• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Müslümanlık Arttıkça Psikolojik Rahatsızlıklar Artıyor mu?
Dışarıda Prof.Dr.Asım Yapıcı
Yetkili Şair
**
Üyelik tarihi: Oct 2014
Mesaj Sayısı: 33
Konu Sayısı: 32
 
#1
20/11/2014, 19:20
[b]Müslümanlık Arttıkça Psikolojik Rahatsızlıklar Artıyor mu?
[/b]



Prof. Dr. Asım Yapıcı

asimyapici@cu.edu.tr




Yaklaşık 150 yıldır devam eden tarihsel süreçte “geleneksellik-modernlik”, “gericilik-ilericilik”, “sağcılık-solculuk” ve “doğululuk-batılılık” ikileminde dindarlığın farklı görüntüleri, bu bağlamda İslam’ın bireysel ve toplumsal tezahürleri sıklıkla tartışıldı.
 
Günümüzde din ve dindarlıkla ilgili tartışmaların yoğunluğu ve şiddeti aynı kalmakla birlikte yönü ve içeriği farklılaşmış, tabir-i caizse tartışma eksen değiştirmiştir.
 
Eksen değiştirmeden kastedilen şudur: Bir zamanların katı sekülaristleri oryantalist bir yaklaşımla İslam’ı, hatta doğulu olan her şeyi neredeyse “ilkellik” ile itham ederdi. Buna karşılık İslamî duyarlılığı yüksek dindarlar kısaca “Huzur İslam’da” derdi. Şimdi bu iki zıt kutbun yerinde yeller esmektedir.
 
Neden mi? Buyurun nedenleri verilerle tartışalım.
 
Diyanet İşleri Başkanlığı 2014’te “Türkiye’de Dini Hayat Araştırması”nı yayınladı. Bu araştırmanın -yöntem ve bulgularıyla ilgili eleştirilerimi mahfuz tutarak- bazı sonuçlarını paylaşmak istiyorum.
 
Türkiye’de vatandaşların % 99.2’si “İslam dinine mensup” olduğunu söylemekte, % 98.7’si “Allah’ın gerçekten var ve bir olduğuna inanıp bundan hiç şüphe duymadığını” ifade etmekte, % 96.5’i “Kur’an’da anlatılanların hepsi doğru ve gerçek olup tüm zamanlarda geçerlidir.” önermesine katılmaktadır. Ayrıca ülke genelinde vakit namazlarını sürekli ve düzenli olarak kılanlar % 42.5, sağlıkları elverdiği müddetçe Ramazan orucunu düzenli olarak tutanlar % 83.4’tür. Daha da ilginç ve çarpıcı olan bir başka sonuca göre “Türkiye’de hayatını hemen her zaman dinin emirlerine göre şekillendirdiğini” söyleyenlerin oranı % 64.9’dur. Bence fevkalade yüksek bir oran!
 
Okuyucu için rakamlar zaman zaman sıkıcıdır, anlamsızdır, hepsinden önemlisi muhtevasızdır. Hakikati gösterebilir de göstermeyebilir de. İşte bu noktada farklı bir okuma yapmak gerekir. Buradaki rakamlar çok açık, farklı bir okumaya ihtiyaç duyurmayacak kadar. Her şey bir yana bu rakamlar herhalde bir şeyler çağrıştırmıştır zihinlerimizde. Evet, her gün biraz daha dindarlaşan(!) bir toplumda yaşıyoruz. 1940’lı, 1960’li, 1980’li hatta 1990’lı yıllara göre dindarlık(!) düzeyimiz belirgin bir şekilde artıyor.
 
Bu kadar yüksek oranlar göstermese de, Türkiye’de dindarlığın gözle görülür tarzda yükseliş eğitimi gösterdiğini teyit eden başka araştırmalar da var.
 
Tartışmalar eksen değiştirdi demiştik ya… Evet, günümüzde artık Müslümanca yaşamak, dindar olmak “gericilik” olarak algılanmıyor. Daha farklı bir tartışmanın içine girmiş bulunuyoruz. Önceleri “Huzur İslam’da” idi, şimdi artık “Hangi İslam?” demeye başladık.
 
Tam da bu bağlamda Kenan Çayır’ın “Türkiye’de İslamcılık ve İslamî Edebiyat” (Bilgi Ünv. Yayınları, 2008, İstanbul) adlı araştırmasını anmadan geçemeyeceğim. Çayır, bu eserinde, 1980’li yılların hidayet romanlarından 1990’lı yılların öz-düşünümsel romanlarına doğru yaşanan dönüşümü ele almaktadır. Ona göre bu dönüşüm, kolektif-epik İslâmcılık’tan öz eleştirel anlayışa doğru ilerlemektedir. Gayet yerinde bir tespitle şu husus iyice billurlaşıyor: Önce hidayet ya da ihtida teması varken şimdi dindarlığın, hatta inancın sorgulaması ön plana çıkıyor. Bunu iki şekilde yorumlayabiliriz:
 
Birincisi, İslamcılar ve İslamcılık düşüncesi dönüşüyor, yekpare özneden parçalı özneye doğru evriliyor. Bu anlamda İslamcılar zannedildiği gibi kendi içinde tekparça ve değişime kapalı değiller.
 
İkincisi, “söz konusu bu değişim nereye doğrudur?” sorusunda gizli. Dün “Huzur İslam’da” iken bugün “Hangi İslam?” denmeye başlamışsa, savrulduğumuz din ve İslam algılarının, bu bağlamda yaşamaya çalıştığımız Müslümanlığın şekli göstergelerinin ruhumuza bir türlü beklenen etkiyi yapmadığı, arzulanan huzuru vermediği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. 
 
Bu düşüncemizi Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Türkiye’de 2009-2013 arası psikolojik rahatsızlık vakalarına ilişkin veriler desteklemektedir.
 
İstanbul’da 2009’da 262 bin 364 kişi psikolojik sıkıntılarla doktora başvururken, 2013 yılına gelindiğinde bu rakam yaklaşık 6 kat artarak 1 milyon 498 bin 340’a çıkmıştır.
 
Ankara’da 2009’da psikolojik rahatsızlıkları dolayısıyla doktora başvuran kişi sayısı 73 bin 370 iken 2013’te bu sayı 487 bin 29’a çıkarak adeta rekor kırmıştır.
 
Adana’da 2009’da ruhsal şikâyetleriyle doktora müracaat edenlerin sayısı 191 bin 199 iken, 2013’de 341 bin 778’e yükselmiştir.

 
Kuşkusuz rakamlardaki bu yükseklik çok farklı gerekçelerle izah edilebilir. Toplumun psikolog ve psikiyatriste gitmeyi normal karşılamaya başlaması, devlet hastanelerinde bu tür hizmetlerin yaygınlaşması, halkın bilinçlenmesi vs. 2013’teki rakamların hızlı artışını açıklamada kısmen işlevseldir. Ancak dikkatleri şu noktaya çekmek isterim: Bu rakamlar 1980, hatta 1990’lı yıllarla 2013 karşılaştırması değildir.
 
Sözü fazla uzatmanın gereği yok. Fakat en azından intihar ve boşanma verilerine de bakmak gerekir, diye düşünüyorum.
 
TÜİK verilerine göre 2002’de 2 bin 301 kişi intihar etmişken 2012’de bu rakam 3 bin 225’e çıkmıştır. 2001’de 91 bin 994 olan boşanma sayısı 2012’de 123 bin 325’e ulaşmıştır. 2010’da 3 milyon 032 bin 676 olan suç oranı % 8.35 artarak 2012’de 3 milyon 285 bin 925 olmuştur.
 
Şimdi sorma ve düşünme zamanı: Sağlık Bakanlığının açıkladığı istatistiklerle TÜİK’in sunduğu rakamlar birbirini dışlıyor mu yoksa birbiriyle örtüşüyor mu?
 
Psikolojik şikâyetler ve buna bağlı olarak intihar, boşanma ve suç istatistiklerinin daha da artacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yok. Buradan siyasal bir analiz ya da bir iktidar eleştirisi çıkarmanın manası da yok. Kişi ya da kurumlardan ziyade sistemi ve sistem içinde olguları tartışmak durumundayız.
 
Yeniden başa dönersek, bir zamanlar “huzur İslam’da” idi. Sonra hangi İslam denmeye başladı. Şimdi kapitalist Müslümanlık öyle sindirdik ki yüreğimize.
 
“Eskidendi çok eskiden” der ya Murathan Mungan aynen onun gibi eskiden entelektüel bir açlık vardı içimizde, bir de iktidara uzak olmanın ya da mevcut iktidarlarla mücadelede etmenin dayanılmaz hafifliğindeki azim ve kararlılık.
 
Eskiden ezildikçe pişer, pişmeye çalıştıkça ikincilleşir, ikincilleştikçe hırslanırdık. Çağdaş sekülerlerle baş edebilmek için bilgiye, entelektüelliğe ve estetiğe ihtiyaç duyardık.  Para ve sermaye ile imtihan henüz icat edilmemişti. Hatta para ve sermaye hedef değil, İslamî duyarlılık ve irfanî hazlar için vasıta konumundaydı. Henüz dindarlar kapitalizm ile evlenmemişti, hatta flört bile etmiyordu.
 
İslam, modernite ve kapitalizm üstünden okunmazdı. İslam üstünden modernite sorgulanırdı. Hayata geleneksel kodları koruyarak çağdaş bir bakışla bakma telaşı vardı
 
Bilinçlerimiz hâlâ sağlamdı. İçimiz hâlâ ürperirdi. İçimizde “acaba imanımıza bir halel gelir mi?” endişesi yaşardık. Sıklıkla sorgulardık kendimizi.
 
Şimdi neyle imtihan oluyorsak onun psikolojik travmalarını yaşıyoruz.
 
O halde tekrar soralım. “Hangi İslam ile kurtulabiliriz?” 
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder