SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Tarık Buğra'nın Romanlarında Üslûp
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
05/05/2008, 16:13
Tarık Buğra'nın Romanlarında Üslûp
Mehmet Nuri Bingöl
Tarık BUĞRA hadise ve şahısları üçüncü bir şahsın ağzından, yani kendisi anlatır. Buna “tahkiye üslubu” diyoruz.
BUĞRA, konuşma ve diyalogları yayabildiği kadar yaydığı halde, uzun bir zaman müddeti içinde cereyan eden bir çok hadiseyi, birkaç paragrafta, toplu bir şekilde verebilmede oldukça ustadır.
“ Bursa’nın Yunanlılara düşmesi Türkiye’de son durgun gölleri de bir fırtına gibi allak bullak etti. Bursa sağlam Osmanlılar için en azından İstanbul kadar değerli, fakat İstanbul’dan daha aziz idi. Bursa, büyük nurun doğduğu, geliştiği ocaktı, aklın, bilginin, adaletin ve imanın, fetih orduları yarattığı kuvvet kaynağı olduğu ilk payitahttı. Ve Orhan orada. Murad orada, Osman, Osman, Osman orada.” ( Küçük Ağa. Ötüken Yayınevi, 1981, s.163)
“ Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi, Kuva-yı Milliye’nin Ferit Paşa kabinesini düşürmek için yaptığı uzun mücadele ve nihayet başarı; Damat Paşa’nın istifası, onun arkasından da yeni Sadrazam Ali Rıza Paşa ile bitip tükenmeyen hazırlıklar...” (a.g.e. 269)
“Hilafetin padişahlıktan ayrılması... sonra önce birinin, arkasından ötekinin kaldırılıvermesi... Cumhuriyet.. Barış Konferansı.. Makarrı Hükumet... Kabinenin kuruluş şekilleri... Mesuliyet ve yetki tartışmaları, adı bile düşünülemeyen konularla ilgili yasaklayıcı, hak getiren, hak kaldıran kanun tasarıları... Bir devlet kuruluyordu işte...” ( Firavun İmanı, Kervan Yayınları, 1976, s.191)
“Gençliğim Eyvah” romanında da, tek parti devresi adeta preslenerek şu şekilde anlatılır:
“ Böylece ve bu yüzden, şiddet olanca hızı ile başlamıştır. Şiddet’le birlikte de, her zaman ve her yerde olduğu gibi, yürek paralayıcı, isyan ettirici –aslında şiddete baş vuranların da, evet, onların da istemediği- haksızlıklar başlamıştır:
Kuruların yanında yaşlar da cayır cayır yanmakta, en sağlam iyi niyetler, en titiz dürüstlükler ve en temiz Devlet endişeleri de kurban gitmektedir.
Alev, Ankara’dan ve İstanbul’dan atlamış, bütün Türkiye’yi sarmıştır; çünkü eylemi –her uygulamada olduğu gibi- kıytırık polisler, jandarmalar, muhtarlar, savcılar, parti başkanları üstlenmiştir.
Parti, Devlet’in üstüne çıkmış, onun yerini almıştır: Bucak müdürleri, kaymakamlar, valiler silinmiş, yerlerini partinin ocak, bucak , ilçe, il başkanlarına bırakmıştır. Bu bir şey değil, savcılar parti görevlisi çıkmış, yargıçlar da onların buyruğuna girmiştir.
Zaten düzen’ini – yasalarını – iddialarına göre tamamlayamamış durumda bulunan Cumhuriyet Devleti büsbütün toz olmuş, geriye kalan gücü de bir avuç insanının, ayaktakımının –parti adına- eline geçmiştir.” ( Gençliğim Eyvah, Ötüken Yayınevi, 1979, s.60-61)
BUĞRA, ferdi dert , düşünce ve davranışları, şiire yaklaşan bir üslupla anlatır:
“ El sallamak, güle güle diye bağırmak isterdi. Bahtınız açık olsun demek isterdi. Fakat el sallayamazdı, bir eli bütün koluyla Kütülemare’de, bir kum tepesinde kalmıştı; öbür eli de pis, sefil fakat kocaman torbasını tutuyordu. Ve artık bütün iyi dilekler boşunaydı. Bu trenin yolcuları gülmeyi de, bahtlarını da topyekün kaybetmişlerdi. Bunlar bozgunun sakat, yarım kalmış döküntüleri idi, işe yarayabilecekler ise esir kamplarında ve tecrit edilmişlerdi.
Katarın son vagonu da ilerledi, virajda kayboldu. Fakat Salih trenin hala önünden geçmekte olduğunu sanıyordu. Aynı vagonlar, aynı pencereler sanki milyon kere milyon üremişti ve bu geçiş ebediyetlere kadar sürecekti. Aynı vagonlar, aynı pencereler, aynı yüzler, aynı donuk bakışlar.
Hele o ses... Hele o erkekçe, bir bakıma güzel, bir bakıma harikulade, fakat insana ait değilmişçesine canlılığını kaybetmiş, bu yüzden de melenkoli’den daha ezici, çökertici tesir yapan ses!.. Bu ses mezarda bile kulaklarını bırakmayacak gibiydi.
‘Adı Yemen’dir
Gülü çemendir
Giden gelmiyor
Acep nedendir?”
Keşke gelme olmasaydı. Gelmek mi denirdi buna?
Nerede sağ kolun yavrum Salih?
Nerede sağ kulağının yarısı oğlum Salih?
O kehribar gibi gözlerine ne oldu bir tanem?
Ya o yiğit yüzün kardeşim?
Gelmek mi denirmiş buna?
Ve aynı vagonlar, aynı pencereler, aynı yüzler önünden geçiyor; geçiyor, tekrar geçiyordu. Salih o trenden ayrılmak istemiyor, inmemiş olmak, gitmek, gitmek, gitmek istiyordu çünkü.” ( Küçük Ağa, Ötüken Yayınevi, 1981, s.12-13)
“Yağmur Beklerken” romanındaki yağmur duasında bu şiirimsi ifade doruğa ulaşır:
“ Eller bu sefer aminler için gökyüzüne açılmıyor, aralanmış parmaklar toprağa doğru sarkıyordu.. birer musluk olmak ve damarlarındaki kanları suya çevirip toprağa serpmek ister gibi.
Rahmi, aminlerin hiçbir duada bu kadar gür, bu kadar yürekten koptuğunu hatırlamıyordu. Ve, seslerde gürlükten başka bir şeyler var gibiydi; mesela bir titreşim ki, insan, bir bilinmez yolla gezegenler arası bir haberleşmedir sanabilirdi. Sanki dilekler, yardım istekleri, yakınmalar, yeryüzündekilerin çözemediği ve çözemeyeceği, çözülemez bir şifre ile, öfkeli ve başına buyruk Güneş’in silip süpürdüğü öteki güneşlere gidiyordu. Ve ulaşacaklardı. Buna inanırdı insan... öyle titreşimlerdi bunlar.
Büyülenmişti Rahmi. Herkes büyülenmişti. O titreşimleri ve o titreşimlerin kaderini sezebilmek içinmiş gibi, soluklar kesilmişti.
Rahmi, neden sonra, ak sakallı bir koca herifin ağlar gibi gülümsediğini gördü: İnsanın boğazını düğümleyen minnet ve şükran duygusunu gördü... gördüğü bir insan yüzü değildi, bu idi. Ve Rahmi, aynı anda, genç kavakların hışırdadığını işitir gibi oldu. Bin yıldır özlenen bir serin esinti duyar gibi oldu. Büyü... galiba... tamamlanıyor, rüyaya kayıyordu. Böyle olmamasını -hırsla- istedi ve anlamak istedi, aynı hırsla:
Yaşlı adam başını kaldırmış, Batı’dan, külrengi ama morumsu bir bulut baş veriyordu. Güldü... her zamanki gibi. Ama Serdar’ın doğum müjdesini getirene de böyle gülmüştü. Bu sefer müjdeci koca herifti sanki; gülüşünü görsün istedi; “senin gibi gülebilirim işte” demek istedi, ona baktı.
Adam titriyordu.. yirmi adım öteden fark edilecek kadar. Ve, adamın gözlerinden ... pıtır pıtır.. üç, beş damla yaş dökülüverdi. Yörenin yana yana beklediği rahmetin ilk damlaları bunlar mıydı? Bir karış toprağı bulunmayan bir adamın bu gözyaşları, tek başına, rahmete değmez miydi... rahmeti yağdırmağa?..” ( Yağmur Beklerken, Ötüken Yayınevi, 1981, s.90-91-92)
Verdiğimiz bu iki misalden başka, Buğra’nın eserlerinde ferdi düşünce ve hareketler anlatılırken anlatım şirrimsi üsluba döner ve bu hususta daha pek çok misal bulunabilir.
Tarık BUĞRA’nın esas kahramanları aydın tabakaya mensup olduğundan, konuşmaları İstanbul ağzına aittir. Fakat halktan insanları konuştururken insanları, mutlaka mahalli ağızla konuşturur.
Eserlerinde nükte, fıkra ve sembollerle anlatışa ehemmiyet verir. Kahramanlarına bir düşünceyi anlattırırken ya bir fıkra, ya da bir kıssa ile misal verdirir.
“Küçük ağa” romanında, hitabeleri ile gönülleri kendine bağlayan Hoca, İslam ve Osmanlı tarihinden tarihi hadiselerle hutbelerini zenginleştirir. Doktor Haydar Bey, savaşa gönderdiği gencecik insanların arkasından, Evliya Çelebi’nin naklettiği: “Gün akşamlıdır devletlüm, dün doğduk, bugün ölürüz!..” hikmetli sözüyle düşünür. Romanın son bölümünde Ankara’ya giden Küçük Ağa, Ankara’daki çeşitli grupları, kitapları üst üste istif edilmiş bir kütüphaneye benzetir.
Firavun İmanı”nda, mizaçların değişmezliği için:
“- Allah bütün akılları sergilemiş ve yeniden dağıtmak istemiş de, bu tasavvuru güç sergide, uzun uzun uğraştıktan sonra bütün insanlar gene eski akıllarını bulup almışlar” ifadeleri ile göz önüne konulur ve bu kıssa anlatılır. ( a.g.e. 96)
“Dönemeçte” romanında da aynı kıssa ile karşılaşırız. “Firavun İmanı”nda Zile isyanını bastırmaya giden heyette bulunan Hasan Basri, kendilerine kurulabilecek tuzakları, “Kırmızı Başlıklı Kız” hikayesindeki kurdun yaptığı planla izah eder. ( a.g.e. 59)
“Yağmur Beklerken”de kıssa anlatma vazifesibMumcu Rıza Efendi’ye düşer. Eserin başında, Halk Fırkası’nın propagandası için yeni düzenlenen Park’a akasya diken hazır günü kurtarmaktan başka bir şey düşünmeyen statikocu zihniyeti, Harun Raşid ile zeytin ağacı diken yaşlı adam arasındaki konuşmayı naklederek tenkit eder. Kenan Bey, Hazret-i Ömer’e: “ Eğer adaletten ayrılırsan seni kılıcımızla doğrulturuz.” Diyen Sahabe’yi anlatır. Rahmi, hayatı eninde sonunda kapanacak olan bir sahneye benzetir.
“Dönemeçte” romanında Doktor Şerif hayatı, fıskıyenin topla oynamasına benzetir. “Gençliğim Eyvah”ın İhtiyar’ı da, insan ya da hadiseleri vasıflandırmak için, isimlerinin yerini tutan lakaplar kullanır. İnsnlar “diksürüngen”dirler, kendini yüceltmek isteyenler “mendebur”dur. Kendine kanan adamlarına “sersem” der. Devleti idare edenler ise “çeteci ve hergele”dirler. ( Gençliğim Eyvah, Tarık BUĞRA, Ötüken yayınevi) Sevgi, insan benliğinin “pranga”sıdır. Kendine kapılan “budalalar”dan meydana gelmiş teşkilat, ancak “Sersemlikleri Koruma ve Geliştirme Vakfı” adını yakıştırır.
“Yalnızlar”daki Doktor Rıza, alay edeceği ya da küçülteceği meseleleri kinaye yoluyla; önce övüyormuş gibi yaparak , aslında eleştirir.
BUĞRA uydurma kelimelere de, kullanımdan düşmüş Osmanlı Türkçesi’ne ait kelimelere rağbet göstermez. Yaşayan ve konuşulan Türkçe’yi kullanmaya hususi bir gayret gösterir.
Kelimeler arasındaki mana nüanslarına dikkat eden yazar, subjektif tasvirlerde bol ve manaca nüenslı sıfatlar kullanır. Hareketleri anlatırken yalın ve sade bir dil kullanır.
Kaynak:www.ilesam.org.tr
Alıntı
Tweet
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2025
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder