MÜTEŞAİR YAĞMURU


Mustafa CEYLAN




Off ki offf!!!
Valla, bıktırdılar. Ortalık elinde tef, dilinde çalıntı kafiyeler "şiir yazıyorum" diye kıvırtan bir sürü ne idüğü belirsiz "kimesneler"le dolu. Çıkardıkları gürültüden çepçevre yer, gök, her yan rahatsız. Hepimiz bıktık usandık bu hareketlerden. kabak tadı vermeye başladı.
Gülmek istiyorum, "şiirimizin düşürüldüğü" dehlizi ve durumu gözönüne getiriyor, gülemiyor; acı duyuyorum. Müteşair yağmur mevsimi bir türlü geçmedi. Sabrımız da bitmek üzere... 


İnternetin de getirdiği kolaylıkla, hangar-depo internet siteleri garaj kapaklarını öylesine açmışlar, maşallah, ne gelirse alıyorlar içlerine ve sayfalarında yer veriyorlar. Çalınıtı mısralar ağlıyor müteşair yağmurunda. Çalıntı imgeler hıçkırıyor müteşair dolu seslerinde. Duyan, olayı farkeden yok. Birkaç "cılız" ses çıkıyor ben gibi, amma, gelin görün; bunca gürültüde kaybolup gidiyor bizimkiler de...


Para ve şöhret olma hırsı, hırsızlığı körükleyen iki ana damar. Paraya kavuşmak isteyen bir sistem, şöhret olmak isteyen bir sürü "şairimsi" yi takmış peşine adeta "şov" yapıyor gözler önünde. Gözü dönmüş, şöhret hırsına kapılmış "müteşairler" bu sitelerde, bu yayınevi demeye bin şahit ister, küçük beyinli çıkarcıların, sahtekârarın kurduğu yayınevlerinde kuyruktalar. Ya o bazı isimlere ne demeli ki, bir selama nereye gittiğini, adının hangi "çıkar çetesi" nin sahtekârlık projesinde kullandığını bilmeyen "bestekâr"lara ne demeli, şairlere ne demeli ?... Kocaman kocaman adamların, oturup, şiirimizin düştüğü ve düşürüldüğü bu çıkmaz sokak, bu korkunç uçurumdan nasıl kurtulması gerektiğine kafa patlatacakları yerde, "bilmem ne" yayınevinin bilmem ne "Antolojisi" veya projesinin "koordinatörü" imiş veya "uyduruktan tayyare" makamı verilmiş de orada görevliymiş.


Yapmayın, etmeyin baylar ve de bayanlar!
Bu yol yol değil...
Sizler, edebiyat tarihinin bu döneminde kara bir leke olarak kalacaksınız, böyle giderse.
Ve sizler, sadece menfaati için "şiiri sırtından hançerleyen" bir çıkarcının, kitap yayınlıyorum diye milleti dolandıran çetenin kullandığı araç olmaktan öteye gidemiyorsunuz. Adınızı lekeliyorsunuz...


*


Müteşair yağıyor gökten sanal âleme...
Ve
Ağlıyor hakiki şiir...
Yas tutuyor edebiyat...
Kederli ve çaresiz "gerçek şairler"...

*


"Zııttırik Antolojisi" nin, "homongolos zirvesi"ne oturttuğu "söz yazarları", iki yakanızdan tutacak edebiyat tarihi ve bu milletin kültür-sanat tarihi hesap soracak sizden, bu dönemin hesabını hem de...


Sırf "karşı cinse" yaklaşma amacıyla "genç kızların" şair olup, şiir yazma heyacanlarını kamçılayıp, "şiir ve şaire" dair ciddi hiç bir bilgi vermeyip, bir günde 3 şiir, otobüste iki, parkta üç şiir yazdırtıp alkışlayan "koca kart şair" çekil kenara gayri. Ayıp oluyor, ayıp!


*


Müteşair yağmurunun bitmesi dileği ile...

Kangren haline gelmiş bir yaraya dokunmuşsunuz üstad var olun. Lakin bu yoldan dönüleceği yok. İnternet bu rezilliği maalesef körüklüyor.