SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Tahir Kutsi Makal'ın' ANADOLU'DA TÜRK MÜHRÜ' Kitabı
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
05/04/2009, 00:36
Tahir Kutsi Makal'ın' ANADOLU'DA TÜRK MÜHRÜ' Kitabı
-Araştırma-İnceleme-
MUSTAFA CEYLAN
**************************
ANADOLU’DA TÜRK MÜHRÜ
KİTABIN KÜNYESİ:
KİTABIN ADI: ANADOLU’DA TÜRK MÜHRÜ
Toker Yayınları
Genel Dizi No: 81
Tez Kitaplar Dizisi No:13
BASKI: Çetin Matbaacılık
KAPAK: Sivas’ ta Gök Medrese
İstanbul 1997
Toplam 144 sayfa.
Kitabın 5. Sayfasında “BU ESER
1071-1971 Malazgirt Zaferi’nin 900. Yıldönümü,
1320-1971 Yunus Emre’nin 650. Yıldönümü
1072-1972 İlk Türk sözlüğü Divan-ı Lügat’it Türk’ün yazılışının 900. Yıldönümü dolayısıyle Türk Kültürü’ne armağan olarak yazılmıştır.” Denilmektedir.
Eser 16 ana başlıktan meydana gelmiştir.
“TÜRKÇE’NİN ZENGİNLİĞİ” başlığı altında, dünyanın en güzel dillerinden birisi olan Türkçe’nin zenginliği ve Türk Birliği’ni sağlayan yegâne unsurun dil olduğu anlatılmıştır. Konuya “Oysa Türk dili zengin dildi. İnsanların birbiriyle anlaşmasını sağlayacak ölçüde olduğu gibi edebiyat dili olarak da zengindi. Ozanlar, yazarlar, duygu ve düşüncelerini Türkçe ile çok güzel anlatabiliyorlardı. Halkın ortak yapımı halk hikâyeleri Türkçe ile renkleniyordu. Türkçe yüksek anlatma yeteneğine sahip bir dildi. Üstelik bu durum ispatlanmıştı da. Ve bu ispatlama yıllar önce yapılmıştı. Kaşgarlı Mahmut, ikiyüz yıl önce Türkçe’nin öteki dillerden aşağı kalır yönü olmadığını “Divanü Lügat-it Türk” isimli eserinde savunmuştu, görüşünü kabul ettirmişti.” Dedikten sonra, Türkistan’da kurulan Karahanlı Türk Devleti’nin büyük bilgini Kaşgarlı Mahmut’un “Divanü Lügat-it Türk”te Türk dilinin zenginliğini anlatarak, Türk atasözlerine, deyimlerine, destan örneklerine, ağıtlara yer verdiği anlatılmaktadır. Hattâ, Kaşgarlı Mahmut’un Peygamber’imize atfen “Türk dilini öğreniniz. Zira onların hükümranlığı uzun sürecektir” sözlerine yer verilmektedir.
Karamanoğlu Mehmet Bey’ in de bildiği Alper Tunga Ağıtı verildikten sonra, Sultan Sencer zamanında yaşayan, Mevr şehrinde doğan Fahrettin Mübarekşah’ın sözlerine yer verilmekte ve ardından “Diyâr-ı Rum” denilen Anadolu’ya Türklerin yerleşmekte olduğu bahsedildikten sonra “Anadolu bütün cepheleriyle Türk olmalıydı. Türklüğün güçlü olarak uzun yıllar yaşayabilmesi için TARİH BİRLİĞİ, KADER BİRLİĞİ, DİN BİRLİĞİ, BAYRAK BİRLİĞİ içinde bulunması gerekiyordu. Bunlardan da önce DİL BİRLİĞİ önemliydi ve Türk yurdunun her yerinde Türkçe konuşulmalıydı. Başkentte, sarayda aydınlar; öteki kentlerde, okumuş olanlar ve halk, kendi dilini söylemeliydi. Ozanlar (Edebiyat dilidir) diye Farsça’yı, hocalar (Din dilidir) diyerek Arapça’yı kullanmaktan vazgeçmeli, Karamanoğlu Mehmet Bey’in deyimiyle (DİVANDA, DERGAHTA, BARGAHTA TÜRKÇE KONUŞULMALIYDI. DİL BİRLİĞİ OLMALIYDI. BİRLİK İÇİNDE OLAN MİLLET ÇÖKMEZDİ, YIKILMAZDI, DAĞILMAZDI...) “ denilmektedir.
Ardından, “ülkücü Türk hükümdarı” ifadesi kullanılarak BİLGE KAĞAN’ ın aynı görüşü savunduğu ve tarihte ilk olarak adında Türk ismi bulunan devletinin 700 bin kişilik Çin ordusuna karşı koyan devletin, birliğinin nasıl ve ne şekilde sağlanması gerektiğini anlatan Bilge Kağan’ın “ORHUN YAZITLARI” nda ki öğütleri aktarılmaktadır.
“Ey Türk Milleti,
Tutsaksan özgür,
Yoksulsan varlıklı,
Çıplaksan giyimli olacaksın.
Yeter ki birliğini bozma! ..” sözlerine yer verilmektedir. Ve sonra, ilk büyük Türk imparatorluğunun, milattan önce 204 yılında Büyük Hun İmparatorluğu’ nu kuran Mete’nin oğlu Loişang’ın bir sözünü de Karamanoğlu Mehmet Bey’in iyi bildiğini anlatmaktadır. Türk hakanları, yurdun birliğine, dilin birliğine, bayrağın birliğine büyük önem vermişlerdi. “TÜRK ÜLKESİ BÖLÜNMEZ! ” demişlerdi” dedikten sonra Mete’nin (Benden eğerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim... Fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin vermem! ...) sözlerine yer verilmektedir. Bu sözler bana, manevi babam ve büyük şair Ahmet Tufan Şentürk’ ün
;
“Türk’e vatan için soru sorulmaz,
Dosta can verilir vatan verilmez! ” mısralarını hatırlattı.
Tahir Kutsi bu bölümü Bilge Kağan’ın (Niçin yenik düştüğünü bilmeli ve unutmamalısın. Sebebi kendine, ülkene ve törene ihanet etmendir.) şeklindeki sözleriyle bitirmektedir.
“TÜRK DİLİNE BAKANLAR” başlığı altında, “Onaltı büyük Türk İmparatorluğundan dokuzuncusu Karahanlılar idi ve Selçuklu İmparatorluğu bu devletin temelleri üzerine kurulmuştu. Karamanoğlu Mehmet Bey, 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Türklerin eline geçen Anadolu’nun bütün unsurlarıyla “Türk” olmasını istiyor ve atalarının yazdırdığı kitapları okuyarak bunlardan faydalanıyordu. Bilgin Yusuf Hashacip, Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunduğu “Kut-Adgu Bilig” isimli ilk İslâmi tesir altında yazılmış Türkçe kitabında “bey”lerin halka önderlik etmesini öğütlemişti.” Dedikten sonra, Türkçe yazan, Türkçe söyleyen Yusuf Hashacip’in sözlerine yer vermiştir. İslâmlığın kabulünden sonra “büyük halk çoğunluğu öz Türkçe konuşuyordu” denmektedir. Türk milletinin ortak malı olan destanlar ve hikâyelerin Türkçe olarak ağızdan ağıza, kulaktan kulağa nakledildiği belirtilmektedir.
15. yüzyılda adı bilinmeyen bir yazar tarafından kaleme alınıp kâğıda geçirilen “Dede Korkut Hikâyeleri”nde Türk halkının kendi ümidini, ümitsizliğini, yakarışını, kahramanlığını, töresini, deyim ve atasözlerini, gelenek ve göreneklerini, dilinin zenginliğini, yüksek anlatım yeteneğini gördüğü bildirilmektedir. Dede Korkut Hikâyeleri’nden savaş tasvirleri verildikten sonra, Bamsı Beyrek’in atına övgüsü anlatılmakta ve güzele vurgun Türk milletinin çocuklarının bu hikâyelerde güzeli gördükleri vurgulanmaktadır.
“TÜRK DAHİ BİLMEZ İDİ OL DİLLERİ” başlığı altında, “Yine yüzyıllar önce, Karahanlılar devrinde Yuğnaklı Edip Ahmet “Atabet-ül Hakaayık” isimli kitabını öz Türkçe yazmıştı. Türkçe’nin anlatmada ne kadar güçlü olduğunu göstermişti. Anadan doğma kör olan Yuğnaklı Edip Ahmet için “ediplerin edibi” denilirdi. “Gerçeklerin eşiği” anlamına gelen, beş gazelle başlayan “Atabet-ül Hakaayık”ta Edip Ahmet’in şiirlerinin atasözü gibi” halk arasında yayılıp benimsendiği, şiirlerinde Türk töresiyle İslâm inanışını birleştirdiği ifade edilmektedir.
Ardından, ünlü dil bilgini Fahrettin Zemahşeri’ den bahsolunmaktadır. Zemahşeri’nin Arapça kelimelerin Türkçe karşılıklarını gösterdiği “Mukaddemet-ül Edeb” isimli sözlüğünün Türkçe’nin zenginliğini, Arapça kelimelerin karşılıklarının rahatlıkla bulunduğunu belirtmektedir. Zemahşeri’nin bir sözü dikkatimizi çekti. Şöyle diyor: “Türk sedef içinde denizde bulunan bir inci gibidir.”
Daha sonra, 1272’de Kırşehir’de doğan ve 1333’ de ölen Aşık Paşa’nın Türk diline kazandırdıkları uzun uzun örneklerle anlatılmaktadır. 13. Yüzyıl sonu, 14. Yüzyıl başlangıcı Türk ozanı ve mutasavvıfı Aşık Paşa’nın şiirlerinde Türkçe söylemekte ısrar ettiğini, Türk’ün hoşgörüsünü, barışçı felsefesini, dünya görüşünü, millet, devlet, yurt ve Allah sevgisini, birbirine sevgi ve saygısını dile getirdiği anlatılmaktadır. Tahir Kutsi, bu eserinde Aşık Paşa’nın Türkçe’nin başarı kazanması için önce tek başına, sonra yetiştirdiği çevre ile savaşa girdiği ve “Garipnamesi” nde İslâm ahlâk ve faziletini işlediğini belirtmektedir.
“İNSAN BİR ŞEHİR GİBİDİR”, “YÜKSEK VE DÜZGÜN AHLAK SAHİBİ OLMAK İÇİN NE LAZIMDIR? ”, “İNSANDAKİ HAYSİYETLER NE VASITA İLE FAYDALI OLUR? ”, “CAN NEDİR? ” başlıkları altında “Aşık Paşa”nın eserleri ve dünya görüşü kılıç gibi ifadelerle anlatılmaktadır. Bu anlatım sırasında Leon Cahun adlı Fransız tarihçisinin “Türkler dillerine karşı besledikleri inançlarını yitirmemişlerdir... Türkler Şamanizm’den Nesturi Hristiyanlığına ve Nesturilikten Müslümanlığa geçmek suretiyle üç kere din değiştirmişlerdir. Ancak Türk Milleti, öz dilini, Türkçe’yi korumasını bilmiştir. Karayim Yahudileri dahi Tevrat’ı, İbrani harfleriyle fakat Türkçe yazmışlardır...” sözlerine yer vermiş ve sonra da Rus Türkologlarından Prof. V. Barthold’un Türk halkına hayranlık ifadeleri dolu sözlerini ele almıştır. Ve Türk hakanı Şe-tu’nun Çin hakanına yazdığı anıt değerindeki bir mektuba yer verdiği görülmektedir.
“KILIÇ VE KALEM” başlığı altında, “Türk hakanları kılıcı üstün tutmuşlardı. Fakat yazmayı da o ölçüde, hattâ daha da ileri tutmuşlardı” dedikten sonra, “Kaşgarlı Mahmut, 7500 kelimenin anlamını, Türkçe’de kullanıldığı yerleri gösteren büyük eserini 1072’ de tamamlamış, Bağdat’ta İslâm dünyasının başı Halife Muktedi-Billah’a sunmuştu.” demekte ve “Kuruluşundan beri Türk devletlerinin yönetiminde sanatçılar, ozanlar, musikişinaslar bulunmuştu. En eski Türk şairlerine Altay Türkleri “kam”, Kırgızlar “baksı”, Oğuz Türkleri “ozan” diyorlardı.” DEMEKTEDİR. Türk sultanlarının, güzel sanatlarla ilgilendikleri, ressam, şair, yazar, bilgin, âlim gibi kişileri kanatları altında koruyup kolladıklarını bildirmektedir.
“Selçuklu Sultanları, bilginlerin sohbetinde bulunmak üzere camilere, sanat ve bilim toplantılarının yapıldığı yerlere gidiyorlardı. Sultanlar tiyatro topluluğunu saraya çağırır yahut halkın arasında, ordunun içinde oyunları “temaşa” ederlerdi” dedikten sonra “Bizans İmparatoru I. Aleksiyos Kominos’un kızı Prenses Anna Komini “Aleksiyad” isimli tarih kitabında Türklerin “tiyatro”sundan söz etmişti. 1083’ de doğup 1148 ‘ de ölen Prenses Anna, babasının Türklere karşı yürümek maksadıyla ordu kurup Üsküdar’dan geri dönmesi üzerine Bizans İmparatorunun Türkler arasında alaya alındığı” nı anlatmıştır.
Tahir Kutsi, bu örnekten sonra Fransız tarihçisi Charles Lebeau’ nun aynı Bizans İmparatoru olayını nasıl kaleme aldığını örnek olarak vermiştir.
“BİTMEZ TÜKENMEZ ANADOLU” başlığı altında üstad, “Anadolu topraklarında bir Homeros yetişmişti. Sinop’tan bir Diyojen çıkmıştı ve insanlığı yüzyıllarca etkileyen eserler vermişler, medeniyet dünyasına yeni ufuklar açmışlardı.” Dedikten sonra “ İlk İslâmi-Türkçe yazanlardan, 1166’ da ölen AHMET YESEVİ Türkistan’ da Seyran’da doğmuştu. Buhara Medresesi’nde yetişmiş, Anadolu’ya da büyük etkileri olmuştu. Tasavvufa meyletmiş, Yesi kentinde kurduğu tekkenin özelliklerini ve verdiği akıncı düşünceyi, öğrencileri Anadolu’da sürdürmüşlerdi. “Yesevilik” tarikatının kurucusu olan Ahmet Yesevi, “Horasan Erenleri” denilen, akıncı, gazi mutasavvıfların kaynak şeyhi ve yöneticisi olarak görev yapmıştı. Tasavvufu millileştirmek için kurduğu “Yesevilik” daha sonra Anadolu’yu saran Bektaşilik, Bayramilik gibi tarikatlara kaynak olmuştu” diyen Tahir Kutsi, Ahmet Yesevi üzerine uzun uzun durmadan kendini alamaz.
“Dünyada ilk olarak, insanların eşitliği ilkesini savunmuştu. Soy, ırk ve din farkı gözetilmeksizin bütün insanların sevilmesi, sayılması gerektiği düşüncesinde idi.” dediği Ahmet Yesevi’ nin kendi adını taşıyan Türkistan’daki camii kapısında “Gayb’ın anahtarı ondadır. Ondan başka kimse bilmez...” yazılı olduğunu belirtmektedir. Yesevi’ nin “Divan-ı Hikmet” isimli eserinden çeşitli örnekler verilerek, Alperen felsefesi anlatılmaktadır.
Yesevi’nin tutuşturduğu aşk ve iman bayraklarının Anadolu’ da Bayramilik, Bektaşilik gibi iki önemli akımı oluşturduğunu vurguladıktan sonra, Hacı Bayram Veli’ nin meşhur “Sen seni bil sen seni! ” şiirine yer verildiği görülmektedir. Ve Hacı Bayram’ın talebesi Akşemsettin üzerinde durduktan sonra Hacı Bektaş-ı Veli’nin temel felsefesi ve Yunus Emre’nin dizelerine yer verildiği görülmektedir.
“ÇOBANDAN PADİŞAH” başlığı altında üstad, Türk atasözleri ve manilerinin Türk dilinin zengin bir dil olduğunu belirttikten sonra, bunların şiir gibi kafiyeli olduklarını anlatmıştır. Üstad, Türk hükümdarı Ebulgazi Bahadır Han’ ın da yaman bir dil savaşçısı olduğunu söylemektedir. “Şecere-i Türki” isimli eserden bir örnek vererek “Önce dilimize saldırmışlar; eh, bir millet dilini kaybederse geriye ne kalır? ” demiştir. Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlâna izahatından sonra bu bölümde, Ahi Evren Veli, Şeyh Süleyman, Aşık Paşa, Sultan Velet, Kaygusuz Abdal, Abdal Musa, Eşrefoğlu, Kul Himmet, Seyrani’ nin isimlerini saymış ve yeniçeri ocağı’ nın Hacı Bektaş Ocağı olduğunu belirtmiştir. 600 yıl süreyle zaferden zafere koşan Osmanlı ordusu üzerindeki Hacı Bektaş etkisinden ve Pir Sultan’ dan örneklerle bahseden üstad Tahir Kutsi, “Hacı Bektaş, Türkçe öğrenmenin ve öğretmenin Peygamber emri olduğunu ileri sürüyordu.” demiştir. Anadolu’da “Tasavvuf Ehli” halk ozanlarına, dervişlere Türkçülük ışığını verirken de Hacı Bektaş, bunun için güçlük çekmiyordu. Türkçe konuşmak Peygamber dileği idi. Bu konuda Kaşgarlı Mahmut’un eserini kaynak gösteriyordu. Kaşgarlı Mahmut, Türkleri ve Türkçe’yi öven Hz. Peygamber’in bir çok “sahih hadis”inden örnekler vermişti. İslâm halifesi Muktedi Billah’ a sunduğu “Divanı Lügat-it Türk” isimli sözlüğünde Mahmut şu hadisi belirtiyordu: “Türk dilini öğreniniz. Çünkü onların uzun sürecek padişahlıkları vardır.” denilmiştir.
“YUNUS’U YAŞATAN TOPRAK” başlığı altında, “Türkler düzenli, yerleşik yaşadıkları sürece medeniyette de önde gitmişlerdi. Uygurlar matbaanın ilk mucidi idiler. Karahanlılar odundan kâğıt yapmasını biliyorlardı. İpek işlemeciliği ve dokumacılıkta Türkler çok ileriydi. Çalışanların, kadının sosyal hakkı o devirlerde hiçbir ülkede yokken, Türk Anadolu’ da vardı. İlk grevi, Ankaralı, Kastamonulu Türk dokumacı kadınları yapmıştı. Çok eski devirlerden beri Türkler, kendilerine özgü mimari tarzına sahiptiler. Türk’ün akıncı ruhu, Anadolu’yu baştan başa fethederken, yapıcı ruhu da Anadolu’ nun fethedilen her yerini kervansaraylar, hanlar, hamamlar, camiiler, medreseler, şifahanelerle donatıyordu” dendikten sonra, Türk mimarisinin Anadolu’nun her köşesinde gerçekleştirdiği nadide camiiler ve medreseler yapıldığı yıllar ve yerler itibariyle teker teker sıralanmış ve “Anadolu’ da Türk mührü” işte budur denilmiştir.
Bu gelişmelerle birlikte Yunus Emre’nin dilimizde açtığı Türkçe sevgi fırtınası çeşitli örneklerle anlatılmıştır. Yunus Emre ile birlikte Emir Sultan, Mevlâna, Hacı Bektaş, Tapduk Emre, Sarı Saltuk ele alındıktan sonra, Yunus’un dünyayı kucaklayan şiirlerinden çeşitli örnekler sergilenmiştir.
“YUNUS’UN GETİRDİĞİ AŞK İKLİMİ” başlığı altında, “Yunus Emre, Anadolu’da taze kan idi. Türk Halk Edebiyatı geleneğine çok değerli şiirleriyle önemli katkıda bulunuyordu. Dili işliyor, canlı kalmasını sağlıyordu” diyen Tahir Kutsi, “Yunus Emre Türk halkının yıllar yılı özlediğini getirmişti. Kendi dilinin güzelliğini, verimliliğini, her kavrama Türkçe’ de karşılık bulunduğunu görmüştü halk. Başlangıcından bugüne, halk içinde bir sözlü edebiyat vardı. Masallar, efsaneler, destanlar, hikâyeler vardı. Düğünde, dernekte Türkçe söyleniyordu. Hattâ, devlet resmi dilinin Farsça olmasına karşılık; sultanlar, ordusunun başına geçince Türkçe konuşmak durumunda kalıyorlardı. Asker halktan derlenmiş oluyordu çünkü ve Türk ordusunda Türkçe geçerli oluyordu. Alpaslan’ın ordusuna hitabı Türkçe olmuştu, ondan sonra gelen Selçuklu sultanları, Anadolu’da kaleler fethine giderlerken, Haçlı Savaşları’nda ordularına “moral” vermek için Türkçe hitap ediyorlardı.” demektedir. Ve Yunus’un Türk dilinin, halk arasında konuşulan dilin yazılı edebiyata kaynak olmasını sağlayanlardı fikri ileri sürüldükten sonra, büyük Yunus’un şiirlerinden çeşitli örnekler vermiştir. Yunus’un dünya görüşü hakkında da bilgiler aktarılmış “İslâm-Türk’ün dili bir, dini bir, Tanrı’sı bir.” denmiştir.
“YUNUS’UN DÜNYA GÖRÜŞÜ” başlığı altında, “Yunus aşk oduyla yanmıştı. Yunus’un aşkı gönüllerde, şiirleri ellerde ve dillerdeydi. Düz şiir olarak dillerde, “ilâhi” olarak dillerdeydi. Her yerde Yunus konuşuluyor, her yerde Yunus konuşuyordu.” diyen Tahir Kutsi, “Yunus, gönüllerde korku yerine sevgi ve saygı yerleştirmek istiyordu” diye seslenmektedir. “Gönül yapan Kâbe yapar.” Ata sözümüz ile Yunus’ un “Bir gönüle girmek gerek” felsefesini üstad ısrarla işlemiştir.
Tahir Kutsi, önemli bir Yunus sevdalısıydı. Bu eseri de bu sevdasının yegâne delillerinden birisidir. Nitekim bu eserinde “Yunus Emre, ölümü her nefsin tadacağını, dünyanın kimseye kalmadığını, nice güzellerin, nice kumandanların, şeyhlerin, Peygamberlerin, hükümdarların ölüme boyun eğdiklerini, kendisinin de bir gün gelip öleceğini” sık sık söylediğini belirtmiştir.
“ANADOLU’DA TÜRK ANA DİLİ” başlığı altında, “Yunus Emre bitmiyor. Yunus, halâ süregelen bir başlangıç. Yunus göstermiştir ki Türk dili ince dildir, güzeldir, insan her düşündüğünü, her duygusunu Türk diliyle en iyi şekilde anlatabilir.” diyen üstad Tahir Kutsi, “Türk dili, Türk’ün kahramanlık, gurbet, tabiat, güzellik duygularını işlemesine yetecekti” dedikten sonra Pir Sultan Abdal’dan örnekler vererek Köroğlu ve Dadaloğlu’nun birer şiirini sunmakta ve Karacaoğlan, Ruhsati, Erzurumlu Emrah, Tokatlı Nuri, Minhaci’nin şiirlerinden de misaller vermektedir.
Türk Halk Edebiyatı’nın önderlerinden olan Tahir Kutsi üstad, “halkın ağzında kendi hayâl gücünün yarattığı aşk hikâyeleri, Türkçe’nin akıcılığı, sıcaklığı, içtenliği ile anlatılıyordu. Aşık Garip, Köroğlu, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Emrah ile Selvi, Şah İsmail ve özellikle Dede Korkut Hikâyeleri’nde halk, dilini korumasını, canlı tutmasını biliyordu” demiştir.
“Türküler Türk’ün ortak verimi idi. Türküler de halk hikâyeleri gibi Türk Milleti tarafından sürekli olarak söyleniyor, geliştiriliyor, işlenip ileriki yıllara ulaştırılıyordu.” Dedikten sonra, Ziya Gökalp, Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bektaşi, Bekri Mustafa’nın isimlerinden bahsetmektedir.
“DİL DEVRİMİ İÇİN HALKA DÖNÜŞ” başlığı altında Tahir Kutsi, Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları’nı maddeler halinde bildirdikten sonra, Atatürk’ ün “Milletin en önemli varlığı dildir.” Sözüne yer vermiştir.
Tahir Kutsi, bu eseriyle Anadolu’ da Türk mührünü çeşitli örneklerle anlatmıştır. Kitabın son bölümü kitapta yer alan isimlere ayrılmış olup, “İsimler Sözlüğü” adını taşımaktadır. Kitabın arka kapağında da üstadın kısa hayat öyküsü yer almıştır.
Tahir Kutsi bu eserinde ve öteki tüm eserlerinde ulusumuzun birlik ve beraberliğini anlatmıştır. Bu eserde 49 ayrı kitap ve 13 dergi kaynakçalık yapmış olup, bunlar da üstadın çok iyi, yeri zor doldurulacak bir araştırmacı olduğunu da ortaya koymaktadır.
Mustafa Ceylan
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Tahir Kutsi Makal'ın Hayatı
Site Yönetimi
0
2,036
05/04/2009, 01:33
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal'ın Felçi Yenişi
Site Yönetimi
0
1,472
05/04/2009, 01:30
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal'ın 'Benim Gizli Yazılarım' kitabı
Site Yönetimi
0
1,559
05/04/2009, 01:29
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal İle Röportaj-1
Site Yönetimi
0
1,483
05/04/2009, 01:28
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal İle Röportaj-2
Site Yönetimi
0
1,987
05/04/2009, 01:27
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal ile Röportaj-3(Son Bölüm)
Site Yönetimi
0
1,463
05/04/2009, 01:26
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Ders Kitaplarında Tahir Kutsi Makal
Site Yönetimi
0
1,422
05/04/2009, 01:24
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal ve 'TARLA Dergisi'
Site Yönetimi
0
1,796
05/04/2009, 01:23
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal (ANADOLU’DA AĞITÇI KADINLAR)
Site Yönetimi
0
2,950
05/04/2009, 01:22
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal (HALK OZANLARININ ÇUKUROVA HARİTASI)
Site Yönetimi
0
1,986
05/04/2009, 01:17
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder