SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
SALİH PEYGAMBER (Gülce Buluşma)
ali_gozutok
Yetkili Şair
Üyelik tarihi:
Sep 2011
Mesaj Sayısı:
248
Konu Sayısı:
222
#1
03/10/2011, 17:34
SALİH PEYGAMBER (Gülce Buluşma)
Sonsuzluk kervanında,
SAadet eri,
DiLinde niyaz, Yaratana yar,
Nebİler mührüyle bahtiyar,
AllaH’ın elçisi,
Salih peygamber.
Hak
Yol’un
Yolcusu,
Peygamberler
Zincirinde nur.
Kavminin önderi,
Adem Ata benzeri,
Tuttuğu yol Hak’kın yolu,
Allah’ın sevgili kulu.
Aşk yolunda canını, canana veren âşık,
Durmadan kanat çırpar, ulaşır menziline.
Yükselir yavaş, yavaş, yayılır ışık, ışık,
Asla kötü söz söylemez, hakim olur diline.
Semud kavmi içinde,
Soyu yönünden,
Hem seçkin hem de üstün
Bir sülâleye mensup,
Sevilen biri!
Beyaza çalan,
Kırmızı benizliydi.
Adem Ata’ya
Benzer simada,
Çok yakışıklı,
Yalın ayak yürüyen,
Bir insandı.
Kavmi’nin Durumu
Nuh tufanından sonra,
Semud milleti,
Yer yüzünün hakimi
Diye anılır.
Hicazla Şam arasında,
Yurt yuva kurmuş,
Kalabalık olmayan,
Bir kavim idi.
Esalis dağlarında,
Mekân tutmuşlar,
Kayalıklar içinde,
Binalar yapmış,
Oralarda yaşayan,
Bir millet idi.
Rivayet edilir ki;
Nuh Peygamber,
Tufandan sonra,
Küçük oğlu HAM’I,
Yanına çağırttı.
-“Senin de neslin,
Önce dilediğim gibi,
Ağabeylerin SAM ile,
YAFES’in evlâtlarına köle olsun.”
Diye bedduada bulundu.
Bu suretle peygamberler,
SAM’IN neslinden.
Türk, Hazar ve başka kavimler,
Arap kavimlerinden yetişen,
Hükümdarlar da,
YAFES’in neslinden gelmişlerdi.
Ham’ın, Kara Halk evlâtları,
Afrika’ya göçmüş,
Renkleri siyah olmuştu.
Bu siyahlığın Nuh’un,
Bedduasından olduğu rivayet edilir.
(Peygamberler Tarihi, Mehmet Faruk Gürtunca, shf.80)
İnsan oğlu çok gafil, dünyayı sanır madde,
Dolup, dolup boşalan, aslında iki cadde.
Madde ile manâdır, sarılmışlar iç içe!
Kavrayamayan insan, inkâr eder cahilce!...
Bakmak başka ey dostum, görmekse daha başka,
Gören kalp gözü ise, ondaki aşk bambaşka,
Fani olan dünyaya, bağlanılmasa keşke,
Milyon kere bağlansan, çözerler bağın nice!
İşte Sam’ın oğullarından,
Erfahşad babasının öğüdüne uyarak,
Temiz, arı bir kızla evlendi.
Ondan doğan oğlan Kayran’dı.
İşte bu Kayran, Salih Peygamber’in babasıdır.
Resullük Nuru,
Nur-u Muhammedî, şimdi Salih’in alnında parlıyordu.
Yüce ALLAH,
Kur’anı Keriminde:
“Biz Semud kavmine de,
Kardeşleri Salih’i gönderdik.”
Salih dedi ki;
“ Ey kavmim! Allah’a tapın.
Sizin ondan başka tapacağınız yoktur”( Araf 73)
Ne yazık ki;
…………..Bu kavmin ileri gelenleri de
………………Sapıtmış,
………………….Kendilerine put yapmış,
…………………….Yaptığı puta tapmış!
……………………….Tek Allah’a yan bakmış!
……….Fitne fesat çıkarmış,
…………..Taşkınlık içinde olan
………………Bir millet!..
…………………Şu millete dön bir bak,
………………..…….Nasıl sarmış belâyı!
…………….………….Durmadan yumak, yumak!
.................................Felâketin kötüsü,
……………………Putları ilâh yapmak!
……………….Ne de kötü bir durum!
…………..Günah’ın boyasıyla,
……..Vicdanları boyamak!
…Kapkara bir yüz ile,
Rab huzuruna varmak!
…….İmanın en kötüsü,
………Doğmamış doğurmamış,
………….Tek Allah’ın yerine,
……………...Kendi elleriyle yaptıkları,
…………………Putlara, tanrı diye tapınmak!
İrem de AD kavminin başına gelenlerin,
Bir benzeri de,
Hicaz ile Şam arasındaki,
Topraklarda yaşayan,
Semud kavminin başına gelmişti.
Bunlar da;
Kabileler halinde yaşıyorlar,
Durmadan birbirleriyle savaşıyorlardı.
Semud kavmi,
EL- Hacer’den Vadi-i Kura denilen,
Ülkeye kadar yayılmışlardı.
Toprakları bereketliydi.
Şairleri bu toprakları,
Şöyle övüyorlardı:
Ey bereketli topraklarımız,
Ne varsa sizde vardır ancak.
Yemişi bol bahçelerimiz,
Göz alabildiğince tarlalarımız,
Tarlada ekinimiz,
Yemesi tatlı hurmalarımız,
Ancak sizde var.
Ey güzel topraklar!
Ancak sizde var o hurma bahçeleri,
Yemyeşil çayırlar sizde,
Ovalar mavi gök yüzü,
Mavi havalar sizde!..
Semud’lular bu topraklarda,
Şehirler,
Şehirlerde köşkler ve saraylar,
İnşa ettiler.
Bu binaları,
Kayalıkları oyarak,
Kayalıklar içinde yaptılar.
Yüce Allah onlara,
İrem şehrindeki bolluğu vermişti.
Hayatlarından memnun, sevinçliydiler!
Zaman geçtikçe,
Bu bolluk nereden geliyor!
Kim veriyor!
Akıllarına bile getirmiyorlardı.
TEK Allah inancından sapmışlar.
Kendi yaptıkları putlara,
Tapar olmuşlardı onlar da!...
Bir tarafta Semud,
Öbür tarafta Cedis,
Aynı babanın çocukları,
Ayrı kabilenin reisleri.
Birbirine düşmüşler,
Bir biriyle savaşır duruma gelmişlerdi!
Kâhinleri;
Putlarının adına konuşuyordu.
Diyordu ki;
“----Ey Semud kavmi,
Sen bana,
Benim gibi olanlara,
Tapıyorsun!...
Sen kartala benziyorsun!
Zafer senindir korkma,
Kartal ve leylek dövüşü,
Seyretmedin mi hiç?
Hangisinde kartallar yenildi?
Akşam oldu,
Belki yıldızsız bir gece,
Ne zarar!
Sakın çözülme hatta dinlenme bile,
Dinlenme!....
Fırsat verme düşmanına.
Sabah gün aydınlığında,
Sen alkışlanacaksın!”
Cedis’in kâhini durur mu?
O da;
“---Ey Cedis kavmi!
……Korkaklar yaşamazlar,
……..Milletler akıttığı
………Kanlarla beslenir.
…………Serpilip şereflenir.
…………..Putlarını görmüyor musun?
…………….Sana yardım için çırpınıyor!...
……………………………Sen bir fırtınasın,
…………………………Kasırgasın,
..………………….Tayfunsun.
………………İnatla önünde direnenler,
…………Tepe değil taş değil,
………Belki bir kum yığını!
…..Düşmanı dağıtacaksın,
…………..Çöle sereceksin elbette.
……….Adı sanı unutulup gidecek,
……Silinecek!....”
Kabileler böyle küfrün bataklığında,
Türlü bahanelerle savaşıp duruyorlardı.
Yine böyle bir savaş başlamıştı.
İki taraftan da,
Onlarca ölen oldu.
Çöl cesetlerle doldu…
Çarpışıp dururlarken,
Babaları imdatlarına yetişti.
Durdurdu onları.
Birini doğuya,
Öbürünü batıya gönderdi.
Gönderdi göndermesine amma,
Olanlardan ötürü çok üzüldü.
Hem de, çok içerledi.
Kendini alamadı!...
Söylenmeye başladı kendi kendine…
……………..“----Ayrılık, hep ayrılık,
……………….Niçindi bu?...
…………….İnsan bir çiftçidir.
………….Ne ekerse vaktinde,
……….Onu biçmeye mahkumdur.
……Ey beni merak eden kadın!
….Döneceğim elbette,
Fakat oğullarını arama!...
Bir kayadan nasıl,
…. Fışkırırsa su,
……….Bir daha geri dönmeden!
…….Nasıl akar giderse,
Oğulların da senden fışkırdı,
…..Geri dönmeyecekler.
…….Bekleme boşuna onları,
………Onların ayrılığı doğumla başlar!....
…………Bu gece ne kadar,
……………Güzel halbuki!...
……………...Sefasını süreceğim,
………………...Çöl hasretindeyim.
Görünüşte bu kavim,
Cennet hayatı
Yaşıyor gibiydiler.
Fakat zenginlikleri,
Fazla saadet,
Bıktırmıştı onları!
Macera arar
Duruma gelmişlerdi.
Oradan geçen,
Kervanları soyuyor,
Esirler alıp,
Kerpiç ev yapımında,
Çalıştırıyorlardı.
Çadır yaşantıları,
Hayâl olmuştu.
Yer yüzünün en zengini oldular.
Safahat içinde,
Yaşamaya başladılar.
Fuhuş,
Kumar,
İçki,
İyice akıllarını almıştı,
Putlarını bile unuttular.
Tek dertleri vardı,
Ölümü geciktirmek!....
Halbuki;
Ölüm kaçınılmaz bir gerçek !
Dünya yalan.
Beylik yalan,
Paşalık yalan,
Heva-yı heves yalan,
“Var birazda sen oyalan.”
Buğday içinde burçağı,
İnsan mayası balçığı,
Nefis denen, nefis denen o alçağı,
Al ayağın altına!......
Ruh bedenden uçmadan, sen de nefsin ıslâh et !
Yaşamanın tadını almışlardı.
Bunu uzatmak istiyorlardı.
İçlerinden ilhamlaşanlar oluyordu!....
Şöyle dile getiriyorlardı ilhamlarını…
…………………..Deve her doğuruşta,
……………….Sancılar çeker.
…………….Sanma ki acıdandır!
………….Yavruladıkça,
………Yaşlandığını anlar.
…….Ölümün ona da,
…..Geleceğinden korkar.
…Sancısı bundan.
Üzüntüsü hep bundandır.
Son bahardaki hüzün,
Yaprağın sararmasından değil,
Gönül üzüntüsünden!
Ağaçlar, kabuk kabuk, kalınlaşırlar,
Uzaklaşırlar,
Dönülmez ufuklardan,
Öteye doğru…..
Kuluçkadaki kartal yumurtaları,
İsterler ki, geç çatlasın.
Aldanma sakın,
Onu ısıttığına.
Hükmettiği kayalarda,
Kendisinden genç kanatların,
Çırpınmasına tahammül yoktur.
Bu düşüncedir ki;
Onları kayalıklarda ev yapmaya,
Zorlamıştır.
Binlerce köle,
……Kayaları oyarak ev yaptılar.
………Her gün onlarcası ölüyordu.
…………Diğer kabilelere,
…………..Baskınlar yapıyorlar,
……..Oradan getirdikleri insanları,
……………Köle olarak çalıştırılıyorlardı.…..
Bunların türküsü başkaydı;
……Meğer insan bedeni,
……….Kayadan da sağlammış,
…………….Alın yazımda,
…………………Hiç hayâl etmediğim macera varmış.
…………………..Onu yaşıyorum.
………………Kamçıların şarkısında,
………….Ölümüm hızlanacak,
………Yükümün ağırlığı,
Böylece son bulacak….
………..İşte böyle bir kavme,
……………..Peygamber gönderildi,
……………………Salih Aleyhisselâm.
Salih a.s. mın Peygamberliği
Yüce Allah buyuruyor ki;
“Biz Semud kavmine de,
kardeşleri Salih’i gönderdik
O da; Ey kavmim dedi.
Allah’a kulluk edin.
Hem ondan başka sizin bir ilah’ınız yoktur.
Sizi yer yüzünde yaratıp,
Orayı imar etmenizi dileyen odur.
Öyleyse Ondan mağfiret dileyin.
Sonra da Ona tövbe edin.
Doğrusu Rabbim size yakın,
Duaları kabul edendir.”(Hud 61)
Salih hem peygamber hem kefil,
Kavminin gönlü diken,
Onun gönlü karanfil.
Yurtları öyle bir yurt ki,
Çok mümbit değil,
Kıt kanaat akan su.
Yetmiyordu doğrusu.
Rabbi!
Salih Aleyhisselâma;
Peygamberlik verince;
Zor bir görev başladı…
---Ey kavmim! Putlarınızı atınız!
……Rabb’e ortak koşmayınız,
………Tek Allah’a inanınız.
.----Ey kavmim!
Bundan sonra sizin peygamberiniz benim.
Bana itaat edin.
……………Ona inanın.
………Tek Allah’a ibadet edin,
…………….…Onun adını anın.
………“----Ben sizden bir ücret istemiyorum.
………….Benim mükâfatımı Rabbim bana verir.
…………………..Siz de ondan isteyin.Yoksa sizin,
…………………Başınıza bir felâketin,
……………….Gelmesinden korkarım.
……………..Diye yıllarca uyardı.
……….…Bu durum,
……….Yirmi yılını aldı.
…....Fakat
….. Kavmi onu
…Küfürle,
İnkârla karşıladı.” (Araf 76)
Kavmi:
“-Ey Salih!
Sen bundan önce,
Aramızda kendisinden iyilik beklenen,
Bir kimseydin.
Şimdi babalarımızın taptıklarına,
Bizi tapmaktan men mi ediyorsun?
Doğrusu biz çağırdığın şeyden,
Şüphe ve endişedeyiz.” (Hud 62) Dediler.
Zaten bu kavim;
Salih’ten önce gönderilmiş olan,
Diğer peygamberleri de,
Reddetmişler, inanmamışlardı.
Salih:
“-Ey milletim!
Eğer Rabbimden bir belgem olur,
Ben de ona baş kaldırırsam,
Söyleyin!
Allah’a karşı beni kim savunur?
Bana zararımı artırmaktan başka,
Bir şey yapamazsınız.” (Hud 63)
……………………………İş uzayıp gidince,
………………………Gazapla tehdit edince,
…………………..Bir mucize istediler.
İSTENEN MUCİZE ve
KAYADAN DEVE’NİN ÇIKIŞI
……………….Peygamber Salih a.s;
……….----“Nasıl bir mucize istersiniz?”
………Diye sordu.
Kavminin her yıl,
Putlarıyla beraber çıkıp,
Kutladıkları bir bayramları vardı.
Dediler ki;
----“Biz putlarımızı alalım,
…………Onlara yalvaralım!..
…………….Sen de kendi İlâhına yalvar.
...……………Senin İlâh’ın dua’nı kabul ederse,
………………….Biz sana tabi olalım.
……………………Eğer bizim dua’mız kabul olursa,
………………………Sen bize, tabi ol dediler.
Salih Aleyhisselâm peki dedi.
Kabul etti bu şartı.
O zaman, Semud kavminin Seyidi,
Ulu kişisi olan,
Cenda b. Amr:
---Ey Salih!
…………………….Şu kayanın yanına bizimle git!
……………….Bizim için oradan, bir dişi deve çıkar,
………….Hattâ bir de yavrusu olsun.
……….O zaman senin peygamberliğini kabul,
……Senin İlâhını tasdik ederiz dediler.
Hak konuşur amma, sedası olmaz!
Edilen niyazın imzası olmaz,
Bir de vurursa eğer,
Asla onun da devası olmaz.
Salih a.s.!
-“Ey milletim!
Bu, size bir delil olarak,
Allah’ın devesidir.
Bırakın onu,
Allah’ın toprağında otlasın.
Ona fenalık etmeyin.
Yoksa siz hemen azaba uğrarsınız.” (Hud 64)
……..Salih Aleyhisselâm, gitti kaya dibine,
…………Hak divanında durdu.
……………..İki rekat namaz kıldı.
……………….Avuç açtı Rabbi’ne,
………………….Niyaz edip yalvardı!
Kaya sallanıp, şişmeye başladı,
Sanki hamile bir kadın,
Doğum sancısı çekiyordu.
…………….Yarılan kayalardan,
………………...Çıka geldi bir deve!
Öyle bir deve ki;
Bu büyüklükte bir deve görülmemişti.
Memeleri süt dolu,
Ne kadar sağılırsa sağılsın,
Sütü asla kesilmiyordu!
…………………….Böylece gerçek oldu,
…………………………İstenen o mucize.
Huzurda gerçek olan,
Kavmine siyah tüldür,
Belâdan sona kalan,
Savrulup giden küldür.
Bu durum karşısında,
Eğdiler gözü kaşı.
Cenda b. Amr ile,
İnandı üç beş kişi.
Devenin sütünü sağıp içtiler.
…..O kadar bol süt verdi ki,
……..Kaplarını bile doldurdular.
………..Amma bir sorun çıktı.
Deve susadıkça sularından içiyor,
Suları az olduğundan,
Kabile susuz kalıyordu…
…………Ferahlık vermiyordu,
………Şırıl şırıl su sesi,
…….Felâket habercisi
Salih’in mucizesi!
…….Salih peygamber dedi ki,
……….Bir teklifim var size,
……..…….Bir gün siz için,
………….Öbür gün deve içsin.
…………….Bu da onların işine gelmedi.
Deveyi boğazlayıp öldürdüler.
Rablerine karşı geldiler.
Parçalanan ciğer’e, damar, damar kan doldu,
Rabbin gazabı gelip, küfredenleri buldu.
İnkârlarında sebat, puta Tanrı deyince,
Gök kubbe indi yere, gündüzler zindan oldu.
Devenin yavrusu,
….Çıktı kaya üstüne,
…….Bakıp bakıp Salih’ e,
……….Siyim siyim ağladı.
…………..Üç kere de böğürdü!
……Her böğürüş bir ecel,
….Sanki diyordu ki…
Ey felâket nerdesin?
Tam zamanı haydi gel!
……………..Baktı yüzüne dik, dik,
…………İşte şimdi, şimdi kelepçelendik.
………Her böğürüş bir imza,
……Gelmesi çok yakındı,
Yakındı büyük ceza.
Damla, damla berraklık, perdeledi gözünü,
Gurubun kızıllığı, boyadı gök yüzünü,
Güneşin nuru söndü, kararttı gündüzünü,
İndi tepelerine, felâketler kat be kat.
…………………………Dağı taşı kapladı,
…………………….Sağır eden gümbürtü.
…………………Dağıttı vücutları,
…………….Ölüm sessizliğiydi onları saran örtü..
………..Fayda vermedi gayrı , ne merhamet ne şefkat.
………….Koyu bir kızıllıktı,
……….Ufuktaki parlayan.
.…….Kaybolan gölgelerdi,
…....Onları uğurlayan.
İbret almak istersen,
Deme sen vakit erken.
Ömürler tükeniyor,
Daha vakit var derken!
..İnkâr eden iki kavim,
….Biri Ad, biri Semud.
…..Kaderleri bir, cezaları aynı.
…….Aralarında tek fark var,
………….Beş yüz yıllık zaman.
………………Arada bir, onları da an!
Düşmanlığın kadehinden, yudum yudum içenler,
Gün gelir de mutlak düşer, acı zulmün eline.
Şu dünyadan gaflet edip, eli boşken göçenler,
Kavuşurlar yakıp duran, har ateşin gölüne.
Taptığı put, yüzde gamze, onda âfet-i candır,
Büyülüdür görünüşü, hem de iman bozandır.
Süzgün gözde mahmurluklar, inan ki hep yalandır,
Tanrı’sını reddedenler, ehli küfür adamdır.
Put’a secde etmekten, korkmaz mı iman eden.
Kirpiğin hançerine, bağlanır mı can seven,
Cebrail iner yere, peygamberle buluşur,
İkisi de aynı söz, aynı dili konuşur,
Aşk vuslat özlemidir, seven elbet kavuşur,
Put’a secde etmekten, korkmaz mı iman eden.
Kara sevda çekenler, bir gün bahtiyar olur,
Can olur canan olur, kara bahtı yar olur,
Aşk’a hainlik eden, mutlaka ağyar olur,
Kirpiğin hançerine, bağlanır mı can seven,
Kur’an da buyuruluyor ki;
………………………----“Aşırı gidenlerin,
…………………..Fesat çıkaranların,
……………..Hem de kan dökenlerin,
………….Emrine boyun eğmeyiniz.
……..Eğerseniz,
…..Sizi büyük bir azap günü yakalar.”(Şuara 155-156)
Güzel bir alâmet, iyi hal oldu,
Şahin düldülünün, dizi al oldu,
Vurdular boynunu, bir hilâl oldu,
Vefa andı içsen, sana ne fayda.
“….Sözlerinde durmayıp,
……….Deveyi kesip devirdiler.
……………O zaman Salih;
…..Yurdunuzda üç gün daha kalın.
Bu yalanlanmayacak bir sözdür.” ( Hud 65)
“Buyruğumuz gelince,
Salih’i ve beraberindeki inananları,
O günün rezilliğinden kurtardık.
Doğrusu Rabbin,
Pek kuvvetli ve güçlüdür.” (Hud 66)
……………………..Son derece şiddetli, bir sarsıntı,
………………...Sardı cihanı.
……………..Solukları kesildi.
…………Canlar terk etti bedenleri,
……………...İnananlar dışında,
…………………..Hepsi de helâk oldu.
………………………Bir görseydin halini,
…………………………..Görseydin gidenleri.
Salih peygambere inananlar da vardı.
Bir köle çoban vardı,
Adı Zelhar,
Ümitvardı.
Dilinden dökülenler,
Salih peygamberi memnun etti.
Diyordu ki;
Bir el tuttu beni,
Meğer zindandaymışım.
Kabuğumu soyuyor,
Soyuldukça üzerim,
Büyüyor irileşiyorum,
Yer yüzü inadına,
Altımda küçülüyor!
……….Dağlar, tümsekten farksız.
…….Ovalar adımlık yer.
Ağaçlar parmak bodurluğunda.
Hele güneş, yakmaz oldu,
…..Bulutlar ıslatıcı değil.
……..Değil hiç biri…
……….Kasırga kopsa,
………….Sam yeli sanacağım.
Bunlar böyle değişti,
Ben de değiştim,
İçimdeki ışık nedir?
Almış götürüyor kalbimi,
Başka ülkelere.!...
Peygamber Salih dayanamadı,
Öğrenmek istedi.
……………………….“-Ey Zelhar!
……………………..Kimden dinledin bunları?
……………….Hiç kimseden.
………….Nasıl olur?
………Sana baktıkça,
……Dilimden dökülüyor.
-----Ben de ne var?
Gittikçe aydınlanıyorsun!...
Ey SALİH!
İçim yıkanıyor,
Gözlerim kamaşıyor!....
Kimdir acep cilveyle, nazından sarhoş olan,
Kim bilir nerde nasıl, azap çekip boğulan,
Edalı yürümesi, inkârdan kuvvet alan,
Kimdir nedir nerdedir? ismi ne vasfı nedir!..
“Kazandıkları hiçbir şey,
Fayda vermedi,
Kendilerinden azabı gideremedi.”(Hicr 83-84)
İnsanın nefsi, düşman olunca,
Sevginin yerine, nefret dolunca,
İblisi kendine, rehber bulunca,
Belâ gayyasında, boğulur gider.
………………………………….Semud kavminden,
……………………………..İman etmeyen kim varsa,
…………………………Toprağa gömülmüştü diri diri,
………………………Böylece, haber verilen,
…………………..İlahi azaba uğramışlardı.
………………..Semud kavmi de,
Helâk olup gitmişti.
…………….Bir varmış bir yokmuşcasına….
“ Bunun üzerine onları,
…...Şiddetli bir sarsıntı tutuverdi.
………..Yurtlarında diz üstü çöken,
…………….Helâk’e uğrayan kimseler,
………………….Oldular. (A’raf 78 )
Helâk tan Sonraki Durum ve
Salih a.s. Vefatı.
Salih’i ve ona inanları,
Rabbim esirgedi, bağışladı,
Bu felâketten sakladı.
Onlara denildi ki;
“-----Bundan sonra bu yerler,
………Sizlere yaramaz.
…………Buralar gazap yeri oldu.
…………..Ayrılın bu yerden!..
…………….Allah’ın haremine gidiniz,”Denildi.
Onlar bu felâket beldesinden,
Birlikte ayrılıp gittiler.
………Çıktılar bu yerden,
………….Genç kızıl tüylü,
……………….Liften yularlı,
…………………….Develere binip,
…………………………Çölleri aşıp,
……………………………..Mekke’ye ulaştılar.
………………………..Rabb’ in emin beldesinde,
………………….Haremine kavuştular.
……………..Ömrünün sonuna kadar,
…….Salih peygamber burada kaldı.
Elli sekiz yaşında,
Hak’kın rahmetine kavuştu.
(Bazı kaynaklar 200 yaşında diyor.)
Hak yolunda canını, canana veren âşık,
Tanrının huzurunda, cefadan üstün olur.
Yabancıya meyleden, göremez nurlu ışık,
Cevr ile geçen ömrü, vefadan üstün olur.
….İşte şimdi geldi, selam sabah sırası,
………Çok açıldı gitti, başlangıçla arası.
…………Söylenecek son söz, artık burası,
……………..Dinleyin dostlarım, beni dinleyin.
…Ey saba yeli,
……….Başın alıp nereye,
……………Gidersin böyle,
…………………Eğer yolun düşerse,
………………………….Kutsal toprağa,
……………………………Ademden son resule,
……………………………………Selâmım söyle!...
ALİ GÖZÜTOK
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Sırrın Sırında…(Gülce Bahçe)
RefikaDogan
0
1,623
18/02/2015, 06:43
Son Mesaj
:
RefikaDogan
Kırık Kalp Kumbarası (Gülce / Bahçe)-MORİ KIZ
Site Yönetimi
0
1,545
02/09/2013, 23:14
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Ah İstanbul! (Gülce Bahçe)
RefikaDogan
0
1,684
07/06/2013, 00:37
Son Mesaj
:
RefikaDogan
NEDEN? (Gülce Bahçe)
aligozutok
1
1,817
12/01/2013, 22:56
Son Mesaj
:
osman7159
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Beş Oğuz Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,585
11/04/2012, 00:38
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Çiğil Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,550
11/04/2012, 00:21
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Öge-Altun Kan Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,763
11/04/2012, 00:13
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-Divanü Lügat-it Türk / Türk Takvimi Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,660
10/04/2012, 21:59
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-BURDUR ADININ EFSÂNESİ(Gülce-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,731
10/04/2012, 19:23
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Mustafa CEYLAN-BALIKESİR-SARI KIZ EFSÂNESİ(Gülce-Bahçe)
Site Yönetimi
0
1,799
09/04/2012, 00:13
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2023
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder