SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Tahir Kutsi MAKAL'IN AŞIK HASAN DEDE KİTABI ÜZERİNE
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
06/05/2008, 10:40
Tahir Kutsi MAKAL’ın AŞIK HASAN DEDE Kitabı Üzerine
Mustafa CEYLAN
(Makal üstadın sağlığında yapılmış bir çalışmamız)
Kitabın Adı: Aşık Hasan Dede
Kapak Düzeni, Bülent Engez
Dizgi, Teker
Baskı, Çetin Matbaacılık
Yayınlayan, Toker Yayınevi, 100 Büyük Edip ve Şair Dizisi
No: 48
Toker yayınları arasında. 100 Büyük Edip ve Şair Dizisi’nde Tahir Kutsi’nin Aşık Veysel, Karacaoğlan ve Köroğlundan sonra Aşık Hasan Dede kitabı yayınlandı. Böylece, Türk kültürünün altın halkalarından birisi daha gün ışığına çıkarılarak, kütüphanelerimizi kaynak kitap olarak süsledi.
Kitap, 112 sayfadan ve üç ana bölümden meydana gelmiştir. Yıllarca Tameşvarlı Hasan Dede adı ile edebiyat tarihçileri ve araştırmacıların bahsettiği Hasan Dede’mizin özbe öz Türk olduğu ve Kırıkkale’nin bugün Hasan Dede ismini taşıyan Kasabasına kendi adını veren dede’mizin olduğunu ispatlayan önemli bir araştırma kitabı. Tahir Kutsi, bu kitabıyla Türk kültür hayatına önemli bir eser daha kazandırmış bulunmaktadır.
Ben de Ankara’nın Elmadağ ilçesi doğumluyum ve dolayısıyla Hasan Dede Kasabası’nın komşusu bir yerleşim yerindenim. Çocukluğumdan beri Hasan Dede’nin öykülerini, menakıbnamelerini büyüklerimin anlattıklarından dinlemişimdir. Elmadağ ilçesi alevi-bektaşi geleneğine bağlı değildir. Ancak, benim ilçemde de Hasan Dede’nin manevi bir nüfuzu sürekli canlı tutulmuştur. Çocuğu olmayan kadınlar yılın belirli ayında Hasan Dede türbesine ziyarete giderler, orada dua ettikten sonra, mutlaka çocuğunun olduğunu bizzat görmüşümdür.
Hasan Dede kasabası, Türkiye’nin en güzel üzümü ve en güzel karpuzunun üretildiği bir yerdir. Şarabı ve ev yapımı rakısı oldukça ünlüdür. Elmadağ köylerindeki düğünlerde Hasan dede’nin rakısı ve karpuzu ile üzümü özel önem atfedilir ve ağır misafirlere ikram edilirdi. Çocukluğum hep Hasan Dede efsanelerini dinleyerek geçmiştir. Kasabamızın birbirine çok yakın olmasından kaynaklanan bu etkileşim, öteden beri bende de çok merak uyandırmış, araştırmalarımı Hasan Dede üzerine yoğunlaştırmıştım. Kutsi, beni de bu eseriyle büyük bir manevi yükten kurtarmış oldu.
Tahir Kutsi’nin bu eseri Hasan Dede kasabasına verilmiş önemli bir hizmet olmanın yanı sıra, Orta Anadolu kültürünü ortaya koyan Anadolu’yu Türkleştiren ulu zatlar dizisine de bir halka katmış olmaktadır.
Eserin “Aşık Hasan Dede’yi Sunuş” giriş takdim yazısında Tahir Kutsi Makal “Bu kitap, 20 yıllık bir çalışmanın ürünüdür.” Dedikten sonra, 1973 yılında 21 günlük bir Romanya gezisiyle Tameşvar kentine gidip Hasan Dede’nin mezarı olduğu iddia edilen mezarı ziyaret ettiğini, 1975’de Kırıkkale’nin Hasan Dede kasabasında bir kere daha araştırma yaptığını, can dostlarıyla sohbetlerde bulunduğunu belirterek 'Suyunu içtik hasandede kasabasının, gülünü derdik, şerbetini, şarabını yudumladık. Pekmeziyle doyduk' demektedir.
1985’de Eskişehir’de yapılan I.Uluslararası Türk Halk Edebiyatı seminerine “Hüsan Dede Gerçeği” konulu bildirisi ile katılan Makal’a seminerde Dede Gerçeği’nin üniversitece araştırma olduğunu yapılan bu çalışmanın kısa zamanda yayınlanacağını belirtmesi üzerine, Romanyalı bilim adamı Prof. Dr. Mihail Guboğlu’nun bilimsel bir asabiyetle buna cevap verdiğini bildirmektedir. Bunun üzerine, 1995 ve 1987 yıllarında Atatürk Üniversitesi’ndeki konferanslarında Hasan Dede üzerinde özellikle ve ısrarla durduğunu belirterek, maalesef üniversitenin denildiği gibi bir araştırma veya tez çalışması yaptırmadığını üzülerek görmüş ve 1988 yılında yayınlamayı düşündüğü bu eseri, sağlık nedenlerinin araya girmesiyle ancak 1995 yılına nasip olduğunu ifade etmektedir.
Tahir Kutsi, takdim yazısını;
“Eksiğiyle, fazlasıyla, eğrisiyle, doğrusuya, “Gazi Aşık Hasan Dede” kitabı kültür ve sanat dünyasının görüşüne sunulmuştur. İlk defa kitap hacminde işlenen değerli halk ozanı Hasan Dede’ye ait yeni bilgilere ve bulgulara açığız. İleriki baskılarda, yanlışlıkları düzeltmeye, eksikleri gidermeye de açığız.” Sözleriyle bitirmektedir.
Eserin “Kısa Biyografi- Gazi Aşık Hasan Dede Kimdir? ” başlıklı yazısında:
Hasan Dede’miz kısaca anlatılmıştır.
Makal,
Dede'miz hakkında:
“Türk Halk Edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. Bektaşilerin en çok sevdiği ozanların başında yer alır. Hasan Dede, XVII. Yüzyılda yaşamıştır. Karaman’da medrese tahsilini tamamlamış, orduya katılarak Rumeli’nde bir çok savaşta bulunmuştur. Sazı ve sözü ile, dinsel telkinleri ile ordu mensuplarına moral vermiştir. Tameşvar’ın terki (1683) , Budin’in düşmesi (1686) , Belgrad’ın kaybı (1688) gibi ikinci Viyana bozgunundan sonraki olaylar üzerine deyişleri, ağıtları vardır. 1695’de Padişah II Mustafa, esasen eserlerini beğenmiş, kendisi de şair olan Padişah, Hasan Dede’yi bol maaşla emekli etmiştir.
İstanbul’da kalması istenmişse de o Anadolu’yu tercih ederek bugün, kendi adını alan Hasandede köyüne yerleşmiştir. Kırıkkale iline 10 kilometre uzaklıktaki Süleymanlı (sonra Çukurcak, sonra Hasandede) köyüne dervişler ile yerleşen Hasan Dede, burada bağ dikerek, bostan ekerek geçinmiştir. İyi ve büyük karpuz yetiştirdiği için “Karpuzu büyük” sıfatıyla anılmıştır.
Gazi Aşık Hasan Dede, bulunduğu çevrede sohbetleri ve deyişleriyle geniş bir ün salmış, adı etrafında menkıbeler oluşmuştur.
Halkın diliyle, hece ölçüsüyle söylediği gibi aruz ölçüsüyle de şiirler yazmıştır.
Arapça, Farsça bilen Bektaşı “dede”leri arasında yer aldığı için ayrıca saygı uyandırmıştır.
Beydili aşiretinden, Özbeöz Türk olan Aşık Hasan Dede’nin türbesi Hasandede Cami’nin avlusundaki türbe olup saygıyla ziyaret edilmektedir.
Şiirlerinden bir kısmı dergi ve kitaplarda yayınlanmıştır.' Demektedir.
Gazi Hasan Aşık Dede’nin Kimliği başlığı altında Makal:
“Gazi Aşık Hasan Dede”, Özbeöz Türk’dür. Türkiyeli’dir. Ve mezarı da Türkiye’dedir. Halk edebiyatı araştırıcıları, birbirlerinden aktararak, Gazi Aşık Hasan Dede’yi şu anda Romanya sınırları içinde bulunan Timeşuara (Temeşvar) da doğduğunu, orada yaşadığını ve mezarının da orada bulunduğunu yazmışlardır.
Romanya’nın bu şehrinde ve mezar haritasında yaptığımız araştırmada Aşık Hasan Dede adına rastlayamadık. Şiirlerinden ve eldeki belgelerden hareketle, Kırıkkale ilinin Hasandede kasabasındaki türbenin Hasan Dede’ye ait olduğu kanısına vardık. Yine bu kasabada ve Ankara’daki, İstanbul’daki akrabalarının elindeki “secere tablosu,”cönklerdeki şiirleri, halkın belleğindeki deyişleriyle Hasan Dede’nin Keskin ve Kırıkkale çevresinde “yaşamakta” olduğunu belirledik.
Hasan Dede, Türkmen boylarından Beydili aşireti mensubudur. Osmanlı Ordusuna katılarak savaşlara girdiği gerçektir. Ancak Aşık Hasan bazı kaynaklarda ileri sürüldüğü gibi devşirme Hristiyan çocuğu değil, özbe öz Türk’dür. O kadar ki, “Menakıpname”lerde onun, Horasan’dan geldiği ileri sürülmektedir.
Dedikten sonra
XVII. Yüzyılda yaşayan Hasan Dede, şiirlerinde zaman içinde Kul Hasan, Aşık Hasan, Garip Hasan isimlerini de kullanmıştır.
Edebiyat tarihçileri ona “Tameşvarlı Gazi Aşık Hasan Dede” adıyla anmışlardır. Gazi Aşık Hasan Dede, çeşitli konularda deyişler söylemiştir. “Budin Türküsü” ve “Tameşvar Türküsü”nden başka en tanınan deyişi “Eşrefoğlu al haberi… dizisi ile başlayanıdır. Eşinden ayrılan dağlar ve Dedim-dedi’li bir eseri de ünlenmiştir.
Hece ve aruz ölçüsüyle eserler veren Hasan Dede’nin cönklerden ve halkın belleğinden derlenen şiirleri de görüldükten sonra, onun ne derece güçlü bir ozan olduğu ortaya çıkmaktadır.'
Demektedir.
Tahir Kutsi;
Alevi-Bektaşiler arasında en sevilen, sayılan yedi yıldız şair şunlardır. Nesimi, Şah Hatayi, Pir Sultan Abdal, Fuzuli, Kul Himmet, Yemini, Virani, Hasan Dede’nin deyişleri incelenirse, bu”Yıldızlar” arasında kendisine de yer vermek gerekmektedir demektedir.
“Gazi Aşık Hasan Gazalarda” başlığı altında Makal, Hasan Dede, Anadolu’da yetişerek yanıp piştikten sonra, tahminimizce, Rumeli’den Anadolu ordu birliklerinin çağrılması üzerine Avrupa yakasına geçmiştir.
Bilindiği gibi Osmanlı Ordusunda dervişlere, tekke ve dergâh mensuplarına da çok iş düşerdi. Alp-erenler, gönül adamları ya önceden giderek halkı gönülden fethederler yahut bizzat cenge katılarak savaşırlardı.
Selçuklu döneminde de “Ahi birlikleri” aynı işi görürdü. Osmanlı Devleti’nin ilk kuruluş yıllarında Geyikli Baba ve öteki erenlerin Bursa’yı mânevi fetihleri de buna örnektir. Yıldırım Beyazıt’ın damadı ünlü bilgin ve sanat adamı Emir Sultan’ın da dervişleriyle İstanbul kuşatmasına katıldığı bilinmektedir.
Rumeli’ne ise Sarı Saltuk, Gül Baba gibi bir çok gönül eri gitmiş, Müslüman Türk’ ün adalet ve barış bayrağını dikmiştir.
Gazi Aşık Hasan Dede de Karaman dolayından Rumeli’ne savaşlara böylece katılmıştır.
Bu gazalarda Hasan Dede, kahramanlık duygularını deyişleriyle körükleyerek, Yeniçerilere “ders”ler vererek morallerini yüksek tutmuştur. Savaşa girmiş ve muhakkak yaralanmış olmalı ki, kendisine “Gazi” ünvanı verilmiştir.
Gazi Aşık Hasan Dede, yaşadığı çağın olaylarına da deyiş ve destanlarında yer vermiştir. Tameşvar’ın terki (1683) , Belgard’ın kaybı (1688) , Budin’in düşmesi (1686) üzerine söylediği ağıtlar, yüzyıllarca dilden düşmemiş, gönüllerden silinmemiştir.
Demektedir.
Prof. M. Fuat Köprü’nün Saz Şairleri isimli eserinin birinci cildinde sayfa 129’daki tesbitinin yanlışlığını ortaya koyan Tahir Kutsi, Köprülü’nün Hasan Dede’yi Tameşvarlı gösterdiğini, oysa, gerçeğin böyle olmadığını ifade etmektedir.
“Tameşvar Değil, Süleymanlı (Çukurcak) başlığı altında Tahir Kutsi, Edebiyatımızda geniş ufuklar açan birçok bilinmeyen konuya aydınlıklar getiren Prof. Fuat Köprülü’nün tespitlerine saygı duyarız. Hasan Dede konusundaki görüşlerinde tereddüd notlarımız vardır. Dedikten sonra, tereddüdlerini maddeler halinde sıralamaktadır.
Tahir Kutsi, eserinde Hasandede Kasabası hakkında bilgi vermiş bulunmaktadır.
Verdiği bilgi aynen şöyledir.
“Bugün Kırıkkale il merkezine on kilometre uzaklıkta bulunan Hasandede kasabası tarihi bir yerleşim merkezidir. Türkmen boyları tarafından kurulmuştur. Kale tepe ve Kırıkköy’ün birleşmesiyle kurulu ve gelişen, Makina Kimya Endüstrisi tesislerinin kurulmasıyla büyüyen ve il merkezi olan Kırıkkale’den İlk adı Süleymanlı idi. Gelişip “kaza” olduktan sonra “Çukurcak” adı verildi. Daha sonra “İkikol” adıyla anıldı ve en sonunda yetiştirdiği Hasan Dede’nin anısına saygı ifadesi olarak Hasandede olarak değiştirildi.
Kırıkkale çevresinde, köyden yetişen kimselerin adını köye isim olarak verme geleneği vardır. Bazı köylerin isimleri şöyledir. Aşağı Mahmutlar, Hacıbalı, Karaahmetli, Karacaali, Koçubaba, Balışeyh, Aydınşıh, Battalobası, Haydardede, Hüseyinobası, İzzettinköy, Kenanobası, Gazi Aşık Hasan Dede'ye atfen Hasandede adını almış bulunan bu yerleşim birimi hakkında 17. yüzyılda yaşamış olan ünlü bilgin Katip Çelebi, “Cihannüma-Dünyayı Gösteren” isimli eserinde şöyle demektedir,
“Çukurcak, Engürü’den bir merhale Şark’da kasabasız bir kazadır. Alma Dağı bunun yaylasıdır. Bir ruh’u bülend ve hoş abu yaylakları ve çam ve ardıç vesair, esnaf, escara müstemil bir meşhur dağdır. Livai Engürü’de (Ankara) sakin yörükane müteallik bir kaza dır. Kadınları şehirden şehre gezip maslahatlarını görür. Mahsus yeri yoktur. Haymana, Alma Dağı(Elmadağı) zeylinde Çukurcak bunun şimalinde Engürünün nahiyesi ve havası hümayundadır. Kurası mamur ve halkımız yaf ve misafirperver destanlardır.Bir ucu tâ Turgut eline ulaşır. Ve bu nahyede bir germabei Hüdayi vardır ki, balçığına marazlı girip şifa bulur. Bu nahye halkı ekser atlar ve develer beslerler ki alâsı bunda bulunur.
“Gazi Aşık Hasan Dede Köyünde” başlığı altında Nice gâzâdan sonra Aşık Hasan Dede, anlaşıldığına göre, gençliğinde eğitim gördüğü Karaman’a adıyla ikikol’a, bugünkü Hasandede kasabasına gelip yerleşmiştir. Hasan Dede, bu köyde bir “zaviye” kurmuş, beldeyi yaşanılır, çalışılır, geçinilebilir bir belde durumuna getirmiştir. Padişah fermanı ile ikikol’da geniş bir arazi, Hasan Dede’ye tahsis edilmiştir.
Gazi Aşık Hasan’dan vergi alınmaması hususunu da kaydeden Padişah fermanında bir bölüm şöyledir.
“Şeyh Hasan Fakih, veled Yakup Fakiha; mezkür Şeyh Hasan Fakiha, sekiz nefer dervişle Karaman’dan gelip; Ankara’da vilayeti mezküre’ye giden Teksalan nam mevki kurbünde olan İkikol nam, hali viran, Beratı âlişah. Tahminen iki çiftlik yerin mahuf yer olmağın üzere zaviyeye arz olunup çifliği mezburenin mahsulatı, maviye-i mezbure verendeye sarfolunup, sekiz nefer dervişle resmi avarız vermeyip zaviyeye hizmet etmek vechi üzere emrolunmağın.
Aşık Hasan Dede, fermandan da anlaşılacağı üzere, sayılı bilginlerden sayılmaktadır. “Fıkıh” ilmi okumuştu ve “Fakih” sıfatı vardı. Yine anlaşıldığına göre gazi Hasan, o “Şeyh” olarak anılmaktaydı.
Gazi Aşık Hasan Dede, kasabaya “sekiz nefer derviş” ile bir arada gelmişti. Karaman eyaletinden onbinlerce kişilik ordu ile Rumeli’ne gelen Hasan Dede, bilim, aşk ve çalışma hayatına çekilirken yanında olan ve mezarları Hasan Dede türbesi içinde bulunan “sekiz nefer dervişin” isimleri şöyledir. İshak, Ramazan, İsrafil, Havahindi, Mahmut, Emirza, İskender, Işık. Ishak’ın oğlu Süleyman ve Mustafa’da bunlar arasındaydı.
Hasandede Kasabası, bir süre Keskin’e bağlandı. Kırıkkale, gelişip büyüdükten sonra da belde, 1989 yılında il olan Kırıkkale’ye bağlandı.
“Gazi Aşık Hasan Dede’nin Soyu- Sopu” başlığı altında Tahir Kutsi, “Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Ahi Evran, Aşık Paşa gibi gönül erlerinin, alp- erenlerin yerleştiği mıntıkanın ortasında yer alan Hasan Dede; bilgisi, görgüsü ve etkin kişiliği ile Müslüman Türk olmanın mutluluğunu çevresiyle birlikte yaşamıştır.
Hasan Dede’nin iki eşinin bulunduğu bilinmektedir. Bunlardan birinin adı Benligüzel, ötekisi ise Fatma’dır. Benligüzel’den İbrahim ve Mustafa isimli iki oğlu, Ümmühan isimli bir kızı dünyaya gelmiştir. İbrahim ile Mustafa’nın hayatı ile ilgili gelişmeyi izleyebilmiş değiliz. Ümmühan Ana’dan doğanlar, nesillerini günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Hasandede Kasabasında, Ankara’da ve İstanbul’da fertleri bulunan “Demirhan” ailesinin kökeninde Ümmühan ana vardır. Alilenin elindeki “berat” ta köy çevresinin gazi Aşık Hasan Dede’ye fermanla tahsis edildiği belirtilmektedir. Ankara’da oturan, köyü ve Aşık Hasan Dede için büyük emekler veren merhum Abdullah Demirhan Dede’deki “ferman”ın halen, onun evlatlarında olduğunu sanıyoruz.
Gazi Hasan Dede evlatlarından Ahmet Demirhan, Hasandede kasabasının önde gelen işadamlarındandır. Şarap fabrikası sahibidir.Genç yaşta ölen oğlu “Orhan Demirhan” adına bir lise yaptırmıştır. Gazi Aşık Hasan Dede evlatlarından Ali Abbas Demirhan Amerika’da okumuştur. Yayın eğitim ve test uzmanıdır. Bir süre “Mayataş Dersaneleri”ni yönetmiştir. Maden araştırmaları ve ihracatı ile uğraşan bir işadamı iken felç olmuştur. Halen hastadır demektedir.
Tahir Kutsi, bu eserinde Gazi Aşık Hasan Dede’yi bu başlıklara ilâveten
-Gazi Aşık Hasan Dede Türbesi
-Hasan Dede Camisi ve Bir Efsane
- Hac ayağınızdadır
- Menkıbelerde Hasan Dede
- Eşrefoğlu al haberi
- Budin Türküsü
- Bir Şiir Daha
- Budin Savunmasında Hasan Dede
- Gazi Aşık Hasan Dede’nin kişiliği ve Sanatı
- Leyla’yı arayan Mevlâ’ yı Bulur
- Gazi Aşık Hasan Dede’nin etkisi ve “Bende”leri başlıklarıyla incelenmiş ve Hasan Dede’nin Şiirleri için ayrı bir bölüm ortaya koymuştur.
Tahir Kutsi, Hasan Dede kitabına Hasan Dede’nin 53 şirini almış. Hasan Dede’nin hece ölçüsü veya aruzla yazılmış şiirlerinden bir demet sunarak, güzide bir eser meydana getirmiştir.
Sözlerimizi bu güzel eserden Hasan Dede’nin bir şiiriyle sona erdirelim.
DANESİNE
Şunda bir canana gönül düşürdüm
Yanakları dönmüş nar danesine
İnmiş, inmiş mah yüzüne dökülmüş
Asılsam zülfünün her danesine
Tenhaca bulup da halim arz etsem
Dertliyem, derdime bir çare kılsam
Ol kiraz dudağın ağzıma alsam
Pek tutup asılsam gerdanesine
Yüzünü göreli oldum serseri
Sim gümüşe benzer her yeri
Meydana getirmiş böyle güzeli
Aferin doğuran mert annesine
Hasan Dede yâr hayalin görürken
Naz ile, niyaz ile yola giderken
Şurda bir dilber'in methin ederken
Hicabında döktü, ter, danesine
*****************
*****************
Dr. Tahir Kutsi’nin
Âşık Hasan Dede Kitabı üstüne
Dr. Mehmet YARDIMCI
(9 Eylül Üniversitesi Burca Eğitim Fakültesi)
“Yiğit adıyla âşık sazıyla tanınır.
İnsan hem yiğit, hem de âşık olursa
Unutulmasına imkân mı kalır?
--------------Dr. Müjgan CUNBUR
Türk halk edebiyatına daha önce Karacaoğlan, Sahte Ozanlar Günümüz Halk Şairleri, Dadaloğlu, Halk Şiiri Antolojisi, Köroğlu, Zaralı Âşık Adem, Aşıklar Şöleni, Aşık Veysel’in Dünyası gibi pek çok eser kazandıran ve bu çalışmaları nedeniyle İnönü Üniversitesi Senatosu tarafından kendisine “Fahri Doktor”ünvanı verilen Tahir Kutsi Makal, sayıları otuzu aşan eserleri zincirine Aşık Hasan Dede isimli kitabı ile yeni bir halka daha ilave etmiştir.
Makal, Türk Edebiyatı’nda bazı ilkelere imzasını atmış bir kişidir. Bu ilklerin başında Dadaloğlu’nun şiirlerinin toplanması için yaptığı 14 yılık unutulmayan çalışması gelir.
Aşık Hasan Dede kitabı da arka kapağa konan iki fotoğrafla belgelendiği ve sunuş yazısında belirtildiği gibi 20 yıl süren bir araştırmanın ürünüdür.
Dr. Tahir Kutsi’nin Aşık Hasan Dede kitabı aşırı iddialarla ortaya çıkışı nedeniyle çok önemlidir. Çünkü Tamaşvarlı Aşık Hasan adı ile bütün edebi kaynaklarımıza giren aşığın Tamaşvarlı olmayıp, Kırıkkale’nin Hasan Dede bucağından Aşık Hasan Dede olduğunu iddia edip bazı belgelerle ispata çalışmaktadır.
Makal böyle iddiaları daha önceki yayınlarında da ileri sürmüş ve iddialarında haklı olduğu görülmüştü.
Mesela 1969’da Tarla Dergisi yayınları arasında yayınladığı Sahte Ozanlar adlı kitabında;
Aşık Ali İzzet için ileri sürdüğü iddialarda haklı olduğu görülmüş, 'Mühür Gözlüm, Mecnunum Leylamı Gördüm gibi meşhur türkülerin Ali İzzet’e ait olmadığını, Ali İzzetin, Aşık Ömer ve Gevheri’nin şiirlerini alıp tahrip ederek kendine malettiğini, Gevherinin şiirlerini alıp tahrip ederek kendini malettiğini, 19.yüzyılın usta aşıklarından Ali İzzet’in defterini bulup, şiirlerini kendine malettiğini ileri sürmüş ve iddiasında halklılığını göstermiştir.'
Bu nedenle sayanı Makal’ın Tamaşvarlı Aşık Hasan’la ilgili iddiasına da dikkat etmek gerekir.
Makal, 7-9 Mayıs 1983 tarihleri arasında Eskişehir Valiliği tarafından düzenlenen 1. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri’nde, “Gazi Aşık Hasan Dede Edebiyatı Semineri”nde de “Gazi Aşık Hasan Dede Gerçeği” isimli tebliğinde aynı konuyu dile getirmiş Tamaşvarılı Aşık Hasan’ın gazi Hasan Dede olduğunu,Türkiyeli olup, mezarının Türkiye’de bulunduğunu iddia etmiş ve tebliği Romanyalı Prof.Dr. Mihali Gubuoğlu tarafından Makal doğru söylüyor, Gazi Aşık Hasan Dede Anadoluludur ve mezarı Anadolu’dadır. Biçiminde (sunuş yazısında da belirtildiği gibi) tasdik edilmiştir. Tabii bu tasdik Tamaşvarıl Aşık Hasan’ın bir çırpıda Kırıkkaleli Aşık Hasan Dede olduğunu kanıtlamaz. Mezarın Tamaşvar’da bulunması yeterli delil midir?
Nice halk şairlerinin doğduğu ve öldüğü yerde mezarı bulunmamaktadır.,
Zileli Ceyhuni’nin mezarı Zile’de değildir. Hekimhanlı Sırri’nin mezarı Hekimhan’da bilinmemektedir. Ama Ceyhuni Zileli, Sırri Hekimhan’lıdır. Böyle iddiaların üzerinde temkinli olunmak araştırmayı daha genişletmek gerekir.
Dr. Müjgan Cunbur’un “Daha Orta Avrupa Türk atalarının nal sesleriyle inlediği XVII. Yüzyılda Gazi Aşık Hasan bu diyarlarla Türk sazının ezgilerini dinletmiş bir ordu şairimizdir.” Dediği gibi Aşık Hasan Makal’ın moralini yükselten halk şairi olma ihtimali de oldukça kuvvetlidir. Bu nedenle sayın Makal’a haklılık payını fazlaca bırakmak istiyorum.
Şu bir gerçektir ki. Önemli halk şairlerini, bir süre kaldıkları yörelere maletmek o yöre halkının doğasında mevcuttur.
Bilindiği gibi Karacaoğlan’ı Yunus Emre’yi Köroğlu’nu hem Anadolu hem de Anadolu dışındaki Türk yöreleri hep kendilerine maletmeye çalışmışlardır.
Anadolu’dan giden bir ozan olduğu halde Aşık Hasan’ın da böyle bir gayret sonucu Tamaşvar’a maledilmeye çalışıldığı bunda da başarılı olunduğu düşünülebilir. Çünkü hiçbir şiirde Tamaşvarlı tabşırması bulunmamaktadır.
Yine Çorumlu olduğu halde Deli Boran bir süre Tahir Kutsi’nin de “Çukurova ve Torosların çocuğu Aşık Deli Boran” diyerek düştüğü hataya düşülüp güneyli göstermiş ya da şiirlerindeki konulara dayanarak öyle sunulmuş.”
Zileli Ceyhuni, Çorum’da evlendi diye Çorumlu olarak gösterilmeye uğraşılmış. Tokatlı Gedai ömrünün son yıllarını İstanbul Beşiktaş’ta geçirdi diye Beşiktaşlı Gedal” olarak edebiyat dünyasına tanıtılmıştır.” Ancak Muhtar Yahya Dağlı’nın Gedal’nın manevi oğlu Dr. Ali Rıza Bey’e tanışıp Gedai’nin defterini elde edip, Tokatlı olduğunu öğrenince 1943’te yayımladığı Tokatlı Gedai isimli kitapta edebiyat tarihlerindeki bilgilerin yanlışlığı ortaya çıkmıştır. Umarız Makal da haklı çıkar ve edebi kaynaklarda ki bilgiler Makal’ın iddiaları doğrultusunda değişir.
Yapılan yanlışlara bir başkasını eklemek için yine de temkinli davranılıp, Makal’ın açtığı bu yolun biraz daha araştırmaya açık tutulması gerekmektedir.
İsim benzerliği yüzünden Zileli Âşık Sadık ile Malatyalı Aşık Sadık’ın Konyalı Kemteri, Zileli Kemteri ile Sivaslı Kemteri’nin, Tarsuslu Sıtkı ile Sivaslı Sıtkı’nın Sivaslı Veli ile Senirkentli Veli’nin şiirlerinin birbirine karıştırdığı aynı mahlası kullanan altı şairin şiirlerinin Pir Sultan Abdal’a maledildiği Yunus tabşırmasını kullanan Derviş Yunus, Kul Yunus ve Yunus Emre’nin şiirlerinin tümünün Yunus Emre adına yayımlanarak karışıklığın doğurduğu sonuçlar gözardı edilmemelidir.
Makal’ın Aşık Hasan Dede isimli kitabını okudukça büyük ölçüde haklılığına kanaat getirdiğimi de belirtmek isterim.
Çünkü Makal kitabında Hasan Dede bu köyde bir zaviye kurmuş beldeyi yaşanılır, çalışılır, geçinilebilir bir belde durumuna getirmiştir. Padişah fermanı ile İkikol’da geniş bir arazi Hasan Dede’ye tahsis edilmiştir.
Demektedir.
Halen Kastamonu Emniyet Müdürü olan ve 1993-1994 yıllarında Malatya Emniyet Müdürü olarak görev yapan sayın Yunus Koçak bana Hasan Dede ile ilgili padişah fermanlarını getirmiştir. Bu fermanlar Hasan Dede soyundan Demirhan ailesindekilerin dışında sayın Makal’ı doğrulayan diğer belgelerdir.
Gönül isterdi ki sayın Makal sayın Koçak ile görüşüp fermanların fotokopileri ile kitapta bulunmayan ve Yunus Koçak’ın elinde bulunan şiir lerini de bu güzel esere koyabilseydi.
Sayın Makal kitabın 17. sayfasında “Ankara”da oturan köyü ve Aşık Hasan Dede için büyük emekler veren murhum Abdullah Dede’deki Fermanın halen onun evlatlarında olduğunu sanıyoruz demektedir. Öyle sanıyorum ki bir süre Hacı Bektaş’ta görev yapan ve uzun yıllar Ankara’da emniyet mensubu olarak bulunan Yunus Koçak’taki fermanlar Makal’ın sözünü ettiği fermanladır.
Makal’ı edebiyat tarihindeki Tamaşvarlı Aşık Hasan’la ilgili bilgileri kökünden değiştirecek bu yürekli girişiminden dolayı kutlar, bugüne kadar bir araya getirilemeyen şiirlerini Toker yayınları arasında sevimli bir kitapla edebiyat dünyamıza kazandırışını takdirle karşılarken eline ve diline sağlık demeden kendimi alamadığımı belirtmek isterim.
Biçim olarak kitap çok güzel çok iyi tasarlanmış bir kapak düzeni var. Yalnız kitabın 107. sayfasına baktığımızda bibliyografyanın çok noksan olduğunu ve önemli bibliyografyaların bulunmadığını gördük.
Bu bibliyografyalar içerisinde;
Eflatun Cem Güney’in Varlık Yayınları arasında çıkan Halk Şiiri Antolojisi’nin 46.sayfasında ve Ali Püsküllüoğlu’nun Bilgi Yayınları arasında yayınlanan Türk Halk Şiiri antolojisi isimli kitabın 271.sayfasında bulunan;
Gelinin alnında elif yazılmış
Elifin alnına benler kazılmış
Azrail gelince başı bozulmuş
Kız iken sevdiğim sen değil misin?
Gelinin yüzünden ipek duvaklar
Hani adadığın bunca adaklar
Sultan-ı kiraza benzer dudaklar
Kız iken sevdiğim sen değil misin?
Evinin önünde yürüdüm yoldan
Doğrulup bakmadı ar ettim elden
Yanaklar farksız katmerli gülden
Kız iken sevdiğim sen değil misin?
Aşık Hasan şu bahçenin düzüne
Halkla halka sürme çekmiş gözüne
Gelin oldum diye bakmaz yüzüme
Kız iken sevdiğim sen değil misin?
Biçimindeki şiiri Aşık Hasan Dede isimli kitapta ye almamıştır.
Aşık Hasan Dede’den bahsedip şiirlerinden örneklerin bulunduğu diğer kitapların bazıları ise şu şekilde belirtmek mümkündür.
Asım Bezirci, Türk Halk Şiiri C.I. Say Yayınları İstanbul, 1993.Bezirci, Tamaşvarlı Aşık Hasan'ın 15.yüzyıl şairlerinden Sefil Hasan Kul ve Hasan Dede’den ayrı bir şair olduğunu belirtmekte, diğer kaynaklardaki bilgilere benzer hayatı ile ilgili bilgilerle birlikte iki şiirini vermektedir.
Refik Ahmet Sevengil, Yüzyıllar Boyunca Halk Şairleri Atlas Kitabevi, İstanbul 1965.226-233. sayfalarda iki şiir üzerine yorumlarına yer verilmiş, ayrıca iki şiir yayımlamıştır.
Refik Ahmet Sevengil bu yazısında Tahil Kutsi ile Aşık Hasan Dede konusunda birçok noktada aynı görüşü paylaşmaktadır. O da Hasan Dede torunlarından Abdullah Demirhan’la görüştüğünü belirtmekte, Enver Behnan Şapolya’ya ve kendisine verilen bilgi ve belgelere dayalı olarak görüşlerini aktarmaktadır.Yalnız Tamaşvarlı Aşık Hasan’la Aşık Hasan Dede’nin aynı şahıs olduğu görüşüne karşı çıkmakta, bazı tarihi bilgilerle Prof. Dr. Fuat Köprülü’nün görüşünden yana olduğun belirtmektedir.
Dr. Müjgan Cunbur, Başakların Sesi, Türk Halk Şairleri ve Hayatları, Poyraz Reklam Yayınları, İstanbul 1972-21-22 sayfaları açıklayıcı bilgilerle iki şiirine yer verilmiştir.
Rauf Mutluay, Türk Halk Şiiri Antolojisi, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1972, 172-180 sayfalarda hayat hakkında bilgi ve yedi şiiri bulunmaktadır.
Prof. Dr. İlhan Başgöz, İzahlı Türk Halk Edebiyatı Antolojisi, Ararat Yayınevi, İstanbul. 42 sayfada hayatı hakkında bilgi ve bir şiiri bulunmaktadır.
Şüphesiz sayın Makal’ın yayımladığı Aşık Hasan Dede isimli kitap bibliyografya değildir. Bu nedenle Aşık Hasan Dede ile ilgili tüm yayınların bibliyografya da bulunması gerekmez. Yalnız bir kitap hazırlarken o konu ile ilgili tüm bibliyografya taranmalı, dışarıda bir şiir de olsa alınmalı, önemlileri kitaptaki bibliyografyaya konulmalıdır. Aşık Hasan Dede ile ilgili bir çalışmada Refik Ahmet Sevengil ve Asım Bezirci gözardı edilmemeli idi.
Aşık Hasan Dede’nin şiirlerine genel olarak baktığımız zaman kitapta Hasan Dede’nin 53 şiirinin yer aldığını görmekteyiz. Hasan Dede gibi güçlü bir halk ozanının şiirleri bu kadarcık değildir. Cönklerin tozlu sayfaları arasında kimbilir ne kadar güzel söyleyişleri bulunmaktadır?
Bilindiği gibi Hacı Bektaş Dergahı bir dönem eğitim kurumu niteliğinde idi. Ham gelen hizmeti ölçüsünde pişer, olgunlaşırdı. Makal’ın da belirttiği gibi Hasan Dede kendi dergahı henüz çul çadır iken arada bir Hacı Bektaş kasabasına gider postnişlik eder, sohbete katılırdı. Bu nedenle şiirlerinde büyük ölçüde Ehlibeyt, Oniki imam ve Hacı Bektaş Sevgisi sezilmektedir.
Aşık Hasan Dede şiirleri halk edebiyatı ve divan edebiyatı nazım şekilleri çerçevesinde, hece ve aruz ölçüleri ile yazmıştır. Kitaptaki 53 şiirin 45 tanesi hece 8 tanesi aruz ölçüsü iledir.
Halk şiirinde aslında şiire konu ile ilgili bir ad verilmeyip, şiir türünün başlı olarak kullanılması gelenektendir.
Fakat son yıllarda okuyana kolaylık olsun diye şiirlere türün adı yerine konu ile ilgili bir adın verilmesi moda haline gelmiştir. Bu modaya Tahir Kutsi de uymuş şiirlere konu ile ilgili bir ad vermiştir. Mesela 86 sayfadaki Semai olup Köprülü tarafından “Semai” adı ile yayınlandığı halde Makal’da “Benzer” adı ile yeralmıştır. Aynı şiir Ali Püsküllüoğlu tarafından “Bugün ben bir güzel gördüm” adı ile görülmektedir. Keşke diğer kitaplardaki isimlere dikkat edilerek şiirlere isim verilse idi daha yerinde olurdu görüşündeyim. Aynı şiir için Cemil Yener’de “Taşlama” Ali Püsküllüoğlu’nda “Eşrefoğlu Ali Haberi” Refik Ahmet Sevengil’de “Nefes” gibi adlar verilirken Makal’da “Bizdedir” adı verilmiştir.
Sadece Makal için demek istemiyorum ama aynı şiirin yazarların keyfi davranışları nedeniyle değişik adlarla anılması hoş olmamaktadır.
71. sayfada dizgi hatası nedeniyle “Kalu Beli’denberi” başlığı ile verilen şiirde yazılışın doğrusu “Kaalü Belâ’dır”.Bu şiir de Nutuk olmayıp, Duvazdehtir. Çünkü nutuk tekkelerde tarikat ulularının özellikle eğitici mahiyetle olmak üzere söyledikleri şiirlere denir. Nutuklar Bektaşi tarikatlarının yollarını göstermek adap erkanını anlatmak amacıyla yazılan şiirlerdir. Bu şiirse “duvazdeh” olup, halk arasında kısaca duvaz ya da duvaziman adları ile bilinen duvazdehler Alevi ve Bektaşilerde Oniki İmam’ları öven nefeslere denir.Yine 65. sayfadaki “Bir Geldi” ve 85. sayfadaki “Süphanımız Var” isimli şiirler duvazdehtir.
Türk halk şiirinde ayaklı koşmanın en güzel örneklerinden bir tanesi 96. sayfada “Olun Mülevves” adı ile yayımlanan şiirdir. Örneğin az olan böyle güzel bir ayaklı koşmayı kitabına koyduğu için Makal’ı kutlamak isterim. Yalnız Kimi garnâk, kimi eyler ihtişam mısrasından sonra şairin mahlasının geçtiği mısra unutulmuştur. Mısranın tespit edilip yerine yazılması gerekir. Yine aynı şiire yazılış biçiminde hatalara düşülmüştür.(ya da alınan kaynak biçim olarak hatalıdır) abüv-ü ekberdir. İblisi hannas “Anı tehmeylemez cahil ü nekes isimli mısralar ayak hizasından değil baştan itibaren yazılmalıdır.
Sayın Makal’ın şiirleri hangi kaynaklardan aldığını bilmiyorum. Yalnız Makal’dan kaynaklanmadığını sandığım şiirlerde bazı değişiklikler ve yazım hataları bulunmaktadır. Kitabın yeni baskılarda bütün şiirlerin dikkatli bir biçimde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu cümleden olarak birkaç örnek göstermek istiyorum. 55. sayfadaki “Har’ın Elimden” isimli şiirin ikinci mısrasında “Medet helak oldum nârı elinden” mısraı, Refik Ahmet Sevengil’de “Medet helak oldum nârın içinden” biçimindedir. Doğru da budur. Çünkü ateşin elinden olunmaz içinden olunur. Yine aynı şiirin dördüncü mısrasında geçen “hârın elinden” kısmı, “hârın içinden” olmalıdır. Dikenin elinde değil içinde olunur.65. sayfadaki “Olasın Islah” isimli şiirin son dörtlüğün üçüncü mısrasında gece ve gündüz anlamında “leyf ü nehar sözü” leyfi, nehar biçiminde hatalı yazılmıştır. Tabii bu hataların önemli bir bölümü Makal’dan değildir. Yayınevinin tashih hatasından bazı yayınevlerinin raporlar kullanmayışından cönklerden cönkleri okuyanlardan kaynaklanmaktadır.
Türk halk şiirinde Dedim-Dedi’li konuşmalı koşma'nın ilk ve en güzel örneği 17. yüzyılın usta aşığı Aşık Hasan Dede’ye aittir. Bu şiir kitabın 76. sayfasında yeki türkü repertuvarlarında Erzurumlu Emrah’a maledilmiştir. Bu şiire Aşık Hasan’dan sonra Aşık Ömer’de, daha sonra kul Nesimi’de ve en son Emrah’ta rastlanmıştır.
Aşık Hasan, sayın Makal’ın iddiaları doğru ise kendisine arazi verilip, çiflikle uğraşmaya başlayınca eskiden yazdığı yiğitlemeler yerine dağlar için güzellemeler söylemeye başlamıştır.
Makal’ı haklı gösteren hususlardan biri de bütün edebi kaynaklarda Aşık Hasan’a padişah tarafından arazi verilmesi, (Tamaşvar’da) çiflikle uğraşıp, iyi karpuz yetiştirdiği için Karpuzcu büyük Hasan Dede adı ile anıldığı ifade edilmektedir. Kırıkkale’nin Hasan Dede bucağındaki Aşık Hasan Dede’de çifçilikle uğraşmış ve iyi karpuz yetiştirdiği için “Karpuzu büyük Hasan Dede” namı ile anılmıştır. Tek çelişki gösterilen mekandadır. Bu da edebiyat tarihçilerinden Tokatlı Gedai’yi Beşiktaşlı Gedai olarak gösterme olayında olduğu gibi ters bir mekanı işaret etmesiyle doğan yanlışlık olsa gerekir.
Ahmet Yesevi çizgisinin Anadolu’daki usta aşıklarından biri olan Aşık Hasan Dede’nin bütün şiirlerini biraraya getiren hayatı hakkında bugüne kadar ileri sürülen görüşlere yeni bir boyut kazandıran Aşık Hasan Dede kitabı için sayın Makal’ı kutlar, açtığı bu yolun sonunu getirmesini, Aşık Hasan Dede’nin bilinmeyen diğer şiirlerini, araştırıp zaten Anadolu aşıkları kervanında önemli bir yer alan Aşık Hasan’ı bütün yönleri ile Türk halk kültürüne kazandırmasını dilerim.
(Bir Dergisi- Sayı,8)
DİPNOTLAR
1. Dr. Tahir Kutsi Makal, Aşık Hasan Dede, Toker Yayınları, 1995 İSTANBUL
2. Dadaloğlu, Tahir Kutsi Makal, Sahte Ozanlar, Tarla Dergisi Yayını, 1975- İSTANBUL
3. Tahir Kutsi Makal, Sahte Ozanlar, Tarla Dergisi Yayınları,
4. 1989-İSTANBUL
5. I.Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri.7-9 Mayıs Yunus Emre Kültür Sanat ve Turizm vakfı Yayınları, Eskişehir. S.180-198
6. Tahir Kutsi Aşık Hasan Dede s.41
7. Hayrettin İvgin, Deli Boran ve Yayınlanmamış Bazı Deyişler Türk Folkloru, s. 52.Kasım 1983-s.5-6
8. Mehmet Yardımcı, Halkbilim ve edebiyat Yazıları, Açıköz Yayınları 1993, S.123-132 MALATYA
9. Sadettin Nüzhet ergun, Beşiktaşylı geda,
1993- İSTANBUL
10. Mehmet Yardımcı, Tokatlı Gedai ve Gedai’de Telmih Sanatı, II. Uluslar arası Türk Halk Edebiyatı Semineri, 7-9 Mayıs
1985- İSTANBUL
11. Muhtar Yahya Değil, Tokatlı Gedai,
1943- İSTANBUL
12. Mehmet Yardımcı, Malatyalı Aşık Sadık ile Zileli Aşık Sadık’ın birbirine Karışan Şiirleri ve Aşık Sadık’ın Bilinmeyen Bir Deyişi, İnönü Üniversitesi II, Battal gazi ve Malatya Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu Tebliği.
19-22 Ekim 1987, MALATYA
13. Mehmet Yardımcı, Halk Şiirinde Şairlere Maledilişlerin yazışma Benzerliklerinin yarattığı karışıklarla Cönklerden Kaynaklanan Yanılgılar. İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi
S.1.Malatya 1987-s.264-272
14. Abdülbaki Gölpınarlı, Tasavvuftan Deyimler ve Atasözleri,
Mustafa Ceylan
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
LPG Kitabı Kapağı
Site Yönetimi
0
1,475
20/05/2009, 17:02
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi MAKAL'ın KARACAOĞLAN KİTABI
Site Yönetimi
0
1,175
06/05/2008, 10:39
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi MAKAL’ın “AŞIK VEYSEL” Kitabı
Site Yönetimi
0
1,450
06/05/2008, 10:35
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
SERAP HOCA ŞİİRİ ÜZERİNE-1
Site Yönetimi
0
899
06/05/2008, 03:22
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
HASAN DOST' A
Site Yönetimi
0
1,008
10/03/2008, 00:37
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Ahhhhh Bir Aşık Olsam
Site Yönetimi
0
1,034
09/03/2008, 18:26
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
AŞIK VEYSEL(Tahir Kutsi MAKAL)
Site Yönetimi
0
1,930
08/01/2008, 14:24
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2025
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder