SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Seğmen Ruhu-3
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
29/07/2008, 15:43
27.01.2008 13:27:48
Seğmen Ruhu-3
Mustafa Ceylan
SEĞMEN RUHU-3
*****
SEĞMEN KIYAFETLERİ
Seğmen giysileri, giysilerde kullanılan renkler ve desenler seğmen ruhu ile özdeştir. Hoşörüyle kahramanlığı bir arada bulundurma amacına tönelik giysiler, Anadolu'muzun dört bir yöresinde birbirine benzemektedir.
Aydın, İzmir, Bursa, Denizli efeleriyle, Ankara seğmenlerinin giysileri arasında çok küçük farklılıklar bulunmaktadır. Dizlik, işlik, cepken veya camadan ve beldeki silahlık...Genellikle dizlik kısa veya uzun olabilir. Kısasına dizlik,uzununa zıpka(zıvga)adı verilir.Çoğu kere cepkenler giyilmeyip,omuzlardan aşağı salıvermek adetti. Çoğu kere, koyu mavi (deniz veya petrol mavisi-gök mavisi) veya lacivert çuhadan yapılan bu cepken (camadan)'lerin üzeri baştan başa simli desenlerle kaplıdır.Aydın efelerinde ipek kaftanla,Ankara seğmenlerinde ise sırma ile işlenmiştir.
Şimdi seğmen kıyafetlerini birer birer anlatalım.
Dizlik: Diz kapağının altına kadar uzanan bir tür kısa şalvar(pantolon) olup,üzeri sarı ipekle, simle işlenmiştir.Beyaz veya mavi renkte patiskadan yapılmıştır.Bol ve geniş yapılan bu dizliklerin bütün kıvrımları arkada toplanmış,önü düz bırakılmıştır.Diz kapağının hemen altında ve dize sıkıca oturmuş vaziyettedir.Diz çorabı ile arasında iki parmaklık yer açıktır ve oradan ten görünür.
Diz çorapları: Beyaz yün ve tiftikten yapılmıştır.Ayağa giyilir ve dizliğe (kısa şalvara)kadar bacak boyunca uzanır.İnce,kırmızı renkli bağı ile sıkıca bağlanır.
Diz bağları: Kırmızı renkte olup,çorabı bağlamaya yarar.Bir veya birbuçuk parmak genişliğinde,yarım metre boyundadır.Dokumadan uçları püsküllü olarak yapılır.Diz bağları sadece beyaz dizlik(kısa şalvar)'lere mahsustur.Yarım dizlik ve zıvgalarda kullanılmaz.
Yarım dizlikler:Aynı beyaz dizlikler gibidir.Ancak, ilacivert,siyah veya kurşini renkte kalın çuhadan yapılmıştır.Kırmızı renkli diz bağları bunlarla kullanılmaz.Parçalarında beyaz dizliklerden farklı olarak,siyah ipek harçtan küçük birer motif ile dikiş yerlerinde kaytan süsleri bulunurdu.
Zıvgalar: Dizlik veya yarım dizliklerden sonra seğmenler tarafından Cumhuriyete kadar <
> adı verilen uzun dar paçalı,arkası fazlaca kabarık bir tür şalvar olup, kurşunî veya lacivert çuhadan yapılmıştır.Zıvgalar,ayak bileğine kadar uzanan uzunca bir giysi(pantolon)'dir.Dar paçalıdır.Arkası bir kuyruk teşkil edecek derecede bol ve döküntülü olur.Paçaları diz çorabı üzer,inden baldıra kadar gayet özenli,muntazam kıvrımlar oluşturacak derecede sıvanarak adeta kısa şalvar giyilmiş hissi verilirdi.Paça ve dikiş yerlerinde işlemeli süsler bulunurdu.
İşlikler: Bir çeşit gömlektir.Osmaniye topu denilen ipekli kumaştan yapıldığından Osmaniye İşliği adı da verilir.Hayadarî yakalı ve önü açıktır.Her iki yönde bir peş bulunur.Bel hizasında,yandan ufak bir bağla bağlanmak suretiyle iki önü birbiri üzerine kavuşurdu.Kolları uzun bilek,hizasında yırtmaçlı ve istenildiği zaman kapanabilmek üzere düğmelidir.Yaka kenarı,kol yerleri iki santim genişliğinde sarı veya siyah ipek kaytanlı, içi beyaz bez astarlıdır.
Camadanlar: "Seğmen alayı gibi önemli günlerde dizlik veya zıvgalarla beraber osmaiye işlikleri üzerine giyilen camadanlar boyu belden,yukarı,göğüs hizasında kalacak şekilde kısa ve önü de birbiri üzerine kavuşmayacak derecede dardır.Uzun olan kolları bilek hizasından hafifçe yırtmaçlı, bir parmak yakalı,üstü baştan başa işlemeli ve içi astarlıdır.Camadanların seğmen ve seğmenliğe hevesli genç esnaf çocukları tarafından giyilen türlerinini üzeri kaytan işlemeli olurdu ki bunlara fermeni denirdi.
Sırmalı yelekler: Camadan veya cepken gibi sırmalı takımları bulunmayanlar osmaniye işlik üzerine"sırmalı yelek,, giyerlerd..Bu yeleklerin boyu,göğüs hizasında kalacak tarzda kısa ve önüde birbiri üzerine kavuşmayacak derecede dar,vücuda sıkıca oturmuş vaziyettedir.Sırmalı yelek,camadan cepkenker Ankara'da yapılmaz,dışardan gelirdi...
Önü harçlı yelek: "Bu yelekler daha ziyade alttaki iç çamaşırını veya iç işliğini kapatarak üzerine giyilecek osmaniye işliklerinin yakasından güzel görünmek için giyilirdi.Kapalıyakalı, kolsuz ve önü 3-4 cm genişliğinde ipek harç ve ibrişim düğmeli olur ve genellikle Osmaniye topundan veya pamuk karşık,yollu "Halep toplarından,, yapılırdı.
Kadife veya çuha yelekler: Harçlı yelek bulunmadığı taktirde,Osmaniye işlik altına giyilen bu yelekler kolsuz, kapalı yakalı,önden birbiri içine giyecek tarzda kapaklı ve iki sıra düğmelidir.Genellikle siyah veya lacivert çuha veya kadifeden yapılırsa da gençlerden bordro, nefti,mor renk kadifeden olmak üzere arzu ettikleri renkte giyenler de bulunurdu.
İzmir yelekleri: Osmaniye işlikleri üzerine bazı kimseler,"İzmir yeleği"denilen çuha veya kadifeden çaprazvari,üzeri harçlı, kolsuz bir yelek giyerlerdi.Bu yeleklerin önü mailen karşılıklı bir sırma harç ve ilik düğmeli,önde düğmeler ilklenmeden bırakılırdı.Bu surette yeleğin harçlı uçlarının silahlık üzerinde kulak gibi dik durması efenin (seğmenin) "fiyakası,, sayılırdı.İzmir yelekleri, ya kuşağı altında veya üstünde kalmak üzere giyilirdi.Bu yeleklerin sırmalı olanları da vardı.,,
Hamailler: İşte seğmen ruhunu,madde âlemi içinde mânâ ikliminde dolaştıran bir inanç,bir iman işareti hamailler...Seğmen hamaillerle islam,ahlâk ve faziletinin granitleşmiş abidesi olduğunu ifade etmektedir.Kimilerin egöre batıl ve yanlış olarak nitelendirilen bu adet, asla yanlış ve batıl değildir.İslamı yaşayan ve yaşatmak için hem kendiyle,hem dünyayla mücadele içindedir seğmen...
"İçinde muska gibi ayetler enam gibi küçük din kitabı bulunan, gümüşten,dört köşe kutucuklardır.Seğmen alayı gibi önemli günlrde efeler (seğmenler)tarafından boyunlarına takılırdı.Yaşlıca kimseler ile, nazara fazla inananlar bunun çuhadan kaplı olanını elbiseleri altına takarlardı.
Bazubent veya pazvantlar: "Frsça kol anlamnında olan bazu" ile bağlama manâsına gelen"bent"den teşkil eden bu deyim "kol bağı"demektir ki halk arasında buna kısaca"pazvany"denirdi.Üzeri kabatma veya telkâri süslü dört köşe kutucuklardan ibâret olan bu bazubentler, içine muska konarak pazuya kuvvet vermek üzere seğmen alaylarında efeler(seğmenler) tarfından kollarına takılırdı.Abdülhamit Devrinin ortalarına kadar giyilen bu beyaz dizlikler,sonraları davulcu dizlikleriyle karıştıldığından terkedilmiş ve yerine "yarım dizlik,, denilen ve bunların renkli çuhadan olanları giyilmeye başlanmıştır.
Efe kuşakları: Bele sarılan kuşaktır.Lahuri şal,"bademli,, adı verilen iyi cins acem şalıydı.1.5-2 metre uzunluğunda ve dikdörtgen şeklinde olan bu şallar beldeki keçe kemer üzerine, kasıklardan göğüse kadar genişçe ve sıkıca sarılır.Bu kuşakların içine mendil,para veya tütün kesesi konurdu.Üzerine silâhlık takılırdı.
Silahlıklar
Seğmenlerin)"Efelerin şal kuşaklarına taktıkları silahlıklar meşinden ve 7-8 gözlü olurdu.Yanlarda bulunan kayış kemer ve tokaları vasıtasıyla bele sıkıca bağlanır ve içinede bıçak,tabanca ve para konurdu.Ankara efelerinin (seğmenlerinin) silahlarında üzeri deri ile hasır örgüsü süslemeli,Anadolu'nun diğer bölgelerine ait silâhlıklar ise genellikle sim işlemelidir.,,
Çoraplar ve ayakkabılar: "Genç (seğmenler) ayaklarına genellikle beyaz veya renkli ajurlu veya nakışlı diz çorapları giyerlerdi.Bayram,düğn,nişan gibi mutlu günlerde ise oldukça kıymatli ve pahalı olan "şal diz çorapları,, denilen çeşitli renk ve desende,baştan başa işli çoraplar giyilirdi.Ayakkabı olarak genellikle ayağa yemeni,genç ve çapkınca olanlar ise cimcime,kışın ise yamak mest ile kundura veya kalçın giyilirdi.,,
Puşu: Başa giyilen seğmenelere özgü bir ipekli çevredir.
Fes: Uzun püsküllü olan kalıpllı fes olup,başa giyilirdi.
Gümüş köstekli saat: İsteyenin takıp kullandığı bir araç olup,elbiseler üzerine boyundan atma gümüş köstekli saat takılırdı.
Seğmen ruhu, seğmenin giysilerine de yansımıştır. Giysilerdeki zariflik,sim desenler,nakışlar,renkelr onun sevgi ve barış dolu dünyasını,dünya görüşünü yansıtır. Hamailler inanç ve imanlarını,pazubent,kuşak ve silahlkılar onun savaşçısı ve korkusuz olduğunu ortaya koymaktadır.Yelekler,d,zlikler ve cepkenler onun çevikliğini,atikliğini belirtmektedir.
Seğmen kıyafetleri,milli duygularımızın ifadesinden başka bir şey değildir.Bu kıyafet, bütünüyle milli ve mânevi değerlerimizi sergilemektedir.
EL SANATLARIMIZ VE SEĞMEN
Seğmen, sanat ve sanatçıya değer verir.Ankara seğmeni halkın bir meslek sahibi olabilmesi için elinden gelen her türlü fedakârlığı yapmıştır.
Bugün çağı yakalama ve ileri memleketlerin önüne geçme hasretiyle yanıp tutuşan ülkemizde, üzerinde hassasiyetle durulması gereken konulardan birisi de el sanatlarımızdır.
İşsizler ordusunun, siyasi kişilerin ve partilerin kapıları zorlamalarının arkasında, el sanatlarına önem verilmeyişi bulunmaktadır. Mahallî imkan ve kaynaklardan istifade edilerek, insanlarımızın birer meslek sahibi, iş sahibi yapılmaları el sanatlarıyla mümkündür.
Tek bir tane pirincin üzerine bir âyeti işleyen sanatkar,sütunları,başlıklarını işeyen,mermerle dans eden kalıcı,ölümsüz eserleri vücuda getiren san'âtkar elleri şimdi neredesiniz? Neredesinz, halıya, kilime ruhunu, sabrını, gözyaşını, duygularını ilmik-ilmik, renk-renk,desen-desen işleyen kınalı eller?.. Çeliği pamuk ipliği gibi büken,gümüşü gül bahçesindeki gül yaprağına çeviren parmaklar neredesiniz?
Yeni, akılcı, muassır bir hamleye, bir şahlanışa, bir dirilişe ihtiyacımız var?
Şimdi, mâzimize bu konuda kısa bir göz atalım:
"Ahileri hüküm sürdüğü devirde Ankara'nın son derece ileri gittiğini ve her türlü sanat ve esnaf erbabının en ileri usüllerle bir teşkilata bağlı olarak idare ediyoruz.
Ankara'nın tarihinde yer alan sanat kollaroından bazıları şunlardır:
Sofçuluk: Bu sanat kolu eski Ankara'nın büyük bir gelir ve döviz kaynağı idi.Kralların, hükümdarların,padişahların ve bilhassa kadınların giydikleri elbiselerin çoğu Ankara tiftik keçisinin tiftiğinden dokunmuş soflardan yapılırdı.XIX.yüzyılın yarısında Ankara'da sof dokuyan binlerce tezgah olup,bu sofların boyanması için boya imal eden boyahane olduğu vergi kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Tabaklık: Ankara tabak esnafı ve sanatkârının toplandığı yer bugünkü Bendderesinin bulunduğu yerdi.Tabak esnafının buraya yerleşmesinin sebebi buradan geçen Hatip Çayı'nın gür ve bol sulu oluşudur.Tabaklıl bol su isteyen meslektir.Çaydan açılan avgın(ark)'larda derilerin temizleme işlemi yapılırdı.
Saraçlık: Bu sanat kolu da bugün hala ayakta kalmıl olan saraçlar çarşısında toplanmıştır.Demiryolunun Ankara'ya ve daha ileri gidişinden sonra saraçlık da yavaş yavaş gerilemiştir.
Semercilik: Semercilik mesleğininde gerilemesine demiryolunun Sivas'a kadar uzanması gösterilebilir.Semercilerin en son şeyhleri Mehmet Usta idi.Merkep,beygir ve yük taşımak için uzun semer yapılırdı.
Mutap,Culhacı,Palacı: Mutap, nakışsız düz heybe yapanlara denir.Tohum heybesi,çarşı heybesi, esbab(çamaşır) heybesi gibi çeşitleri vardı.Mutaplar bugünkü At Pazarı Yokuşunda Ahi Elvan Camii civarında yerleşmişlerdi.Keçeciler ve Palacılar da çarşıda bulunurdu.
Çilingirler: Çilingirler Ulucanlar'da ve Tahtakale civarında bulunurdu.Çilingirler demircilerle işbirliği kurmuş olup, beraber otururlardı.
Gümüş İşletmeciliği: Ankara'nın Beypazarı ilçesinde eskiden beri yapılagelen telkâri işlemeciliği bugün de gittikçe gelişerek devam ettirilen bir sanat dalıdır.Gümüş,takı, kemer ve süs eşyası yapımında kullanılan bu sanat, yurt çapında yapılan tanıtım ve sergilerle oldukça ilgi toplamaktadır.Ayrıca Ankara'nın bütün ilçelerinde halı dokumacılığı gelişmiş olup,çeşitli kurslarla ve tanıtma ile tezgah sayısıda artmaktadır.,,
Bu bakımdan kıyafetlerimiz ve mesleğimiz çok önemlidir.
Kıyafetlerimiz ve mesleğimiz (yaptığımız iş) bizim kişiliğimizi ortaya koyar.Duygularımı, düşüncelerimizi, zevklerimizi, beğenilerimizi, kısaca her şeyimizi ortaya koyan kıyafetimiz ve mesleğimizdir.
Ankara seğmenlerinin kıyafetleri ve mesleklerine gösterdikleri özeni burada belirtmeden geçmeyelim. Seğmen ruhu, kıyafetin her milimetresinde, mesleğin her bir anında yaşamıştır. Seğmen ruhu, seğmen kişilğini ortaya koymaktadır. Seğmeni seğmen yapan ruhudur.Bu ruh,kıyafetleriyle,yani öz kabukla bütünleşmesini bilmiştir.Seğmen ruhu,özellikle seğmenin işyle, el sanatlarıyla bütünleşmiştir.Seğmenin parmak üçlarında ruhunun sevinçleri bayramları ya da üzüntüleri dile gelmiş,sanatında şekil bulmuştur.
ANKARA EKMEĞİ VE SEĞMEN
Ekmek... Bütün kavgamızın özü.
<
Ankara'lı Ekmeği en kutsal bir varlık olarak görmüştür. Ekmek, saygı duyulan, saklanan, korunan...
(*)
rof.DR.ÖGEL Bahaddin,Türk Kültür Tarihine Giriş,Cilt 4
Kültür Bakanlığı,Kültür Eserleri 46,Ankara 1991, Sahife:36
Ankara'mızın ilçelerinde çok değişik şekil ve usullerde ekmek yapılmaktadır. Ekmeğin yapım ve şekli,o ilçenin tarihi kökeni hakkında bilgi vermektedir.
Bazlama, şepit, sığır dili, somun, gıynaç,yufka, pide, kete, gözleme, göbü, kömbe, şaplak, şipleme, yarımca vb...
İşte Ankara çevresinin ekmeğe verdiği isimler. Kimi tandırda, kimi saç, kimi kilde, pişirilen,
Ve bazısı yağlı, bazısı yağsız,
bazısının içi peynir,et vb,şeylerle doldurulmuş,bazısının içi sade...
İşte güzelim Ankara ekmeği...
Ekmeği çöpe, sokağa atmak, artanını atmak Ankara'lının ham ayıp, hem günah ve hem de yasak saydığı olumsuz bir hadisedir.Yerde bir ekmek parçasını gören, onu güzelce temizler, öper ve alnına götürür ve onu saklardı.İşte seğmen ruhunun ekmek karşısındaki tavrı bu...
Eskiden çoğu yerleşim yerinde bir veya bir kaç değirmen bulunur ve buğdayı en ederdi...Ve her mahallenin bir ekmek yapma yeri (fırın-tandır) bulunurdu. Şimdi de, çoğu köylerimizde, kırsal kesimde bu böyledir.
Fırın-tandır,değirmen ve ekmek teknesi...
Tekne,ekmeğin depolandığı yer...
<
<
Bugün başkentteki modern fırınlar şehir ekmeği ( somun)yapıyor.Ancak ilçelerde ve köylerde Ankara'lı atalarından devraldığı ekmek yapma geleneğini aynen devam ettirmektedir.
(*) : Prof.Dr.Ögel Bahddin,a.g.e,sh: 43-45
Ankara seğmeni, ekmeğe çok büyük değer verir. Ekmek, onun için, bayrak kadar, vatan kadar, kurân kadar aziz ve mübarektir. Allah'ın insanoğluna verdiği en mühim nimettir. Seğmen, kendisine terbiye edilmesi, yetiştirilmesi için emanet edilen çocuklara, her şeyden evvel ekmeğin kutsallığını öğretirdi. Ekmeğin bir milimlik kısmı, bir zerresi dahi yere düşürülmemeli... İnsan olmanın erdemi, ekmeğe gösterilen saygı ile başlar. Dünyada bir dilim ekmeği dahi bulamayanları göz önüne getirmek gereklidir.
İnsan ömrü boyunca karnını doyurmak için ekmek almak zorundadır.Ekmek parası kazanmak için, geceli gündüzlü bir çabamız sürer gider. Kilometreler, ötesine, gurbetlere hep onun için gidilir. Ekmeği Ankara'da kadınlar yapardı. Seğmenin helâl kazancıyla temin ettiği malzemelerden yapılırdı.
Seğmen, ekmek temin edemeyen, sakat, fakir, yetim ve düşkünleri müşfik kanatları altına alarak, onlara ekmek temin eder.
-----DEVAM EDECEK----
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Seğmen Ruhu-5
Site Yönetimi
0
987
29/07/2008, 15:47
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Seğmen Ruhu-4
Site Yönetimi
0
821
29/07/2008, 15:44
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Seğmen Ruhu-2
Site Yönetimi
0
865
29/07/2008, 15:41
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
SEĞMEN RUHU-1
Site Yönetimi
0
1,108
29/07/2008, 15:35
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder