ŞİİRMATİK

Dün akşam, dostum, kardeşim Doç Dr. Faik ARDAHAN'dan aşağıdaki makaleyi msn yoluyla aldım, birazdan onun sitemizdeki sayfasına da asacam.

Aynen şöyle:

"Şiir Makinesi

Bir şeyin makinesi icat olunca ustalık ve el emeği gerektiren sanatkarlık veya zanaatkarlık artık tarihe kavuşacaktır. Makineleşme; insan emeğiyle yapılan her işin makinelerle yapılması demektir. Yani o iş artık endüstriyel hale gelmiştir. Aynısından binlercesi üretilecektir. Ekonominin kuralı gereği olarak da o piyasada bolluk yaşanacak ve o ürünün fiyatı düşecektir. Bunun örnekleri çok yaşanmıştır. Terziliğin yerini konfeksiyon üretimi almıştır. Ayakkabı tamir ettirmeye gerek yok çünkü yenisi tamir parasından daha ucuz artık.

“Silah icat oldu mertlik bozuldu” denilirdi eskiden. Şimdi aynı şey acep şairliğin mi başına gelecek. Şairliğin pabucu dama atılmak üzere. İnsanoğlu şiir makinesini de icat etti. Çatısı, anlamı ve omurgası aynı şiir kullanıcıdan alınan belirli formatlardaki bilgilerle yeniden düzenlenmekte ve o kişiye özgü anlam yaratana şiir ortaya çıkmakta.

İşte size örneği. "http://www.herice.com/mail/6010/ " adresli şiir makinesinde oğlum Doruk için yazdırdığım şiir. Önce soldaki bilgileri girdim ve şiiri yaz butonuna bastığımda yandaki şiir benim için yazılmıştı.


Şiiri adadığınız sevgilinizin adı:

Onu kaç yıldır seviyorsunuz:

Onun en sevdiği kuş:

En sevdiği çiçek:

Bir çiçek ismi daha:

En sevdiği ağaç:

Saçları ne renk:

En sevdiği meyve:

Gözleri ne renk:

En sevdiği deniz canlısı:

Duygusal anlarınızda ona nasıl seslenirsiniz:

Kirpikleri ne renk:

Bu şiiri yazarken ona söylemek istediğiniz söz:

doruk için...

Seni düşünürken doruk, uykusuz gecelerde on yıldır seni düşünürken,

Bir kanarya gelir yüreğimin ucuna konar. Bir karanfil açılır ansızın,

Bir lale sinsi sinsi kanar kalbimin üzerinde,

Seni düşünürken doruk, bir kavak ağacı tepeden tırnağa donanır. Deliler gibi dönmeye başlar,

Döndükçe, kumral saçların dalgalanır.

Döndükçe, kumral saçların dalgalanır.

Çekirdeği henüz süt bağlamış bir erik kesilir ağzımda,

Dokundukça yanar yeşil gözlerin.

Seni düşünürken bir yunus geçer okyanuslardan, 'dobişko' der dudakların,

Seni düşünürken, kahverengi kirpiklerini...

Seni düşünürken, 'seni çok özledim' der dudaklarım...

Orhan Veli’yi rahmetle anıyorum. O bir şiirinde diyordu ki “Şiir yazdım bunca senedir/ Ne buldum?/Eşkiyalık edeceğim bundan sonra…/ Haberi olsun yol kesenlerin / İş yok artık kendilerine dağ başlarında/ Mademki ekmeklerini alıyorum ellerinden / Buyursunlar onlar da benim yerime / Münhal yer var edebiyat aleminde”.

Artık şiir yazmak para etmeyecekse, dağları delerim diyordum Ferhat gibi. Ama onun da pabucu dama atıldı. Dağları delen makine şiiri yazandan daha önce icat edildi. Bilmem ne yapacağız, bilmem ne gelir başımıza artık. Şiiri suya mı yazsak acep. Onun daha makinesi yapılmadı sanki. Hadi hayırlısı. Ben elime kalemi alayım gene de. Ya kısmet....Faik ARDAHAN"

**

İşte bu...

Dostlarımız bilirler ki; 4 yıldan bu yana internette meydana gelen ŞİİR HIRSIZLIKLARI ile GÜLLÜK EKİBİ olarak büyük bir mücadele vermekte idik.

Tam 70 çeşit HIRSIZLIK metodu saptamış ve belgelemiştik. Ancak, bu kez Faik ARDAHAN Hoca'mızın bu yazısı bizi daha bir düşündürdü, kara bulutlarımızı çoğalttı.

Üstelik, söz konusu internet adresinde (OTOMATİK ŞİİR MAKİNASI)nın üstünde şu not vardı:
(Aşağıdaki formu doldurun, sizi ve sevgilinizi, Bedri Rahmi Eyüboğlu' nun şiirinden esinlenerek hazırladığımız bir esere yerleştirelim ( Bunun bir Bedri Rahmi şiiri olduğunu sevgiliniz nereden anlayacak?) şeklinde bir açıklamada bulunmakta.

Evet işte bu, bizim tesbit ettiğimiz 70 çeşit ŞİİR HIRSIZLIĞI'ndan en önemlilerinden birisi. Kısaca "DOLDUR BOŞALT" metodu demiştik biz buna. Bu yolla Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Cemal Safi, Rasim Köroğlu gibi çok sayıda ünlü şairimizin şiiri çalınmış, değişik isimlerle internetteki herkese AÇIK ŞİİR SİTELERİnde yayınlanmıştı. Yaklaşık 700 sayfayı tutan bu çalışmamıza, şimdi artık yenilememiz veya yeni eklemeler yapmamız gerekecek galiba. Zira, şuna bakın ŞİİRMATİK icad etmişler resmen.Bunu geliştirirlerse, düşünüyorum da, olay hangi boyutlara gider...

Şiir hırsızlarına gün doğdu diyebiliriz.
ŞİİRMATİK, evet bu ŞİİRMATİK...
Şiiri katleden bir otomasyon.
İngilizlerin kur'a usülü kök kelime ve sıfat-tamlama çekerek müthiş İMGEli şiir akımını merakla izliyor, nereye gideceği hususunda endişelerimizi taşıyorduk, ama, maşallah bizimkiler bunu OTOMATİĞE BAĞLAMIŞLAR. Hem de daha ileri götürerek, ünlü şairlerin ünlü şiirlerinin TARZ-SÖYLEM ve KELİME HAZİNESİ'ni bile kullanabilmekteler gayri.

**

Kaç makale yazdık, kaç sempozyumda-toplantılarda söyledik, İLLA HERKESİN ŞAİR olma mecburiyeti yok. ŞAİR OLUNMAZ ŞAİR DOĞULUR diye. Kasap, dondurmacı yada evinin hanımı, çocuklarının anası olmasının onun için daha hayırlı olması gerekeceğini söylediklerimiz, burunlarını kıvırıp kıvırıp bizi dinlemediler de şimdi başka ses bahçelerine reayting kırdırıyorlar. Tamam işte, onlara GÜN DOĞDU. Tezelden bu ŞİİRMATİK'i geliştirirler.

**
Birde bizim Vatandaş Osman (VERİNCE PARAYI ŞAİR OLDUM) diye paralı antolojileri taşa tutmaz mı? Buyursun, ŞİİRMATİK'e... Canı kimin şiirinden AŞIRMASYON yapmak istiyorsa o kişileri, taşa tuttuğu kişileri, çağırsın bakalım. Ya da buna ne diyecek Vatandaş osman? göreceğiz...

**
Hayret ediyorum.. Milyon kere hayret !
Günde en az 10 adet şiir yazan ve bunu AÇIK KAYNAK İNTERNET SİTELERİnde yayınlayanlara.
OLACAK İŞ Mİ?

**
Orhan Veli'nin kaç şiiri vardı, Nazım'ın, Necip Fazıl'ın? Onların bir ömür yazdığı şiir sayısını bir ayda geçen velüd kalem erlerini gördükçe, şiirimiz nereye gidiyor? demeden edemiyoruz... Kaygımız bu işte...

**
Bu konuyu ilerleyen günlerde daha detaylıca ele alacağım.
Şimdilik bu kadar dostlar...


Mustafa CEYLAN

aynen uyguluyor be üstad hayret ettim valla. peki eyüpoğlu bu konuda neden sessiz kalıyor acaba.