• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Tarihte kadınlarımız
Dışarıda Ahmet Özdemir
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2013
Mesaj Sayısı: 593
Konu Sayısı: 593
 
#1
08/03/2015, 12:03 (Bu mesajı son düzenleyen: 09/03/2015, 00:19 Site Yönetimi.)


08.03.2015 GÜNÜN NESİRİ
*******************************


Tarihte kadınlarımız

Ahmet ÖZDEMİR



9. Yüzyıldan itibaren Türklerin kitleler halinde Müslümanlığı kabul ettiği yıllarda, Orta Asya Kavimlerinde kadın- erkek eşitliği en üst noktalardaydı.

Büyük Selçuklu akınları ile Türkler Anadolu'ya girip devlet merkezleri kurduklarında, Türk kadını harem kapatması değildi. Aktif hayatın içindeydi. Selçuklu sanatında, erkeğiyle birlikte resmi  ve minyatürü yapılmış, sosyal yapılara, sanat eserlerine adları verilmişti. Devlet yönetiminde söz sahibi olmuşlardı. Tuğrul Bey'in eşi Altun Can Hatun, Alparslan'ın kız kardeşi Gevher Hatun gibi bir çok kadın askerin başına geçebilmişti. Astronomi bilgini Müneccime Hatun gibi bilgin kadınlar çıkmıştı.

1200'lü yıllarda Divriği'yi merkez yapan Mengücek oğulları sosyal alandaki kuruluşlar ve yapılara önem vermişlerdi. Mengücek oğlu Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından 1228 yılında Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası yaptırılmıştı.

UNESCO'nun koruma çalışmaları kapsamında yürütülen "Dünya Kültür Mirası" listesinde Türkiye'den dokuz doğal ve kültürel varlık bulunmaktadır. Bunlardan birisi Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'dır. Özgün mimarisi, estetik kültürel ve evrensel değerinin yayında bir özelliği daha vardır. O da 13. Yüzyılda kadın erkek eşitliğini simgeleyen bir anıt olmasıdır.

Şifa yurdunun kapısının üzerindeki yazının anlamı şöyledir:

"El Melik Es Seyit Farudden Behram Şah'ın kızı Allah'ın affına muhtaç adaletli Kraliçe Turan Melek Allah rızası için bunun mübarek şifa yurdunun inşasını emretti. "

Dede Korkut'un "Deli Dumrul"u, canının yerine can bulma çabasına girince, bunu kadınında bulmuş, kadını ona hiç çekinmeden "canını vereceğini" söylememiş miydi? Şu Kazak atasözü ne güzeldir: "Birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik kadındır."

Gelelim yakın tarihimize: Anadolu'nun düşmana karşı şahlanışında, Türk kadını, erkeği ile omuz omuzadır. Türk kadınının hayatını hiçe sayarak vatanı uğrunda yaptığı özveri, Bağımsızlık Savaşımızın kazanılmasında etken olmuştu. Atatürk, Anadolu köylü kadınının çalışma ve gayretleri için şöyle demişti:

"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkânı yoktur.Dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim.' diyemez."

Ulu Önderimiz,  kadının erkekle birlikte öğrenim yapması, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatta görev alması görüşünü benimsemişti. Türk Medenî Kanunu'nun kabul edilmesiyle, toplumsal ve ekonomik hayatta kadın erkek eşitliği sağlanmıştı. 1930'da kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı. 1933'te muhtarlık seçimlerine katılma hakkına kavuştu.  1934'te yapılan Anayasa değişikliği ile Avrupa ülkelerinin birçoğundan önce, milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandı 

Yüce Ata, bir konuşmasında; "Türk kadını dünyanın en aydın, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır." demiştir.

Atatürk "Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır." sözü ile toplum hayatında kadının önemini belirtmişti.

Günümüzde Yüce Atamızın gösterdiği hedefe ulaştığımız söylenemez. Ancak, çok aşamalar kat edildiği de bir gerçek. Buna karşın, Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirinde anlattığı Kadınların Yalnızlığı bir gün biter mi dersiniz? Bitmez. Şiir diliyle "Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde"  duygusu,   hücrelerine sinmiş bir ulusun kadınlarının yalnızlığı bitmez:

 

 "Yalnızlığı kadınların, üşümüş, yorgun

Bir elin sallanışı açık pencerelerden

Anlatır aşkın güzelliğini uzun uzun

Kalan hatıralarla geçmiş gecelerden

Hep o eller ağlayan karşısında aynaların

Hep o çileli yüz, o bekleyen dudaklar

Bir ses kulaklarında: Belki yarın, belki yarın

Sonra yeni bir sabah, yine bomboş sokaklar

Beklemek... Yalnızlığı kadınların büyük

Pencerelerde, kapılarda, evlerde, odalarda

Ve soğuk yataklarda mahzun, kırık dökük

Bazen mağrur gözleri bir noktaya dalar da

Ansızın bir ateş basar solgun yanaklarını

Batırırlar kalplerine ince, uzun parmaklarını
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder