• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
VARAN-3
Dışarıda Site Yönetimi
Admin
*******
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesaj Sayısı: 12,518
Konu Sayısı: 11,588
 
#1
16/06/2009, 21:37
5 MISRALI ŞİİRLERİ
*************************

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in bana göre 'Gülceleşmiş' şiirlerinden bazıları da 5 ve 6 mısralı bölümlerden-kuplelerden oluşn şiirleridir.
Geleneksel ŞARKI türü, kavuştak redifli TÜRKÜlerimiz gibi,

------a
------a
------a
...............................b
...............................b

tarzındaki beşlik şekillenmelerini üstadımız, daha değişik biçim ve kafiye dizilişlerinde de gerçekleştirmiştir.
Şimdi şu NUR başlıklı şiire bakınız.

NUR

Sen ol dersin ve olur!

Pırıltı dolu billur,
Çığlık içinde fağfur.

Bir renk bize öteden
Ve bir ses, o besteden
Nur bize, Allah'ım nur!

Büyük divan ve huzur...
Bekliyor mezarı Sûr.
Sonsuzluk, ölümsüzlük
Bitmez, tükenmez düzlük;
Nur bize, Allah'ım nur!

Güneşi tuttu çamur;
Elmas mahçup, zift mağrur.
Yakın kandili, yakın;
Ne donanma, ne yangın;
Nur bize, Allah'ım nur!

Sen ol dersin ve olur!

1947
Necip Fazıl Kısakürek

Görüldüğü gibi, üstad, beşlik-beşmısralık bölüm-kuple dizlişlerini 'Sen ol dersin ve olur' kutsi -ulvî-kozmik vecize ile çerçeveliyerek, nakışlamıştır.

Şimdi, kerameti kendinden menkul, şiir ikliminin havasından zerre kadar müstefid olamamış, cüce şairin; gözleri yüce sanatkârlıkta olması mümkün mü? Elbette değil. O hazırlopçu. O Seyraninin, Körfoğlu, Dadaloğlu, Karacoğlan'ın kullandığı kafiye ve ayak-uyakları yazıp arkalarındaki boşalttığı boşluklara kelimeler uydurmakla meşgul, imgesel-törenler ve kelime âyinleri yapmakla meşgul. Şiiri, kopyalama; kopyalamayı da bir sanat haline getiren bir anlayışın, aşağıda üstaddan arzedeceğim 5 ve 6 mısralık kuplelerden oluşan şiirlerin mimarisine akıl makinesinin çalışmayacağını gayet iyi biliyorum.

Ama,
Benim GÜLCE sevdalı dostlarım, şiiri önemseyenler. Şiiri mübârek-kutlu bir sevda gibi bağırşarına saranlar, evet onlar, üstada teşekkür ve dualarını da ileteceklerdir, buna inanıyorum.

***
SONSUZLUK KERVANI

Sonsuzluk Kervanı, 'peşinizde ben,
Üç ayakla seken topal köpeğim! '
Bastığınız yeri taş taş öpeyim.
Bir kırıntı yeter, kereminizden!
Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben...

Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller...
Ufuk önlerinde bayrak kulesi.
Bu gidenler Altun Kol Silsilesi;
Ölçüden, ahenkten daha güzeller.
Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller...

Sonsuzluk Kervanı, istemem azat!
Köleniz olmakmış gerçek hürriyet.
Ölmezi bulmaksa biricik niyet;
Bastığınız yerde ebedi hasat.
Sonsuzluk Kervanı, istemem azat...

1952
Necip Fazıl Kısakürek

***
HEP NEFS

Göğsü yakut ve safir,
Kapıda bir misafir...
Sordum: Kimsin, nesin sen?
Dedi: Şeytandan sefir!
Nefs isimli o kafir...

Yüzü kapkara zifir;
Elinde kös ve nefir.
Sabit fikir burgusu,
Dili, çözülmez cifir.
Nefs isimli o kafir...

1973

Necip Fazıl Kısakürek

**
BACALAR

Görürüm, çıkmışlar kararmışlar çatılardan,
Kemik bir kol nasıl fırlarsa mezardan.
Her ân, bir haberi kollar gibi yukardan,
Dipsiz maviliğin esrarını kurcalar,
…………………………………Bacalar...

Kimi ince, kimi uzun, kimi de kısa;
Dalmışlar başbaşa afyon çekerek yasa.
Onlar, insanların gözünde bir kartalsa,
İnsanlar, onların gözünde karıncalar,
…………………………………Bacalar...

Kimbilir, belki de evlerin cinleridir;
Kolları bir dâvet gibi göğe yükselir,
Ölüler, ölüler, arka arkaya gelir,
Ruhların mehtaba daldığı taraçalar,
…………………………………Bacalar...

Azap kuleleri, cüceleşmiş devlerin;
Kör mazgallarında raksı var alevlerin.
Öyle evciller ki, tepesinde evlerin,
Kopuyor içinde görünmez facialar,
…………………………………Bacalar...

1930
Necip Fazıl KISAKÜREK

**
PERDELER

Perdeler, hep perdeler...
Her yerde, her yerdeler.
Pencerede, kapıda,
Geçitte, kemerdeler...
Perdeler, hep perdeler...

Ya benim sevdiklerim,
Şimdi nerde, nerdeler?
Önü bomboş perdenin;
İçerde, içerdeler!
Perdeler, hep perdeler...

Gönülde asıl perde;
Onu hangi göz deler?
Surat maske altında,
Sis altında beldeler.
Perdeler, hep perdeler...

Perdeye doğru akın;
Atlılar, piyadeler.
Yollar, yönler dolaşık;
Değişik ifadeler.
Perdeler, hep perdeler...

Bir tohumda bin gömlek.
Giyim giyim fideler.
Kalbler dilini yutmuş;
Bangır bangır mideler.
Perdeler, hep perdeler...

Son noktada son perde;
Çevrilmiş seccadeler.
Orada işte işte,
Ölümden azadeler!
Perdeler, hep perdeler...
1972
Necip Fazıl KISAKÜREK

**
ZEYBEĞİN ÖLÜMÜ

Zeybeğimi bir kaç kızan,vurdular
Çukurda üstüne taş doldurdular
Ya bir de kalkarsa diye kurdular
...............Zeybeğim Zeybeğim ne oldu sana
...............Allah deyip şöyle bir doğrulsana!

Zeybeğim kalkamaz dirilemez mi?
Odası mühürlü girilemez mi?
Şu ters akan sular çevrilemez mi?
...............Ne güne dek böyle gider bu devran
...............Zeybeğim bir sel ol bir çığ ol davran!

Kır at zincirlenmiş ufuk sahipsiz
Han kayıp hancı yok konuk sahipsiz
Baş köşede sırma koltuk sahipsiz
...............Kızanlar,dört yandan hep abandınız!
...............Zeybeğin kanına ekmek bandınız!

Bilemem susarak ölmek mi hüner?
Lisan çıldırıyor dil nasıl döner?
Ondan son iz uzak,uzak bir fener
...............Öldü mü? Çatlarım yine inanmam!
...............Diriye yanarım ölüye yanmam!

Zeybek kaybolduysa bunca kayıp ne?
Tesbihi dökülmüş aranır nine
Balonu yok ağlar çocuk haline
...............Zeybeğim; dünyayı aldın götürdün
...............Bir öldün beni de binbir öldürdün!

Beyni tırmık tırmık pençelere sor!
Mevsim niçin ölgün bahçelere sor!
Sor; çukuru nerde,serçelere sor!
...............Ağla,bir dinmeyen hasrete ağla
...............Zeybeksiz yolları gözetle ağla! ....
1964
Necip Fazıl KISAKÜREK

***
ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP

Zindan iki hece. Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam, boynunda yafta...
...............Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
...............Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
...............Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak
...............Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir alem ki, gökler boru içinde.
Akıl, olmazların zoru içinde
Üstüste sorular soru içinde.
...............Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
...............Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı
...............Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
...............Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzat'!
Çatık kaş... Hükümet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
...............Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem...
...............Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekün içinde yazıl ve çizil!
...............İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
...............Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yönünde şefkat
...............Beni kimsecikler okşamaz madem
...............Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan
...............Karıştır çayını zaman erisin
...............Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler
Duvarda, başlardan yağlı lekeler
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
...............Duvar, katil duvar yolumu biçtin
...............Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

Sükut... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar
Tek nokta seçemez dünyadan nazar
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
...............Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
...............Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir.
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
...............Garip pencerecik, küçük daracık;
...............Dünyaya kapalı, Allah'a açık

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış
...............Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
...............İplik ki incecik, örer boşluğu

Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!
...............Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
...............Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
...............Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
...............Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
1961
Necip Fazıl KISAKÜREK



****************************************************************
6 MISRALI ŞİİRLERİ
****************************************************************
ÖLÜLER

Ölüler bağırıyor mezarlarından;
Yolcular, oturun taşlarımızda!
Onları deviren biziz toprağa,
Biz attık onları böyle ayağa;
Sakın atlamayın kenarlarından!
Ölüler bağırıyor mezarlarından...

Yolcular, uzanın yere upuzun;
Dayayın taşlara başlarınızı!
Tüy yastıklar gibi rahat taşımız,
Birleşsin bir lahza orda başımız!
Bizdedir cevabı kuruntunuzun;
Yolcular, uzanın yere upuzun!

Ben de bir gün böyle haykıracağım:
Yolcular, oturun mezar taşımda!
Yolcular önümde fısıldaşacak,
Yolcular aşılmaz yollar aşacak.
Taşımı yerlere yatıracağım;
Ben de bir gün böyle haykıracağım!
1935
Necip Fazıl Kısakürek

DÖNEMEÇ
………………………….Bir gündü, hava ılık
………………………….Ve cadde kalabalık...
Bir kadın sapıverdi önümden dönemece;
Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince.
Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
………………………….Çarpıldım sendeledim.


………………………….Bir gündü mevsim bayat
………………………….Ve esnemekte hayat....
Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
Yalnız bir âhenk sezdim, çerçevede bir endam.
Ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım;
………………………….Bir köşede ağladım...
1940
Necip Fazıl KISAKÜREK

GEÇTİ GEÇTİ
Geçti, geçti mevsimler...
Süpürüldü takvimler.
Gidenlerden kalan şey;
Duvarlarda resimler,
Mezarlarda isimler...
Geçti, geçti mevsimler...

Hani eski iklimler?
Has ekmekten dilimler.
Hey gidi zamane hey!
Tesellisiz ilimler,
Adaletsiz taksimler...
Hani eski iklimler?
1983
Necip Fazıl KISAKÜREK


SAAT
Bakma saatine ikide birde!
Halin neyse saat onun saati.
Saat tutamaz ki, ölü kabirde;
Zamana eşyada gör itaati!
…………………..Bir kıvrım, bir helezon,
…………………..Her noktası baş ve son...

Dün hâtıra, yarın hayal, bugün ne?
İki renk arası bir çizgicik pay.
Ne devlet zamanı bütünleyene!
Ebed bestecisi bir çark ve bir yay.
…………………..Hesap soran yaratık;
…………………..O dimdik her şey yatık.

Zaman bir işvebaz, kaçak hayalet;
Eskiyenin kement atar boynuna.
Ne pişmanlık tanır, ne af, ne mühlet;
Ancak fatihinin girer koynuna.
…………………..Niyeti gizli fettan
…………………..Köle biçimli sultan..
1982
Necip Fazıl KISAKÜREK.

BÜYÜK DOĞU MARŞI
Allah'ın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet.

Allah'ın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.
Nur yoklu izinden git, KILAVUZ'un!
Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak! ..
1938
Necip Fazıl KISAKÜREK


Evet, bu işte...
Tarihe bir imza, bir iz, kalıcılık demektir GÜLCE...
Osman Öcal üstad demişti ki: Yola devam....

Gelecek VARAN lar için biletinizi ayırt ettiriniz dostlar...

Selamlar, saygılar...

Mustafa CEYLAN
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  VARAN-6 Site Yönetimi 0 1,499 16/06/2009, 21:40
Son Mesaj: Site Yönetimi
  VARAN-5 Site Yönetimi 0 1,263 16/06/2009, 21:39
Son Mesaj: Site Yönetimi
  VARAN-4 Site Yönetimi 0 1,297 16/06/2009, 21:38
Son Mesaj: Site Yönetimi
  VARAN-2 Site Yönetimi 0 1,505 16/06/2009, 21:36
Son Mesaj: Site Yönetimi
  VARAN -1 --ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK' DEN 'GÜLCELEŞMİŞ ŞİİRLER' Site Yönetimi 0 1,396 16/06/2009, 04:42
Son Mesaj: Site Yönetimi

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2021 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder