnusol kâğıdı…

Proje yapıların sırrı burada saklıdır. Denize düşmüş, köşeye sıkışmışları ökseye düşürecek her türlü söyleme sahiptirler. Ama iş yapmaya geldi mi ara ki bulasın onları…

İşçi sınıfı mı dediniz? İşçi sınıfıyla organik bir bağları yoktur. Bıçak, emekçinin kemiğinde dönmeye başlayıp da feryatlar sokağa indiğinde “Yürüyün koçum… Sizinleyiz…” demekten ibarettir yakın ilgileri!…

Türk milleti mi dediler? Manikürcü kızla, eve temizliğe gelen kadınla konuşmaktan başka öneri bulamazsınız. Aş, iş peşinde koşan, işsiz çocuklarına iş bulamayan insana “Türkiye’yi şehir devletlerine bölecekler” sözü ilk anda etki yapsa da izi kalmaz. İnsanın neresi ağrıyorsa canı oradadır.

Ancak, milli bayramlar ve 10 Kasım irili ufaklı projelerin ortak paydasıdır. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım günlerinin ertesinde yokturlar. Tıpkı her bir Mayıs’ta “senede bir gün” şarkısını söyleyip 364 gün ara ki bulasın solumsular gibi…

Bu arada inançlı ama milli değerleri olan kesimler için de proje yapıların tedavülde olduğunu unutmamalıyız. Her boydan, her renkten olanlar için ayrı dalyanlar kurulmuştur.

21. yüzyılın 1919’dan en büyük farkı emperyalizmin medya silahıyla kitlelerin algısını yönetmesidir. Uydulardan serpme bir ağ gibi kitlelerin üstüne inen televizyon yayınlarına karşı yapılacak en önemli hamle Türk milletinin çeşitli kesimlerinin bir araya geldiği yapılarda (Parti, sendika, dernek, Oda, Baro vb) taban çalışması yaparak bir diğer deyişle yüz yüze görüşerek kuşatmayı yarmaktır. Milli refleksi harekete geçirmektir.

Millete adres göstermeyen görüşmeler, aydın gevezeliğinden öteye geçemezler. Adres neresi midir? Adres, teşkilattır… Hepsi bu… Teşkilatın temel ilkesi ise ittifaklar stratejisidir. Antiemperyalist mücadelenin müttefiki olan yapılar arasında yaratılan yapay husumetin ne amaçla yaratıldığının anlaşılması ve milli iradenin asli sahibine anlatılmasıdır. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün inşa ettiğin Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti gibi…

İsa’yı, Musa’yı, Yusuf’u, Züleyha’yı, firavunu anlatmaya çalıştık. Buna en çok kimler kızar dersiniz? Emperyalistler mi dediniz? Evet, ama yetmez… Her renkten ve her boydan proje başları ve hararetli amigoları… Malum herkesin bir görevi var. Bize düşen ise “Un var, yağ var, şeker var ama helva neden yok?” diye soranlara milli iradenin bir ferdi olarak kral çıplak demektir. Hepsi bu…

Meraklısı için ek: Bu yazının milli irade ile ilişkisi, deniz-tuz ilişkisine benzer. Denize bakar tuzu göremezsiniz, bilirsiniz ki deniz suyu tuzludur.

Not: Bu makale "Milli İrade Nedir?" adlı kitapta yayımlanmıştır.
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2021 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder