• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(45): HÂFIZ AHMED PAŞA
Dışarıda Site Yönetimi
Admin
*******
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesaj Sayısı: 12,518
Konu Sayısı: 11,588
 
#1
20/10/2012, 01:59 (Bu mesajı son düzenleyen: 20/10/2012, 02:21 Site Yönetimi.)


ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(45): HÂFIZ AHMED PAŞA

Mustafa CEYLAN
**************
Şair, devlet adamı, sesinin güzelliği sebebiyle daha küçükken enderûna alındı ve muhasipliğe kadar yükseldi. Doğancıbaşı, kaptan-ı Derya ve Şam Valisi oldu. Filibeli bir müezzinin oğludur. XVII. Yüzyıl şairlerimizden olup, yeniçeriler tarafından 17 bıçak darbesiyle öldürülmek istenir ve ölmediği anlaşılınca, başı gövdesinden ayrılırarak öldürülür. Divanı, Millet Kütüphanesinde bulunmaktadır.

*
“Askerinden yine erişdi selâmet haberi
Müjde ey şâh-ı cihân geldi beşâret haberi.

Kefere kal’alarını bırakub kaçmışlar
Varıcak askerinin anda azîmet haberi.

İki surun haber-i fethi bize verdi sürûr
Demidir dolsa cihâna bu meserret haberi.

Şerbet-i nusrete kanmış kamu îmân ehli
Hak budur verdi dimâğ-ı dile lezzet haberi.

Bere vü bahre giden askerin ola mansûr
Tapuna dâim ire fırsat u nusret haberi.

Hazret-i Hak’dan umar cân ile Hâfız benden
Kızılelma alınup ire ganîmet haberi.”

*
“Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa (d. 1564 - ö. 1632, İstanbul) IV. Murat saltanatının devlet idaresinin annesi Valide Kösem Sultan'ın elinde olduğu ilk dönemlerinde, 28 Ocak 1625- 1 Aralık 1626 ve 25 Ekim 1631-10 Şubat 1632 tarihleri arasında iki kez toplam iki yıl bir ay yirmi gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

İkinci sadaretinde ayaklanan kapıkulu askerleri tarafından padişahın gözleri önünde linç edilmiş olması IV. Murat'ı derinden etkilemiş, sonradan asayişi kurmak için başvuracağı çok sert önlemlerde belirleyici olmuştur.
*
Saraydan 1608 başlarında Cafer Paşa'nın yerine kaptan-ı derya olarak atanarak çıktı. Fakat Kuyucu Murat Paşa 1608'de Anadolu'da Celalilere karşı seferden döndüğü zaman bu görevden çıkartılarak yerine sadrazamın koruduğu Damat Halil Paşa kaptan-ı derya oldu. Bundan sonra Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa Şam Beylerbeyi görevine atandı ve burada 7 yıl valilik yaptı. Daha sonra Van, Erzurum, Bağdat, Anadolu Beylerbeyliklerinde bulundu.

1622'de II. Osman'ın katlinden hemen önce Diyarbakır beylerbeyi görevi verilmişti. O tarihte Diyarbakır defterdarı olan İbrahim Peçevi yazdığı tarihte, Hafız Ahmet Paşa'nın II. Osman'ın katillerine karşı harekette bulunmak hedefiyle (sonradan bu katliamının intikamını almak için isyan eden) Erzurum valisi Abaza Mehmet Paşa ile mektuplaştığını ve aynı fikirde olan diğer Anadolu tarafı valileriyle müteffikan birleşip bu intikamı sağlamak için komploya girdiği bildirmiştir.

Celalı isyancısı olarak kabul edilen Abaza Mehmet Paşa'ya karşı ve İran'a karşı serdar-ı ekrem olarak sefere çıkmış olan Sadrazam Çerkes Mehmet Paşa Ocak 1625'te Tokat'ta kışlakta iken birden öldü. Yerine Sadrazam ve İran Seferi için serdar-ı ekrem olarak Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa getirildi.

Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa aldığı emir üzerinde Bağdad'da isyan etmiş olan ve şehrin hakimi olan "Bekir Subaşı" üzerine yürüdü. Bekir Subaşı'nın fazla direnmiyeceğini kabul edip kurmaylarının tavsiyelerini uyup daha güçlü bir ordu kurmaya çalışmadı. Fakat bunda yanılmıştı. Bağdad'ı geri alamadan 9 ay kuşattı. Bu kuşatma sırasında Bekir Subaşı'nın İran Safevileri ile müzakerelere geçip şehri onlara bırakma istediği öğrenildi. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa Bekir Subaşı'ya Osmanlı devleti Bağdad Valisi olmasını teklif etti. Ama Safevi İran kuvvetleri şehir önüne gelince Bekir Subaşı şehir onlara bıraktı. Zaten yıl çok geciktiği için de Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa Bağdad kuşatmasını kaldırmak zorunda kaldı.

Aralık 1626'da bu başarısızlık dolayıyla Sadrazamlıktan ve İran serdar-ı ekremliğinden azil edildi ve yerine Damat Halil Paşa getirildi. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa İstanbul'a döndü ama ikinci vezir olarak Kubbealtı vezirlik görevine devam etti. Bu dönemde, eski nikâhlısı Nasuh Paşa olan, I. Ahmed'in kızı ve Sultan IV. Murat'ın kızkardeşi Ayşe Sultan ile nikâhlandı ve saraya damad oldu.

Sadrazam ve İran serdar-ı ekremi olan Gazi Ekrem Hüsrev Paşa da 1629'da Bağdad'ı kuşatmaya aldı ama kuşatmada başarısız oldu. Ordusu ile Hüsrev Paşa Mardin'e çekildi. Hüsrev Paşa 1630 yılı ve 1631 yılının büyük bir kısmında Bağdad üzerine gitmekten kaçındı ve Hüsrev Paşa'nın halka yaptığı zalimlik şikâyetleri İstanbul'a yetişti. Bu İstanbul'daki Sultan IV. Murat ve merkezi devlet tarafından uygun görülmedi ve Eylül 1631'de Hüsrev Paşa sadrazamlıktan azledildi ve yerine ikinci defa Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa sadrazam oldu.

Doğuda, orduda bulunan kapıkulu ocak askerlerinin kış gelmeden, biran evvel İstanbul'a dönmeleri için Divan'da karar alındı. Tokat'a geçen Hüsrev Paşa, İstanbul'a geri dönecek kapıkulu güçlerini İstanbul'a dönünce, kendi lehinde ayaklanma çıkartmaya teşvik etmekteydi. İstanbul'a geri dönen askerler ise doğuda sanki bir zafer kazanmışlarca hareket edip ve taşkınlıklar yapmaktaydılar. Sadrazam olmaya çok hırslı olan Topal Recep Paşa da faaliyete geçip özellikle Boşnak ve Arnavut asıllı asker zorbalarını şehirde karışıklık çıkartmaya teşvik etmekteydi.

7 Şubat 1632'de ilk asker ayaklanması başladı. Atmeydanı'nda toplanan sipahi ve diğer kapıkulu askerleri Hüsrev Paşa'nın azledilmesi aleyhinde de olarak, isyan ettiler. Topkapı Sarayı üzerine binlerce asker, ulema ve şehirli insan yürüdü.

Sadrazam Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa, şeyhülislam Yahya Efendi ve yeniçeri ağası Hasan Halife'nin adları başta olmak üzere 17 tane devlet ricali ismi bulunan bir liste hazırlanmıştı ve bu listedekilerin görevlerinden azledilerek idam edilmeleri istenmekteydi. Bu ayaklanma eylemi 3 gün sürdü. Çarşılar kapandı ve halk, evlerine kapandı. Ayaklanmacılar çok şiddetli kış havası altında Sultanahmet Camii'nde kalmaktaydılar.

Asiler isyânın üçüncü günü 10 Şubat'ta Topkapı'nın dış kapısını geçip Orta Kapı'ya geldiler ve orada gösterilerilerine devam ettiler. Vezir Bayram Paşa Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa'ya bir mektupla olaylardan bahsederek Saray’a gelmemesini bildirdi. Fakat Sadrazam yanında korumacıları ile birlikte atla Saray'a geldi. Önce iki tarafa açılarak ona yol veren asiler, ona taşlar atarak atından düşürdüler. Korumacıları zorla onu Orta Kapı'dan içeri sokabildiler. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa mühr-ü humayunu eniştesi Sultan IV. Murad'a teslim etti. Kıyafet değiştirerek Yalı Köşkü'ne inip oradan Üsküdar'a geçti.

Ayaklanmacılar Orta Kapı'yı açtırıp meydana girdiler ve sultanı ayak divanına çağırdılar. Silahlı saray mensubu refakatı altında IV. Murat Babussaade önünde bir tahta oturarak isyancıların hezeyanlarını dinledi. Sultan bunlara uzun uzun bu hâllerinin din ve devlete münâsib olmadığını anlattı. İsyancılar listelerini verdikten sonra

-“Cümle askerin çevâbi; pâdışâhım, devletine fenalık edenleri elbette verirsiz, pareleriz, yoksa iş gayri olur!”

diyerek edepsizce lâflar ettiler. Sonra güruh ona karşı bir hamle yapınca Sultan silahlı saray mensubu tarafından saraya geri çekildi.
Ayaklanmacılar gürültülü gösterilerine devam ettiler. Sarayda bulunan Topal Recep Paşa istifa etmiş sadrazam Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa'nın hemen saraya geri getirilmesini ve sonra IV. Murat'ın ikinci defa ayak divanına çıkmasını tavsiye etti. İkinci defa ayak divanına çıkan IV. Murad'ın öğütlerinin asiler güruhu tarafından dinlenilmediği ve kalabalığın yatıştırılmasının imkânsızlığı aşikar olmuştu. Bu sırada abdest alıp Bâbüsseâde önüne gelen Müezzinzade Hâfiz Ahmed Paşa, bunların pâdışâh sözünü dinlemediklerini görünce;

-“Pâdışâhim! Hezâr (bin) Hâfiz gibi kulun yoluna fedadır. Ancak recâm budur ki, beni sen katletmeyip bu zâlimler haksız yere kanımı döküp beni şehîd etsinler ve lütfedip cesedimi Üsküdar’da defnettiresin ve yetimlerime lütf ve inayetini recâ ederim” diye yer öptükten sonra âsî güruhunun içerisine daldı. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa, meydana girince yer yer ayaklanmacılar önüne çıkıp hücum ettiler ve ellerinde hançer ve kılıçlarla hep birden üzerine çullandılar. Başına, göğsüne ve vucûdünün her bir yerine hançerlerle vurdular. Sultan’ın gözü önünde on yedi yara ile kana bulayıp şehîd ettiler.

Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa’nın soğukkanlı hareketini ve âsîlerin arasına atıldığını ve fecî surette şehîd edildiğini gören Sultan Murat ağlayrak içeri gitti. Asileri yatıştırması için Topal Recep Paşa'yı sadrazam tayin etti. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa, vasiyeti üzerine Üsküdar’da Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

"Hülasat-ül" adlı eserde bulunan bir biyografisine göre ilim ve fazilet sahibi olup Arap ve Fars edebiyatını iyi bildiği bilidirilmektedir. MüezzinzadeHafız Ahmet Paşa, hem hafız, hem sesi güzel bir hanande ve aynı zamanda bir şair ve edipti. Ancak toplu olarak şiirleri elimizde bulunmamaktadır. Sonradan basılmış olan "Rıza Tezkiresi"nde şair olarak belirtilmekle beraber eser örnekleri bulunmamaktadır. Elimize geçen şiirleri bazı tarihçilerin olaylardan bahsederlerken yazdığı birkaç beyitten ibarettir. Örneğin Bağdat Seferi'ne giderken yazmış olduğu gelsün matlahlı bir şiirinden bir beyit şudur:

Bizimle Kerbelâ vâdişine hem-derd olan gelsün
Sinansun arsa-i ferzânelerde merd olan gelsün

Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa ayrıca Bağdat kuşatması sırasında söylediği ve IV. Murat'ın da cevap verdiği bir beyiti ile çok meşhurdur.


Aldı etrafı adû (düşman) imdada asker yok mudur?
Din yolunda baş verir bir merd-u server yok mudur?

Sultan IV. Murât buna;

Hafızâ Bağdâd’a imdâd etmeye er yok mudur?
Bizden istimdâd edersin sende asker yok mudur?

beyti ile başlayan manzûm bir cevab yazmıştır.

Topkapı Sarayı'ndaki I. Ahmet kütüphanesi içindeki yemek odasında bulunan çeşme üzerinde bulunan kitabeleri Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa
yazmıştır.(kaynak:http://tr.wikipedia.org/)
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Öldürülen Bulgar Şairi : NİKOLAY VAPTSAROV Mustafa Ceylan 0 2,970 06/04/2016, 00:10
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  Öldürülen ÇİN'li Şair : VEN YİDUO (WEN İ-TO) Mustafa Ceylan 0 1,429 06/04/2016, 00:03
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  Öldürülen Bulgar Şairi : HRİSTO YASENOV Mustafa Ceylan 0 1,674 06/04/2016, 00:00
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  Öldürülen 101 Şair ve Mustafa Ceylan /49.Yıl Sanat Etkinliğinde yapılan konuşma metn Site Yönetimi 2 2,161 28/01/2015, 03:07
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  ÖLDÜRÜLEN 101 ŞAİR ÜZERİNE Şair Nadir SAYIN'ın facebookdaki paylaşımıdır Site Yönetimi 1 1,747 13/09/2014, 12:33
Son Mesaj: Aksakal
  Yakılan Şairler ve Mustafa CEYLAN'ın ÖLDÜRÜLEN 101 ŞAİR KİTABI Site Yönetimi 0 2,375 03/07/2014, 01:58
Son Mesaj: Site Yönetimi
  KASİDE VE AHMET PAŞA' NIN GÜNEŞ KASİDESİ (4) Mustafa Ceylan 1 7,066 04/05/2014, 15:05
Son Mesaj: Aksakal
  KASİDE VE AHMET PAŞA' NIN GÜNEŞ KASİDESİ (3) Mustafa Ceylan 1 25,967 29/04/2014, 09:03
Son Mesaj: osman7159
  ÖLDÜRÜLEN 101 ŞAİR Mustafa Ceylan 4 3,105 25/04/2014, 07:58
Son Mesaj: Cumalioğlu
  KASİDE VE AHMET PAŞA' NIN GÜNEŞ KASİDESİ (2) Mustafa Ceylan 0 4,132 23/04/2014, 18:21
Son Mesaj: Mustafa Ceylan

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder