• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
TÜRKİYE'DE TARİH EĞİTİMİ
Dışarıda Nazmi Öner
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesaj Sayısı: 117
Konu Sayısı: 113
 
#1
15/03/2016, 23:24
Türkiye’de eğitim zaten başlı başına bir sorunlar sarmalıdır. Hatta bence insanlar, ilkokuldan sonra okumasalar, beyinleri daha sağlıklı gelişir ve açık kalır. Çünkü ülkemizde eğitim bir beyin köreltme işlemidir. Beyni köreltip, düşünmeye, araştırmaya, sorgulama ve yargılamaya kapatıp, şartlandırmalara uygun hale getirme işlemidir. Bu işlemin en iyi ilacı, gübresi de tarihtir.

Aslında okullarda tarih dersi, kronoloji rakamlarını, her savaşın asker sayısı, top tüfek miktarlarını, ayrıntıya boğulmuş antlaşma maddelerini, liderlerin savaşı ve vahşeti kutsallaştıran sapık nutuklarını ve daha pek çok gereksiz ayrıntıyı, mitolojik hikaye ve efsanelerle süsleyerek ezberleten bir derstir. Amacı da, aklın doğal çalışma mekanizmasını dumura uğratarak, beyni köreltmektir.
Olayları sebep sonuç ilişkisi içinde, bir mantık zinciriyle birbirine bağlamak yerine, kronoloji cetvelini ezberletmek yeğlenir. Yani amaç tarihi öğretmek, sevdirmek değil, beyinleri körelterek, liderlerine sorgusuz sualsiz tapacak militanlar yetiştirmektir. Bu yüzden tarih dersleri tarihin öğretilmesinden çok, insanların tarihten soğutulması amacına yönelik bir araç olmaktadır.
Sayın Yılmaz Ergüvenç yazıma yaptığı bir yorumunda bunu gayet güzel dile getirmiş.
“Evet ben de Vefa Lisesine geçinceye kadar tarih dersini sevmeyenler arasındaydım. Ezbercilikten nefret ederdim. Karlofça antlaşmasının hangi yüzyılda ve hangi şartlar altında imzalandığını bilir, ama hoca kesin tarihini isteyince bocalar ve kırık not alırdım. Vefa Lisesinde tarih hocam Reşat Ekrem Koçu, bizlere sizin dediğiniz gibi ''egemenlerin, yönetenlerin tarihini'' değil, ''içinde insan olan tarihi'' anlattığı zaman tarih dersini sevdim. Şu anda da tarih dergi ve kitaplarını takip eder ve olayları bu gözle görmeye çalışırım” diyor.  
Doğrusu Sayın Ergüvenç bu açıdan çok şanslı. Fakat ne yazık ki, ülkemizde Reşat Ekrem Koçu gibi hocaların sayısı, %10’ları geçmediği için, tarihe ilgi duyanların oranı da %10-20’lerde kalmaktadır.
            Aslında tarih ülkemizde, milliyetçiliğe gübre olarak kullanılmaktadır. Egemenler çıkarlarına din veya milliyetçilik süsü vererek tarihçilik taslarlar. Çıkar çevreleri tarihin birbirine bağlanarak bir zincir oluşturamamış olayları arasından işlerine gelenleri ele alıp, işlerine geldiği gibi yorumlayarak, kendilerine köreltilmiş beyinlerden oluşan parseller oluştururlar.
            Türkiye’de ilkokuldan üniversiteye dek tarih okuyan insanların büyük çoğunluğu, olayları kendi başlarına yorumlamak ve değerlendirmek yerine, bir parti lideri, bir cemaat lideri veya bir köşe yazarının peşine takılarak, olayı onların bakış açısından algılamaları bu yüzdendir. Bunlara peşine takıldıkları lider dışında kimsenin bir şey anlatması da olanaksızdır. Siz ne denli açıklasanız, anlatsanız, gösterseniz fayda vermez. Ama lider yarın 180 derece dönüş yapsa, onlar da anında dönerler.
            Ülkemizde son günlerde yaşanan iktidar-cemaat çatışması bunun en güzel örneğidir. Birkaç ay öncesine kadar iki taraf da birbirlerini öve öve göklere çıkarırken, çıkarlar çatışınca şimdi birbirlerini yerin dibine batırmaya çalışıyorlar. Oysa iki tarafın lider kadroları arasında kavga çıkmadan önce, ne bir cemaat taraftarına iktidarın kötülüğünü, ne de iktidar taraftarına cemaatin kötülüğünü kabul ettiremezdiniz.
 İşte bunların karşılıklı olarak bu kadar çok iyi iken, yine karşılıklı olarak bir anda bu kadar kötü olabilmesini sağlayan faktör, ülkemizde insanların beyinlerinin köreltilerek, belli merkezlerden yönetildiğinin en güzel göstergesidir. Beyni körelen insanlar şartlanmalara da uygun hale gelir. Yalanla, kurnazlıkla, çalışıp insanları kendine şartlandıran liderler, önderler artık onların ipini eline almış demektir. İstediği zaman istediği yere götürebilir. Bu eğitim sistemimizin yarattığı tipik insan modelidir.
İnsanları bu hale getiren başta tarih dersi olmak üzere ezberci eğitim sistemidir. Yabancı dil dersleri de, pek çok sözcük ve gramerin ezberletildiği, ama bir türlü konuşmanın becerilemediği bir başka derstir. İnsanlar ilkokuldan üniversite sona dek yabancı dil okur, ama bir turistle karşılaşınca tutulur kalır. Oysa başka ülkelerde ise ortaokul çocukları şakır, şakır yabancı dil konuşur. Çünkü onlara dil öğretilirken bizde gramer ezberletilir. Gramer dil öğrenmeyi engeller, hatta insanı kilitler. Ama bize insanlarımızın dil öğrenmesi değil, ezberlerle beyinlerin köreltilmesi gereklidir.
Bu durumda ülkemizde tarih dersi, okuyanların çoğunluğu tarafından en sevimsiz alan olarak bulunuyorsa, en çok ziyaret edilen müzenizin bir yıllık ziyaretçi sayısı Amsterdam’da doğru dürüst arkeolojik eser dahi bulunmayan bir müzenin bir haftalık ziyaretçi sayısını bulmuyorsa, burada eksiklik eğitim sisteminde ve sistemi dayatan siyasi tercihtedir diye düşünüyorum.   
Bu yüzden Tarih bilimi, Türkiye’de tarih biliminin dışında pek bir işe yaramamaktadır. Bence tarihin ülkemizde objektif ve pozitif bir bilim olarak ele alındığı bile şüphelidir. Ya da ben tarihin insanlığın yararına bir deneyimler havuzu olarak ele alınıp, insan ve insanlık adına, evrensel ve etik değerlerin bir üretim alanı olduğuna inanmıyorum. Yapılan bilimsel çalışmalar, gerçek amacından çok, hamasi amaçlar için kullanılmaktadır.
Fakat tarih için tarih bilimi olur mu? Bilimler insan için değil midir? İnsan içinse bizde tarih, sıradan halka ne kadar hitap etmektedir. Neden sıradan halka soğuk ve uzak durmaktadır? Bilim ve teknoloji herkesin anlayıp ders alabileceği bir düzeye indirilemez mi? İndirilebiliyor ise bu nasıl olmaktadır. Sonraki yazımda buna değineceğim.
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Türkiye Halkları Anadolu Irkındandır Nazmi Öner 0 677 04/05/2014, 22:56
Son Mesaj: Nazmi Öner
  Pisidya'nın Tarih Çağları Nazmi Öner 0 941 13/03/2014, 09:32
Son Mesaj: Nazmi Öner
  Tarih İnsanlık Hafızasıdır Nazmi Öner 0 916 29/01/2014, 17:43
Son Mesaj: Nazmi Öner

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder