SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Divan Şiirinin Mitolojik Kuşları : HÜMÂ, ANKA VE SÎMURG(1)
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
12/10/2014, 22:53
Divan Şiirinin Mitolojik Kuşları:
HÜMÂ, ANKA VE SÎMURG
H. Dilek BATÎSLAM
****************
ÖZET
Divan şiirinin kaynakları arasında mitoloji önemli bir yere sahiptir. Ancak divan şi iri-mitoloji ilişkisi konusundaki çalışmalar sınırlıdır. Divan şiirinde kullanılan mitolojik öğelerin neler olduğu ve bu öğelerin divan şiirindeki yerini belirleyen çalışmalara İhtiyaç vardır. Bu tür çalışmalar divan şiirinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.
Yazımızda divan şiiri-mitoloji ilişkisiyle İlgili olarak divan şiirinde sözü edilen üç mitolojik kuş üzerinde duracağız.
Divan şiirinin mitolojik kuşları Hümâ, Anka ve Simurg'ıın divan şiirinde hangi özellikleriyle, ne sıklıkta ve nasıl ele alındıkları taranan değişik yüzyıllara ait on beş divandan seçilen örnek beyitler aracılığıyla verilmeye çalışıldı.
Divan şiirinin mitolojik kuşlarından üçünü ve bunların divan şiirindeki kullanım özelliklerini ve sıklığını incelemeye yönelik bu çalışmada, çeşitli kaynaklarda verilen bilgilerden yola çıkarak Hümâ, Anka ve Simurg'u kısaca tanıttıktan sonra taradığımız Şeyhî, Ahmet Paşa, Necati, Cem Sultan, Mesîhî, Usûlî, Fuzûlî, Hayalî, Bakî, Nefî, Nedim, Nailî, Nâbî, Şeyh Galip divanlarından seçtiğimiz örnek beyitler aracılığıyla divan şiirinde Hümâ, Anka ve Simurg'un hangi özellikleriyle, nasıl ele alındığını tespit etmeye çalışacağız. Ayrıca bu kuşlarla ilgili çeşitli tamlama ve ifadelerin kullanım sıklığını vereceğiz.
Divan şiiri, beslendiği kaynaklar açısından zengin bir şiirdir. Gelenek, günlük hayat, din, masal, destan, efsane ve menkıbeler, mitoloji vb. divan şiirinin kaynakları ve kullandığı malzemeler arasında yer almaktadır.
Divan şiirinin tam olarak değerlendirilebilmesi için divan şiirinin beslendiği kaynaklar, yararlandığı malzemeler tespit edilerek incelenmesi gerekir. Divan şiiri mazmun, motif, imaj ve sembollerin sıklıkla kullanıldığı bir şiirdir.
Şairin yeteneğinin, geleneğe ait bilgi ve kültür birikiminin ürünüdür. Şair için, yetenek kadar geleneği bilmek ve belirli bir kültürel donanıma sahip olmak da önemlidir.
Evreni, evren karşısında insanı anlama ve açıklama ihtiyacından doğan, bilinç ve bilinçaltının ürünü olan mitolojiyle edebiyat ve sanat eserleri arasında sıkı bir ilişki vardır.
Edebiyat eserlerinde yazar ve şairlerin hayal gücünü besleyen, olağanüstü olayları anlatan, zengin içerikli mitolojik öğeler roman, hikâye vb. edebî türler, özellikle de şiir için vazgeçilmez malzemelerdendir.
Mitolojik unsurlar hem dünya edebiyatında hem de bizim edebiyatımızda çeşitli türdeki edebiyat ve sanat eserlerinde en çok yararlanılan öğeler arasındadır. Bu gerçek bilinmekle birlikte Türk mitolojisiyle ya da mitolojinin edebiyatımızdaki yeriyle ilgili çalışmalar henüz yeterli düzeyde değildir.
Divan şiirini araştıranlar divan şiirinin kaynaklan arasında mitolojinin de bulunduğu konusunda fikir birliği içindedirler. Ancak bu mitolojinin nereden, ne kadar ve nasıl alındığı konusundaki görüşler bazı yönlerden çeşitlilik gösterir. Bu görüşlere göre Divan şiiri mitolojik öğelerini daha çok Fars kültürünün yarı tarihî ve İslâmlaşmış mitolojisiyle Şehname'den, Arap kültürü ve mitolojisinden almıştır. Çeşitli kaynaklarda verilen bilgilerden yola çıkarak şiir-mitoloji ilişkisi divan şiiri açısından değerlendirildiğinde; divan şiirinin dünyası içinde mitolojinin önemli bir yer tuttuğu, divan şiirindeki mitolojinin Arap, İran ve İslâm mitolojisinin bir karışımı olduğu görüşünün ön plâna çıktığı görülmektedir. Ancak, ağırlığın İran mitolojisi yönünde olduğuna da dikkat çekilmektedir.
Çoğunun kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte divan şiirinde sözü edilen kişi, hayvan, mekân, zaman, bitki, nesne vb. pek çok varlığın mitolojik arka plânı bulunmaktadır.
Hümâ, Anka ve Simurg da diğer mitolojik öğeler gibi bizi masal dünyasına götüren, zengin inanç, efsane ve anlatımlarla karşımıza çıkan mitolojik, efsanevî kuşlardır.
Ayrıca Hümâ, Anka ve Simurg'la ilgili benzetmeler, mazmun ve motifler divan şairlerinin hemen hepsinin kullandığı ortak şiir malzemelerindendir. Bu incelememizle Hümâ, Anka ve Simurg'dan yola çıkarak divan şiir-mitoloji ilişkisi ile ilgili çalışmalara katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.
---------------------------
' Erdoğan Alkan, "Şiir ve Mitoloji", Varlık, sayı 1015, İstanbul: Nisan 1992, s. 17-20.
Dursun Ali Tökel, Divan Şiirinde Mitolojik Unsurlar (Şahıslar Mitolojisi), Akçağ Yay.,
Ankara 2000, s. 69-106.
3 Tökel, a.g.e., s. 90-91; Konur Ertop, "Bizim İçin Mitologya", Varlık, sayı 1015, İstan¬
bul: Nisan 1992, s. 21-22.
----------------------------
H ü m â
Farsça olan Hümâ kelimesi devlet kuşu, saadet ve kutluluk anlamlarına gelir. Arapçası "Bulah"dır. Bazı Türk lehçelerinde Kumay, Umay şeklinde kullanılan Hümâ, Farsçada Hümâ ve Hümây, Anadolu Türkçesinde ise Hümâ ya da Hümâ biçiminde kullanılır.
Devlet kuşu, cennet kuşu, talih kuşu adlarıyla bilinen Hümâ'nın özellikleri, yaşadığı yer ve Hümâ ile ilgili inançlar çeşitlilik göstermektedir. Bazı ortak özellikleri dolayısıyla Anka, Simurg, Garuda, Kaknus ve Phoenix gibi diğer efsanevî kuşlarla karıştırılan Hümâ'nın sürekli karlarla örtülü bir ülkede, Çin Cezayiri'nde, Hint Okyanusu adalarında, Kaf Dağı'nda, Hindistan'da, Deşt-i Kıpçak'ta, Bahr-ı Muhitde, Hıta-Hoten bölgesinde yaşadığı yolunda çeşitli rivayetler bulunmaktadır.
Hümâ'ya devlet kuşu denilmesi ile hümâyun kelimesinin hükümdar, padişah anlamlarını kazanması Hümâ'nın gölgesi ilgili inançlardan kaynaklanır.
Halk inançlarına göre eskiden bir hükümdar ölünce halk bir meydanda toplanır, Hümâ kimin başına konarsa o kişi hükümdar seçilirmiş. Hümâ kuşunun uçarken üzerinden geçtiği ya da gölgesinin düştüğü kişinin taç giyeceğine ya da yüksek bir makama ulaşacağına inanılmasının nedeni de budur.
Günümüzde kullanılan talih kuşu, devlet kuşu deyimleriyle, insanın başına ya da üstüne kuş pislemesinin hayra yorulması Hümâ'nın zenginlik ve mutluluk getirici olması inancıyla ilgilidir. Bu inanç ve deyimler Hümâ ile ilgili inançların günümüzdeki uzantılarıdır.
Hümâ ile ilgili inançlar arasında, Hümâ'yı bilerek öldüren kişinin kırk gün içinde öleceği inancı da birçok kaynakta zikredilen yaygın bir inançtır. Hümâ'nın canlısının asla yakalanamayacağına inanılır. Hümâ'nın eski
----------------------------------
Ferit Devellioğlu, Osmanhca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1986, s. 465; Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzahı, (Haz. Cemal Kurnaz), TDV. Yay., Ankara 1992; Cemal Kurnaz, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi "Hümâ" mad., TDV. Yay., İstanbul 1998, XVIII, 478.
4 İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Akçağ Yay. Ankara 1989, MI, 238; Cl. Huart, İslâm Ansiklopedisi, "Hümâ" mad. C., MEB. Bas. İstanbul 1988, V/l, 627; Orhan Hançerlioğlu, İslâm İnançlan Sözlüğü, Remzi Kitap Evi, İstanbul 1984, s. 171. Huart, a.g.m., s. 627-628.
Murat Uraz, Türk Mitolojisi, Düşünen Adam Yay., İstanbul 1994, s. 157-158; Hançerlioğlu, a.g.e., s. 171.
Hançerlioğlu, a.g.e., s. 171; Agâh Sırrı Levend, Divan Edebiyatı, Kelimeler, ve Remizler, Mazmunlar ve Mefhumlar, Enderun Kitap Evi, İstanbul 1984, s. 184.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, "Hümâ, Hümây" mad., Dergâh Yay., istanbul 1981, V, 284-285; Ahmet Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, (Çev. Tahsin Yazıcı), Remzi Kitap Evi, İstanbul 1987, II, 266.
--------------------------------
Türk inancındaki Tanrı Umay'la olan benzerliği ve Çepni boyunun sembolünün Hümâ kuşu olduğu da kaynaklarda belirtilir.
Edebiyatımızda Hümâ'dan ve diğer kimi kuşlardan söz eden çeşitli eserler bulunmaktadır.
Bunlar arasında İran ve Türk edebiyatlarındaki klâsik mesnevi konularından biri olan
Hümâ vü Hümâyun mesnevileri
başta gelir .
Ortadoğu İslâm edebiyatlarında sık karşılaşılan kuşlar arasındaki konuşmalara dayalı alegorik eserlerin hemen hepsinde Hümâ ile ilgili bölümler bulunmaktadır. XII. yüzyılda Gazâlî'nin yazdığı Risaletü't-tayr adlı eser başta olmak üzere, bu eserden yararlanılarak büyük İran şair ve mutasavvıfı Feridüddin Attar'ın yazdığı Mantıku't-tayr'da ve Attar'ın eserine nazire olarak Ali Şîr Nevâî'nin yazdığı Lisanü't-tayr'da sembolik kuşlar arasında Hümâ'nın adı sık sık geçmektedir .
Divan şiirinde mitolojik kuşlar içinde özellikleri nedeniyle en çok sözü edilen Hümâ'dır.
Hümâ ve onun çeşitli özellikleriyle ilgili benzetmelerin sık kullanıldığı beyitlere aşağıdaki örnekleri verebiliriz:
Sâye-i zülfün Hümâsm salma ağyar üstüne
Bir siyeh-rûdur anun bahtın hümâyûn eyleme
(Ahmet Paşa D., G. 276, b. 2, s. 251)
"Zülfünün gölgesinin Hümâ'sını ağyar üstüne salma. Bir kara yüzlüdür onun bahtını hümâyûn etme; hükümdar, taht sahibi yapma" diyen şair, sevgilinin zülfünün, Hümâ gölgesi gibi olan gölgesini rakibin, ağyarın üstüne salmasını; böylece kara yüzlü ağyarın bahtının açılmasını ve rakibin, sevgilinin gönül ülkesinin sultanı olmasını istemez. Sevgilinin zülfünün gölgesini Hümâ'ya benzetir. Hümâ'ya benzeyen bu gölge rakibin üzerine düştüğünde onun bahtı açılacaktır. Şair bu beyitte Hümâ'nın gölgesi üstüne düşen kişinin şanslı, talihli olacağı inancına telmih yapar. Sevgilinin saçının gölgesini Hümâ gölgesi gibi şans getirici olarak görür.
Amacı sevgilinin zülfünün güzelliğini, etkileyiciliğini övmektir. Ayrıca aynı kökten türemiş ve aralarında anlam ilgisi bulunan Hümâ ve hümâyûn kelimelerinin bir arada kullanılması; saye, zülf, siyeh, baht kelimeleriyle sağlanan renk ve anlam ilgisine yönelik çağrışımlar beyti zenginleştirmetedir.
Gördüler zâg-ı rakibe o Hümâ oldu şikâr
Ehl-i diller dediler düşmedi hayfâ yerine
(Hayalî D., G. 513, b. 6, s. 268)
"Gönül ehli olanlar o Hümâ gibi olan sevgilinin rakip kargasına av olduğunu görünce, eyvah yerine düşmedi dediler" beytinde de sevgilinin, kargaya benzeyen rakibin avı olmasından duyulan üzüntü dile getirilir. Sevgili, Hümâ'ya; rakip, kargaya benzetilir.
Görenler ol Hümâ'nun 'izz ü nâzın
Havaya saldı gönül şahbazın
(MesîhîD.,G. 171, b. l,s.227)
"O Hümâ'nın yüceliğini ve nazmı görenler gönül doğanını havaya saldı" diyen şair, sevgiliyi Hümâ'ya benzetir. Sevgili, Hümâ gibi nazla yüksekten uçan bir kuştur. Aşık ise onu avlamak için gönül doğanını havaya salmıştır. Beyitte sevgilinin yüksekten uçması ve zor ele geçirilmesi gibi özellikleri nedeniyle Hümâ'ya benzetildiği görülmektedir.
Hümâ-yı perçemün dâ'im gönül saydına kasd eyler
Ne lâzım anı sayd itmek olupdur çün şikâr-ı zülf
(Cem Sultan D., G. 166, b. 5, s. 136)
"Perçeminin Hümâ'sı daima gönül avlamak ister, onu avlamaya ne gerek vardır. Çünkü o zülfün avı olmuştur" diyen şair, sevgilinin perçemini Hümâ'ya benzetir ve daima âşığın gönlünü avlamak peşinde olduğunu söyler. Ancak âşığın, sevgilinin gönlünü avlamak için çaba göstermesine gerek yoktur. Çünkü âşığın gönlü zaten sevgilinin zülfüne av olmuştur.
Olmasa Nef î n'ola dil-beste zülf-i dilbere
Tab'-ı şuhu dama düşmez bir Hümâ'dır n'eylesin
(Nefî D., G. 91, b. 6, s. 325)
"Nef î dilberin zülfüne âşık olmasa ne olur? Onun şuh yaradılışı tuzağa düşmeyen bir Hümâ'dır, ne yapsın?" diyen şair, sevgilinin şuh yaradılışıyla Hümâ gibi tuzağa düşmez, ulaşılmaz olduğunu dile getirir.
Hümâ'nın avlanamama özelliğine telmih yaparak sevgilinin ele geçmeyeceğini anlatır.
Zülf-i siyahı sâye-i perr-i Hümâ imiş
Iklîm-i hüsne anun içün pâdişâ imiş
(Bakî D., G. 218, b. l, s. 234)
"Siyah zülfü Hümâ kanadının gölgesiymiş. Güzellik ülkesine onun için padişahmış" denilerek sevgilinin siyah zülfü Hümâ kanadının gölgesine benzetilir. Sevgilinin, güzellik ülkesinin padişahı olması da bu sebebe bağlanır. Beyitte Hümâ'nın gölgesinin üstüne düştüğü kişinin padişah olması inancına telmih yapılır.
Perçemin zülfün Hümâ-veş saye saldı üstüme
Pâdişâh-ı 'âlem oldum çün gedâ oldum sana
(Muhibbi D., G. 38, b. 2, s. 52)
"Saçının perçemi Hümâ kuşu gibi üstüme gölge saldı. Sana kul olduğum için âlemin padişahı oldum" diyen şair, sevgilinin perçeminin Hümâ gibi üzerine gölge saldığı için padişah olduğunu söyler. Aynı zamanda sevgilinin de kuludur. Yukarıdaki beyitle benzer özellikler taşıyan bu beyitte de Hümâ gölgesinin uğur getirme özelliği üzerinde durulmuştur. Sevgilinin zülfünün gölgesi övülmüştür.
Tezerv-i hoş-hırâmım sînem olsun cilvegâhın gel
Hümâveş saye salsın başıma zülf-i siyahın gel
(Nedim D., G. 77,b.l,s.314)
"Hoş salınan sülünüm! Cilve edeceğin yer sinem olsun, gel. Siyah zülfün Hümâ gibi başıma gölge salsın, gel" diyen Nedim sevgilisinin siyah zülfünün Hümâ gibi başına gölge olmasını ister. Hümâ'nın gölgesi kimin başına düşerse onun şansının açılacağı inancına telmih yapar. Sevgilinin saçının gölgesinin de kendisine Hümâ gibi şans getirici olduğunu vurgular.
Gölgelikde edemezsin derd-mendinle karâr
Sen hümâsın dâ'imâ işin senin pervâz olur
(Necâtî Beg D., G. 201, b. 5, s. 241)
"Dertlinle gölgelikde duramazsın. Sen Hümâsın; senin işin daima uçmak olur" beytinde sevgili, Hümâ gibidir, daima uçar. Hiçbir yere konmaz, kendisinin yüzünden derde düşen âşığa ilgi göstermez. Âşık sevgiliye sitem eder. Sevgilinin kısa bir süre görünüp sonra kaybolmasını Hümâ'nın hiçbir yerde durmayıp sürekli yer değiştirmesine benzetir.
Sayd olurken perçem-i tavusuna şehbâz-ı can
Ol Hümâyı ben meges ya'ni şikâr etsem gerek
(Şeyhî D., G. 96, b. 5, s. 192)
"Can doğanı tavus perçemine av olurken ben, yani sinek o hümâyı avlasam gerek" beytinde de âşık kendisini sineğe, sevgiliyi de Hümâ'ya benzetmiştir. Hümâ gibi zor ele geçen sevgiliyi avlamaya çalışmasının imkânsızlığını anlatmıştır.
Seg-i kuyun Mesîhî'nün etin yiyelden ey âfet
Hümâ-yı mürg göz dikmişdür anun üstühânına
(Mesîhî D., G. 216, b. 5, s. 256)
"Ey âfet! Bulunduğun yerin köpekleri Mesîhî'nin etini yediğinden beri Hümâ kuşu onun kemiğine göz dikmiştir" diyerek şair, rakibi kendisinin etini yiyen köpeğe benzetmiş, Hümâ'nın da kemiklerini yemek istediğini söyleyerek, Hümâ'nın kemikle beslenmesine telmih yapmıştır. Beyitte aslında Hümâ ile dolaylı olarak anlatılmak istenen sevgilidir. Köpek olan rakip âşığın etini yemiş, Hümâ olan sevgili de onun kemiklerine göz dikmiştir. Rakiple sevgili iş birliği yaparak âşığa eziyet etmektedir.
Nice ayrılsın Necati 'aşk-ı dil-berden kim ol
Bir Hümâdur k'âşiyanı ol hevâ üstündedür
(Necati Beg D., G. 121, b. 7, s. 205)
"Necati sevgilinin aşkından nasıl ayrılsın ki? O, yuvası havada olan bir Hümâ'dır" beytinde Hümâ'nın yuvasının havada olma özelliğine telmih yapılır.
Hâl-i Hümâ-nümâsma zülfü kafeslenir
Kim mürg-i ma'nâ hâne-i mısra'da beslenir
(Şeyh Galip D., G. 100, b.l, s.306)
"Hümâ gösteren benine zülfü kafes olur. Manâ kuşu ki mısra evinde beslenir" beytinde âşık taneyi gören kuş misali sevgilinin tuzağına düşer. Sevgilinin beni Hümâ'ya benzetilir. Zülfü de ben üzerindeki kafes gibidir. Ben tane, zülüf tuzaktır. Sevgilinin Hümâ gibi olan beni zülüf kafesinin kurduğu tuzakla âşığı avlar. İkinci dizede de anlam kuşa benzetilmiş ve mısra evinde beslendiği söylenmiştir.
Bakî suhanda sana bu gün hem-cenâh yok
Tab'-ı bülendün evc-i belagat Hümâsıdur
(Bakî D., G. 80, b. 5, s. 150)
Bakî, "Bu gün söz söylemede seninle aynı kanatlara sahip olan yok. Yüce yaradılışın güzel söz söyleme doruğunun Hümâ'sıdır" diyerek kendini söz söyleme konusundaki ustalığı ve yaradılışının yüceliği bakımından belagat doruklarında uçan Hümâ'ya benzetir. Hümâ'nın yüksekten uçma ve ulaşılmazlık özelliklerini kendini övmek için kullanır. Fahriye yaparken Hümâ'nın özelliklerinden yararlanır.
Usûlî dâr-ı dünyâdan güzer kıl
Hümâsın alçağa konma hazer kıl
(Usûlî D., K. 2, b. 31, s. 40)
"Usûlî! Dünya evinden vaz geç, sen Hümâ'sın; alçağa konmaktan çekin" beytinde şair kendini Hümâ'ya benzetir ve Hümâ gibi yüksekten uçmakla övünür. Alçağa konmaktan çekinmeyi tavsiye ederken Hümâ'nın özelliklerini tefahür vesilesi yapar. Hümâ gibi yüksekten uçan büyük bir şair olduğunu vurgulamak ister.
Cîfe-i dünyâya çok meyl etmedim kerkes kimi
Bir Hümâ-tab'ım gıda besdir bana bir üstühân
(Fuzûlî D., K. 31, b. 3, s. 101)
"Akbaba gibi dünya leşine çok meyletmedim, bir Hümâ yaradılışlıyım. Gıda olarak bana bir kemik yeterlidir" diyen şair, kendini yaradılışının yüceliği, üstün özellikleri bakımından Hümâ'ya benzetir. Hümâ'nın yaradılış bakımından diğer kuşlardan üstün olduğu gibi kendisinin de farklı olduğuna dikkat çeker. Dünyayı bir leşe benzetir ve dünya nimetleri peşinde koşanların leş yiyen akbabalar gibi olduğunu vurgular. Dünya malına meyletmediğini söyler. Hümâ ile akbabayı, beslenme biçimleri bakımından, karşılaştırır. Hümâ'nın kemikle beslenmesine telmih yapar.
O vekîl-i bihîn ki dergehinün
Köhne cârûbıdır cenâh-ı Hümâ
(Nâbî D., C. l, Tarih 82, b. 43, s. 278)
"O seçkin vekil ki Hümâ kanadı dergâhının eski süpürgesidir" beytinde de Hümâ kanadının vekilin dergâhının eski süpürgesi olduğu söylenir. Şair, bu beyitte mübalağa yapar. Hümâ'dan övgü amacıyla yararlanır.
Hümâ ile ilgili en ilginç benzetmelerden biri Nâbî'nin aşağıdaki beytinde yer almaktadır:
Elif ki encümen-i harfde ser-âmeddür
Per-i Hümâ-yı sa'âdet serindeki meddür
(Nâbî.,C.l, K.28,b.l,s.l61)
"Elif ki harfler topluluğunun başta gelenidir. Mutluluk Hümâsı'nın kanadı başındaki meddir" diyerek şair, elif harfi üzerindeki med işaretini Hümâ kanadına benzetir. Saadet Hümâsı'nın kanadı nitelemesiyle Hümâ'nın mutluluk getirici olma özelliğini hatırlatır. Şair (âşık) elif harfi, bu harfin üzerindeki med işareti de Hümâ kanadı gibi mutluluk getiren sevgilidir.
Yukarıdaki örnek beyitlerde de görüldüğü gibi mitolojik kökenli bir kuş olan Hümâ'nın en önemli özelliği devlet kuşu, talih kuşu olmasıdır. Bu nedenle daha çok mutluluk, şans ve güç sembolü olarak kullanılmıştır. Şairler mutluluğu, şansı, ulaşılması zor hedefleri, idealleri ifade etmek için Hümâ ile ilgili benzetmelerden yararlanmışlardır.
Divan şiirinde de sıralanan özellikleriyle sıkça söz konusu edilmiştir.
Hümâ, havada çok yüksekten uçması, elde edilemeyişi, tuzağa düşmemesi, gölgesinin insanlara şans getirmesi, kemikle beslenmesi, diğer kuşlardan üstün olması gibi özellikleri ve bunlarla ilgili inançlar, efsaneler, rivayetler dolayısıyla divan şairinin şiirinde zengin bir hayal ve benzetme dünyası içinde karşımıza çıkar.
Özellikle divan şairi övgülerinde yer verdiği kişileri sevgili, padişah ya da veziri, fahriye yaptığı durumlarda da kendisini Hümâ'ya benzetir.
Şair kendisini överken şairlik yeteneğinin çeşitli özelliklerini ulaşılmazlık, olağanüstülük bakımından Hümâ'ya benzetir.
Şairin hayali Hümâ avlayan şahin olur. Şair için kimi zaman mana da Hümâ'dır. Bazen de şair şiir Hümâ'sını avlamaya çalışır.
Kendisinin ya da övgüsünü yaptığı diğer kişilerin Hümâ gibi olağanüstü özelliklere sahip olduğunu söyler.
Padişahı överken şair, padişahın Hümâ gölgesi gibi insanlara şans, uğur ve mutluluk getirici olduğunu anlatır. Hümâ'nın kanadı padişahın eşiğinin süpürgesi olur.
Sevgili, Hümâ'ya benzetildiği zaman hangi âşığına iltifat etse onun başına devlet kuşu konmuş ve o kimsenin şansı açılmış olur.
Sevgilinin güzelliği Hümâ gibi ulaşılması zor bir güzelliktir.
Sevgili, âşığa gölgesi düşmeyen Hümâ'dır.
Sevgilinin zülfü ulaşılmazlık açısından; zülfünün gölgesi ise uğur getirici olması açısından Hümâ'ya benzetilir. Sevgili, Hümâ olduğu zaman âşık için avlanması çok zordur. Çünkü Hümâ gibi yüksekten uçmaktadır.
Divan şiirinde Hümâ'nın bazı özelliklerini vermek amacıyla taradığımız Şeyhî, Ahmet Paşa, Necati, Cem Sultan, Mesîhî, Usûlî, Fuzûlî, Hayalî,
Bakî, Muhibbi, Nef î, Nedim, Nailî, Nâbî ve Şeyh Galip divanlarında kullanılan Hümâ ve Hümâ ile ilgili tamlamalar ve kullanım sıklıkları şunlardır:
Hümâ: (Muhibbî: 19; Nâbî: 14; Nef î: 11; Şeyh Galip: 9; Mesîhî ve Bakî: 8; Usûlî: 7; Ahmet Paşa ve Hayalî: 5; Necâtî: 4; Nailî: 3; Nedim ve Şeyhî: 1); Hümâ-sâye: (Hayalî: 4; Nef î ve Nedim: 2; Nailî ve Bakî: 1); Bâl-i Hümâ: (Şeyh Galip: 4; Nâbî: 2; Nefî: 1); Hümâ-yı devlet: (Nâbî: 3; Necâtî, Mesîhî, Bakî ve Nedim: 1); Hümâ-himmet: (Necâtî: 2; Usûlî: 1) Hümâ- pervâz: (Muhibbî: 3; Nefî ve Bakî: 1); Hümâ-veş: (Nailî: 2; Nedim: 1) Hümâ-yı himmet: (Şeyh Galip ve Fuzûlî: 2; Necâtî:! ); Hümâ-yı evc-i sa’âdet: (Nâbî ve Bakî: 1) Hümâ-yı kuds: (Ahmet Paşa ve Cem Sultan :1); Hümâ-yı lâ-mekân: (Nâilî:3 ; Şeyh Galip:4); Per-i Hümâ: (Nâbî ve Nedim: 3; Cem Sultan: 2; Ahmet Paşa ve Nefî: 1); Hümâ-yı şeref: (Ahmet Paşa ve Şeyhî: 1); Mânend-i Hümâ: (Nâbî ve Nedim: 1); Mürg-i Hümâ: (Mesîhî:2; Şeyh Galip:!); Sâye-iper-i Hümâ: (Bakî: 2; Nâbî ve Nefî: 1); Zıll-ı Hümâ: (Cem Sultan: 3; Mesîhî ve Fuzûlî: 2; Ahmet Paşa, Necâtî, Bakî ve Şeyh Galip: 1); Şeh-per-i Hümâ: (Nailî ve Ahmet Paşa: 1); Ah-ı Hümâ-yı kanâ’at: (Nâbî: 1); Bâl-i Hümâ-yı evc-i istiğna: (Şeyh Galip: 1); Bâl-i Hümâ-yı peride: (Nedim: 1); Bâl-i Hümâ-yı saltanat: (Nefî: 1); Bâz-ı Hümâ: (Hayalî: 1); Cenâh-ı Hümâ: (Nâbî: 1); Cihân-bân-ı Hümâ-sâye: (Nefî: 1); Cihân-bân-ı Hümâ-zıll: (Nefî: 1); Çeleng-i per-i Hümâ: (Şeyh Galip: 1); Çeşm-i Hümâ: (Şeyh Galip: 1); Devlet Hümâ'sı: (Muhibbî: 2; Ahmet Paşa: 1); Fer-i Hümâ-yı evc-i sa'âdet-mesîr: (Bakî: 1); Gam-ı sayd-ı Hümâ-yı nazm: (Şeyh Galip: 1); Hâl-i Hümâ-nümâ: (Şeyh Galip: 1); Ham-ı zülf-i Hümâ-pervâz: (Bakî: 1); Hem-sâye-i bâl-i Hümâ: (Nedim: 1); Hüdâvend-i Hümâ-himmet: (Nefî: 1); Hümâ-pesendi-i ikbâl: (Nailî: 1); Hümâ-şeref: (Hayalî: 1); Hümâ-şikâri-i zülf: (Nailî: 1); Hümâ-tab': (Fuzûlî: 1); Hümâ-tal'at: (Hayalî: 2; Muhibbi: 1); Hümâ-yı ’ar§-t kadem: (Şeyhî: 1); Hümâ-yı âşiyan-zâd-ı sa’âdet: (Nâbî: 1); Hümâ-yı baht: (Nedim: 1); Hümâ-yı bâz-ı himmet: (Muhibbi: 1) Hümâ-yı bî- pervâ: (Nâbî: 1); Hümâ-yı bülend-âşiyan: (Nâbî: 1); Hümâ-yı çetr-i Hümâ¬yûn: (Ahmet Paşa: 1); Hümâ-yı dil: (Nailî: 1); Hümâ-yı evc-i ferağ: (Nâbî:
1); Hümâ-yı evc-i himmet: (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı evc-i hüner. (Fuzûlî: 1); Hümâ-yı evc-i istiğna: (Bakî: 1); Hümâ-yı evc-i 'izzet: (Hayalî: 1); Hümâ-yı ferruh-fâl: (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı gül-per: (Nâbî: 1); Hümâ-yı hüner: (Nâbî: 1); Hümâ-yı hüsn: (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı lâ-mekân-ter: (Nailî: 2); Hümâ-yı maksad: (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı medh: (Nedim:!); Hümâ-yı meram: (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı mihr: (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı nâz: (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı nûr-bâl: (Hayalî: 1); Hümâ-yı nusret: (Necâtî: 1); Hümâ-
yi perçem: (Cem Sultan: 1); Hümâ-yı ruh: (Usûlî: 1); Hümâ-yı saltanat: (Ne- câtî: 1); Hümâ-yı sühan: (Mesîhî:!); Hümâ-yı tâb': (Şeyh Galip: 1); Hümâ-yı vasi: (Cem Sultan: 1; Muhibbi: 1); Hümâ-veş: (Muhibbi: 1) Hümâ-yı zafer. (Necati: 1); Hümâ-yı zülf-iyâr: (Ahmet Paşa: 1); Hüner-mend-i Hümâ-sâye: (Nefî: 1); Kâm-ı Hümâ: (Nailî: 1); Kasd-ı Hümâ-yı dil: (Nailî: 1); Lâne-i tâ'ir-i Hümâ-yı himem: (Şeyh Galip: 1); Ma'na Hümâ'sı: (Bakî :1); Magz-ı can-perver-i Hümâ-yı dilim: (Nailî: 1); Nâm-ı Hümâyûn-ı Hümâ: (Nâbî: 1); Niyâz-ı sâye-i bâl-i Hümâ: (Nâbî: 1); Per-i Hümâ-yı ney: (Şeyh Galip: 1); Per-i Hümâ-yı saltanat: (Bakî: 1); Sayd-ı Hümâ: (Şeyh Galip: 1); Sayd-ı Hümâ-yı 'akl: (Nailî: 1); Sayd-ı Hümâ-yı ma'rifet: (Nâbî: 1); Sâye-i Hümâ: (Muhibbi: 1) Sâye-i bâl-i Hümâ: (Şeyh Galip: 1); Sâye-i mürg-i Hümâ: (Şeyh Galip: 1); Sâye-perverd-i Hümâ-yı evcgâh-ı râz: (Nailî: 1); Şahin-ı Hümâ: (Nefî: 1); Zât-ı Hümâ-pervâz: (Nedim: 1); Zıll-ı Hümâ-yı devlet: (Nailî: 1); Zıll-ı Hüma-yı re'fet: (Nedim: 1); Zıll-ı Hümâ-yı saltanat: (Nefî: 1); Zıll-ı şeh-per-i Hümâ: (Şeyh Galip: 1); Zıll-ı şeh-per-i Hümâ-yı evc-i isti'lâ: (Nailî: 1).
Sıraladığımız bu terkiplerle seçtiğimiz örneklerde bulunan kelime ve terkiplerin çoğu dikkat edilirse daha çok Hümâ'nın yüksekten uçması, ulaşılmazlığı, ele geçmemesi, şans getirici olması, gölgesi vb. olağanüstü kimi özellikleriyle ilgili inançları yansıtır niteliktedir.
Öte yandan Hümâ, Anka ve Simurg'la kıyaslandığında divan şiirinde daha sık karşımıza çıkmakta, özellikle XVI. yüzyıldan başlamak üzere giderek şiirlerdeki kullanım sıklığında da artış görülmektedir.
---------------devamı var----------------
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Divan Şiirinin Mitolojik Kuşları: HÜMÂ, ANKA VE SÎMURG(3)
Site Yönetimi
0
2,112
12/10/2014, 23:33
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Divan Şiirinin Mitolojik Kuşları: HÜMÂ, ANKA VE SÎMURG (2)
Site Yönetimi
0
1,808
12/10/2014, 23:13
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
DİVAN ŞİİRİNDE MÜSTESNA BEYİTLER
Site Yönetimi
0
2,695
18/04/2009, 22:19
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
DİVAN TERTİBİ
Site Yönetimi
0
2,966
18/04/2009, 22:18
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Divan Edebiyatı’nın Muhtevası Üzerindeki Tartışmalar
Site Yönetimi
0
1,648
18/04/2009, 22:02
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Divan Şiiri’nin konuları ve özellikleri
Site Yönetimi
0
2,262
18/04/2009, 21:59
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Divan Edebiyatında Söz Sanatları-3
Site Yönetimi
0
10,231
15/08/2008, 02:43
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Divan Edebiyatı'nın Muhtevası Üzerindeki Tartışmalar
Site Yönetimi
0
1,607
18/07/2008, 07:14
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
DİVAN EDEBİYATINA DAİR
Site Yönetimi
0
1,407
17/07/2008, 07:22
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
DİVAN ŞİİRİNE KAYNAKLIK ETMESİ BAKIMINDAN KUR’ÂN:
Site Yönetimi
0
2,063
17/07/2008, 07:00
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder