SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
HZ. ŞUAYB PEYGAMBER (Gülce Bahçe)
ali_gozutok
Yetkili Şair
Üyelik tarihi:
Sep 2011
Mesaj Sayısı:
248
Konu Sayısı:
222
#1
03/10/2011, 20:11
HZ. ŞUAYB PEYGAMBER (Gülce Bahçe)
Başlarken:
“……..Mülk onun,
…………Varlık onun,”
……………Onun tasarrufunda!
…………………ne olur!
…………………Lütfettiği ne varsa bizi de sarsa!
Gök taŞı gibi akma hedefsiz,
Sakın nUrunu söndürme sebepsiz.
Kandil kAndil yansın boyansın ufuklar,
İman nuruYla parlasın,
Parlasın eBediyyen şafaklar!…
…….Yere düşen her damla
………………Çırpınırken toprakta,
……………………Kanatlanıp uçarak,
…………………………..Buhar olur bulutta…
…………………..Ya da, ya da akar gider toprakta,
………………………..Irmak olur sel olur,
……………………………..Kavuşur okyanusa!..
……………………….O da döner aslına!...
İşte, insan da öyle…
Tek başına olamaz,
Yalnız doğar amma,
Birleşir, kaynaşır, çoğalır, yavaş yavaş.
Aka, aka sel olur!..
Sonunda O da döner aslına…
Düşünsene bir kere, kimdir nedir şu insan!
Mekân tutar yer tutar, konuşur türlü lisan,
Yer yüzünde sunulur, ona da bin bir ihsan,
Fani olan dünyadan, döner gider aslına.
Geçip giden zamanda, ne insanlar yaşamış,
Yol kesmiş, haram yemiş, bu dünya benim demiş.
Nice felâket görmüş, ama hiç ders almamış,
Fani olan dünyadan, dönmüş gitmiş aslına.
Eyyub peygamber,
Hakka yürüdükten sonra,
Yüce Allah;
Yerine oğlu Biss’i
Peygamber olarak göndermiş.
Onun bir adı da Zülkifl imiş.
O da Allah’ın varlığını birliğini,
Halkına öğretmeye, inandırmaya çalışmış.
Bütün ömrünü Şam da geçirmiş.
Yetmiş beş yaşında,
Hakkın rahmetine kavuşmuş.
O da dönmüş aslına.
O öldükten sonra,
Medyen ve Eyke halkına,
Peygamber olarak,
Şuayb a.s.gönderilmiş.
Şuayb’ın annesi,
Lut peygamberin kızı!..
Musa Peygamberin, kayın validesi!..
Tefsirlerde bu durum,
Şöyle ifade edilmektedir.
Medyen halkı Eykelilerdi.
“Rivayet edilir ki:
Hz. İbrahim,
Nemrut’un ateşinden çıkınca,
Nemrut’un kızı ile evlenmiş!
Ondan Medyen adında bir oğlu doğmuş.
Medyen de, Lût a.s. mın kızı ile evlenmiş.
Ondan üreyen çocuklara,
Medyen Oğulları denilmiş.
Şuayb a.s.
İşte bu Medyen’in oğlunun oğludur.
İsrail Oğullarının ana vatanı,
Filistin!
Kenan diyarının güney tarafı.
Burada hüküm sürmekte Medyen halkı…
Buraya yakın yerde,
Dar bir arazide yaşayanlar da vardı.
Onlar da Eyke halkı….
Bu halk buraları,
Bağlar, bahçelerle süslemişler.
Bizim toprağımız burası,
Burası bize vatan demişler.
O,
Güzel,
Nur yüzlü,
Akıllı, yumuşak huylu.
Allah’ın elçisi,
Şuayb Aleyhisselâm!
Bu iki şehrin Peygamberi olmuş .
YAŞANTILARI VE İNANÇLARI
Rivayet edilir ki;
Bu millet başlangıçta,
Tek Allah’a inanıyormuş.
Kur’anın ifadesine göre;
……..Sapkınlığı Atalarından almış!
……………….Helâk oluşlarından
……………………..Ders çıkaramamış,
…………………………Bir millet!..
…………………Meşe ağacını tanrı edinmiş,
……………..Ona tapmış,
………Sapıttıkça sapıtmış bir millet…
Yaşayan her ferdi bu halkın,
Haram yemeği adet edinmiş,
Hem de salkım, salkım!..
Haram helâl ayırmaz,
Ne bulursa yermiş!
Terazileri tartar noksan,
Hile dolu kantarları,
Eğer yanında yoksan!
Hem Yaratan’a ortak koşar,
Hem, her şeye hile katar,
Yabancıya yan bakar,
Gününü gün etmeye çalışan bir millet!….
Yol keser, baskın yapar,
Ellerindekileri alır kaçar,
Hak adalet tanımaz,
Allah’ı Allah saymaz azgın bir millet!..
………İnsanlığın Allah’a yürüyüşünü,
…Durdurmaya çalışan,
……Azıttıkça azıtan,
………Haraç kesen,
…………….İnananlarla alay eden,
………………...Huzur bozan,
…………Sonunda helâk olan!
…..............Bir millet!
ŞUAYB’IN PEYGAMBERLİĞİ
Şuyb a.s bu milletin çocuğu…
Bu millete Peygamber gönderildi.
Ne yapacaktı!
Nereden başlayacaktı?
Bilemiyordu.
Tenhalara çekiliyor,
Oralarda düşünüyordu.
Onun gittiği yerlerde,
Meşelikler vardı.
Onların gölgeliğinde barınıyor.
Bazen da ilerliyordu.
Yorulduğu bir zamanda,
Uygun bir yer seçip oturdu.
Oturduğu kayalığın altındaki gölgelikte,
Bir adam gördü!....
Adam,
Duygularını şöyle dile getiriyordu;
--Ben içi dolu bir pınarım,
Serinliğim,
Tenimden sızmış.
Bedenimde, inanç yeşilinin,
Hayat müjdeleri filizlenmiş.
Bir el bekliyorum.
Derde derman olacak.
Ağzımdaki tıkacı çekip alacak.
Çatlayacak bedenimi kurtaracak,
Kurtaracak bir el!
Bir el bekliyorum.
Adam, ayağa kalktı;
İleride mağara ağzındakilere seslendi,
--Haydi gidiyoruz,
Gidiyoruz bu lânet yerden.
Şuayb;
--Dur,
Ey delikanlı!
Ey oğlum,
Ey, kardeşim,
Biraz dur, bekle beni.
Döndü delikanlı, baktı Şuayb’a,
Hazreti Şuayb gülümsedi,
Tanımıştı onu,
O, Kürre idi.
Seni tanıdım ey Kürre!...
Genç adam şaşırdı!
Evet ben Kürreyim.
Fakat sen kimsin?
Seni tanıyamadım!..
Yıllar beni yıprattı dedi Şuayb,
Onun için sen beni tanıyamadın.
Babanla, ağabeylerinle, amcalarınla,
Çok konuştuk.
Onlar benim Medyenli kardeşlerim,
Ben de Şuayb’ım!...
Kürre başını önüne indirdi,
Asabi bir hareketle,
Tepti kumları…
Söylenmeye başladı..
--Medyenli Şuayb haaa!
O şehir!
Şerefli olan Medyen!
Ataların tarafından kurulmuştu.
Şimdi git bak,
Ne hallere düştü!
Biliyorum dedi Şuayb!
--Sen nasıl bilirsin!
Yirmi yıldır ayrı yaşayan,
Sen değil misin?
Eyke de öyle,
Bu iki şehir,
Sapkınlık ve zalimlikte,
Birbiriyle yarışıyor.
İçimizde uyananlarda var.
Bir an önce oradan kaçıp,
Kurtulmak istiyorlar.
Kaçıyorlar bu yangın yerinden.
Sen de mi kaçanlardansın?
-Doğrumudur kaçışın!..Dedi Şuayb.
Yangını söndürmek gerekmez mi?
Deyince!...
Kürre;
----Nerede? Dedi,
Nerede yeterli suyu uzatan eller?
Sapkınlık çöllerinde,
Dolaşan kervanlar!
Hangi kuyuya baksalar,
Kör çıkıyor kuyular!..
Şuayb!
-Artık bir kuyu var,
Kör değil!
Gözü açık!
Doğruyu gören bir kuyu var.
-Hani?
Dedi genç adam,
Hani, nerede?
İşte!...
İşte karşında duruyor!...
Ben’im o kuyu!..
Dedi Şuayb Peygamber!
Gitmeyin siz şimdi.
Aile efradına da söyle,
Gitmesinler,
Girsinler mağaraya..
Sen benim yanıma gel.
--Zaman kaybı niye?
Zaten yolumuz uzun!
--Hedefin neresidir? ey Kürre.
--Hedef değil niyet,
Kâbe’ye doğru,
Uçacak kuş hafifliğindeyim.
Sabahleyin ben de öyleydim,
Durdurulup çevrildim.
----Kim çevirdi seni?
-Medyen ve Eyke yi,
Eski haline döndürmek isteyen kudret!..
--Yani, bizi yaratan mı?
-Evet ,
Evet O….
Yoksa vazifelendirildin mi?
--Evet dedi, Şuayb peygamber.
Evet vazifelendirildim!...
Onlara imanlarını kazandırıp,
Tekrar Medyen’e döndürdü.
Vazifeye başlamıştı artık…..
Zillet ile hayatın, tadı olmaz ey dostlar,
Candan nakit harcayıp, almalı dünyadan kam.
Aciz kalıp düşmandan, firar etme ey millet,
Ya şehit olmak gerek, ya almalı intikam.
Dönmeyiz yolumuzdan, zalimlerden korkmayız,
Yâr için çekinmeden, can incisi harcarız,
Tehditlerden yılarak, aşk yolunda sönmeyiz,
Varız biz şimdi varız, feda olsun cism-i can!
O,
Daha önce;
Adem,
Şid,
İdris,
Nuh ve İbrahim’e gönderilen,
Sahifelere tabi oldu.
Hitabeti çok kuvvetli,
Hatip biriydi.
Kavmini yüksek sesle,
Güzel sözlerle,
Hitabettiği için,
Peygamberler hatibi diye anılır.
Tek
Allah’a,
İman etmeye,
Ancak ona tapmaya,
Davet etti kavmini her an.
Fesat çıkarmayınız, zulmetmeyiniz,
Eksik ve kalp para ile alışveriş yapmayınız,
Diye uyardı senelerce onları!.....
Ama ona inanmadıkları gibi,
Bir de alay ediyorlardı onunla!…
Hakaret ediyorlardı ona!
Ta şehir kapısına kadar,
Kovaladılar onu bir keresinde!
Şuayb onları uyarmaya devam etti.
“----Ne yapıyorsunuz?
Rabbim daha iyi bilicidir.” Dedi.(Şuara 188)
Şehir kapısına kadar gelen biri,
Hayretini gizleyemedi.
----Medyenli Şuayb, kör olduğu halde,
Belli etmiyor. Dedi…
Sanki görür gibi bakıyor bize.
Bir başkası,
--Hiç yolunu şaşırmadı!
Nasıl olur bu?...
----Demek kör değil!
Soyundan gelen Medyen halkı bilmez mi?
Israr etti öteki,
--Hatta anadan doğma kör,
Olduğunu söylerler.
Dediler ki;
----Ey Şuayb,
Biz senin söylemekte olduğunun,
Bir çoğunu anlayamıyoruz.
Seni de içimizde çok,
Zayıf görüyoruz.( Hud 91)
Bir çoban şöyle dile getiriyordu duygularını;
………..İnanmıyorum asla
……………İnanmıyorum,
…………………Anlatılanlar yalan.
……………………….Korkmuyorum onlardan,
……Bırak putlara tapacağım!
………Korkum yok, bırakın beni,
………….Dağ başında değil,
………………..Şehir içinde,
…Onların suratına haykıracağım.
.........Dağda bayırda,
………….Orman derinliğinde,
………….Arzu ettiğim her şeyi,
……………..Bırakın yapacağım.
…………….…Kuzulara bak,
……………………..Onlar kimin eseri,
…………………………..Elbette benim.
………………………….….Koç katımı yapmasam,
…………………………..…….Mümkün olur mu?
…..…………………………….…Kuzuların doğumu!
…….Onlara can veren benim!
……………Canını alan da ben!
……………….Neyim eksik ki benim Firavundan!…..
…………………….Ben bir tanrıyım!
……………………..…Tapılmalıdır bana!..
Duydukça bunları,
Üzülüyordu Şuayb!...
….Geçmiş dönem olsa da,
……….İnsan yine insandı.
…………….Hisleri duyguları hem,
…………………Her zaman vardı.
…………………...Bu Ehl-i küfrün içinde,
………………………..İnananlar da vardı.
Şöyle diyordu onlardan biri;
……Sayıları sona doğru sayma!..
……………..Bunun sonu gelmez, gelse de faydasız.
……………………Uzar gider, uzadıkça….
İ………………………insan sapıtır.
………………Sayacaksan başa say!..
…………Ferahlık kurtuluştur.
….Çünkü başlangıçta BİR var!
……….Bütün haşmetiyle hep var…..
…………….Onun evveli yok!
…………………O hep ayakta!
…………………..O her zaman, O hep var.
………………………..Her şeyi var eden O,
…………………….…Onu var eden yok!...
………Dilimizin tutulduğu,
…………….Nefeslerin kesildiği,
……………….Hayran kaldığımız varlığı sevmek,
……………………Elbette çok güzel!..
……….Niçin gönül vermeyelim!
……………Niçin her şeyden,
……………………Çok sevmeyelim!....
………Çok sevmeyelim o VAR’I !...
………Eşsiz olduğunu düşünüp,
……………Ona gönül vermeyelim.
………………..Aşk budur işte!..
…………………….Ona muhabbet,
………………………Ona gönülden bağlılık,
………………………....Sevmeliyiz O YARİ!...
Ey İnsanoğlu!
…Koşarken bakma arkana,
………….Peşinden koşan yok.
………………Sırtından iten yok,
…………………..Suçluyu dışarıda arama,
…………………………Suçlu arıyorsan,
…………………………….Kendi içinde ara!
…………………..İhtirasın ipini koparmış,
………….….Azgın bir tay gibi şahlanma!
…….Kudurma!
Ey insanoğlu!
Yapabilirsen eğer,
Sana düşen vazife,
Dönüşü olmayan bu yolculukta,
İhtirasının boynunu kırmaktır.
Sarıl boynuna ihtirasın,
Kır kırabilirsen!
Kopar yapabilirsen!
Yoksa kendin düşersin!
Sürünürsün!
Hüner ilk adımı atmakta!....
Islah et!
Yık,
Yık varlığın şehrini,
Benliğin gururunu virane kıl!
Bak!
Bak gönül aynasına,
Yar uğruna mestane kıl.
Düşün!
Niçin verilmiş insana,
En değerli varlık akıl?
Şırıl, şırıl akan su, bak nasıl da zikreder!
Buluttan düşen damla, çırpınarak diz döver.
Durgun sudan içen kuş, göğe bakar şükreder,
Fırsat elden kaçmadan, sen de nefsin ıslah et!...
Ya ıslah et, azgın olan nefsini,
Ya da,
Gücün yeterse eğer,
Can evinden vur onu!...
Kes!
Kes meylini gayriden,
Düşme nefsin peşine.
Sürüm, sürüm süründürür seni,
Bakmaz gözün yaşına.
Kurtul nefsin şerrinden, göze al öldürmeyi,
Sağlamsa gasp eder o, beden denen gemiyi,
Hızır misali del, dene sende delmeyi,
Fırsat elden kaçmadan, sen de nefsin ıslah et!
Yüce Allah!
Medyen halkına da,
Kardeşleri Şuyb’ı gönderdik.
Onlara şöyle dedi:
Ey Milletim!
Allah’a kulluk edin.
Ondan başka Tanrı yoktur.
Rabbinizden size bir belge geldi.
Ölçü ve tartıyı tam yapın.
İnsanların eşyasını eksik vermeyin
Yer yüzünde bozgunculuk etmeyin.
İnanıyorsanız bilin ki,
Bunlar sizin için hayırlıdır..(A’raf 85)
Şuayb Aleyhisselâm’a,
Çok yaşlandığı bir zamanda,
Peygamberliğinin müjdelendiği,
Rivayet edilir.
“Milletinin,
Büyüklük taslayan o ileri gelenleri;
-“Ey Şuayb!
Ya dinimize dönersin!
Ya da and olsun ki,
Seni ve sana inananları,
Kasabamızdan çıkarırız” dediler.
Şuayb şöyle devam etti.
”İşte size Rabbimiz tarafından,
Bir mucize geldi.
Artık ölçeği ve teraziyi tam tutun.
İnsanların eşyasına haksızlık etmeyin.
Yer yüzünü bozmayın.
(Eğer bana inanırsanız bu ) söylediklerim,
Sizin için hayırlıdır. (Araf 86)
(Hud suresi 84-85)
Ayetlerde de aynı ifadeler vardır.)
Dediler ki;
-“Ey Şuayp!
Söylediklerinin çoğunu biz anlayamıyoruz.
Hem biz seni içimizde,
Güçlü kuvvetli görmüyoruz.
Taraftarın olmasaydı seni taşlardık bile!
Zaten bizce senin ne önemin,
Ne de kıymetin var.” (Hud 91)
“Ey Milletim!
Benim taraftarlarım,
Size göre Allah’tan daha mı değerlidir ki?
Allah’a sırt çevirdiniz.
Doğrusu yaptıklarınızı Rabbim,
Bilgisiyle kuşatmıştır.” Hud 92)
Biz seni sihirlenmiş görüyoruz.
Seninle bizim aramızda ne fark var.
Sen de bizim gibi bir insansın.
Biz seni ancak yalancının biri,
Olarak görmekteyiz.” Dediler.
Şuayb Peygamber;
“Eğer içinizden bir kısmı,
Bana inanır, benimle gönderilene iman eder,
Bir kısmı iman etmezse, o zaman,
Allah hükmünü verene kadar sabredeceğiz.
Hükmedenlerin en hayırlısı Odur.” Dedi.(Araf 87)
İnkâr edenlerden bir gurup,
-“Siz bu Şuayb’a inanırsanız!
Mutlaka zarara uğrayanlardan olursunuz.”(Araf 90)
Şuayb:
“Ey Milletim!
Durumunuzun gerektirdiğini yapın.
Doğrusu ben de yapacağım.
Kime rezil edeci bir azabın geleceğini,
Kimin yalancı olduğunu bileceksiniz.
Gözleyin,
Doğrusu ben de sizinle beraber gözlüyorum.”
“Buyruğumuz gelince,
Şuayb’ı ve beraberindeki inananları kurtardık.
Haksızlık yapanları,
Bir çığlık yakaladı.
Oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
Sanki orada hiç yaşamamışlardı.
Bilin ki,
Semud Milleti,
Allah’ın rahmetinden uzaklaştığı gibi,
Medyen halkı da uzaklaştı.” (Hud 93)
Birden bire havayı,
Bir sıcaklık sardı.
İçinde sanki ateş topu vardı.
Yüzleri kavruluyor!
Derileri savruluyor!
Soluklar daralıyor,
Serin bir yer aranıyorlardı!..
Ama ne çare!
Serinlik yerine, yakıcı sıcaklık,
Evlerin pencerelerinden,
İçerlere dalıyordu.
Nereye koştularsa,
Dağ, ova yayla, sahra…
Bu yakıcı sıcaktan kurtuluş yolu bulamadılar.
Dudakları patladı,
Nefesleri bitti,
Helâk olup gittiler!...
Kurtulabilenler,
Yalnız Şuayb a.s. a inanlardı.
Allah’ın Peygamberi Şuab:
Gök yüzüne çevirdi başını,
“Ey Kavmim!
And olsun ki!
Rabbimin sözlerini size bildirdim.
Öğüt verdim.
İnkârcı millet için, niçin üzüleyim.”(Araf 93)
SON YILLARI
İki yüz,
Yaşlarındayken!....
Eyke de binlerce halk,
Yokluk içinde kıvranıyordu.
Bir yardım, bir mucize bekliyorlardı.
Onlara yardım için gönderilmişti Şuayb!
Allah’ın verdiği ilimle doluydu kalbi gönlü,
Bu inanç yükünün olgunluğuyla, zonkluyordu sanki!..
Zavallı olma!..
Meyve dururken,
Yaprağa uzanma.
Dal sallanırken yaprağa bakma,
Gövde nurdan bir sütun,
Dallarda gölgelenme!...
Elbette doymayacaksın!
Yorgunluğun tükenmeyecek.
Serinlikten nasibin olmayacak!
Azgın nefis kuduracak…
Zehir çiğnemiş canavar gibi,
Sakın nefsine kanma,
Zavallı olma!...
Şuayb Aleyhisselâm’ın uyarmaları,
Allah’ı hatırlatmaları,
Fayda vermediği gibi,
Daha da azdırıyordu onları.
Yüce Allah’ın rızık bolluğu,
Geçim rahatlığı,
Onlara gelecek felaketi,
Çabuklaştırmaktan başka,
Fayda vermiyordu.
Amma!...
Şuayb Aleyhisselâm,
Yalnız Eyke lileri,
Medyen halkını değil,
Mısır firavununu bile uyarıyordu.
Diyordu ki;
Ey Firavun!
Göktekiler yerdekiler,
Denizler ve dağlar yürütüldüğü
yer sarsıldığı zaman,
Allah’ın gazaba geleceğinden,
Korkmaz mısın?”
Diye uyarmaktan geri durmuyordu!...
Amma ne fayda!..
Ne imana geldiler,
Ne de vazgeçtiler puta tapmaktan!...
Medyen ve Eyke halkı,
Peygamberlerini yalanladıkları,
Onun öğütlerini dinlemedikleri için,
Helâk oldular.
Sancakların ayları, gök kubbesini deldi.
Ney’in inleyen sesi, arşa kadar yükseldi.
Dine düşman olanlar, çekti çilelerini,
Zulmün ateşi yaktı, kavurdu yüzlerini.
-“Biz yalnız Allah’a güvendik.
Rabbimiz!
Bizimle milletimiz arasında,
Hak ile Sen hüküm ver.
Sen hükmedenlerin,
En hayırlısısın.” Dedi.(Araf 88-90)
Yüce Allah!
Onların üzerlerinden,
Tatlı yel esintisini kesti,
Son derecede kavurucu,
Bir sıcaklık saldı.
O sıcaklık yaktı bunalttı!
Evlerin içlerine girdiler,
Dışarıdan farkı yoktu içerlerin de!..
Yedi gün bu sam yeli devam etti esmeye!...
Sıcaklık,
Kuyuları,
Kaynakları kuruttu.
Sıcaklıktan ayaklarının,
Altındaki etleri döküldü!
Dayanılmaz hal aldı.
Yere uzanıp yattılar,
Ne gölge, ne de su, bir fayda vermedi.
Nihayet çareyi sahrada aradılar.
Kendilerini çöle attılar.
Yüce Allah,
Güneşten korunacak bir bulut gönderdi.
Hepsi o bulutun altında toplandılar.
Bu sefer de altlarından,
Yer sarsıntısı başladı.
Üst taraflarından da,
Cebrail’in çığlığına yakalandılar.
Cebrail Aleyhisselâm,
Üzerlerine inip,
Şiddetlice bağırınca!
Dağlar ve yer sarsıldı.
Yüce Allah gölgeyi çekip aldı!
Güneşi alevlendirdi!
Sonra da üzerlerine ateş yağdırdı.
Çekirgeler gibi,
Yanıp kavruldular!...
İradenin yuları, elden gitmeden önce,
Tedbirli davrananlar, bir yön verir oluşa.
İnce eleyip sıkça, dokunursa bence,
Yapılmıştır gereği, erilir kurtuluşa.
Her günah kasırgası, sararken dört bir yanı,.
Ellerini doğrarken, Cellat çevikliğinde,
Ziyanı yaşarlarken, çekerlerdi her gün ah!....
Sinirleri koparıp, keserken dillerini,
…..İklimin ayazında,
….…Hangi yasak çiğnendi?
………Göğsünden düşen kafa,
………….Kör kuyu değil de neydi?..
……..…….Ey koşup duran yolcu,
…………….Menzile yaklaştım sanma,
………………Belki de uzaklaşıyorsun,
…………………Bir adım ileri, beş adım geri.
………………………Koşup durma boşuna!
………………………… Kanatlandın mı yoksa?
……………………………Neler geldi başına!
………………………………Ufuktan, ufuğa çırpınırken,
……………………………………Sancı girer döşüne.
…..Bir bilsen neler gelir başına.
……….Ya koparılır başın,
…………Ya da tüy dikilir,
………….….Mezarının taşına!
Kıtlık kuraklık,
Yıllar sürse de gelir geçer.
Açtığı yaralar kapanır. Amma….
İçten içe dökülürse insan,
Günah çiçekleri açarsa,
Dikenliğe dönerse gönül!
Açmaz olursa gül,
Ürkütücü hal alır.
Böyle milletler,
Gün gelir helâk olur.
Yüce ALLAH,
İman edenlerle birlikte,
Peygamber Şuayb’ı,
Bu azaplardan rahmetiyle kurtardı.
…………Öyle iklimler öyle iklimler yaşanmış ki!
………. Saçakları adam boyu buz tutar,
…………………Hem kılıç gibi kesermiş!...
………..Duydukça bunları,
……………….Fırtınalar kopar içinde!
……………………..Ayazdan donar!
…………………………..Hak tanımayan iklimler
………………………………….Gezinir içinde!
…………Buz tutmayan yerin kalmaz bedeninde!
İnananlarda ise:
…………Ümit ışığı tükenmez.
…………….Sevgi ve saygıya hasretliklerini,
………………..Şöyle dile getirirler.
“Bakışlarımın takıldığı her şey,
Güzel, alımlı hoş….
Rabbimin aşkı var onlarda.
İsterdim bizde öyle olalım,
Ama nerede!”
……….İnsan bu kadar mı alçalır!
……………Nefsine esir olur!
…………………Dünya malına meyleder,
………………………Paslı zincirler kuşanır.
………Umudun emzirdiği çocuk,
……………Uyan artık sen de uyan.
…………………Bak şu dünya koca yalan.
……………………..Gözünü yumduğun an,
……………………………Malın mülkün olur talan..
……………………Bu dava zor, bu dava büyük,
……………..Git gide ağırlaşan, taşınmaz bir yük.
………….Kolay değil, bendeki benden ayrılıp,
…..Ötelere uzanmak. Kolay değil………
Kolay değil,
….Ölümsüz dünyada, yeniden doğmak,
………………………Hiçte kolay değil!....
……………..Sonsuz varlığın nurunda yunmak.
…………………Kolay değil,
………………………Şeksiz şüphesiz, Ona inanmak.
………Hiç kolay değil!...
Şuayb Aleyhisselâm;
Sapıtmış insanları, doğru yol’a,
Getirememenin ezikliği içinde,
Duygulandı,
Söylendi kendi kendine;
………Hep yükselmek ister, İnsan oğlu.
…………Bu niçin?
…………… Yoksa, meçhulü bulup,
.Onu yenmek için mi?
Hayır, hayır!
……..İnsan doğuştan Allah’ındır.
…………Sır yumağını açaaa, aça,
……………..Hep ona doğru gider,
……………….Nemrut niye yaptı,
…………………….Babil kulesini?....
Kartallar gibi havalanmayı, niçin istedi!...
……Aynı merak ve arzu, değil miydi?…
………Ya Firavunun Piramitleri!
…………Oraya her çıkış,
………………Her tırmanış, niye ?
………………….Havalandıkça insan!
…………………….Allah’ın azameti önünde,
………………………...Alçalıyor, cüceleşiyor!..
………İnsanoğlu ayak bastı ay’a yıldız’a,
……………..Gurur çılgınlıkları içinde,
………………..Girdi gecelere!
…………………..Kimisi de kapandı,
…… ……………..Kapandı secdelere!.
İnanan bu insanlar,
Ne zaman Şuayb’a baksalar,
Gülümsüyorlardı,
Sanki, gideceğini sezmiş gibi…
Bırakmak istemiyorlardı…
Yapraklardan
….Kayalardan,
……Otlardan çiçeklerden sızan,
………Kırağı değil,
…………Ağlıyor toprak!...
…… …..Sevinçle, göz yaşı bir arada!
………..………..Bir sır var? Çözülecek!
…………………….....Üç yüz yıllık bir ömür,
………………………...Son mu bulacak!...
Medyen ve Eyke,
Halkının üzerine inen bu azap!
Hud,
Salih,
Nuh Peygamberlerin,
Asi kavimlerinin üzerine inen,
Felâketin aynısıydı.
Onlar gibi bu kavimleri de helâk etmiş,
Yok etmişti.
…….Evet.
……….Bunun haberi gelmişti,
……………Artık Şuayb Aleyhisselâm’a!....
Elbette başlangıcın bir sonu vardır.
Şuayb Aleyhisselâm’ın da sonu geldi.
….Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu.
Ümmetleri helâk olan,
Tüm peygamberler,
Mekke ye gelir,
Orada vefat ederler,
Kabirleri de orada bulunur.
Ona ve gönderilen tüm peygamberlere,
Selâm olsun!....
………İşte şimdi geldi, selam sabah sırası,
………….Çok açıldı gitti, başlangıçla arası.
…………….Söylenecek son söz, artık burası,
………………..Dinleyin dostlarım, beni dinleyin.
………..Ey saba yeli,
…………….Başın alıp nereye,
…………………Gidersin böyle,
……………………..Eğer yolun düşerse,
………………………… Kutsal toprağa,
……………………………..Ademden son Resule
………………………………………… Selâmım söyle!...
ALİ GÖZÜTOK
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Sırrın Sırında…(Gülce Bahçe)
RefikaDogan
0
1,697
18/02/2015, 06:43
Son Mesaj
:
RefikaDogan
Kırık Kalp Kumbarası (Gülce / Bahçe)-MORİ KIZ
Site Yönetimi
0
1,612
02/09/2013, 23:14
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Ah İstanbul! (Gülce Bahçe)
RefikaDogan
0
1,774
07/06/2013, 00:37
Son Mesaj
:
RefikaDogan
NEDEN? (Gülce Bahçe)
aligozutok
1
1,891
12/01/2013, 22:56
Son Mesaj
:
osman7159
AYNI TELDEN (Bahçe)
Dermani
0
1,416
18/12/2012, 14:28
Son Mesaj
:
Dermani
BİR İSTANBUL HATIRASI (Bahçe)
Dermani
0
1,507
12/12/2012, 15:46
Son Mesaj
:
Dermani
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Beş Oğuz Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,664
11/04/2012, 00:38
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Çiğil Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,627
11/04/2012, 00:21
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Öge-Altun Kan Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,919
11/04/2012, 00:13
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Türk Takvimi Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,743
10/04/2012, 21:59
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder