• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Muhyiddin Abdal (GÜLCE-BULUŞMA)
Dışarıda osman7159
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesaj Sayısı: 1,772
Konu Sayısı: 555
   
#1
28/09/2011, 19:07
Muhyiddin Abdal (GÜLCE-BULUŞMA)

-I-

Yer dumanlık gök dumanlık,
Ay karanlık yıl karanlık.
Bilinmezin içinde
Hayata merhaba
Merhaba der Muhyiddin Abdal.
Şiir dolu bir yaşam,
Bir hoş seda…
Tarih mi lâl ilim mi lâl…
Yitik zaman içinde seyr-i veda.

Efeler diyarı Aydın’dan kaynayan
Kocaman, yüklü bir bulut
Gezinir gezinir…
Fırtına önünde gizemli umut,
Yağar da yağar Edirne üstüne.
Zaman,
Türkmen’in Rumeli’ye göç zamanıdır.
Maya tutar,
Can bulur yeni yurt.

Sözlü gelenek içinde buluruz bazı şairleri;
Söylenceler anlatıla gelir dilden dile
Nesil nesil, yöreden yöreye.
Şiirleri yol gösterir gizemli bir yaşama,
Taht kurarlar halkın yüreğinde,
Gönül bahçelerinde.

Kesin olmamakla birlikte
Hacı, Sarı, Süleyman
Üç oğul…
Danışılmaktan isimlenen
Sacayağı, üç köy…
Eski Çöke yeni Hacıdanişment,
Muhittin Baba tepesinde bir türbe.

Bağlanıp atılan derin denize,
Muhyiddin Abdal’ı anlatır bize.
Maziden atiye sır yolağında,
Kaynar gönüllerde, dönüşen köze.

On altıncı yüzyılın iz bırakan şairi,
İşle işle tükenmez bir gönül cevahiri.
Diyardan diyarlara yankılanıp dağılan,
Volkanında dipdiri kavrulan sözün piri.

Dilden dile ilden ile
Değişime uğrasa da
Seyrannâme adlı bir hatıra bir şiir,
İçindeki yer adları
Okuyana verir fikir.

‘‘Çöke'den temâşâ ettim
Beypınar'ın gölün gördüm
Balkan'ın Tanrı dağının
Boz bulanık selin gördüm

Nesin öveyim şarının
Misli cennettir yerinin
Tekirdağ'ın, Ereğli'nin
Gâyet hızlı yelin gördüm

Bir söz diyeyim inanın
Şeklini pîrlere tanın
Şehr-i âzâm Edirne'nin
Mis kokulu gülün gördüm

Erenler Hulkî Hasan'ın
Mânâ bahrine düşenin
Hasköy'le Kırkkilise'nin
Muhabbetli dilin gördüm

Hayranım dağlı dilinin
Rengi hiç solmaz gülün
Uzunköprü Hayrebol'un
Esirik bülbülün gördüm

Andan aşağı yalının
Mihri Muhammed Ali'nin
Güzelce, Gelibolu'nun
Boyu selvi dalın gördüm

Şerhin ideyim bu hâlin
Sözümün nicesin bilin
Silivri’yle İstanbul'un
Gâyet asîl ilin gördüm

Hakikat gerçek er isen
Hüneri türlüdür bunun
Kabahüyük'le Çorlu'nun
Savurganlı yelin gördüm

Nihâyeti olmaz sözün
Şikârı turnadır bazın
Babaeski'yle Burgaz'ın
Hak kudretten elin gördüm

Eyyâmı seher yâdının
Yemi şekerdir tûtînin
Mâhiyânın her seyrinin
Rûşenâ cemâlin gördüm

İki cihan hep doğrunun
Yeri mi olur eğrinin
Cân kuşu gönül murgunun
Zehi perr ü bâlin gördüm

Muhyiddin Abdâl'ım nice
Cihâna gelmiştir ance
Oddan ıssı, kıldan ince
Erenlerin yolun gördüm

Muhyiddin'im yârenlerin
Doğru yola varanların
Çöke’deki erenlerin
Hoş sâhip kemâlin gördüm’’

-II-

Alevi-Bektaşi kaynaklarında söz,
Antolojilerde şiir olur.
'Abdalnâme' diye bilinen bir Divânı,
Nefesleri, tuyugları, mânileri
Yaşam felsefesinin filizleridir.
Büyür büyür büyür,
Birçok halk ozanını etkiler.
Kendisinin Yunus Emre’den, Hatayî’den,
Kaygusuz Abdal’dan, Nesimî’den etkilendiği gibi.
Hacı Bektaş, Otman Baba, Balım Sultan, Nesimî
Ululanır eserlerinde mısra mısra şiir şiir.

Hep açık gönül gözü,
Hakk’a yönelmiş yüzü.
Dört kapı eşiğinde,
Yanıp durulmuş özü.

‘‘Muhyi’ddinin Hak sözi
Hakka doğrudır özi
İnanmayan bu söze
Yumulsun iki gözi

Muhyi’ddinem dervişem
Hak yoluna girmişem
On sekiz bin alemi
Bir zerrede görmişem

Muhyi’ddin Hak celildür
Din Muhammed Halildür
Şeriatın şartları
Hakikatde delildür

Ey münkir itme inad
Hakdır sana kol kanad
Yolını yanılmışsun
Dön aslına olma yad’’

Girmiş abdal postuna,
Söz söylenmez üstüne.
Şairin gönlü zengin,
Yol gösterir dostuna.

‘‘Muhyi’ddinem derd ile
Men yanaram od ile
Sakın tuz ekmek yime
Oturup namerd ile

Muhyi’ddinem ölmezem
Men bir gülem solmazam
Nakd iledür pazarım
Viresiden almazam’’

Âdem’den Nuh’a doğru,
Türkçesi daha doğru,
İzine basıp gezer,
Yolağı şaha doğru.

‘‘Muhyi’ddin şaha kuldur
Kul olsa işi haldür
Şahdan temenna diler
Şahun mürütveti boldır

Muhyiddin şah destinde
Şah kaimdür postında
Şah serinun tacudur
Götürür baş üstünde’’

Türk dilince yazandır,
Hurufi bir ozandır.
Yaşadığı yüzyılda,
Ezberleri bozandır.

‘‘Muhyi’ddinem muhtelif
Cem oldu dört muhalif
Yetmiş yedi harf oldı
Yedi nokta bir elif

Muhyi’ddinem aşüfte
Yedi günüm bir hafte
Yetmiş yedi perdeyi
Geçdüm kâf ile nûnda

Muhyi’ddinem yek başım
Dört kirpik iki kaşım
Zülfin remzini bildüm
Yedi hat ile kaşım’’

Manilerin ustası,
Muhammed’in hastası.
Ali’ye olan aşkı,
Sevdaların en hası.

‘‘Muhyi’ddinem Hak desti
Muhammet Ali dostu
Mü’min-i billâh oldım
Giderdim yaman kasdı

Muhyi’ddin dil pak içün
Şol Kamerun sakk içün
İmân getür Ali’ye
Mustafa’nın hakkı çün’’

Türk nazım türüdür Tuyug ve Mani
Muhyiddin Abdal’da gani mi gani
Dört makamın kırk kapısı bulunur
Geçerler sırayla olanlar kani

‘‘Şeri’at şart imiş şartını bildüm
Tarikat terk imiş terkini kıldum
Ma’rifet söz imiş söyledüm anı
Hakikat bahriyem ummana geldüm’’

-III-

Birçok şair gibi etkilenir,
Zamanı alır aradan.
Bir gönül köprüsü kurar,
Mısra mısra Yunus olur Emre olur,
Şiir şiir düşer dilden
Gönülden.

İşte Yunus:

‘‘Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılanı hoş gördük
Yaradan’dan ötürü’’

İşte Muhyiddin Abdal:

‘‘Gözet olagelmişi
Kaldır düşüp kalmışı
Hoş tut yaradılmışı
Yaradan’dan ötüri’’

İşte Yunus:

‘‘Işk yağmurı tamlası gönül göginden tamar
Sevgü yili götürür yağmurı ayaz ile’’

İşte Muhyiddin Abdal:

‘‘Sultâna irdi kuldan
Âşık oldı gönülden
Muhyiddin cân u dilden
Erenleri severdi’’

İşte Yunus:

‘‘İşidün iy yârenler ışk bir güneşe benzer
Işkı olmayan gönül misâli taşa benzer
Taş gönüllerde ne biter dilinde agu düter
Niçe yumşak söylese sözi savaşa benzer
Işkı var gönül yanar yumşanur muma döner
Taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer’’

İşte Muhiddin Abdal.

‘‘Mü'minlerün gönli Hakkun evidür
Hak andadur, tutulmuş otağıdur’’

‘‘Çıkdum gönül köşküne
Cân boyandı meşkine
Hak şol dîdâr 'aşkına
Yarattı kâ'inâtı’’

Ulular vardır
Şiirlerine konu olan,
Nefeslerini dolduran.
Zaman ve mekana karşı
Gönülleri bir yolları birdir.

‘‘Bir Hacı Bektaş var idi
Ali misillü er idi
Münkirler görmez kör idi
Yürütdi cânsız dîvârı’’

‘‘Şahum da rehberüm oldı
Hemân Kıblem nûrum oldı
Gani Otman pîrüm oldı
Anun etegin tutdım ben’’

‘‘Ela gözlü Sultan Baba
Ululardan ulusun sen
Yedi iklim dört köşeye
Arşa kürse dolusun sen

Seni gören yoksul bay olur
Kâfirler imana gelir
Seni sevmeyenler n'olur
Şah-ı Kerem Ali'sin sen

Şahısın eksikli kulun
İçenler ayrılmaz dolun
İnceden incedir yolun
Tamam gerçek velisin sen

Doğru sözün yol kılıcı
Çaldığın iki bölücü
Düşmüşler elin alıcı
Hakkın kudret elisin sen

Dehanından kevser akar
Nazar-ı kula Hak bakar
Kokun cüml'aleme kokar
Muhammed'in gülüsün sen

Parlayıp ateşin yanar
Cüml'alem şulene konar
Susayanlar senden kanar
Ab-ı hayat gölüsün sen

Muhiddin Abdal n'eylersin
Dipsiz denizler boylarsın
Ne bilirsin ne söylersin
Aklın mı var delisin sen’’

Muhyiddin’in bir nefesi,
Titretir gönül kafesi.
Kaleme aldığım şiir,
Vuslatî’nin GÜLCE sesi.

Osman Öcal

http://vk.com/club35666845


hizliresimyukle.com - Resmin Tam Görünümü













Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Hacı Bayram-ı Veli (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 4 2,497 06/07/2012, 22:07
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Âşık Kerem GÜLCE BULUŞMA osman7159 4 2,517 10/05/2012, 23:01
Son Mesaj: osman7159
  Hasan Dede (GÜLCE - BAHÇE) osman7159 3 2,571 13/04/2012, 18:11
Son Mesaj: ahmet idrisoğlu
  Said Emre (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 3 2,280 12/04/2012, 02:36
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Eşrefoğlu Rûmî (GÜLCE –BAHÇE) osman7159 3 2,354 26/03/2012, 09:31
Son Mesaj: muhammed_isa
  Şah İsmail-Hatayî (GÜLCE- BULUŞMA) osman7159 1 2,047 14/03/2012, 02:29
Son Mesaj: RefikaDogan
  Kaygusuz Vizeli Alâeddin (GÜLCE-BAHÇE) osman7159 1 1,325 08/03/2012, 02:02
Son Mesaj: osman7159
  Kul Himmet (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 2 1,632 28/02/2012, 12:56
Son Mesaj: osman7159
  Ercişli Emrah (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 5 3,514 18/02/2012, 02:22
Son Mesaj: osman7159
  Kayıkçı Kul Mustafa (GÜLCE- BULUŞMA) osman7159 3 2,084 18/02/2012, 02:21
Son Mesaj: osman7159

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2021 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder