• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
SAYFA-120-121-122-123 TARANOĞLU'NU EŞİ BİLAL'E SORDUK
Dışarıda Mustafa Ceylan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesaj Sayısı: 2,007
Konu Sayısı: 1,502
 
#1
27/05/2014, 00:43 (Bu mesajı son düzenleyen: 27/05/2014, 00:49 Mustafa Ceylan.)
RÖPORTAJ - “3” “BABAMIZA ANA”MIZI SORUM...
DR. BİLAL TARANOĞLU İLE GÜZİDE ANA ÜZERİNE


Mustafa CEYLAN
***************


Büyük şairlerin biiyiik ülküleri vardır. İlham kaynaklan ve hedefleri büyük ve mükemmel olduğu sürece, şair de, o’na yakışan mısralarla şiirini yazar. .Şair eşi olmak, çok zordur. Şair eşleri, kahraman kimselerdir.

Türk şiirinin Sultan Şairesi, şiirlerinin yegâne ilham kaynağı olan eşi Doktor Bilal Taranoğlu’nu daha iyi tanıyabilmek için, şiirlerinin yegâne ilham kaynağı olan eşi Doktor Bilal Taranoğlu’na siz okuyucularımız için, aşağıdaki sorularımızı yönelttik ve cevaplarım aldık. Dr. Bilal Taranoğlu, sorularımıza, içten, candan, samimi duygularla cevap verdi. Bu cevapları okuyunuz ve mutluluk denen cennetin altın anahtarlarını keşfediniz diyorum.

İşte kıymetli Doktor Bilal Taranoğlu ile yaptığımız röportaj:

S. 1: Eşiniz Güzide Giilpınar Taranoğlu’na, yurdun dört bir yanında bulunan şair ve yazarların çoğu “Ana” diye hitap etmektedir. Siz, bu konuda ne diyorsunuz? Düşüncelerinizi alabilir miyiz?

C. 1: Eşim Güzide’nin gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında sayısız manevî evlâtları vardır. Hepsi ile meşgul olur. Haberleşir. Onları sanki kendi evlâtlarımızın paralelinde görür. Bir de ayrıca çocuk yuvasından alarak büyüttüğümüz bir kızımız vardı, ki onu çok kısa süre önce bir hastalık neticesi kaybettik. Bu. Giizide’yi, beni ve çocuklarımız olan kardeşlerini son derece üzdü. Acısını unutturmak çok zor olacak. O zaten, bütün insanların dertleriyle ilgilenir, sıkıntılı olan dostları ona gelir, sohbet ederler ve giderken de:
-iyi ki geldik, ruhumuz rahatladı senin yanında” diye teşekkür ederler. O Kendisine “Ana” denmesinden sonsuz haz duymaktadır. Analık kutsal bir kavramdır. Eşim Gtizide’nin herkesten çok buna lâyık olduğuna inanıyorum.

S. 2: Dünyaya tekrar gelseniz, Güzide Ana’mla tekrar yaşamak ister miydiniz?

C. 2: Elbette.. Elbette yaşamak isterdim... O benim eşim, sevgilim, can yoldaşım, herşeyim, Giizide’mdir. Onu çok çok seviyorum. O’nsuz bir saniyeyi dahi istemem. Sevdiğimi sanki bütün dünyanın da bilmesini istiyorum... Çünkü o, heryeye lâyıktır. Onsuz olmayı asla düşünemiyorum.. Dünyaya yüz kere-bin kere tekrar gelsem, gelebilsem yine onsuz asla yaşamak istemem. Bu iyilik timsali, sevgili eşi bana nasip ettiği için Ulu Allah'ıma ne kadar şiikretsem yetmez. Bütün insanlarında bizler gibi mutlu-huzurlu-sağlıklı ve sevgi-saygı- ilgi dolu bir düzen içinde aile kurmalarını ve ömürlerini böyle sürdürmelerini temenni ederim.

S. 3: Güzide Ana’mızla ilk tanıştığınız ân’ı bize anlatır mısınız?

C. 3: Tıp Fakültesi’ne kaydolduğum günden itibaren çalışmalarımı sürdürmek üzere Cağaloğlu’ndaki “İran Sefarethanesi”nin karşısında o devirlerde kütüphane olarak kullanılan bir binaya koştum. Pencere yanında, boş kalabilmiş bir masa, yerim oldu.. İşte o günlerde, gözüm, dışardan geçen uzun boylu-alev alev sarı saçlı, zarif bir kıza takıldı. Aşk dedikleri şeyi bilmeyen ben, vurulmuşa döndüm. Artık o günden sonra, bir gözüm kitapta ise, diğer gözüm onun yolunda oldu. Arada sırada yine görebilmekle sonsuz sevince garkoluyordum. Derken 30 Kasım’da samimi bir arkadaşımın nişanlanan arkadaşı, nişanlısının evinde gençler arası bir toplantı yapacaklarmış, beni de davet etti. 30 Kasım 1939, günlerden cumartesi, oraya gitttik. 15-20 kadardık galiba.. “Sahibinin Sesi” bir gramofon ortada... Ve o arkadaşların arasında âşık olduğum, vurulduğum sarı kız. Aman Allah'ım, gözlerime inanamadım!... Meğer nişanlı kızın arkadaşı imiş.. Herkesi birbirine tanıştırdılar. Ve ben, ilk fırsatla kendisiyle dans etmek istedim. Dansettik. İlk dansta tek kelime konuşamadım. Otururken bir teşekkür ettim. Daha sonra, tekrar dansa kaldırdım ve tanıştık. Öylesine heyecanlı idim ki, elimden kaçırmamak için ne yapıp edip, arkadaşlığımı kabul ettirdim. İşte o ilk tanışma günümüzü bugün halâ- “Mukaddes Gün” diye kutlarız. Allah bizi birbirimize münasip görüp kısmetimizi yazmış ki. böyle bir tesadüfü yarattı, Şükürler olsun derim her zaman...

S. 4: Tanışmanız böyle, peki evliliğiniz-nikâhınız?

C. 4: Alev alev sarı saçlı, uzun boylu güzel ve zarif kıza arkadaşlığımı kabul ettirmiştim. Onsuz olamıyordum. Ve evlenme teklif ettim. Ailesi, benim “Şimdilik lise mezunu sayılabileceğimden - çok uzak ellerden oluşumdan bahisle, kabul etmediler. Fakat biz, asla ayrılmayacaktık. Büyük aşkımı aileme bildirdim, ağabeylerimden yardım istedim. Babamı ikna ettiler ve bana izin verdikleri bir mektuba yolladılar. Ve biz de 24 Haziran günü, yıldırım nikâhı ile evlendik. Ondan sonra, ailesine kendimi sevdirmem, kabul ettirmem zor olmadı.

S. 5: Evlendikten sonra, ailenizle eşinizi tanıştırmanız nasıl ve ne zama oldu? Aileniz Karadenizli, eşiniz Istanbul’lu. Intibakda zorluk çekmedi mi? Meselâ, gelin kaynana veya gelin görümce çekişmesi gibi şeyler yaşamadınız mı?

C. 5: Oğlum Mustafa, öylesine sora soruyorsun ki. hiçbirşeyi açıkta bırakmak istemiyorsun anlaşılan. Beni taa o günlere götürdün bir anda. Bak anlatayım sana:
Mukaddes günümüz-diye isimlendirdiğimiz 30 Kasım 1939’da Güzide ile tanışıp, o yılın yaz ayında, yani 24 Haziran 1940'da evlendikten sonra, mutlu-huzurlu hayatımıza devam ettik. Güzide Bankada, ben fakültede gereği gibi çalışarak mezuniyete kavuştuk. Okulumun son senesinde. 1945'de bir oğlumuz oldu. Osman Şanser’imiz... Eylül 1945, Şanser dokuz aylık, biz ailemin yanına Ordu’ya vapurla hareket ettik. Zira, o yıllarda, yol ne gezer... Ordu’ya ancak, vapurla gidilirdi... Ordu’ya vardığımızda bizim “Alibey Köyif’deki evimiz, şehir merkezine 20 km’dir. atlarla gidilirdi. Tam beşbuçuk saatte atlarla gittik köye. Evimizin etrafı köy halkı ile dolmuştu. “Osman Ağa’nın Gelini geliyor” diye, sanki yeni bir düğün vardı evimizde..

İnsanları çok seven-aileye çok çok önem vereıı-akrabaları sevgiyle karşılayan Güzide, evlendiğimiz günden itibaren benden ailemi teker teker öğrenmeğe çalıştı, hepsini ezberledi adetâ..

Evlendikten sonra, ben, bir kere gittim memlekete, bir daha gitmedim. Zira, Güzide ile tatillerimiz karşılaşamadı. Ben de ondan asla ayrı kalmağa tahammül edemiyeceğim için, mezun oluncaya kadar bir daha gitmedim. Hep beraber ilk gitişimizdi bu...
Zor da olsa, evlenmem için ailemin izinlerini almıştım. Babam çok anlayışlı bir “Ağa” idi.. Zaten ablalaımı ve ağabeylerim benden çok büyüklerdi. Hepsi beni evlâtları gibi tutar, severlerdi. Benim üzülmeme hiçbiri razı olmadı, olamazdı. Ben ise, hiç bir zaman, gerekmeyen bir hareketle onları üzmediğimden dolayı, sevdiğimi söyleyip evlenmek istediğimi bildirince, bana' müsaade eden bir mektup göndermişlerdi ve ben de o mektubu Güzide’ye gösterip rahat bir nefes almıştık. Güzide, köye atlarla çıktığımızda elbette çok yorulmuştu. Fakat, asla şikâyet etmek diye bir huyu yoktur. Bu, biitiin ömrümüzde böyle gelmiş, böyle gitmekte... Herşeyi olumlu karşılar, hiçbir zaman hayatından şikâyet ettiğini duymadım. Toleransı öylesine geniştir ki...
O gece çok yorgunduk.. Ertesi giinii, bütün ailemi Güzide’ye takdim eltim. Öylesine dikkatle hepsini tanıdıki, hattâ aramızda bulunmayan ölmüş ağabeyim Cafer’in hanımımı “Ustaoğlu” yengemizin yokluğunu bile hissetti ve onu sordu.. Ailemin cümlesi onun bu dikkatine öylesine memnun olmuşlardı ki... Aileye verdiği önem, onu, daha ilk günden, herkese sevdirmişti... Artık, daha sonraki günlerde, bütün aile efradı ile sevgi ve saygı sınırları içinde güzel günler geçirdik...

Babam ki otoriter bir ağa idi. O zamanlar hele de evde kadınlarla sohbetler âdet değildi. Fakat Güzide ile oturur saatlerce sohbet ederlerdi. Güzide onun kahvesini istediği gibi pişirir verir ve karşılıklı baba-kız. sohbetlerine doyum olmazdı. Ve bütün evdeki hanımlar bu duruma şaşar kalırlardı.. Güzide hepsini fethetmişti.. Hem seviyor hem de çok seviliyordu ailem tarafından..

S. 6: Ondan sonra?

C. 6: Yıllar yılları kovaladı... Bu arada iki de kızımız oldu. Serpilimiz - Enderimiz. Çeşitli yerlere tayinlerimiz çıktı. Gittik geldik. Babam Aile fertlerim bizim olduğumuz yerlere geldiler ve çok güzel bir aile tablosu ile yaşadık. Zaman zaman büyüklerimizi kaybettik yeğenler yetişti... Yeğenlerin çocukları yetişti. Yeğenler torun sahibi oldular. Fakat aramızdaki bağlılık-sevgi-saygı daima büyüdü, büyüdü. Memleketimde herkes Güzide’yi - ‘Yenge” diye sever ve sayarlar...O gerçekten sevilmeye ve sayılmaya lâyık bir insandır. Onun kadar geçimli-sevecen bir insanı çok az tanıdım, duydum...Hemen hemen herkesin bildiği bir gerçek vardır ki, Anadolu’da bilhassa gelinlerle, eşin ailesi arasında pek geçim olmaz. Birbirleri ile damia çelişki halindedirler. Geçimsizlik içindedirler..İşte benim eşimin sevgi-saygı bilmesi-aileye önem vermesi -çok çok sıcak huylu olması aileler arası böylesine geçimsizliğin tek noktasını bile getirmedi aramıza. Ailemde herkes onu sevdiler.. Yenge diye üzerine titrediler. Çünkü o daima buna lâyık oldu. Saygıda-sevgide en küçüğünden en büyüğüne kadar kimseden ilgisin eksik etmedi..Güzidenin bu asîl hareketleriyle ben de daima mutlu ve huzurlu oldum. Onunla daima iftihar ettim... Ona daima minnettarım...İlk günümüzden itibaren Allah’a şükürler doldu dolu yaşadık.Her istediğimiz yerine getirmek imkânımız oldu..

S. 7: Güzide Ana’mızın bazı hususiyetlerini birer başlık halinde bize söyler misiniz?

C. 7: Önce sevdiklerinden bahsedeyim. Vatanımı-bayrağımı-canımdan çok sever. Atatürk’ün hayranıdır. Milletçe O’na medyunu şükran olduğumuzu unutanlara affı yoktur. Yunus’u, Mevlâna’yı, evlâtlarını, torunlarını ve manevî evlâtlarını çok sever...
Hoşgörüsü öylesine çoktur ki. boldur ki, kolay kolay kimseye kızamaz...
-Pratik zekâsı ile her konuda en doğru ve en çabuk kararı verir.
-Soğuk kanlıdır. Hiçbir olay karşısında paniğe kapılmaz. Etrafını da yumuşatmasını iyi becerir..
-Hayatımızın her ânında çok iyi bir eş-bir arkadaş olarak, bana gerek bürokrasi hayatımda, gerekse politika hayatımda çok büyük ve olumlu yardımcı olmuştur. Bütün hayatım boyunca, yaptığım bütün başarılı çalışmalarımda, beğenilmemde-takdir edilmemde onun bilinçli yardımlarının büyük rolü olmuştur.
-Çok tertipli, intizamlı, temiz, bir ev kadınıdır.
-Daima kendisine yakışanı seçer. Çok şık giyinir, fakat asla, olumsuz
moda takip etmez.. Asla savurganlığı yoktur. Liisksten hoşlanmaz.
-Evin dekorunu sık sık değiştirmek en büyük zevkidir.
-Hele evimizde çiçeklerle dolu köşeleri zevklerin en büyüğüdür.
-Yemek yapmak, en sevdiği işlerdendir. Yemek işini kimselere bırakmaz.
-Her işi kendisinin yapmasını istemek gibi bir egoistliği vardır.
-İnsanlarda sakal ve bıyık en sevmediği şekildir.
-Kirli, paslı, acayip kılıklı gezenler onu rahatsız eder.
-Politikayı hiç sevmez. İ973’de seçimlere girmeme memleketlilerimin baskısı ile razı olmuş ve fakat içine girdikten sonra, benim en büyük yardımcım, danışmanım, desteğim olmuştur... Ona şükran borçluyum..
-Kadm-Erkek Hakkı’nm ayrılmasını değil-İnsan Hakları’nın tam ve iyi uygulanmasını arzular. Bununla beraber, kadınlara değer verilmemesi halinde üzüntüsü büyük olur.. Hele de ailelerde eşlerin kadınlara karşı kötü muamelesi onu çok iizer.. Ailelerin daima iyi geçinmeleri-mutlu olmaları, evlerde huzur olması, onlardan yetişecek çocuklara yansıyacağı için düzgün yaşamalarının şart olduğunu savunur.
-Çocukları çok sever.. Fakat çocukların iyi yetiştirilmeleri için ailelerin gerekli fedakârlığı göstermesini ister. Çocuklar başıboş bırakılmamalı, eğitimlerine dikkat edilmeli diye çırpınır...
-Sporla arası yoktur. Millî takımı tutar sadece...

S. 8: Saygıdeğer Bilal Babacığım, size bu soruları Güzide Anam hakkında bir araştırma-tahlil-inceleme çalışması yaptığım için sordum. Niyetim, incelememi bir kitap haline getirip yayınlamaktır. Acaba, Aııa’mız, bu konuyu nasıl değerlendirir? Siz ne dersiniz?

C. 8: Dediğim gibi, sen dahil, yurdun dört bir yanında, hattâ yurd dışında birçok manevî evlâdı var. Hepinizi canı gibi sever. Bir yazar-şâir-araştırmacı evladı olarak doğumundan bugüne kadar olan yaşantısını kaleme alarak, kitap haline getirmek teşebbüsü hem onu, hem de beni mutlu eder.
Bu davranış, aynı zamanda, eşim Güzide Giilpınar Taranoğlu’nun bir arzusunun tahakkukunu da gerçekleştirmiş olacaktır. Umuyorum, o da bundan mutlu olacaktır. Vefalı evlât olmak bir meziyettir.

Çünkü o, insanların eğer bir değeri varsa, hayatları içinde onları onore etmelidir ki, bu davranışın mutluluğunu tadabilsinler, yoksa insanlar, öldükten sonra anılsa ne olacak, kendisi görmedikten sonra, isterlerse altından heykelini yapsınlar... Yaşarken mutlu etmek kadar değeri olamaz der. Haklıdır da.. İnsanlar mutluluğun değerini yaşarken bilebilirler. İşte bizler de ilk günümüz¬den bu günümüze kadar birbirimizi mutlu etmenin yarışında olduk. Ancak, O’nun manevî evlâtlarının yarışı, tabii ki daha büyük zevk, daha büyük mutluluktur sanıyorum. Çünkü, hepinizi-hepinizi yüreğinden duyar, işitir... Hepinizi, hepinizi canı kadar aziz bilir, sever...

S. 9: Sayın Bilal Babacığım, bana bu imkânı verdiğiniz için tefekküir eder, yüce Mevlâ’dan sizlere daha nice uzun yıllar temenni ederim.

C. 9: Böyle güzel davranışın için asıl ben teşekkür ederim. Bizler de, sizlere, tüm evlâtlarımıza sağlık, mutluluk ve başarı dolu günler dileriz...
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  SAYFA: 139-TARANOĞLU'NDA ORDU İLİ SEVGİSİ Mustafa Ceylan 0 1,016 27/05/2014, 01:31
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  SAYFA 136 -137-138 SULTAN ŞAİRE GÜZİDE TARANOĞLU’NUN TÜRKİYE SEVDASI Mustafa Ceylan 0 1,138 27/05/2014, 01:26
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  SAYFA 134-135 TARANOĞLU ŞİİRİNDE ÇİÇEKÇİ KIZ VE HAMAL ÇOCUK PORTRELERİ Mustafa Ceylan 0 1,097 27/05/2014, 01:16
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  sayfa 132-133 TARANOĞLU ŞİİRİNDE "BACI" PORTRESİ Mustafa Ceylan 0 1,167 27/05/2014, 01:12
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  SAYFA : 130-131 Taranoğlu şiirinde ANA PORTRESİ Mustafa Ceylan 0 966 27/05/2014, 01:07
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  SAYFA 128-129 TARANOLU ŞİİRİNDE PORTRELER Mustafa Ceylan 0 954 27/05/2014, 01:02
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  SAYFA 126 -127 TARANOĞLU'NDA ÖMÜR KONUSU Mustafa Ceylan 0 1,064 27/05/2014, 00:56
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  SAYFA:124-125 TARANOĞLU'NUN "BULUŞ DÖNEMİ"-İKİNCİ DÖNEM Mustafa Ceylan 0 1,124 27/05/2014, 00:48
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  Sayfa 119-İKİNCİ DÖNEM-TARANOĞLU' NUN BULUŞ DÖNEMİ Mustafa Ceylan 0 955 27/05/2014, 00:29
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  sayfa-117-118)SULTAN ŞAİREMİZ GÜZİDE GÜLPINAR TARANOĞLU’NUN ARAYIŞ DÖNEMİ Mustafa Ceylan 0 1,080 11/01/2014, 12:15
Son Mesaj: Mustafa Ceylan

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder