SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Tahir Kutsi Makal (ANADOLU’DA AĞITÇI KADINLAR)
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
05/04/2009, 01:22
ANADOLU’DA AĞITÇI KADINLAR
Tahir KUTSİ MAKAL
**************************
Üstad Tahir Kutsi, bu bildirisini 1986 yılında İzmir’ de yapılan 3. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi’ nde sunmuştur.
“Ölenle ölünmez, boşuna ağlanmaz..” denilmiştir. Ölenle ölünmez amma başında ağlanır. Ölenin başında yahut cenaze kalktıktan sonra ağlamaya ve ağlatmaya da yetenek gerek! .. Çünkü, ölenin ardından hem söylemeli hem ağlanmalıdır. “Söylenmek” başka “söylemek” başkadır.. “Söylenen” kendi kendinle, anlaşılır, anlaşılmaz, ipe sapa gelmez biçimde vıdırdanır.. Söyleyen ise, usul - erkân bilir, sözcükleri birbiri ardına musikili olarak söyler de diline kıl dolaşmaz. Ölenin başında veya cenaze kalktıktan sonra bir “söyleyen” olmalı ki, kelimeler yüreğin en derin noktasını bulmalı, kanatmalı, yürekten ve ciğerden göz pınarlarına yaşlar yürümeli. Ölenin cenazesinin başında hem söylemek hem de ağlamak gerektir. Eh, herkesin de söz söyleme, yapıp yakıştırma kabiliyeti olmadığına göre ne olacak, ölü ağıtsız mı kalkacak? Yahut, yaban yerden gelmişse ölüm haberi, ne denilip de ağlanacaktır? Acılı türküsü bile var:
“Ak koyun kuzusuna
Can verir bazısına
Ne deyim de ağlayım
Alnımın yazısına..”
Ağıt yakmak, binlerce yıldan günümüze ulaşan bir gelenekdir. Yunus Emre, “Sevdiğimi söylemezsem / Sevmek derdi beni boğar.” diyor… Eger ağıt yakılmazsa, ölenin ardından hönküre – haykıra ağlanmazsa ölenin acısı insanları boğar. Onun için dağ başındaki kıl çadırdan koca kentteki konağa kadar ölü ardından ağıt yakma geleneği süregelmiştir. Süregelen geleneği yaşatmak için ağıt yakıcı, yapıp yakıştırıcı kişiler gerekir.
Ölü evinde toplananlar çokçası suskundur. “Başınız sağ olsun… Allah sabırlık versin...” der de oturur gelen… Ölünün yakınları “Sizler sağ olun, dostlar sağ olsun” derler de yer gösterirler. Böylesi zamanda içteki acıyı dışa vuracak, içe akan göz yaşlarını siyim siyim ağlayan gözlerin pınarlarını daha da açacak birisi gerekir. Bu birisi Anadolu’da “ağıtçı kadın” olarak çıkar karşımıza. Ölü evinde, gözlerden yaşları pınar suyu gibi söken “Ağıtçı Kadınlar..” Kimine “Aşık Bacı” denilir bunların, kimine “Ağıtçı Kadın…” Her köyde de bulunmaz böylesi, meğer ki rastgele! .. Bazı ağıtçı kadınlar da her köye, her ölüye kolayca gidivermezler... Zaten her ölü sahibi de “ağıtçı” davet edemez. Varlıklı, vakitli olacak ölü sahibi, yahut ki kişi bir iç sızlatan olay sonunda can vermiş olacak. Örnek olarak; . gerdeğe girmeden ölen delikanlı yahut gelin olacak, kendini asan genç kız olacak, düğünde kazaen vurulmuş olacak, dağda kurt yemiş olacak…
Ağıtçı kadınlar, ölü evine başka köyden geliyorsa köyün ses duyulan yerinde başlar yaygaraya! .. “Davetiye” olarak siyah yün iple başörtüsü yahut peştamal gönderilmiştir kendisine… Köyün kıyısında eşekten veya traktörden inerek başörtüsünün düğümünü çözer ilkin elinde siyah yün iplik ve “bürgü”yü sallayarak başlar bağırmaya ve ölü evine yürür.
Ölü evinde “yas tutma” sırasında yalnızca kadınlar bulunur. Erkekler giremez... Erkekler, cenazenin kaldırılması işiyle uğraşırlar… Ağıtçı kadın, dizlerini döverek siyim siyim ağlayan ve söylenerek içten içe hıçkıran kadınlar arasında yerini almadan önce kapı ağzında birkaç “beyit” söyler… Sesini ve söyleyiş yeteneğini erkeklere de duyurarak başka cenazelere de çağrılmayı böylece garantilemiş olur...
“Ağıtçı; ölünün vücutça ve huyca övülecek yönlerini bir bir sayıp döker. Güzelliğini, yürekliliğini, cömertliğini, boyunu, bosunu över. Eğer yaşadığı sürede mutluluk görmemiş biri ise; ölenin yaşantısı boyunca çektiklerini; bahtında gülmüş, varlıklı birisi ise malını mülkünü, davarını, tarlasını, etrafındakilere yaptığı iyilikleri anlatır... Ağıtçı şatafatsız, yoğun bir söyleyişle, hiç bir özenti yapmacık kaygısı göstermeksizin köy ve kasaba yaşantısının günlük olaylarından haber verir. Aile içindeki geçimsizlikler ve çekişmeler, tamamlanmamış düğün hazırlıkları, yüzüstü kalmış harman, ödenecek borçlar vb..” (1) gibi günlük olayları deyişlerle anlatır.
Ağıt çığıran ağıtçı, sözlerini söylerken bir yandan da ölünün giysilerini sandıktan, askıdan çıkararak ağıtçı kadının önüne atarlar. Daha önce ölen hakkında geniş bilgilere sahip olan ağıtçı kadın, “yakıştırmaları”nı cekete, paltoya, gömleğe, başörtüsüne, fistana, şalvara göre ayarlayıp ağıdını söyler ve işi biten giyecek eşyasını en yakındaki kadına verir... Bu giysiler daha sonra köyün fakirlerine dağıtılır… Ağıtçı kadın, kendisine yarayışlı olanı dizinin dibine koyar, ayırır.
“Ağıtçı yaşlı ailenin bir yakını olabilir.(3) . Her kadın ağıtçı olamaz. Ağıtçı kolay kolay yetişmez… Bir kere ağıtçı, “el – ağız” almış olacak. Bir ustası bulunacak ağıtçı kadının... Adı belli olacak ağıtçının ve ünlü birinin dizi dibinde yetişmeyen ağıtçı itibar da görmez.. Ağzı lâf tutan ağıtçının işaretiyle birkaç sözcük söyleyebilir o kadar! .. Ağıtçıdan başka söyleyen ve ağlatan sözü uzatırsa, çağrılı ağıtçı kadın “Haydi derdinizi yel alsın! ...” diyerek kalkar da yürüyüverir. Çevrenin ünlü ağıtçı kadını ölmeli ki yenisi ölüye gidebilsin. Yoksa kadınlar “cin olmadan şeytan çarpmaya kalkışıyor” derler de burun kıvırıverirler. Bir de ağıtçıların, herkesin ilgi duyduğu büyük olaylar üzerine söyledikleri dillerde dolaşmalıdır ki, ünleri genişlesin.
Anadolu’da birçoğu ile görüştüğüm ağıtçı kadınları, ölen hakkında geniş bilgi topladıklarını tespit ettim. Ölenin kişiliği üzerine toplanan bilgiler, mısralarda sözcük olarak yer alır. “Uzun boylu, iyi huylu, kara gözlü, lâtif sözlü, gani gönüllü” gibi beylik sözlerden başka ağıtçı kadının gerçeği vurgulayan sözleri onun değerini daha da artırır. Ağıt törenlerinde aslında herkes kendi ölüsüne ağlar… Fakat ağıtçının, ölen kişinin özelliklerini vurgulayan sözleri konuyu canlı tutar.. İşini iyi bilen ağıtçılar, söylediklerine kendileri de ağlarlar.. Ağlayan ağıtçının içtenliğine inanılır... Ağıtçı kadın da kesik kırık sözler söyleyip ağlamaya başlayınca bir hönkürtü kopar ki ağıtçı da şaşar bu işe… Kimi ağıtçı, kendisini ölenin, karısının, kızının, oğlunun, gelininin yerine koyar da sözlerini buna göre kurar… Kendi ağzından ağıt yakılan kadın oradaysa “Hay billam, ciğerimdekini ildin de söyledin” diye ağıtçıyı yüreklendirir.
Kimi yerde, örnek olarak Kars yöresinde iki ağıtçı kadının karşılıklı söyleştikileri de olur. Buralarda ağıt söylemeye “bayatı” söylemek denilir. “En çok bilen ve söyleyip dil döken kadın, ölünün başı ucuna oturur. Ölünün durumuna göre dil yaraştırır ve “Yeni fidanım, muradı gözünde kalanım..” diye başlar… “Bayatıcı kadın”, söyleyip ağlatırken, kocası yeni ölen iki çocuğu ile dul kalan bir geline haber salınır.. O gelir. Genç gelin de söyleyip ağlayarak içindeki derdini döker. Ölünün iki yanında oturan “bayatıcı” kadınlar ellerinde mendille başlarlar ağlamaya, söylemeye:
“Ağlarım ağlar kimi
Derdim var dağlar gibi
Yürekten yaralıyım
Gezerim sağlar gibi”
Bu defa karşısındaki alır sözü hem ağlar, hem söyler:
“Ay anam, gardaşı
Bacı ağlar gardaşı
Toprak gözün doydu mu
Aldın gittin gardaşı”
Bayatçı kadın, çevresine göz gezdirir, “atma türkü” atar gibi, genç geline lâf çarpıştırır.
“Kızım can, nezik ağlar
Geymeye nezik ağlar
Senin anan ağlasın
O sesi nezik ağlar”
Bu arada oğlu askerde ölen bir kadın, cenaze törenine gelmişse onun derdi de deşilir,
“Ay oğul balalar
Ceyran dağda balalar
Sen öldün gurbet elde
Yetim galdı balalar”
Ölenin bir yahut birkaç çocuğu kalmışsa onlar da çağrılır. Bayatıcı kadın, onların başına elini koyar ve söylenir,
“Elemi ay yavrular
Körpe yetim yavrular
Elin derdi köhnelir
Benim derdim yavrular
Kol, ayağlar
Şamdanı kola yağlar
Yetim gülse zor güler
Ağlatsa kolay ağlar.. (4) ”
Havana Ayhan, bizim çocukluk dönemimizde şuh bir kadındı. Düğünlerde erkek meclislerinde türkü söyler, oynardı. Kahkahaları odaların camlarını zangırdatırdı. Hem çevrenin türkülerini söyler, hem de dayım Oğuzlu bağlamacı Akıf Can’ın “yol göstermesiyle” kendisi türkü uydururdu. Şimdi ağıtçı olmuş… Cenaze sahipleri, Acıpayam’ın Kızılhısar bucağının Panırcık mahallesindeki şimdi evlatlığına bıraktığı evinden “tomafille” götürürlermiş… “Bu iş, ağıtçılık işi nasıl oldu Havana Yenge? ” dedim. “Neden ben” dedi, “Komşuda biri ölmüş.. Gidem dediydim., karılar topleşmişle.. Sızım sızım sızmahıp bala.. Gacıven bi, dedim. Ölü gızın başına oturuverdim., başladım söylemeye. İşlecik böööle! ..
Ondan sonra, şimdi (1986) da 85 yaşında bulunan Havana Ayhan, çevrenin “Ağıtçı Kadını” olup çıkmış… “Aklında kalan beyitlerin var mı? ” diye sordum. “O zaman söyler, o zaman unudurun “ dedi. Kızkardeşim Fadime sözleri, “Bir ikisi benim aklımda” diye söze girişti. Havana Yenge, “deyve gari”. dedi. İkisi bazı deyişler hatırladılar:
“Karapınar suyuna
Bak posuna boyuna
Mezarlar almaz sizi
Yatın koyun koyuna”
Gerdek gecesinde marsık (yanmamış kömür) dan zehirlenerek ölen genç karı-koca için söylenmiştir bu ve arkası şöyledir:
“Kara haber tez gelir
Eski eve yeni kız gelir
İpten urbalar giysem
Yine de gözüm bez gelir
Selleri’nin sepeti
Alın gelin tabutu
Eller kına yakınmış
Senin sonun bu muydu? ”
Yine Acıpayam yöresinin ağıtçı kadınlarından biri de halen Evkara (Çamlık) da yaşamakta olan 76 yaşındaki Elif Çavdar’dır. Merhum Ramazan Çavdar’ın eşi Elif Ana’nın dili, kendisini kaçıran delikanlının hapse atılmasına üzülen bir genç kızın cenazesi başında çözülmüştür. Çam ağacına kendini urganla asan kızın ölüsüne sarmaşarak Elif Ana şunları söylemiştir:
“Oğlan adı Ese’ydi
Seni kurtlar yeseydi
Anan dağa taşa bakıp
Yavrum gayıp deseydi
Al kına yakamadım
Dünyaya bakamadım
Gönlüm hapise girdi
Kurtulup çıkamadım
Al kınam allanıyor
Koca çam dallanıyor
Elim duâda kaldı
Ayağım sallanıyor”
Elif Ana’nın dillere düşen, dinleyeni ve söyleyeni ağlatan bu ve benzeri ağıtından sonra çevrede ünü epeyce artmıştır. Halen, özellikle genç ölü veren aileler, içlerindeki “acıyı sökmek” için Elif Çavdar’ı çağırmaktadır.
Bazı ağıtçı kadınlar da her çağrılan yere gitmezler... “Vaktiyle Şarkışla’ya birkaç Çerkez aile yerleşmişti. Kadınlardan birinin iyi türkü bildiği, ağıt söylediği duyuldu. Ağıtçı kadın birkaç cenazeye çağrıldı. Kadının deyişiyle öylesine içtendi ki, herkes ölü başına onu çağırır oldu. Bıktı kadın bundan.. Sonra çağrılı olduğu ölü evine gitmedi. Nedenini sorduklarında şöyle dedi,
“Ne deyim de ağlayım
Ölü bizim olmayınca
Teker teker tükenir mi
Üçer-Beşer ölmeyince..”(5)
Evet, Anadolu’ da ağıt geleneği sürüp gidiyor.. Ağıtçı kadınlar da birbirlerine el vererek, dil vererek yaşayıp gidiyorlar.. Gelenek gereği ölü sahipleri ağıtçı kadına eşya, para, yiyecek vererek gönül alıyorlar. Son birkaç beyit söyleyen ağıtçı kadına verilene “Göz silimliği” deniliyor.. Ağıtçı kadın, “Acımızı aldın, Allah sana yakın acı vermesin..” diye uğurlanıyor.
KAYNAKLAR
Türk Folklor Araştırmaları Dergisi kolleksiyonu
Prof Pertev Naili Boratav- Folklor ve Edebiyat 2.
Ahmet Şükrü Esen- Anadolu Ağıtları
Tahir Kutsi Makal-Avşar Ağıtları (2.M.T.Folklor K.C:2)
İlkin Manya-Halk Şiirinde Ana Sesi (Antoloji)
KAYNAK KİŞİLER:
Âşık Şeref Taşlıova- Halk Ozanı / Kars
Ahmet Özdemir-Gazeteci Yazar, Folklor Araştırmacısı-İstanbul
Havana Ayhan-Mehmet Kızı, 1316 doğumlu Kızılhısar- Acıpayam
Elif Çavdar-Ramazan Eşi, 1916 doğumlu Çamlık Mah. Acıpayam
***
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Tahir Kutsi Makal'ın Hayatı
Site Yönetimi
0
2,029
05/04/2009, 01:33
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal'ın Felçi Yenişi
Site Yönetimi
0
1,467
05/04/2009, 01:30
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal'ın 'Benim Gizli Yazılarım' kitabı
Site Yönetimi
0
1,555
05/04/2009, 01:29
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal İle Röportaj-1
Site Yönetimi
0
1,477
05/04/2009, 01:28
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal İle Röportaj-2
Site Yönetimi
0
1,976
05/04/2009, 01:27
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal ile Röportaj-3(Son Bölüm)
Site Yönetimi
0
1,457
05/04/2009, 01:26
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Ders Kitaplarında Tahir Kutsi Makal
Site Yönetimi
0
1,419
05/04/2009, 01:24
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal ve 'TARLA Dergisi'
Site Yönetimi
0
1,785
05/04/2009, 01:23
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal (HALK OZANLARININ ÇUKUROVA HARİTASI)
Site Yönetimi
0
1,973
05/04/2009, 01:17
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Tahir Kutsi Makal (TÜRK HALK EDEBİYATINDA GERÇEK ÜSTÜCÜLÜK)
Site Yönetimi
0
1,776
05/04/2009, 01:12
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder