• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
SILAYA HASRET
Dışarıda Rahime Kaya
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2011
Mesaj Sayısı: 421
Konu Sayısı: 398
 
#1
Shy  21/11/2011, 09:27
SILAYA HASRET
21.11.2011

Sıla, bizi biz eden, bizi kucağına koşulsuz saran toprak... Kilometrelerce uzakta, düşlerimizde, yollarında yürüdüğümüz, suyunu içtiğimiz, ağacına tırmanıp, güneşinde yandığımız, soğuğunda donduğumuz; her köşesinde her anını yaşadığımız; geçmişe dönüp, anılara daldığımızda dudak kenarımızda küçücük kıvrıkla gülümseten, ardından gözlerimizi yaşartan; uzak kaldığımızda burnumuzda tüten, bizi sessizce çağıran sıla…

Çağrı yüreğimizi titretmiş ise, özlemimiz üst seviyelere çıkar. Koşullar uygunsa, topladığımız gibi çantayı, çıkarız yola.
Yol uzundur, yorucudur, aktarmalıdır. Kimin umurunda olur? 1000 km. lik yolu, orada yapacaklarımızın hayali ile kısaltırız. Ne ağrımız olur ne de sızımız. Günlü, güneşli ederiz yolları.

En son dönemeçte, içime sevgi dolar, heyecan dolar. Dönemecin ardından koskoca ”Kıble Kayası”, ardından çam ağaçları, ladin ağaçları(Toros Sediri), yeşil vadi karşılar gurbetçisini.

Merhaba dağım, taşım, toprağım merhaba. Ben geldim, size geldim, diye selamlarım içimden. Yarma’yı (Eskiden memleketime girişte kocaman bir kaya varmış. O kaya ortadan yarılarak yol geçirilmiş. Bu nedenle adı Yarma’dır. ) geçince tanıdık yüzler belirir. Onlarla selamlaşırım. Her yüz benim parçamdır, ben de onların. Yıllarca görmesem, konuşmasam bile belleğimde dün gibi taze kalan, benim parçalarım. Geneli el sallama ve gülümseme olan selamlaşmaya, ayaküstü hal hatır sormalar eklenir. Eve varıncaya kadar sürer muhabbet.

Birden yarın olsun isterim. Toprağıma tam kavuşmak için.

Önce mezarlığa giderim. Duamın ardından, gözyaşlarımın eşliğinde anılara dalarım. Dilim çözülür. Konuşurum. Sonsuzluktaki babam ve sevdiklerim beni duyar mı, görür mü, bilmiyorum. Ama ben onları görürüm. Sağlıklarında bana nasıl tepki vermişlerse, öyle görürüm. Bir gün görüşmek üzere diyerek, vedalaşırım.

Yamacın başında bir taşın üstünde bulurum kendimi. Son gelişimden bu yana neler değişmiş, onları görmeye çalışırım. Olumsuz değişim varsa, içim acır. Olumlu değişimlerde büyürüm, çoğalırım.

Sonra bir çam ya da ladin ağacının dibinde olurum. Normal yolları yürürken zorlanan ayaklarım, keklik gibi seker. Soluğum genişler. Dallarda taze filizlerden, kozalaktan koparırım. Derin derin koklar, filizi ağzıma atarım. İlk defa görmüş gibi kozalağın katlarını incelerim. Çam sakızı toplarım.

Hele hele dağlara, Yörüklere gitme olanağı bulmuşsam, değmeyin keyfime. Sıcak pide, taze katık, sadeyağı ve çay eşliğinde, konuşacak öyle çok konumuz olurum ki, geçmişten, unutulan gelenekten…

Eve dönüşte memleketimi tam karşısından seyretmek için, Kıble kayasının başına çıkarım. Oh be bu kadar güzel hava başka nerede olur? Biz Taşkentlilere mi güzel bu havalar, herkese mi?

Memleketimin güney girişinde Sultan pınarı akar. Her yolcu gibi, buz gibi suyundan bende içerim. Ne dişlerimin uyuşması umurumda olur ne de soğuk suyun sağlığıma dokunma olasılığı. Otururum su teknesinin kenarına, her mevsim yeşil ve kutsal ağaçlı Erenleri seyrederim. Gözüm ikiye ayrılmış Asar kayasına ilişir. Ucunda ki aslan başı görünüme odaklanır bakışım. Ne devranlar yaşamış memleketim! Sırları taşlarında…

Yavaş yavaş yamaçtan evimize yürürüm. Yolda ne kadar çok insanla karşılaşır ve konuşursam, o kadar mutlu olurum. Hatta ekmek almak bahanesine çarşıya giderken, her gün ayrı yoldan eve dönerim ki, çok kişiyi görebileyim.

Tabi birde mevsim yaz olmalı! Toros dağlarının sıcağını yakalamalı. Yoksa evden dışarıya burnumu bile çıkaramam. Yüzüme tokat gibi vurur soğuğunu, ayazını. Sert havasını unuttuğum için cezalandırır beni. Tıpkı son ekim ayında olduğu gibi.

Son yıllarda memleketime gidemiyorum. Gittiğimde de üç beş gün ya da bir iki hafta kalıyorum. Az kalışlarım keyfi olmadığından, oradan dönerken ve sonrasında üzülüyorum.

Gazeteye yazmadığım yaklaşık iki ayın, iki haftasını memleketimde geçirdim. Aslında planım ve isteğim dolu dolu bir ay kalmaktı. Ne yazık ki bu tür planlar bana çok lüks oluyor. Sağlık öne çıkınca, plan işlemiyor ve bana iki hafta düştü memleketimden.

Yarım kaldı düşlerim. Çok az insanla görüşebildim. Heybemde iki mezarlık, iki hastane ziyareti; yüreğimde hasreti giderememenin burukluğuyla, ayrıldım sılamdan.

Şimdi yeniden sizlerleyim.
Alıntı  
Dışarıda osman7159
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesaj Sayısı: 1,772
Konu Sayısı: 555
   
#2
21/11/2011, 22:16
TOROS DAĞLARININ NAZLI ÇİÇEĞİ GİBİ AÇMIŞ YAZINIZ HÜZNÜ KUCAKLAYARAK. SAYGILARIMLA.

http://vk.com/club35666845


hizliresimyukle.com - Resmin Tam Görünümü













Alıntı  
Dışarıda Rahime Kaya
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2011
Mesaj Sayısı: 421
Konu Sayısı: 398
 
#3
22/11/2011, 10:02
(21/11/2011, 22:16)osman7159 Yazdı: TOROS DAĞLARININ NAZLI ÇİÇEĞİ GİBİ AÇMIŞ YAZINIZ HÜZNÜ KUCAKLAYARAK. SAYGILARIMLA.

İÇTEN VE DOSTÇA YORUMUNUZA, AYNI İÇTENLİKLE VE DOSTLUKLA TEŞEKKÜR EDERİM OSMANN BEY HOCAM. VAR OLUN, SAYGILAR
Alıntı  
Dışarıda Mustafa Ceylan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesaj Sayısı: 2,007
Konu Sayısı: 1,502
 
#4
22/11/2011, 20:11
of ki offffffffffffffffffff..............!!!
Alıp götürdü beni Taşkent'e, Pirlerkondu'ya, Sultan Pınarı'na, İskeleç'e...
Bir gül attım bahçelerden bağlardan yarınlara,
Bir yayık ayranı içtim, bağdaş kurdum yer sofrasına,
Karacoğlan çaldı ben çığırdım bu enfes-bu hârika yazıyla...
Yaşayasın, binler yaşayasın e mi can kardeşim....
*
Çok teşekkür ediyorum...
Çok teşekkür...
Alıntı  
Dışarıda Rahime Kaya
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2011
Mesaj Sayısı: 421
Konu Sayısı: 398
 
#5
23/11/2011, 00:05
(22/11/2011, 20:11)mustafaceylan Yazdı: of ki offffffffffffffffffff..............!!!
Alıp götürdü beni Taşkent'e, Pirlerkondu'ya, Sultan Pınarı'na, İskeleç'e...
Bir gül attım bahçelerden bağlardan yarınlara,
Bir yayık ayranı içtim, bağdaş kurdum yer sofrasına,
Karacoğlan çaldı ben çığırdım bu enfes-bu hârika yazıyla...
Yaşayasın, binler yaşayasın e mi can kardeşim....
*
Çok teşekkür ediyorum...
Çok teşekkür...

Sizde binler yaşayın değerli abim, sağ olun, var olun.
Allah bizleri dağlardan mahrum etmesin.

Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder