• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Şiirin genç yolcularına mektup…
Dışarıda Gazanfer Eryüksel
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesaj Sayısı: 180
Konu Sayısı: 179
 
#1
03/10/2017, 01:04
Şiirin genç yolcularına mektup…

Gazanfer ERYÜKSEL


Âdemoğulları ve kızları, başlarına gelenleri birbirlerine anlatmadan rahat etmezler. Sanat ise bu bağlamda yapılan üretimlerin ötesi olabildiğince sanattır. “Değişende değişmeyeni” ifade edebilen metinlerin zamanı geçmesi mümkündür.  

Ve sorar Enis Batur, “Güçlü aşk şiirlerini gözü dönmüş âşıklar mı yazmışlar, iyi şiirin ölçülerini tutturanlar mı?”
Sanatçı şüphesiz yaşadıklarından ve yaşananlardan yararlanır. Ancak, sanatsal ürünün birebir yaşantı aynaları olduğu söylenemez. Bir diğer deyişle sanat üretimi, hayatın kendisi değil, yeniden kurgulanmış hâlidir.

Bu genel çerçeveden sonra sözü şiire indirgesek…
“Şüphesiz, hiçbir şiir dili şairin işittiği ve konuştuğu dille tamamen aynı değildir; fakat bu dil, konuşulan dille öyle bir ilişki içinde olmalıdır ki onu dinleyen veya onu okuyan bir kimse ‘Eğer şiir dili kullansaydım böyle konuşurdum’ diyebilsin” diyecektir T. S. Eliot…

Ahmet Haşim ise “Şair, umumi lisandan seçilmiş kelimeleri yeni manalarla zenginleşmiş, her harfi yeni ahenklerle çınlayan, üslup ve edası başka bir ölçüye göre tanzim edilmiş güzellik, renk ve hayal ile dolu şahsi bir lehçe vücuda getirdiği andan itibaren eserinin açıklığı okura göre değişmeye başlar” diyerek şair-okur sarkacının gizemini anlatacaktır...  (Ahmet Haşim, Piyale, S. 19, İstanbul, 2005, YKY)

Tek tip beslenme insanlar için nasıl zararlıysa sanatçının/şairin beslenme kaynakları da o denli önemlidir. Bu bağlamda Oktay Rıfat, "Şiirde çağdaşlığı ararken müziğe, resme, yontuya bakmak bizi hem uyarır, hem de güvenle götürür gideceğimiz yere, Genç ozanlara derim ki: Öteki çağdaş sanatlarla şiiriniz arasında bir bağlantı kuramıyorsanız kusuru kendinizde arayın" derken sanatçının sağlıklı beslenmesine değinmektedir.

Sanatın genç yolcularına, “olmak ve/veya olamamak” bağlamındaki sohbetlerde şunu söylemeye çalışıyorum. Şair adayı şiirin “sarp ve dikenli” yollarına çıkarken bir bedel ödemek zorundadır. Çünkü sanatçı olmak bir yaşam biçimidir, bir tercihtir. Tıpkı sporcular gibi farklı bir beslenme de gerekir. T. S. Eliot, Ahmet Haşim ve Oktay Rıfat’ın sözleriyle özetlemeye çalıştık. Altını bir daha çizmek istiyorum ki bu bir bedeldir ve ödeme peşin olarak yapılır.
Sanatçı/şair, olmak veya olmamak konusunda bedel peşin ödense de teslimatın olup olmayacağının ise garantisi yoktur.  

Yaşamları süresince çok popüler olmuş nice sanatçı vardır ki zaman onları hızla öğütmüştür. Geleceğe kalmak, zamanı aşmak sanat yolculuğunun en gizemli hâlidir. Örneğin, Abdülhak Hamit Tarhan yaşadığı dönemde “şair-i azam” diye anılırken çağdaş şiirimizde adı neredeyse hiç anılmayan, genç kuşaklara örnek olarak gösterilmeyen bir şairdir. 

Bu noktadan hareketle yaşarken popüler olmanın da zamanı aşma ölçeğinde pek bir değer taşımadığını söylememiz mümkündür.

Sanatçı “değişenden değişmeyeni” yakalamanın peşindedir. Neyi söylediği denli nasıl söylediği de önemlidir.  
Sanat söz konusu olduğunda bir başka boyut ise zanaatta usta çırağını seçerken sanatta sanatçı adayının ustasını seçmesidir. Sanatçı adayı kendi penceresinden zamana bakarken, teşbih bu ya, “kan grubu” uyan birini seçmelidir.
Gençlerle söyleşirken ifade etmeye çalıştığım bir boyut daha var. Sanatçı insanı anlatıyor ise onun psikolojisini bilmelidir. İnsan bir toplumun içinde yaşadığına göre toplumu bilmelidir. Sosyoloji… Bu bağlamda insan ekonomik bir canlı olduğundan ekonomi bilmelidir. İnsan toplumun bir parçası ise eğer onun tarihini bilmelidir. Çokluk görmezden gelinse de insan doğanın bir parçası olduğundan doğayı tanımalıdır.

Bütün bunlar sanatçının olmak ya da olmamak yolculuğunda peşin ödeyeceği bedeller arsındadır. Ama ne demiştim. Olmanın garantisi yoktur.  

Marcel Proust’un sözleriyle bitirelim mektubumuzu…

"Üslup kimilerinin sandığı gibi bir süsleme değildir kesinlikle; teknik meselesi bile değildir, üslup – tıpkı ressamlar için renk gibi – bakışın bir niteliğidir, her birimizin gördüğü, başkalarının göremediği özel bir evrenin açığa çıkışıdır. Bir sanatçının bize sunduğu haz, bize bir evren daha tanıtmasıdır."
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder