• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
OĞUL OĞUL -(ANA)
Dışarıda Harun_Yiğit
Yetkili Şair
**
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesaj Sayısı: 11
Konu Sayısı: 11
 
#1
13/01/2015, 16:36
OĞUL OĞUL
(ANA)

Çocuk denecek yaşta bir evin bir kızı olan Hatun’u babası köy odasında sözlemiş! Hatun, sözlüsünün kim olduğunu evlendiği gece tanımış. Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk derken dördüncü çocuğunu da dünyaya getirmiş. Kocası rahatsızlanarak genç yaşta ölmüş. Ölümünden birkaç yıl geçmeden Hatun’un kapısını çalmaya başlamış talipleri.
Hatun, kocasının acısını bile yaşayamaz olmuş. Kol kanat gerecek neredeyse kimsesi kalmamış. !


Zengin babanın terkedilmiş kızı! desek yeri var. Kocası öldüğünde en büyükleri oğlan olan Mahmut, öğretmen okulunun yeni talebelerindendi.

‘’Çocuklarım üvey baba elinde büyümesin’’ diye ömrünün baharında dul olmanın verdiği sıkıntıları yaşamayı göze alan Hatun, her türlü namussuzluklara göğüs gererek yaşamın gerçek yüzüyle tanışmanın acısını yaşamaya razı kalmış.

Hatun, ortanca çocuğu olan Melehat ile orak, çapa yanan günde ellerin işinde koşturarak Mahmut’a harçlık yollamanın derdine düştüler.

Mahmut, hastalık hastası bir genç olduğundan el alemin ağır işinde çalışamayacağını bilen anayla kız var gücüyle çalışarak Mahmut’u okutmaya çalıştılar. Mahmut okulu bitirmeden Hatun ile Melehat, bu defa da Hatice’yi okutmanın derdi düştüler. Hem Mahmut, hem de Hatice okuyup hayatlarını kazansın; el aleme muhtaç olmasın diye Anne Hatun ile Melehat bazı günler yatsı ezanından sonra eve geldikleri çok oldu.

Oğlan çocuğu neyse de köy yerinde kız çocuğu buluğ çağa geldi mi ata olmayınca başlarında ne kadar zor olduğunu ancak çeken bilir.

Nihayet Mahmut okulunu bitirir ve öğretmen olur, ama bu defa da başka dert kapılarını çalar. Mahmut evlenmek ister.
Birkaç defa dünür gitseler de akranları gibi hemen bulamaz. Hastalık hastası birisine kimse kız vermek istemez.
Nihayet bir kız bulup kocadan kalma birkaç tarla satar ve Mahmut’u zar zor everirler.

O vilayet senin bu kasaba köy benim Mahmut öğretmen olarak dolaşmaya başlar. Melehat Mahmut un okul arkadaşlarından birisiyle evlenir. Bu arada Hatice de okulu bitirip ebe olur.

Bekar kızdır Anadolu’da ‘bekar kızı yalnız bırakmak hoş değildir’ diye Anne Hatun en küçük kızı Refika’yı da yanına alıp Hatice’nin tayininin çıktığı köye taşınırlar.


Gel zaman git zaman Hatice evlenir Refika da Liseyi bitirir. Hatun, damat yanında duramaz ve köye, evine döner kızı Refika ile. Çok geçmeden Refika da Almanyalı bir yakınıyla evlenir ve Hatun evinde yapayalnız kalır.

O günlerde vilayette kooperatif evine yazılan Mahmut parası çıkışmaz; annesi ‘’Mahmut’um ev sahibi olsun diye kocadan kalma elde kalan bir tarlasını daha satar. Mahmut, kooperatif taksitini ödeyemeyince hemen anasına koşup tarla sattırtmaya alışmıştır! Nihayet anası Hatun’un sayesinde ev sahibi olur.

Zamanın içerisinde ömrün hızlıca akıp gittiği günler geride kalır ve Hatun seksen yaşına gelir dayanır. Hatun damatların yanında kalmaya başlar. Arada birde oğlu götürse de Gelini dirlik vermez Hatun’a.
Elin oğlu bile Hatun’a kendi oğlundan iyi bakar oldu.
Hatice’nin kocası huysuz mu huysuz. Dünyada ondan başka akıllı, ondan başka bilge yoktur. Her şeyin en iyisini o bilir; herkesten üstün odur! Bu bilgiçliği onu sıkça yanılgıya düşürüp sıkça hata yapmasına neden olur. Bir de buna kumarbazlık eklenince Hatun’un babadan ve kocadan kalan birkaç dönüm tarlayı Mahmut’la satma yarışına girerler.
Uzunca bir süre Hatun, Hatice’nin yanında kalır. Damadının ve torununun eğlencesi olur bu süre içerisinde. Yediği, içtiği hatta baktığı televizyon bile akşamları münakaşa konusu olur.

‘’Biz borç içinde yüzerken hanım keyifle TV bakıyor’’ diye başa kalkarlar. Sıkışınca Refika dan para isteyip kayın validesine para karşılığı baktığını, işi bittince unutuverir!
Oğlu Mahmut annesine bakmamak için Akdeniz sahiline bir köye kaçar. Ama anadır işte sonuçta oğlu anası olduğunu hatırlar ve anasını yanına alır. Gel gelelim el kızı; el oğlundan beterdir işte! Seksenlik kadının elindeki bastona bile karışır ve
’ ’Sen hasta falan değilsin. Bize acındırmak için bu bastonu kullanıyorsun’’ deyip kadının elindeki bastonu elinden alıp dışarıya fırlatır.
Mahmut iki arada bir derede kalmıştır. Bir yanda annesi bir yanda çocuklarının anası yıllardır bir yastığa baş koyduğu karısı. Çareyi Refika’da arar. Utancından kendisi arayamaz kızı Sevilay’a telefon ettirir
‘’Hala babaanneme biraz da sen bak artık. Ya da bir şeyler yapın’’ der Mahmut un kızı.
Refika, günlerce ağlar. Yabanda hasretlik çekmek bir yana bir de annesinin ortada kalması Refikayı çok üzer. Günlerce ağlar. Annesine parasıyla bile baktırtamayacağını anlar. Kocası yakın akrabası olduğundan Refika’nın bu durumuna çok üzülür. Tatilde, kasabada Hatun’un eski evini onartır ve iki göz minnacık bir ev haline sokarlar karı koca.
Bütün yaz tatillerini Hatun’un evini tamir ve düzeltmekle geçirirler.


Refika’nın kocasına bütün köylüler ‘’Yahu aslanım sen kayınvalidene değil kayın biraderine ev yapıyorsun. Ne uğraşıp duruyorsun’’ derler. Bu sözlere aldırış etmez görünse de Refika’nın kocası, kendi kendine ‘’Umarım bunu diyenler yanılır da şu köylünün dilinden kurtulurum’’ diye aklından geçirir.
Ev inşaatının son günüydü ki Mahmut anasıyla beraber karısı ve küçük kızı eve çıkagelirler! Refika’nın kocası bu duruma çok bozulur ve sinirleri gerilir ama Refika yalvar yakar

‘’Ne olurusun benim, anamın hatırına ses etme’’ der.
Anasına iki gün bakamayan Mahmut’a karısına ve küçük kızına Mahmut’un anası Refika’nın ve kocasının yaptırdığı evde bedavadan üç ay bakar.


OĞUL OĞUL

Takadım tükendi derman kalmadı
Beni el eline düşürdün oğul
Yalvardım Tanrı’ya canım almadı
Gelinin elinde şaşırdın oğul

El oğlunun ellerine bakıttın
Gizli, gizli göz yaşımı akıttın
Günden güne beni benden tükettin
Türlü yalanları aşırdın oğul

Torunların eğlencesi yaptınız
Malım varken satmak için kaptınız
Utanmazlar meteliğe taptınız
Boynumda boza pişirdin oğul

Seksen yılı sekiz güne sığdırdın
El kızına inek gibi sağdırdın
Garip başa kem taşını yağdırdın
Sabır bardağını taşırdın oğul


Dört evladı büyüten bir anayım
Söylen hele hanginize yanayım
Salın beni hür yuvama döneyim
Söylemez dilimi şişirdin oğul
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2021 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder