• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Rahime KAYA-ESKİDEN BAYRAMLAR VARDI(Makale)
Dışarıda Site Yönetimi
Admin
*******
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesaj Sayısı: 12,518
Konu Sayısı: 11,588
 
#1
10/09/2011, 11:14
ESKİDEN BAYRAMLAR VARDI
29 Ağustos 2011

Eskiden bayramlar vardı. Dört gözle beklediğimiz, heyecanlandığımız, planlar kurduğumuz. Şimdi ise tatiller var. Aylar öncesinden kurulan tatil planları var.

Bayramlar bitti. Eski bayram tatları kalmadı. Şekilden, isimden ibaret bayramlar artık.

Ben bu yazımda en az otuz yıl öncesinin bayramlarına götürmek istiyorum sizleri. Bu yolculuğu kendi çocukluğuma giderek, Anadolu’nun küçük bir parçasından, Taşkent’ten anlatacağım.

Bayram hazırlıkları bir ay önceden başlardı. İlk sırayı bayramlık kıyafetlerin dikilmesi alırdı. O zamanlar şimdiki gibi hazır giyim yoktu ve bir günde dört kıyafet alınmıyordu. Yılda birkaç defa elbise dikilirdi bunun iki tanesi bayramlara denk gelirdi. Ekonomik durumu iyi olan ailelerde bile bu değişmezdi(o yıllarda henüz tüketici toplumu olmamıştık) .

Kıyafetlerin dikilip hazırlanmasından sonra bayram temizliği yapılırdı. Bayram hazırlıkları, baklava, börek ve yemeklerin yapılmasıyla tamamlanırdı. Birde Taşkent dışındaki yani gurbette yaşayan amcalarımın ve kuzenlerimin gelmesi beklenirdi. Arife günü akşamı yolcularımız gelmiş, hazırlıklar bitmiş olurdu. Tek beklenen yarının yani bayramın gelmesiydi.

Babaannem bizimle beraber yaşıyordu. İş yapmazdı ama olayları olumlu yönde yönlendirirdi. Anımsadığım kadarı ile her iki arife günüde oruçlu olurdu ve geceyi ibadetle geçirirdi.

Bayram sabahı erkenden uyanılırdı. Ailenin erkekleri ve babaannem camiye bayram namazına giderlerdi. Namazdan çıkışta cemaat toplu olarak mezarlığa giderdi. Orada yasin-i şerif okunur dualar edilirdi(kadınların mezar ziyaretleri arife günü öğlenden sonra olurdu) . Kabir ziyaretinden sonra toplu yenilecek Bayram Yemeği için toplanılırdı.

Evlerimiz toprak damdı. Oralara kilimler serilir, yer sofrası hazırlanırdı. Akraba erkeler ya da mahallenin erkekleri bayram yemeklerini damda, kadınlar ise evde toplu yerlerdi. Her ailenin hazırladığı yemeklerden sofralara konulurdu. Büyüğün besmelesi ile başlayan yemek, sofra duası ile biterdi. Yaşta en büyük kişi ayağa kalkar bir küçüğü onun elini öper yanına dikilirdi. Büyükten küçüğe doğru bayramlaşmanın yapılıp, tamamlanması ile herkes evine giderdi.

Sonraki yıllarda bizim ailede bayram yemekleri:

Babaannem sağken amcamlar, halamlar bütün aile bizim evde, babaannemin ölümünden sonra en büyük amcamın evinde toplandık. En büyük odaya en az dört sofra hazırlanırdı. Erkeklerin, kadınların ve çocukların sofrası ayrılırdı. Amcam son yıllarda çocuk sofrasını kaldırdı ve çocukları büyüklerin sofrasına oturttu. Çocukların ayrı oturmasını isteyenlere de “Hayır beraber oturup, yol yordam öğrensinler, yemeğin keyfini çıkarsınlar.” demişti.

O gün amcamın çocuklar için söylediklerini, ruh okşayıcı olarak algılayıp sevinirdim. Oysa amcam derinlerimize emanetler bırakıyormuş.

Aile büyüğünün besmelesi ile başlayan bayram yemeğimiz, yemek duasıyla bitirilirdi. Henüz sofra kaldırılmadan bayramlaşma başlardı. En büyükten en küçüğe giderek sevinçler içerisinde sarılırdık birbirimize.

Yengemler ve annem bizlere bayram süresince hiç iş yaptırmazlardı. Bütün çocuklar toplu olarak önce babadan akrabalarımıza sonra sırası ile annelerden akrabalarımıza bayram ziyaretlerine giderdik. Ziyaretler ne kadar kısa olursa bizim için o kadar iyiydi. Çünkü bayram süresince eğlence olurdu. Yöresel oyunlar, salıncakta sallanmalar…

Mahallenin bütün kadınları önceleri Mektep Önünde sonra Emirler Pelidinde toplanırdı. Oyuna bedenen eşlik etmeyenler bile yürekle, ruhla orada olurlardı. Yanlışı doğru ederlerdi. Gençlere kendi beyitlerimizi öğretirlerdi:

“Gır atım yorgun dağı dolaşmaz,
Bir name yazsam varıp ulaşmaz,
Guru selamıla gönül barışmaz,
Ya sen gel ay sunam ya ben varayım.
…

Kekliğimi suladım altın tasılan
Ne günler geçirdim gara yasılan
Guzular böyütdüm bir havasılan
Önümden dağıldı getdi guzular.” (Kaya, 2008) *.
…

Kadınların sallanması için iki büyük ağaç vardı. Emirler Pelidi ve Asar Cevizi. İki mahallenin sesleri, türküleri, kadınları duygularda birleştirirdi. Bedenler uzakta ruhları bir arada olurdu. Uzak değillerdi aslında. Onlar dağlarda ot biçerken, gurbetteki kuzularına beyitler yakarken, acıyı sevinci paylaşırken hep yan yanaydılar.

Salıncakların, türkülerin dışında, “Biriğin Gelin Kargalar”, “Ay Benim Turnam Yeşil Turnam” oyunları en çok oynanan oyunlardı. Ne yorgunluk bilinirdi nede vaktin ne olduğu. Açlık, susuzluk nedir bilinmezdi. Büyüklerden düşünüp ekmek ya da meyve getiren olursa yenirdi. Öylesine doyuran, öylesine zamandan uzaklaştıran güzel anlar ve bayramlar vardı. Gecesi gündüzüne karışan bayramlar. Kadınların en özgür oldukları zamanlar…

Erkekler genellikle çarşıda olurlardı. Sokaklarda, mahallede dolaşmazlar ve kadınların rahatsız olmasına neden olmazlardı. Çünkü kadınların bayram eğlencesi gelenekti ve o eğlence kadınların hakkıydı.

Ben geçmişten, yüreğimdeki tatlardan; devraldığım, bana emanet edilen memleketimin kültüründen kısacık anılar sundum sizlere. Peki, yeni kuşak ne sunacak bir sonraki kuşağa? Antalya’nın, Bodrum’un, Çeşme’nin en güzel otellerini mi?

Yaşam tek kişilik ama yaşanılanların canlılığı, kültürün devamı ve bilinmesi devir teslimle oluyor.

Ülkeme, İslam dünyasına ve sevgili okurlarıma mutlu bayramlar.

BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN.

* Dörtlükler:
Kaya, 2008, Taşkent’te Geleneksel Yaşam (basılmadı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca tescil edildi) .

27 Ağustos 2011

RAHİME KAYA
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Rahime KAYA-BAŞIMI ALIP GİTMEK(Makale) Site Yönetimi 2 4,735 30/07/2013, 06:51
Son Mesaj: elnurə
  PARANIN ÇİRKİNLEŞTİRDİĞİ KADIN(Rahime Kaya) Mustafa Ceylan 1 1,737 10/12/2012, 00:59
Son Mesaj: RefikaDogan
  TÜRKÜDEN ÜRKENLER(Rahime KAYA) Site Yönetimi 1 2,230 10/12/2012, 00:39
Son Mesaj: RefikaDogan
  Rahime KAYA-ŞAİR SOFRASI(Makale) Site Yönetimi 2 3,536 10/09/2011, 11:19
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Rahime KAYA-DAVUL SESİNDE ANILAR(Makale) Site Yönetimi 0 1,748 10/09/2011, 11:13
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Rahime KAYA-DİZİLERLE YOZLAŞAN KÜLTÜR(Makale) Site Yönetimi 0 1,956 10/09/2011, 11:12
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Rahime KAYA-ORTA TOROS DAĞLARINDA YAŞAM(Makale) Site Yönetimi 0 1,718 10/09/2011, 11:11
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Rahime KAYA-DÜNDEN BUGÜNE(Makale) Site Yönetimi 0 1,350 10/09/2011, 11:09
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Rahime KAYA-YEŞERMEYİ HAK EDEN TOPRAKLAR(Makale) Site Yönetimi 0 1,549 10/09/2011, 11:08
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Rahime KAYA-İNSANIN İNSANA GÜVENİ(Makale) Site Yönetimi 0 1,236 10/09/2011, 11:06
Son Mesaj: Site Yönetimi

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2022 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder