23 Temmuz 2008 Çarşamba

Nazlı'nın kalemi güçleniyor...

Prof. Dr. İSA KAYACAN

İnsanın elinde bulunan, elinde tutulan kalem veya kalemlerin zaman içinde güçlenmesi, daha bir anlaşılır hale gelmesi, getirilmesi önemlidir, anlamlıdır. Hele bu kalem sahibi veya sahipleri çocuklar, çocuklarımız, torunlar, torunlarımız olursa, üzerinde durmamız gereken noktaların güzelliği bizi teşvik eder, mutlu eder.

Nazlı Aykut. Torunum. Ankara’da Arı Okullarında okuyor. 3 ncü sınıfı tamamladı. 2008 -2009 öğretim yılında inşallah 4 ncü sınıfta okuyacak. Nazlı’yla sıklıkla sohbet ediyoruz, konuşuyor değişik konular üzerinde tartışıyoruz. Önceleri iki yazım yayınlandı Nazlı’yla ilgili, O’nun anlattıkları, getirdikleriyle ilgili. Bugün üçüncüsü var gündemde.. Bir Nazlı Aykut çeşitlemesi olacak bu yazı.

Buyrun:

TURUNCU KUŞAK SEVGİSİ
Nazlı “Turuncu kuşak oldu”. Karete çalışmaları çerçevesinde Nazlı’nın söyleyecekleri
var. Bunlar şöyle sıralanmakta:
- Merhaba benim adım Nazlı. 3. sınıfı bitirdim. Ankara Özel Arı İlköğretim Okulunda okuyorum. Ben karete turuncu kuşak aldım. Turuncu kuşak, 3. kuşak olduğu için, çoook mutluyum. Karetede, bütün kuşakların sıralaması şöyle ifade ediliyor:
Beyaz, sarı, turuncu, yeşil, lacivert, kahverengi vede en son siyah. Siyah kuşak almayı her gece hayalimde kuruyorum. Fakat tatil nedeniyle, 3 ay süreyle kareteye gidemeyeceğim, ara vereceğim. Haaa, bu arada şunu söyleyeyim; Karete, judo, tekvando sporları yine bizimkine benzer.
Ama, hepsinin kuşak renkleri farklı. Benimle beraber kareteye giden birçok kişi var. Onların birkaçının adlarından sözedeyim isterseniz; Bengisu, Yeliz abla, Ertunga abi, öğretmenimin ismi ise Suat Çam. Öğretmenimiz bazen bizi oturtup, hayat hikâyeleri anlatıyor. Haberlerle ilgili sohbet ediyoruz. Bize fıkra anlattırıyor veya bilmece sormamızı istiyor. Karetedeki herkesi çok seviyorum. Bence bu kadarlık yeter. Bence sizde kareteye başlayın. İnanın içiniz çok geniş vede rahat olur. Herkese iyi tatiller diliyorum.
BİR ANNE ŞARKISI
Nazlı, yukarıdaki “Turuncu kuşak sevgisi” anlatımından sonra, çok sevdiği annesi için oturup bir de şiir yazmış, şiir denemesi yapmış. Bu şiir de şöyle:
-Gözlerin bana / Duygu verir / Saçların bana / Pırıltı verir/ Ellerin bana / Sıcaklık verir/ Sesin bana / Huzur verir.
-Senin adın “anne”/Annemsin /Canım annemsin /Güzel annemsin /En önemlisi /Benim annemsin /Ve bir meleksin...
NAZLI’NIN BİLMECELERİ
Nazlı bu kez, bazı bilmeceler derlemiş, sayfalara aktarmış. Bilmeceler çerçevesinde sorular ve cevapları:
S: Vakitsiz öten horoza ne yaparlar?, C: Kümesten atarlar.
S: İtfaiyeciler, neden kırmızı kemer takarlar?. C: Pantolonları düşmesin diye.
S: İki yarım bir tam ederse, iki tam kaç eder?. C: Tam tam eder.
S: Belgeli su baskınına ne denir?. C: Belgesel .
S: Adam neden evin çatısına çıkmış?. C: Çünkü evin tepesi atmış.
NAZLI’NIN BİRDE FIKRASI VAR
Fıkra kısa ama anlamlı. Buyrun birlikte gözden geçirelim. Nazlı fıkrasıyla ne söylemek istiyor?:
-Bir babanın oğlu, okuldan yeni dönmüş.
Baba:
-Oğlum bakalım, bugün okulda yeni konular öğrendin mi?, diye sormoş.
Çocuk:
-Evet, hemde bir çok konu öğrendik, diye cevap verince,
Baba:
-Peki sorulara cevap verebildin mi? deyince, çocuk:
- “Evet” baba, demiş.
Baba:
- Peki cevaplarının birisini söylermisin? diye sorunca, çocuk:
- Bilmiyorum dedim, cevabıyla babasını şaşırtmış..
***
GÜNÜN YORUMU:
İsa Kayacan, dünya kültür ve edebiyatında eşi benzeri görülmemiş; Ülkemizin folkloruna, sanat ve edebiyatına en çok katkı sağlayan bir kültür doktorudur.
İsa Kayacan, azminin gücüyle başarının sınırlarını aşan, insanüstü bir iradeyle yıllardır yapılamayanı yapan bir kültür dehasıdır.
İsa Kayacan, Türkiye de en çok eser verme-kitap yazma rekoruna sahip tek insandır.
İsa Kayacan, azmin gücü, zirvenin ötesi, ulaşılmazın tılsımı, insan hizmetkârıdır.
Bizler, Prof. Dr. İsa Kayacan gibi değerlerin farkında olamadık, kıyaslamalarımızı yanlış yapıp, yanlışları da hep doğru bildik. (Mansur Ekmekçi, İlk Haber Gazetesi, Adana, 20.06.2008)