• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Şiirimizde Verem
Dışarıda Ahmet Özdemir
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2013
Mesaj Sayısı: 593
Konu Sayısı: 593
 
#1
01/03/2016, 01:31
Şiirimizde Verem


[Resim: ahmet-ozdemir.jpg&w=125&h=125]
Ahmet Özdemir



Bir gazete haberi beni nerelerden nerelere götürdü. “bilinçsiz diyet yapanların, vücut dirençleri düştüğü için vereme yakalanıyorlarmış. Bunun için fakir hastalığı olarak bilinen verem hastalığı, günümüzde zengin, fakir dinlemiyor, sosyal seviyeye bakmıyormuş. İşadamı düzeyinde, mesleği olan ve ekonomik sorunları olmayan çok sayıda verem hastası bulunuyormuş.
Verem, ne soğuk yüzlü, ne sevimsiz kelime. Ocak ayının ilk pazartesi gününden sonra başlayan hafta eskiden Veremle Savaş Haftası olarak kutlanırdı. Elmacık kemikleri çıkmış, boynu incelmiş, yüzlerinde ıstırap ve bezginlik belirtileri görülen bir insanı gösteren afişleri, vereme yakalanmamak için iyi beslenme, temiz hava ve bol güneşin gerekliliğini öğütleyen yazıları, kolumuza vurulan aşıları hatırlıyorum. Ünite dergilerinde veremle ilgili sayfa sayfa şiirler yer alırdı:

“Karar verdik ulusça

Veremi yok etmeye.

O da tam sıtma gibi,

Yüz tutuyor bitmeye.

Sayısız dernek kurduk

Yurt içinde her yana.

Aşılarla saldırdık

Verem denen düşmana.

Gözlerimiz açıldı,

Artık millet uyandı.

Köy, kasaba her bucak,

Ne güzel aydınlandı.

Yıkacağız yakında

Gizli kalelerini.

Karar verdik and içtik,

Yok etmeye veremi.”

Gaziantep yöresinde, “Ahcik”e yakılmış türküler vardır. İlk aşk tomurcuklarının belirmeye başladığı yıllarda, ıssız yerlerde söylerdim. Aşık olduğumu sandığım kızın anneannesinin Ermeni olduğu söyleniyordu:

“Bahçelerde mor meni,

Verem ettin sen beni,

Ya sen İslâm ol Ahcik,

Ya ben olam Ermeni…”

O dönemler geçti, Liseli günlerimiz başladı. “Han Duvarları”nı elimizden bırakmıyorduk. Oldum olası ezberim zayıftır. Aklım kevgir gibidir. Gözümden beynime gidenler, tutunamazlar akar giderler. Ama, Han Duvarları’nda Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ın sözleri her nasılsa beynimde takılı kalmıştı:


“Garibim namıma Kerem diyorlar

Aslı’mı el almış haram diyorlar

Hastayım derdime verem diyorlar

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben.”

Üniversite’den sonra bir süre Servet-i Fünun dönemi Türk Edebiyatı ile ilgilendim. Cenap Şahabettin ve Tevfik Fikret hakkında kitaplar yazdım. Sonra bu halkayı biraz genişleterek Abdülhak Hâmid ve Ahmet Haşim’i ekledim. Servet-i Fünun’un mevsimi sonbahar, rengi sarı, kadını solgun ve veremliydi…

1940’lı ve 50’li yıllarda da vereme yakalanmak neredeyse moda olmuştu. Verem ‘aşk’la özdeşleşmiş bir hastalık sayılıyordu. İnsanı yiyip bitirmesi, benzini sarartması, gece uyku uyutmaması, zayıflatması, çaresiz bir dert olması, kan kusturması… onu âşıklara layık bir hastalık yapmıştı. Bu yüzden ince hastalık derlerdi. Hastalığın o yıllardaki yaygınlığı, edebiyat, sinema ve müziği de etkilemişti. Bu nedenle, gençlik yıllarımızın siyah-beyazlı filmlerinde, sevgililerden birinin yakalandığı ve ılık gecelerde, tahta sandalyeli yazlık sinemalarda, bizi hıçkırıklara boğan hastalık veremdi. Başında kısa aralıklarla öksürük efekti gelen ‘Veremli Kız’ türküsünü bilmem hatırlayanlar var mı? Simdi kanser ve kalp hastalığı modası çıktı da efektçiler kadın ve erkek öksürük ve inleme sesi aramaktan kurtuldular.
Verem yokluğun, sefaletin ve duygu yoğunluğu içinde olanların hastalığıydı. Elbette şairler başta geliyordu. Bunlardan biri Muzaffer Tayyip Uslu’ydu. İşte bir şiiri:

KAN


Önce öksürüverdim

Öksürüverdim hafiften

Derken ağzımdan kan geldi

Bir ikindi üstü durup dururken

Meseleyi o saat anladım

Anladım ama, iş işten geçmiş ola

Şöyle bir etrafıma baktım

Baktım ki yaşamak güzeldi hala

Mesela gökyüzü

Maviydi alabildiğince

İnsanlar dalıp gitmişti

Kendi alemine

Dünya edebiyatında vereme yakalanmış şairler arasında Lord Byron, Guy de Maupassant, Paul Eluard, Maxim Gorky, Panait Istrati, George Orwell, Friedrich Schiller, Albert Camus, Dylan Thomas sayılabilir.
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Şiirimizde mânilerimizde deyimlerimizde gül Ahmet Özdemir 1 871 03/04/2013, 23:43
Son Mesaj: RefikaDogan

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder