04.07.2008 04:00:14

SON 3 YAZIMIZ ve GÜNCEL

Mustafa Ceylan




Altına yüze yakın yorum eklenmiş, puan dersen en fazlasını almış vede sitenin ana sayfasında en çok yorumlanan, en çok okunan yazılardan sayılmış yazılar yazmayı beceremedik gitti.

Kalemimizi susturduk bir süreliğine...

Bana göre, "öyle icap etti."

Son 3-4 yazıma bakıyorum da, maşallah puan ve yorum rekoru kırmışım. (!) İnanmıyorsanız bakın aşağıda var...

Gene de yazmayacağım. Varayım, bu kadar puan ve yorum rekoru kırmış bu son yazılarımın özet/ciklerini sunayım dedim.

Merhaba herkese !

***

Onpunto' da 12.05.2008 tarihinde "Kulisten AKP Sonrası" başlıklı bir yazı kaleme almışım. Bu yazıda demişiz ki:

"Siyasi kulislerde “AKP’nin kapatılacağı” açıktan açığa söylenirken, AKP sonrası senaryoların da her geçen gün renklenerek çeşitlendiğini görüyoruz.

Yok efendim Anayasa Mahkemesi kararının 3’e karşı 8 oyla çıkacağı, Ağustos’ da bu işin “tamam” olduğunu söyleyenler bile var.

Hattâ, daha ileri giderek, AKP’ de 42 siyasi yasaklının olacağı, AKP yerine kurulacak yeni partinin hazır olduğu, ilçelere kadar örgütlenmesini tamamladığı da ifade edilir oldu.

Dün, AKP’ ye yakınlığını ve yapılacak ilk seçimlerde Milletvekili adayı olmak için çaba sarf edeceğini bildiğim bir arkadaşımla konuşurken, söz siyasetten açıldı ve dönüp dolaşıp Antalya’ya geldi.

Arkadaşım, Turan Çömez ve Abdüllatif Şener’ den bahsediyor, “Antalya’ da yeni partinin tüm ilçe teşkilatlarının bile hazır olduğunu” söylüyordu. Turan Çömez ve ekibinin tabana kadar inen çalışmalarını övgüyle anlatan arkadaşımın gözbebekleri ışıldıyordu, bu gelişmeleri bana anlatırken.

AKP’nin kapatılıp kapatılmayacağını yüce yargı bilecek. Yüce yargının vereceği karar önemli.

AKP sonrası senaryoları konu edenler, sözü döndürüp dolaştırıp “asker” e getirmekte, ondan öteye de gidememekteler.

Gördüğüm manzara içinde, öylesine kurulu düzene dayatma, diretme yok;

fakat, egemenlik konusunda şüpheler ve belirsizlik mevcut.

Hattâ AKP kapatılmazsa, bir “askeri yönetim”in geleceği, gelecek olan bu yönetimin bir 50 yıl ülkeyi yöneteceğini söyleyenler bile var.

AKP’nin yerine kurulacak tek partinin tepki oylarını da toplayarak mahalli seçimlerde % 60 ların üzerinde oy alacağını,

ABD’ nin daha son sözünü söylemediğini, ABD ne derse onun olacağını söyledikten sonra,

ABD’nin AKP’yi gözden çıkardığını, bu yüzden de, yeni partinin liderini dahi hazırladığını söyleyenlere varıncaya kadar bir sürü senaryo havada uçuşmakta."

***

Kulisten aktardığımız bu duyumlarla ilgili yazımızın altında yorum ekleme kısmında bir "küfür vardı" VE halâ o yazı orada durmakta. ONPUNTO' dan bu konuda az-biraz duyarlılık ve tarafıma bir "açıklama" bekledim, gelmedi.

Neyse, konumuz o değil;

***

Sonra mı?

Evet sonra, 13.05.2008 tarihinde "Kara Gözlü Memleketim" başlıklı bir yazı kaleme almışız ve Tuncay Özkan-Kanal Satışı-CHP ilişkilerini dile getirmişiz. Demişiz ki :

CHP Genel Saymanı ağzıyla, "Kanaltürk'ün satışının CHP'nin sorunu olmadığı, hizmet sözleşmesi gereği hesabın faturalar kesilerek kapatıldığı" belirtildikten sonra, "Herhangi bir ilişkimiz yok" denilmekte. İlaveten de; "şimdi yeni sahiplerinin tutumları tavırları biliniyor iktidara yakın bir grup. Nasıl bir çizgi izler onu hep beraber göreceğiz. CHP’nin sorunu değil, CHP’nin ilişkide olduğu kanal değil." denilip mesele su üstünde yazıya dönüştürülmekte.

"Dün dündür, bugün de bugün" mantığı işte...

O görkemli mitinglerle, gerçekleştirilen büyük organizasyonlar sandığa yansımayınca, siyaset fil'i, meşhur "unutkan hafızası" nın deposuna atıyor her şeyi. Sanki ben yaptım, para musluklarının montajını fatura fatura. Sanki ben, yaşa varol, yürü yiğidim, arkanda ben varım diyen bendim."

***

Sonra mı;

Sonrası şu : 16.05.2008 ' de "Nasrettin Hoca Nerdesin?" başlıklı bir yazı kaleme almışız, onda da demişiz ki :

"Nasrettin Hoca yaşasaydı, günümüz için hangi fıkrayı üretirdi acaba?"

ve eklemişiz:

"Merkez sağın eskimiş, pas tutmuş yıldız politikacılarından 107’ sinin bir yemek yiyerek eski Cumhurbaşkanımız Baba’ya “siyasete dön” çağrısına;



“Kanal Türk zengini” olup bir ay içinde parti kuracağını söyleyen ve sinirlerine hakim olamayıp medya tarihinin en açık söylevini gerçekleştiren TunCAY Beyefendiye;



Kızlarımızın-bayanların başlarını kapatacağız derken partisini kapattıran ve son günlerde suskun duran Sayın Başbakan’a,



Son nefesine kadar hepimizi BAYıp koltukda KALacak olan ve Turan Çömez’le AKP sonrasının pazarlığını yapan Baykal’a, "



"İmf düdüğü öttürecek, AB-ABD kazanını doğurtacak, ihaledeki müftü baklavasının tepsisini mutlaka kendinden yana döndürecek, memura, işçiye, garibana "kuruşluk zam"larla göle maya çaldıracak, Fethullah Hocayı birkaç cümleyle yurda getirtecek, 1100 rakımlı Başkent tepesine Timur’un filleriyle değil, eşeğine ters binip gidecek Nasrettin Hoca’mız, sahi nerdesin, nerelerdesin? "



***

Neyse;

Son bir kaç yazımızdan pasajlardı bunlar.



Bunları yazarken biz, bir "küfürle karşılaşmışız" ve site yönetiminin bu konuda hassasiyet göstermemesi sebebiyle, çekilmişiz köşemize...



Ben halâ aynı noktadayım; bu yüzden yazmıyorum. Susturdum bir süre kalemimi...



Zaman akıp gitmekte...

"Görelim Mevlâ neyler /Neylerse güzel eyler" demiş eskiler. Biz de öyle deyip bekleyeceğiz, sabırla...



***

Saygılarımla...